flan iki ay kadar evvel İstan» » İzmir karşılaşması yapıldı. Eğez fun ile inceleşen birruhise asla 'üntakim olmaz. kafası da dinçtir. Ne iyi şey! Fakat Uzağa gitmiyelim, birkaç sene 2yvei İstanbulda tertip edilen müsabaka- larda İzmirden gelen altmışı geçkin bazı ecnebilerin bizi yendikleri ve ku- 'aları akp gittiklerini unuttuk mu? > ecnebiler çok güzel bir oyun oyna- İ; dilar, bizi mağlüp ettiler, kupaları © hakkile kazandılar ve bizi hayran bı İ rakıp gittiler, sırrı muvaffakıyeti nedir ve biz neden onlar kadar olamıyoruz? Kabiliyeti. miz mi yok? Hiçte öyle değil... Sebebi şu ki, onlar ber türlü kolaylıklarla mücehhez olarak küçük yaştanberi talime başlıyorlar ve 20, 25 yaşına geldikleri vakit birer mahir oyuncu kesiliyorlar; biz ise ellerimiz ve ayak- larımız elâstikiyetlerini kaybe'tikleri bir sırada, yani büyük yaşta işe başlı- yor ve türlü müşkülât ve mevani ile karşılaşıyoruz. Bunları izale etmenin ve tenisimi- zi, İngilizlerle değilse bile,hiç olmaz- sa, Balkanlılarla boy ölçüşebilecek de- Teceye getirmenin imkânı yok mu- Gur? 'Tabil vardır ve işte ben bunları münkaşa ederek hem sayın okuyucu- larımın alâkslarını uyandırmak, hem de resmi mahafilimzin yüksek dikkat mazarlarını celbetmek arzusundayım. Her şeyde olduğu gibi, teniste de - 5 7 e-i olm sayın Akşam gazete © Dağcılık , Güneş ve Modahlar kortu gibi birkaç (kort) hiç te ihtiyacı te. min edemezler. Binaenaleyh tenis fe- derasyonunun tahsisatını hiç olmaz- sa, futbolünkinin rub'u derecesine çıkârmalıdır. Raket ve top flatleri, güzel istidad- ları meyus edecek derecede yüksektir. İngilterede iyi bir raket bizim para mızla on lira, Türkiyede ise ayni ra- ket otuz iki liradır. Topun bir düzine. si orada 3 lira iken bizde sekiz liradır. Raketlerin tamirinde kullanılan Kiriş teller de o nisbette yüksek. Bunun çaresi: 'Tenis levazımatı üzerine mev- zu gümrük resminin indirilmesi ve mutavassıtların kârını ortadan kal- dırmak üzere bu İevazımatın doğru- dan doğruya federasyon tarafından sipariş edilmesi. Genç yaşta tenise heves uyandır. mak için mekteplerde, Hele yatı mek- teplerinde futbol, voleybol ve basket- bol gibi bir de tenis sahası ayrılma. hıdır. Fakat rasgelene topa vurmağa müsaade edilmemelidir. Bu oyunda hususi bir istidad gösterenler ayrı malı ve antrenör marifetile talira edilmelidir. İstanbulda sivil mektep- ler meyanında yalnız Galatasaray li- sesinde tenis kortu vardır. Fakat ar. trenör bulunmaması yüzünden tale- be hiç te terakki edemiyor. Tenisin, herkesin kesesine elveriş- NM olmamasının sebeplerinden biri de, sahalarda oynama ücretinin yük- sek olmasıdır. Meselâ bazı sahalarda günlük oynama ücreti 75 kuruş, aylık 1 lira, mevsimlik te 22 liradır, Vakıa daha ucuz flatli sahalar da yok de- gü; fakat yevmiyenin 15 Mâ 20 kuru. şa, aylığın da 2, nihayet 3 liraya m- dirilmesi elzemdir ve şayet kort sahip- leri veya klfpleri bu varidat ile mas- raflarını koruyamıyorlarsa, federas- yon tarafından kendilerine muavenet edilmelidir. Oyuncular dalma kendi tanıdıkları e oynadıkları için biribirlerinin oyun emleketimizde tenis neden eridi? Bu sporun inkişafı için lâzım . . Olan tedbirler nelerdir? bir top karşılayışı tarımı âdeta ezebere biliyorlar ve gö rTenekle kendi oyunlarını ıslah etmeğe vesile ve fırsat bulamıyorlar. Onun için hariçten bu işi iyi bilen antrenör- ler getirtilmeli ve günün muayyen sa- atlerinde onlara ucuz ücretle nazari ve ameli ders verdirmelidir. Bu kurs- lar daha ucuz bir fiatle halka açık bulundurulursa halk ta istifade etmiş olur. Bunlar temin edildikten sonra ya- pılacak iş, bol ve bedava müsabaka- | lar tertip etmektir. Son zamanlarda | Dağcılık klübünün bu hususta büyük gayretler sarfettiği memnuniyetle gö- rülüyor; fakat bu da kâfi değildir. Her saha kendi oyuncuları arasında mü- sabakalar tertip etmeli ve (dömi fi- nal) e kalanlar muayyen bir sahada karşılaşmalıdırlar, Ayni şeyler Anka- ra ve İzmirde de yapılabilir ve bu üç şehir arasında (dömi final) e kalan. lar lig şeklinde karşılaşırlarsa, hiç kimse farkında olmadan Tüvkiya şampiyonası yapılmış olur. Mahalli müsabakalar tertibinden de geri kalmamalı ve herkes bu mü- sabakalara girebilmelidir. Bundan başka klüpler de milli küme halinde karşılaşmalıdırlar. Bu çeşit müsaba- kalar mektepler arasında da tertip edilmeli ve mektepler (şild) i gibi te- nis (turnun) sı yapılmalı ve keza Ankara ve İzmirle karşılaşarak Tür- kiye mektepler şampiyonası tesis edil melidir. Tenisin memleketimizde metod da. hilinde terakkisi, bunların yapılma. sına müteyakkıflır ve ancak bundan sonradır ki Balkan ve hattâ Avrupa müsabakalarına - bittabi #ederasyo. nun muavenetiie . iştirakimiz mev. zuubahis olabilir, LI. Çobangil Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi atle- tizm ajanlığından: Türkiye atletizm birinellikleri 2 ve 3 ey- Mi tarihlerinde Fenerbahçe stadında ya» pılacaktır. İlgli klüp ve kimancılara temimen tebliğ olunur. Dr. IRFAN KAYRA Röntgen . mütehassısı Türbe, Boskurd kıraatbanesi kargı- sında eski Klod Fares sokak No.8 -10, Öğleden sonra 3 ten Tyo kadar MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLI Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrika No, 89 Çarlık Rusyası Cenub Slavları arasında Panslavizm cereyanını körüklüyordu Ziraat ve ticaretlerinde ehli islâm derecesinde serbes olan bu ehli zim- metin hallerinden şikâyet etmeleri için sebep yoktu; bir fesadları da his olunmadığı için hükümdarlar ve dev- let adamları onlarla ayrıca meşgul ol- muyor, onları kendi hallerine bırakı- yorlardı. Hasılı hükümette iktidar bulundu- ğu zamanlarda İstanbulun fethi üze rine ruhani reislere verilen hak ve im- tiyazların kaldırılmasına, hattâ tah- didine kalkışmağa mahal ve ihtiyaç görülmedi; bu bapta yeni bir usul ve nizam ihdas edilmedi. Devletin inhitat ve kudretsizlik gün- İerinde ise bu imtiyazlar hükümet Içinde hükümet şeklinde layetegayyer haklar gibi kaldı. (İmparatorluğun yüzlerce sene sü- ren buaczi karşısında Cümhuriyet hükümetimizin gayri müslim cemaat- lerin dini teşkilâtına dokunmadan bu muzır, mahzurlu hak ve imtiyazları bir hâmlede ref hususundaki muvaffakı- yeti ne kadar tebcil edilse azdır.) İstilâ devrinde reayayı ezmemek ve onlara karşı âdilâne hareket etmek yo- Tunda takip edilen dahili idare sistemi bozulduktan sonra bu müsahele ve met ettiği, bu hislerin de nihayet de- rin bir kine münkalip olduğu meyda- na çıkmıştı. Seneler geçtikçe bu cemaatler istik- lâllerini kaybetmiş olmak acısını git Bu emellerin tahakkuku gecikdikçe kinler ve hırslar da o nisbette artı. yordu. Şark ile Garbın, hiristiyanlıkla islâ- miyetin çarpışmalarında tarih âdeta büyük denizlerde olduğu gibi insan kütlelerinde med ve cezir hareketleri gösterir. artık unutulduğu sırada Garpten Şar- ka doğru evvelâ bir İskender, sonra bir torluğu ikiye ayrılınca Şarktan yeni kuvvetler Garbe saldırdı. Avrupada yerleşen Atllâ bir taraftan Bizans, diğer taraftan Garbi Roma imparator- Tuklarını tehdid etti. Şarkın «Umumi muhaceret» denilen ve Garbi Roma imparatorluğunu orta- dan kaldıran akını bütün Avrupayı hercümere içinde bıraktı, Şarki Roma imparalorluğu cenup- ta müslüman Araplara karşı mücade- Jelerinde mağlübiyetlere uğrıyarak hü- dudlarını geri çekerken huristiyanlık da Suriyede müslümanlık karşısında adım, adım ricata mecbur oluyordu. Araplar Akdeniz boyunca Afrika şi- mal sahillerinden İlertiyerek Avrupa- nın cenubunda Endülüs kıtasına yer. leştiler; Fransaya akınları pek güç- lükle durduruldu. Az sonra Şarki Ro- ma imparatorluğu da Anadoluyu Şark- tan Garbe ilerliyen müslüman Türk- lere bırakmağa mecbur kaldı. Cenup- tan ve garpten gelen bü Arap - Türk tazyiki Avrupada hıristiyanlık namı- na en müthiş bir muhatara telâkki edildi. Haçlı seferleri bu telâkkinin mah. sulü oldu, Hıristiyan Avrupa iki asır müslüman Şark ile uğraştı, Bu haçlı dalgalar Türkün mukave- metile kırıldığı sırada Aksayı Şarktan kopan Cengiz İstilâsı Avrupanın Şark kapılarını sarstı, Avrupa yeni bir AtilA istilâsı korkusu geçirdi. Timurlenk istilâsı da Rusyanın ce. nubunu tedhiş etti. Ancak Avrupa için cenubuşarkiden yeni bir tehlike görünmüştü: Osmanlı Türkleri, Bu Türklerin istilâsı geçici olmu. yordu. Bunlar Rumelide elde ettikleri memleketlerde yerleşiyorlardı; dur. mak dinlenmek bilmiyorlardı; a3 za- manda Adriyatik sahillerine, Tuna kı- yılarına dayanıvermişlerdi. Bunlara karşı yeni tertip haçlı s6- ferlerinin neticeleri de Balkan ve Av- rupa hıristiyanları için mağlübiyet oluyordu: İstanbulun sukutu ve Şarki Roma imparatorluğunu imhası bu haçlı ta- arruzlarına korkunç bir cevap olmuş- tu. Vakıâ İspanya Arapların ellerin. den alınmıştı amma şimdi Avrupa be "Türklerin Viyana kapılarına dayanan taarruzlarile dehşetler içinde kalmıştı. Almanya imparatorluğunun bütün kuvvetleri bu taarruzlara karşı mw- kavemete tahsis olunmuştu. Nihayet ikinci Viyana muhasarasın- da bu Türk taarruzu kırıldı. Türk dalgası da medden sonra cezra uğradı. Bu ricat zaman, zaman, adım adım Tuna şimalinden el çekmeği, ce- nupta Yunanistanın istiklâlini tam- mağı, hele son Osmanlı »- Rus seferin- den sonra Berlin muahedesile Roman, ya, Sırbistan gibi Tuna etrafındaki memleketlerin, Karadağın istiklâlle- rini tasdik eylemeği, Bulgaristanda bir prenslik, Şarki Rumelide mümtaz bir eyalet tanımağı, Bosna - Herseği Avus- bırakmağı icap ettirdi. Daha evvel Cebellübnan ile Girid ve Sisam adaları için de imtiyazlar ta- manmışta. Abdülhamdi Tunusun Fransızlar, Mısırın İngilizler himayesine geçmesi - ne, Şarki Rumelinin Bulgaristanla bir. leşmesine, Giridin muhtariyet şartla- rmi genişletmesine, Makedonyada ec- nebi devletlerin müşterek bir idare kurmalarına mâni olamadı. Bunlar da Arlık felâketlerin sonu gelmiyordu Hasta adam - Osmanlı devletinin gün, leri sayılıyordu! Müslüman Türkler nihayet Rumeliden çıkarılacakta! Meşrutiyetin ilâm bir ara Türklere Makedonyayı ve Arnavulluğu muha- faza ettirecek gibi zannedilmişti. Rusya Osmanlı devletinin dahili du- rTUuMU iibarlle Makedonya ıslahatırın ikmali yolunda yeni teşebbüslerde bu- Tunmamağı ancak Makedonyada umu mi sufh için tehlikeli teşevrüşler hu- gulüne mâni olacak ıslahat tedbirleri- nin ciddi surette tatbikine talik ey- lemişti. (1) Viyana ve Londra Kabineleri de Os- manlı Meşrutiyetine karşı «sempatik bir intizar durumunda» kalmağa karar »ermişlerdi; yeni rejimin idarede bir salâh vücude getireceğini, hususile devletlerin soh senelerde temin etmeği tecrübe eyledikleri halin tarsinine yar- yacağını umduklarını bildirmişlerdi. Bu beyanat «sempatik intizarın ve ümidin. pek uzun sürmiyeceğini gös- Meşrutiyet senelerinde de Makedon, yada beklenilen salâh hasıl olamamış, haristiyanlar memnun edilememişti! Şimdi artık Osmanlı devletinin Ma- kedonyayı ve Amavutluğu muhafaza edebilmesi ümidinin yersiz olduğu tezahür ediyordu! 1910 temmuzunun yedisinde Slav- lar arasında (fikri, ilmi, edebi, iktisa- di) birliği temin maksadile Sofyada bir Slav kongresi aktolunmuştu. Bu kongrede 80 Rus, 50 Sırp, 50 Çek, 50 kadar Sloven, Hırvat, Slovak, Kara- dağlı, Boşnak hazır bulunmuştu. Kongrede Bulgaristanda nisbeten az bir zamanda görülen terakkiyat takı dir edilmiş, kongre vesilesile bir Slav ziraat, bir Rus sanaat, bir Rus kitap- ları sergisi açılmış, ayrıca bir jimnas- tik kongresi de aktedilmişti. Bu kongrenin ittihaz ettiği karar. lar arasında edebi ve ilmi eserler teatiş si, Slar memleketlerinin biribirine ti. caret misyonları, üniversitelerin pro- fesörler göndermeleri, muhaberelerde Rus dilinin kabulü, Slav artist ve mu- harrirleri için bir, ticaret odaları için diğer bir birlik tesisi dahi vardı. (Arkası var) (0) Dizmantopulo: Turgule, Rusya 25 tommuz 1908 tarihinde nezd- lerinde memur oldukları hükümetlere bil- dirilmek üzere elçilerine bu yolda tebliğağ icra eylemişti. La reveli de iş