Afrikada insanlara benziyen Maymunlar var Berlin hayvanat bahçesinde ölen bir Gorille bu cins mayapurilandank Berlin hayvanat bahçesinde insa- na ve bilhassa Afrikadaki Zencilere şayanı hayret derecede benziyen biz maymun ölmüştür. ll yaşında olan ve Boby adını taşıyan bu maymunun boyu 1,70 metre, ağırlığı da 340 kilo idi. İnsanlara benziyen maymunların ik defa keşfi 1860 senesinde yani bundan takriben 89 sene evvel vuku bulmuştur. Maymunların birçok ne Yyileri vardır. Fakat insanlara en si yade benziyenler sırasile 1 - Şimpan- meler, 2 - Orangotanglar, $ - Görtiler. dir, Bu sene Münih hayvanat bahçesi müdürü Dr. Heinz Heck, Afrikada keşfedip Antropold cinsinden Bovobo namını verdiği yeni bir maymun cin- si hakkında uzun bir tebliğde bulun. muştur. Bu maymun cinsi, gerek fi. ziyolojik evsafı, ve gerek sesi ttibarile Şimpanzelerden çok farklıdır. Şunu da kaydedilm ki, insanlara benziyen maymunlara en çok Fran- sanın Afrikadaki müstemlekelerinde raslanmaktadır. Fransızlar, son za- manlarda bu maymunlardan bir çok- Jarını yakalıyarak Paris hayvanat bahçesine nakletmişlerse de nakil es- nasında bunlara iyi bakmağı bilme. diklerinden Parise muvasalatlarında âz bir zaman sonra ekserisi ölmüş- lerdir. Afrikadan başka mıntakalarda in- sanlara çok benzer maymunlar bu- Yunduğu birçok defalar iddia edil. miştir. Ezcümle, Siyamın henüz in. san ayağı basmamış ormanlarında bu cinsten maymunlara râslandığı iddia ediliyorsa da bunu teyid ede- cek deliller gösterilmemiştir. Yalnız Belediye kooperatifi bir mar- garin fabrikası açacak Belediye kooperatifi son zamanlar- da faaliyet sahasını genişletmiştir. Şehrimizde nebati yağ sarfiyatının günden güne arttığını gören koope- ratif, Eyüpte bir margarin fabrikası tesisine karar vermiştir. Bu fabrikanın açılma merasimi yakında yapılacaktır. Fabrikanın iş- tihsal ettiği yağ kooperatif azasina ve harice satılacaktır. Bu fabrikanın faaliyetine Ankara memurin kooperatifinin de iştirak etmesi için iki kooperatif arasında temaslara başlanmıştır. Vapura yetişmek isterken Boyacıköyde oturan madam Mari, dün vapura yetişmek üzere Köprü mer- divenlerinden inerken düşmüş, yars- lanmıştır. Polis, Mariyi tedavi altına aldırmıştır. Tefrika No. 27 ölen maymun bundan on yıl evvel, de Loys namın- da bir seyyah, cenubi Amerikada Ve- nezcillâ ile Kolombiya arasındaki ba. kir ormanlarda, Marâcaibo gölü ya- kininde, çok büyük bir çift maymuna raslıyarak bunlardan dişisini öldür. meğe muvaffak olmuştur. De Loys boyu 1,57 metre uzunluğunda olan bu maymunun bir fotoğrafisini çe kerek Avrupaya dönüşte beraberin- de getirmiştir. Bu uzunluk Şimpan. zelerin ve Orangotangların &zami boyuna ve orta uzunlukta bir Goril maymunun boyuna muadildir. Yalnız de Loys, cenub!i Amerikada öldürdüğü bu maymunun kafatasını yoldu kaybetmiş ve kafatası üzerin- de tedkikler yapılamadığı cihetle, bunun esrarı aydınlalılamamıştır. Tokattan küçük haberler Tokat (Akşam) — Valimiz B. Sa- lâhaddin Üner tetkikatta bulunmak Üzere kazalara teftişe çıkmıştır. Vilâyetin Niksar kazası kaymakamı B. Ferit Balmumcu tekaüde sevke- dilmiştir. Tapu müfettişi B, Salih Sami de buraya gelerek teftişlerine başlamış- tır. Erbaa - Belediyesi tam techizatla 130 fakir ve kimsesiz yavruyu sünnet etlirmek suretile sevindirmiştir, Vilâyetimiz jandarma komutanı B. Tevfik Saygın Ankarada jandarma meslek okulu subay sınıfı komutan- lığına tayin edilmiştir. Yugoslav sefiri Belgraddan geldi Yugoslavyanın Ankara sefiri, dün Belgraddan İstanbula gelmiştir. SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı — Aşkolsun... Bir de kendinizi ki- bar sanıyorsunuz. — dedikodu çıkarttım 2... Bilâkis herhangi bir rezalete mani oldum. — Ne gibi? — Bir sâbah gene çihiğin etrafında av peşinde dolaşırken koruluk kıyısın- da genç bir erkeğin baygın bir halde yattığını gördüm, Onu alıp eve götür- düm. Bütün adamlarıma, boşbuğazlık etmemeleri için tenbih ettim. Zira bu delikanlı sizin köpeklerinizin kurbanı, Necile hanımın da dostu idi. Mihrinur hanımefendi, telâşla: — Yavaş konuşun! - Vehbi, başını sallıyarak: — Ah, hanımefendi... Ne güzel inti- kam almasını biliyorsunuz... Namusu- nuza tecavüz edenleri köpeklerinize merhametsizce paralatmaklan çekin- mediniz... Genç pek kuvvetli imiş be- reket versin de, canını kerimi. Pe) oğlu n Ce giz Nakleden : Vâ - Nü efendim... Kendisini evimde muhafaza etmek teyatürlere meydan vermemek suretile birinci hizmetimi ifa etmiş oldum... Hizmetlerimin ikincisi de bu Aşığı torununuzun muhitinden uzak» laştırmak oldu. — Garip şey... Nasıl? — Nesile hanımın kendisini pek çok sevdiğini bildiğim halde, Cemil beye bunun tamamile aksi bir kanaat telkin ettim. Cemil bey ise, Necile hanıma ba- yılıyordu, Ona da bu erkekten hayır gelmiyeceğini isbat ettim. — Ne suretle?... — Bunları ne suretle yaptımsa yap- tam... Hayatını kurtardığım bu gence ihanet ederek size hizmette bulun- dum. Netice mükemmel oldu. Cemli bey romantik bir hareketle İstanbul- dan ayrıldı, Mısra gitti Herhalde uzun müddet avdet edecek değildir. Döndüğü zaman Necile hanımı evlen- miş bulması hayırlıdır. AKŞAM Diyarbakırın tarihi ehemmiyeti Anıt ve kitabelerin yeni fiş- leri tanzim edildi (Akşam) — Halkevi dil tarih edebiyat komitesinin kararile komite başkanı lise felsefe öğretmeni B. Kâzım Baykal, emekli başöğret- men B. Büleyman Savcının bir sene- denberi mütemadi çalışmaları neti- cesinde Diyarbakırda mevcud bütün anıtların ve kitabelerin fotoğraflı de- ğerlerini gösteren mufassal ve izahhı olarak 9$ fiş hazırlanmıştır. Diyarbakırın tarihi kıymetini gös- teren bu fişler Halkevimizin en müs- bet vesikalarındandır. Bunların de- dertlerinin icab ettirdiği şekilde tam bir eser olarak tab'ı düşünülmekte. dir. Bundan başka gene B. Kâzım Bay- kal ve B. Süleyman Savcı tarafların- dan Diyarbakırın “tarihi değeri haiz anıtlarını bütün yurddaşlara ve İs- teyen yabancılara kısaca tanıtmak maksadile güzel bir turistik plânını âa yapınışlardır. Türkçe ve Fransızca olarak tertbi edilen bu plânın biran evvel tab'ı bekleniyor. Diyarbakır halk- evinin faaliyeti Temsil kolu köylerde müsa- mere vermeğe başladı Diyarbakır (Akşam) — Halkevi temsil kolu müsamere vermek üzere bir köy gezisi tertib ederek temsil kolu başkanı İnhisarlar müskirat fab- rikası müdürü B. Faruk Oymanın riyasetinde temsil koluna mensup fik okul öğretmenlerinden B. Sadık Özbek, Kerim Mungain, abri müfet- tişlik memurlarından Ragip Alp, Hayri Seren ve Halkevinden Mustafa Karabataktan mürekkep temsil heyeti Kadıköyüne gitmişlerdir. Daha ev- velden haberleri olan bu köy halkile civar köylerden Til, Alo, Şarabi, Kü- çük Kadıköy ve diğer yakın köyler halkından yüzlerce kadın erkek mü- samereyi görmek üzere gelmişlerdi. 'Temslle başlanmazdan evvek öğret- men B. Sadık Özbek tarafından köy- İülerin bilgilerini arttırmak maksa- dile'bir kaç söz söyledikten sonra mü- samereyt köy İlkokul talebeleri tara- fından söylenen İstiklâl marşile baş- landı. Temsili koluna mensup genç- ler tarafından temsil edilen «Kanun adamı; piyesinde gösterilen muvaf- fakıyet cidden zikre şayandır. Bilhas- sa köylüler kendilerini düşünen ve ayaklarına kadar gelen Halkevi men- suplarının bu hareketlerine memnun kaldıkları gibi Cümhuriyet hüküme- tinin haklarında göslermiş olduğu alâka ve şefkatten dolayı büyük se- vinç duymuşlardır. dedi. İçinde ufak bir ümid kalmıştı. Eğer Vehbi daha fazlasını bilmiyorsa ehem- miyetsizdi. Hele Cemil de ortalıktan #ilindiğine göre böyle bir münasebetin mevcudiyetini kim iddia edebilirdi? Delikanlı muhatabının düşüncesini anliyarak: — Bu söylediklerim, Söyliyecekle- rime kıyasla hiçtir! - dedi. Mihrinur hanımefendi, alnını âvü- cuna dayıyarak kanatacak kadar du- daklarını ısırdı, Vehbi anlatıyordu: — Çifliğin civarını gözetlemekle bir çok sırları elde ettiğim için bu minval üzere devam ettim. Bir gece saat üçe doğru, iki araba, arka arkaya köşkten çıktı. Bir tanesinde bir köylü kadınla yeni doğmuş bir çocuk vardı. Sadık adamlarımdan biri bu acaip yolcuları takip etti. Bursaya gittiklerini tesbit ettim. Öteki arabayı da Bayram ağa koşuyordu. İçinde kalfalarınızdan hi- ri başka bir çocuğu götürüyordu. Ayni suretle takibinde bulunarak herşeyi öğrendim... Sonra doktorunuz Kadri beyin ağzını aradım; pek zorladını amma, çok iyi dostu olmama rağmen bir kelime alamadım. Lâkin Cemil bey gitmeden evvel Necile hanımdan ken- disine bir mektup gelmişti. Çocukla- rının öldüğünü bildiriyordu. Dest ol. duğumuz İçin misafirim bana bu pu- gösterdi. ulay Bundan bir iki ay evvel piyasayı meşgul eden mesele, rekolte mesele- siydi. Başla buğday ticarelhaneleri olmak Üzere, bütün müesseseler bu seneki mahsulün mikdarını öğren mek istiyorlardı, mahsul mikdarı aşağı yukarı taayyün etmiştir. Buğday rekoltesinin geçen seneden farksız olduğu, üzüm mahsulünün geçen seneye nisbetle az yetiştiği, fındık mahsulünün ise daha bereketli oldu- ğu meydana çıkmıştır. Rekoltelerden sonra beklenen ha- diseler alivre satışlardır. Şimdi bu hâdiselere intizar ediliyor. Bundan bir kaç gün evvel, alivre satışların durgunluğundan bahsetmiştik. Bu yazımızdan sonra vaziyette bir ta havwül olmadığından aynı mevzu üzerinde durmağı lüzumsuz bülüyo- Tuz. Piyasanın alivre işlere başlama- sı için, Türkiye - Pransa ticaret an- laşması müzakerelerinin (bitmesi icab ederdi. Halbuki anlaşma müza- kerelerine yeri başlanmıştır. Piyasa- da müzakerat hakkında hiç bir ma- lümat olmadığından, tüccar tereddüd içindedir. Alâkadarların hükümetten en büyük ricası şudur ki, bu gibi ti- caret anlaşmaları düşük rekolte za- manından daha doğrusu ihracat mevsiminden evvel ve aliyre satışla- rın başladığı bir zamanda yapılmalı. dır. Halbuki ihracat mevsimine gi- rerken, ticaret anlaşması müzakere. lerine başlamak piyasayı tereddüd ve endişeden kurtaramamaktadır. Amerika ile ticaretimiz Bir kaç ay evvel), Türkiye - Ameri- ka arasında yapılan ticaret anlaşma- sının faydalarından bahsetmiştik. Maalesef anlaşma, bir kaç aydanberi tatbik edildiği halde tasavvur edilen faydaları göremedik. Anlaşmanın ma- hiyeti, serbes döviz esasına göre gö rüldüğü ilân edildiği halde, Ameri- kadan ithal edilen mallara döviz ver- mek imkânı elde edilememiştir. Ser- bes döviz imkânlarının tatbiki için, çareler aranmaktadır. Bu münasebetle, Ticaret Vekâleti dış ticaret müdürlüğü ile Amerikan ticaret ataşesi arasında temaslar baş- lamıştır. Bu temaslar neticesinde, Türkiye ile Amerikanın daha geniş bir titaret münasebeti imkânları aranılacaktır. Bu imkânlar bulun. duktan sonra her iki taraf arasında daha salâhiyettar delegeler tarafin- dan anlaşmağa yeniden maddeler flâve edilmesi çok muhtemeldir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Dokuma ham maddeleri — Tiftik ve yapağı üzerine, geçen hafta oldu- ğu gibi, bu hafta da hararetli satış- Vehbi devamla: — Demek siz torununuzu aldattı. nız? Eğer ona hakikat söylenecek olur. sa sizden nefret eder, O zaman iste- diği gibi hareket etmekten onu kim- se menedemiyecektir. O sizin gibi mev- | ki, saltanat aramıyor. Sevdiği adamla evlenip çocuklarile yaşamak ister. Ne yapsanız buna mâni olamazsınız. İş- tebendeonun için size müracaat ediyorum. Torununuzun bir kâhyaza- de ile evlenmesi mi doğru, yoksa be- nim gibi cedbeced bir paşazade ile mi? Bütün kusurum parasızlığımdı... Bu da sizin nazarınzda bir mahzur teşkil et- mese gerektir... Hem, bu izdivaç olur- sa ben size tâbi bir damad olacağım. Halbuki Cemille evlendiği takdirde o damad ne de olsa size karşı kalbinde sönmez bir kin besliyecektir. Doğru değil mi? Muhakemesine diyecek yoktu, Deli- kanlı hanımefendinin üzerinde mües- sir olduğunu görerek için için sevini- yordu. İhtiyar kadın Acizliğini hisse- derek öyle kızmıştı ki, kabil olsa göz- lerinden fışkıran alevlerle muhatabı- nı yakıp öldürecekti. — Şeraitiniz nedir? - diye kısaca sordu. — Bir kelime daha söylememe mü. saade edin. — Çabuk olun. — Hissiyatım yalnış bir zan. Haftalık piyasa Rekolte hakkında son haberler - Ihracat maddelerinin vaziyeti | lar olmuştur. Evvelki gün Trakyanın İ kıvırcık yapağılarından 100 bin kilo bir parti derhal satılmıştır. Satın alı- nan bu mallar, Almanyaya ihraç edilmektedir. Tiftik ve yapağı için İtalya, ve Romanya, Çekoslovakyadan talepler başlamıştır. Deri — Kuzu derisi ihracatı art- maktadır. İç piyasada, kuzu derisi kullanan müesseseler fintlerin art- masından dolayı şikâyetlere başla- mışlardır. En 2iyade ihracat Alman- ya ve İtalyaya yapılmaktadır, Kuzu derisinden Almanyada tayyareci c€- ketleri yapılmaktadır. Bu yüzden, bu mala karşı talep artıyor. Deri parçaları ihracatı da devam etmektedir. Fakat Almanyadaki fiat- leri kontrol dairesi, deri parçaları için pek aşağı bir fiat tayin etmiştir. 'Tüccarın ifadesine göre, büyük sipa- rişler yapılıp mal teslim edildikten sonra kontrol dairesi yeni bir fiat tes- bit etmektedir. Almanyadaki flatleri kontrol dairesinin gayesi, mümkün olduğu kadar ucuz ham madde temin etmektir, Almanya buna muhtelif gekillerie muvaffak olmaktadır. Bu- na mukabil Alman firmaları da pa- hali mal satmaktadır. Bizde de Al man ithalât eşyasını kontrol etmek fikirleri birkaç defa hatıra gelmiş- tir. Fakat bir türlü tatbik etmek için bir şekil ve nizam tesis edilememiş- tir. Kuru sebzeler — Bu mevsimde en gyade satılan kuru bakladır. Basta Fransa olmak üzere, merkezi Avrupa memleketlerinden olan talepler artı- yor, Çin - Japon muharebelerinden sonra, Avrupa memleketleri kuru bakla, kuru sebze ihtiyacını Yakın Şarka ve Balkanlardan tedarik et- mektedir. Fakat bunların arasinda kuru bakladan daha mühim olan bir madde varsa, o da Soya fasulyes'dir. Almanyada mühim mikdarda istih- lâk edilen Soya fasulyesi, Çin liman- larından “ satın alınırdı. Çin - Japon muharebeleri yüzünden ticari mü- nasebetler azalmıştır. Fakat bunu hisseden ve gören Romanya zürral, bir kaç senedenberi Soya fasulyesi- ne büyük bir ehemmiyet vermiştir. Soya ziraati Yugoslavyada da inki- şaf etmiştir. Bu iki memleket Alman» yanın muhtaç olduğu Soyayı temin edecek derecede ileri gilmiştir. Şarap ihracatı — Almanya kleting vasıtasile bizden hatıra gelmiyen e#- ya almaktadır. Meselâ: Posta pulu gibi... İhraç edilen malın fiat ve ka- Mtesi ikinci Oderecede kalmaktadır. Bu şerait altında, Türkiye şarapları da Almanyaya ihraç edilmektedir. HA bilâkis takdir ediyorum. Ailenin şere- fini kurtarmak için herşeyi göze alâ- rak mücadele ettiniz. Benim için ha, yılı, sizin için emin olun. keza ha- yırlı olan bir tesadüf neticesi, mükem- mel surette kapattığınız bu sırra va kıf oldum. Kanaat getirin: Bu mese- Je benim işime yaramakla beraber, si” zin de katiyen aleyhinizde olmıyacak- tar. Bildiklerim benimle beraber mez ra kadar saklı kalacaktır. Her işte hiz“ metinize amadeyim. Sayenizde ben de mevkiimi kurtarmış olurum. Ailemin ismi mezellete düşmez... ğ İhtiyar kadın hışımla ve asabiyetle “dinliyordu. Delikanlının sözünü kesö rek: — Fazla söze hacet yok... Şeraitinisi bildirin. i — Necile hanımla evlenmek istiyo” rum. Hafif bir itirazı tecrübe edip, kadı —Ben Necileye söz geçiremem Ki. - dedi, Vehbi, neşeli neşeli, karşısına çıkt nlar bu müşkülâtı hiçe saydı: — On sekiz yaşında bir genç ki# balmumu kadar kolay yumuşatılır, istenilen şekle sokulabilir. Ve genç erkek uzün uzun izahst verdi: Kıza zorla kendini kabul etti” recek değil, Sır! hanımefendinin yard” | see sayesinde Mesileri güzelikie £ENE