POLİTİKA Ingiliz Başvekilinin beyanatı sulh ümidlerini huvvetlendirdi Dünya siyasetinin son vaziyeti İngiliz Başvekili tarafından parlâmento- ân mufassal surette izah edildi. B. Chmberlain, dolayısile tecavüz, yani Bal- tık hükümetlerinde Sovyet Rusyasının emniyetini bilvasıla tehdid ettirecek değişiklikler meselesi üzerinde Moskovadaki siyasi müzakerelerin müşkülâta uğradığnı tasrih etmiştir. Bu müşkülâtın izalesini kolaylaştırması muhtemel olan askeri temasla- Ta başlanması için Sovjet hükümeti tarafından yapılan teklifin İngiltere hü- kümeti tarafından, teamülün haricinde olmasına rağmen kabul edildiğini bil- dirmiştir, Siyasi noktalarda anlaşmazdan evvel, askeri sırların ve plânların ifşa edilmesi, âdetin hilâfında olduğu halde, İngilterenin Sovyetlerin noktal na- zarına yanaşmış olası, iki aradaki itimadı göstermektedir. Bundan başka Chamberiain, Moskovadaki müzakerelerin iflâs eylemesi ile dahildeki düş- manlarının şiddetli bücumları ile mevkiini sarsmaları ihtimali bulunduğunu da düşünmüştür. Askeri müzakerelerin başlıca mevzuunu İngiltere ile Sovyet Rusyası ara- sındaki muvasala yolunun temini meselesi teşkil edecektir. harpte olduğu gibi, Şimal ve Kutup denizi yolu tercih edilecektir. Çünkü Ak- deniz yolunun üzerinde İtalya, Baltık yolundâ Almanya ve Büyük Okyanus yolunda da Japonya vardır, Chamberlain, sulhün zafer bulucağına ümidvardır. Harbin hem galip- ler, hem de mağlüplar için felâket ve lerin zimamdarlarının kafasına girmeğe başlanmış olduğunu tesbit eden İngi- liz Başvekili, harp lehinde söz ve propaganda sarfedilmesi gayreti bir tarafa bırakıldığı takdirde, sulhperverane müzakerelerle halledilmiyecek ortada bir mesele kalmıyacağı kanaatinddir. Bunun için Chamberlain, Danzig ve Japon ticaret muahedesi meseleleri | hakkında çok ihtiyatlı bir lisan kullan mış ve İngiltereyi “bu gibi meslelerde | aşırı faaliyet ve hareket göstermesini istiyen muhaliflerin fikirlerini etmemiştir. İngiliz Başvekilinin sözleri, sulh ümidlerini yeniden takviye etmiş | oluyor, İzmirin bellibaşlı kazalarından biri olan Çeşmenin, dost ve müttefik İngiiterenin de yardımı ile tahkim ve Türk - ingilis donanmalarına üs ittihaz edileceği, Çeş- menin Akdenizin Singapuru olacağı bazı Ingiliz ve Fransız gazetelerinden naklen yazılmıştı, Çeşmenin milâddan evvelki ismi Keseş idi. Ne mâna İfade cttiği belli değildir. Ve bu hususta tafsilât pek kısadır. Ka- musu alamda bu kadar malümak vardır. (iyonya) lılar devrinde kırmızı taş ve yahut tepe mânasma gelen Erza İsmi- Dİ #aşımşıtır, Çeşmeye, ayni zamanda #Zambak» mânasına gelen Kapvini de denmiştir. Merkezi halen gayri meskün bir yerdir. Vaktile 150,000 nüfusu ile kü- çük bir medeniyet kurmuş olan ve asır- larca yaşamış mühim bir devlet imiş, AÂsarı medeniyesi elin mevcuddur. Bultanlık devrinde Gifre kumpanyası Çeşme surlarının taşlarını İzmir ve İs- kenderiye İlmanlarında kullanmak üzere İmtiyazımi almiş; çok zengin üsarı âtika- yıda bu vesile ile Fransız müzesine taşı- miştar, Tldiri, yanl Çeşme (12) mil wzunluğun- da ve büyük bir körfeze sahiptir. Bu körfezde bir çok girinti ve çıkıntı vardır. Ve (13) adet küçük büyük adacık da bulunmaktadır, Bunların heyeti umu- miyesine Yunanlılar «Aze mânasını taşi" yan ismi vermişlerdir ki, bu adalar kör- Tezi tamamile müdafaa ve muhafaza ede- Bilecek mevkidedirler, Bu havalide Karyalılar zamanında ya- $iyan Insanlar beşeriyete deniz korsanlı- Ğını öğretmiştir. Dünyada ilk defa kor- Sanlık buradan başlamıştar. Korsanlık devrinde buraya Porta Liko, «Canavar Kapi. Ünvanını vermişlerdi, Çünkü bu çok geniş istihkimlara malik körfez tam münasile Hariçten gelecek bütün vesaiti görür, Fa- İzmir, (Akşam) — İzmir Kültür, — ve Tecim Jiseleri talebesi için çulludaki çamlıkta kurulan as- .. kamp, sona ermiş ve talebeler . ie dönmüşlerdir. Prensi GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ ÇEŞME LİMANI bir üssü bahridir. | Geçen umumi fccaat olacağı düşüncesi, bütün millet- terviç AKŞAM — | kat içinde bulunan katiyen görünmez Ve geçid yerleri de pok mahduddur. Bu limanı bilmiyen kaptan, muhakkak kara- ya oturmağa mahkümdur. Ve asıl İldir, yani Çeşme körfezi her türlü vesalti mü- dafauyı camidir. Bu hükümetin inkira- sından #onra Çeşme Türklerin eline geç- GEi vakit gene üssü bahri olarak kulla- hieriyesinde, 1496 milâdide Beyazıd dev- | rinde Çeşme kalesi inşa edilmiştir. Türk donanmasi bu kalenin muhafazasında ci- var adalarda faaliyet göstermiş ve fütu- hatı buranın yardımı ile ikmal etmiştir. 11770 de Türk - Rus donanmaları âra- sında cereyan eden deniz muharebesini eveloe bu sütunlarda yaşmıztak.| Harbi umumide 141 defa Çeşme, Fran- sız ve İngiliz gemileri tarafından bom- bardıman edilmiştir. Bu esnalarda İzmir mevkli müstahkem kumandanı erkânı har- biyesinde şimdi general olan Kumandan Kerameddin Kosaman binbaşı olarak bu- Junuyordu. Kruvazörlere karadan may - zer ve martinlerle ateş edilirdi. Onlar (15) Mk top İle mukabele ederlerdi. (33) senesinde 105 luk uzun menzilli bir top Çiftlik bumuna Konuldu. (33) lük topu olan Manifor ile muharabe vererek gemi firar etdi. Ondan sonra da boğaz tama- mile kapanmış oldu, Hiç bir gemi gel- medi. İşte Çeşmeye bir top konmasile | bugün iki boğaz kapandı. Binaenaleyh Çeşme çök geniş olan Ilmanı tahkim edil- diği takdirde bülün Akdenize hâkim ola- bilir kanaati vardır. Trablusgarp muharebesinde Çeşmeden | bir çok cephane ve saire Bingazi sahile. | rine sevkedilmiştir. (İzmirde çıkan Anadolu refikimizden | lerimiz, kamp sonu münasebetile Cümhuriyet meydanında Atatürk heykelini ziyaret ederek bir şükran çelengi koymuş ve merasim yapmış- lardır. Merasimde Vali B. Etem Ay- kampta kısa bir ira İ kut, müstahkem mevki Mirai çi Ingiltere ve Ingilizler: 10 Parlâmento ve azaları İngiliz parlâmentosu Lordlar ve Avam Kamarasından teşekkül eder. Lordların bugün icrâi kuvvetleri he- men hiçe inmiştir denilebilir, çünkü milletin kesesinin idaresi hemen ta- mamen Avam Kamarasının eline geç- miştir. y «Parayı veren düdüğü çalar» deriz. Düdüğü çalan kumanda eden adam demek olduğuna göre Lordlar Kama- rası ikinci dereceye inmiştir. Filhaki- ka Lordlara İngilizler ikinci Kamâ- ra (1) derler. Buna rağmen Lordların Avam Kamarasile paylaştığı bir sürü vazifesi, siyasi makanizmada rey ve kelâmı, hâlâ muhafaza ettikleri ve et- mek için mücadele ettikleri hatırı sa- yılır imtiyazları vardır. , Gelelim parlimento derdemez her- kesin halırına gelen birinci, daha doğ- rusu Avam Kamarasına... Avam kim- dir? Her yerde bir memleketin ekseriye- ti. Fakat yere göre ekseriyeti yapan anasırın iktisadi vaziyeti, mesleki ve kabiliyeti değişir. Büyük ekseriyeti çifçi olan bir memleketle, büyük ekse- riyeli esnaf, sanayi amelesi, küçük me- mur olan memleket arasında fark var- dır. Bunların siyasi kudretlerine ge- lince bu da siyasi terbiyclerine, gör- gülerine ve zihinlerine göre şekil alır, İngliterede avamın temsil tarzı çok karışık uzun ve dikkate değer safha- lardan geçmiştir. * Avam silâh kuvvetile kraldan bü- yük fermanı alır almaz, yahud model parlâmentoları 1295 de teessüs eder &lmez avamın mebuslarını bugünkü bildiğimiz nüfus nisbetine müstenid bir usulle intihap ettiğini farzetmek yanlışlar. İngiliz siyasi sistemini teşkil eden müselles (yani &ral, lordlar, avam) ârasında muvazene bülunun- caya kadar asırlar geçmiştir. 'Tabif olarak siyasi görüşleri ve idare kabili- yetleri eski asırlarda avamdan daha mütekemmil olan Lordlar ve kral Avam Kamarasını teşkil eden halk mümessillerini. ellerinde tutabilmek için her vasıtayı kullanmışlardır. İşte bundan dolayı 1832 de geçen meşhur ıslahat kanununa kadar esasen anane ve mahalli âdetlere tâbi olan intihap usullerinden azami istifade etmişler- dir. Bunların kısa bir tarihini yapmak bir taraftan İngiliz psikolojisini ve an- aneye merbutiyetini, bir taraftan İngi- liz hürriyet ve hakkının hasıl tekâmü. lü asırlarca süren bir çınarın büyüme. sine benzediğini gösterdiği için faldeli olur zannındayım, İngilterede County ismi verilen ve ekseriyetle sonları Shire (2) ile biten vilâyetlerde 1430 da geçen bir ka- nun, intihap usulünü oldukça mazbut bir hale sokmuştur, yani kimlerin rey vermeğe hakkı olduğunu asgari mali bir kudret şartile tesbit etmiştir. Bu vilâyetlere tâbi yahud ioüstakil Börough ismini alan bir takım ka. sabalarda kimlerin rey hakki olduğu. ! mu,ne kadar mebus çıkabileceğini tes- bit eden örf ve âdet ve fermanlar bü- gün inanılmıyacak kadar gariptir. Ev. velâ bunların bazılarının kasaba ismi. ni alabilecek büyüklükte olmadıkları. nı, hattâ aralarında İsmi olup cismi ol. mıyanları da mevcud olduğunu zik- retmek lâzımdır. Bazılarında mahalli vergileri veren, heyeti ihtiyariye aza- sından olân rey verebilirdi. Bazıların. da karnını kendi doyurmağa mukte- dir herkesin rey hakkı vardı. Bunlar- da halk rey sahibi olduğunu göster. mek için intihap günlerinde sofrasını kulübesinin önüne kurardı. Bazıların- da bir meskeni olmak orada ikamet etmek şartlı. Krallar bazen bir kaç ev yahud kuru araziden ibaret olan bir yere Borough ismi ve mebus çıkarmak hakkı verirdi. Bunlara cep kasabası (3) ismi verilirdi. Kraliçe Elizabet cep ka- sabası icadında en ileri giden hüküm. dardır. Bilhassa böyle hile ile mebus çıkarmak o kadar öfkârı umumiyede aksülâmel yapmıştır ki on yedinci asırda kendi kendisine ortadan kâlk- mıştır, Old Sarum isminde bu neyi kasabalardan biri birkaç sürülmüş tar. ladan ibaret hiç meskün olmıyan bir yerin yedi reyi vardı ve parlâmento- ya iki âza gönderildi. Tabir ola- rak bu nevi kiye yn sahip | olanlar yüksek vi | HALİDE EDİB hud intihaptan intihaba kiraya verir- di. Fakat bütün bu yolsuzluklara, in- tihap meselelerinde dönen dalaverele- re ve alınıp satılan rey hakkı veren Borough'lara rağmen parlâmento 1832 ye kadâr o günkü Avrupanın gıpta et- tiği siyasi bir müessese olduğu gibi İn- etmeğe muvaffak olmuştur. Bunun 56 beplerini matbuatın kudretinde, efkâ- rı umumiyenin uyanık ve yüksek se- viyede oluşunda ve parlâmentodaki büyük İngiliz siyasilerinde aramak lâ- zımdır. Avam mümessilleri parti teş- kilâtlarının tesis ettiği sıkı mizam- dan yahud doğrudan doğruya parlâ- mentonun ananeleri ve bilhassa efkâ- rı umumiyede teşhir edilmek korku- sundan hem mazbut bir hayat yaşa. mağa hem de halkın hakiki vekili ol. duklarını her an hatırlamağa mecbur olmuşlardır. Bütün bu yolsuzlukları kaldırmak için neden 1832 ye kadar beklemiş- lerdir? Birinci sebep Fransız ibtilâ- Hidir. Fransada büyük ihtildlin kanlı vakaları, bilhassa Napolyonun da- hilde tahakkümü, hariçte istilâları İngilizleri o kadar ürkütmüştür ki, İngiliz intihap usullerindeki yolsuz- lukların en şiddetli aleyhdarları bile ananeye ve müesses haklara doku- nacak her hangi cezri ıslahatın par- Jâmentoyu ve ferdi hürriyeti imha etmesi ihtimalinden dolayı aleyhdar olmuşlardır. İstitrad kabilinden söyliyeyim ki Hitler korkusu da bugün İngilterede bütün noksanlarına rağmen parlâ- mento sistemine karşı mistik denile- cek kadar merbutiyetlerini ihya et- miştir. Neden 1832 de ıslahat kanununu yapmışlardır? Gene ayni sebepten, yani ihtilâl korkusundan İngiliz çok realiteye bağlı bir mahlüktür, Yeni ihtiyaç ve mecburiyetler karşısında daima vaziyetini, hattâ kanaatini değiştirir. İslâm hukukunun yak nız nazariyatta kalmış olan: «Za- manın tegayyürile ahkam da tegay- yür eder» kâidesini Ingiliz 'kadar si- yasi hayatına tatbik etmiş bir millet yoktur denilebilir. 1832 ıslahat ka- nununu geçirmeğe icbar eden âmil ler arasında en başta şehirlerde kuv- vetli ve kesif bir orta sınıf tabakast- nın teşekkülünü zikretmek de elzem- dir, On yedinci asırda İngilterede ge- çen sınai inkılâp parlâmentoda henüz temsil edilmeyen sanat ve ticaret kud- ret ve servet edinmiş yepyeni bir zümre ortaya çıkarmış ve asıl bunlar 1832 kanununu geçirmeğe parlâmentoyu mecbur etmiştir. Ve intihap usulünü kısmen olsün tevhid eden bu kanun parlâmentoda orta sınıfı hâkim kık mıştır. 1832 de bir çok ıslahat ara- sında 56 imtiyazlı kasabanın temsil edilmek hakkı lâğvedilmiş, 36 sının birer mebusu kaldırılmış ve bunla- rın hepsi kâfi temsil edilmiyen ye- ni kasabalara ve şehir halkina ve- rilmiştir.- Yani - kanun - İngiltereyi baştanbaşa müsavi intihap daireleri- ne ayırmamakla beraber nüfus ve ihtiyaca göre mebusları dağıttı. BİL hassa büyük çifçiler, erazi sahiplerine ve şehirlerde ve kasabalarda orta sı- nıfa rey hakkını tamamen verdi. Bu kanuni bütün yolsuzlukları kaldır. mamakla beraber onların yapılması imkânını azalttı. Ve bu kanun. İngi- liz bosuna bir veç- he ve kudret verdi. 1832 den 918 e kadar birbirini tükip eden ıslahat yavaş yavaş intihabı bütün sınıflara ve nüfus nisbetine göre tadil ve ıslah etti, 1918 deki nihayet kadınlara da yalnız rey değil, otuz yaşında olmak şartile mebus olmak hakkını da ver- di. Bu kanun İngilterede sekiz mil yon fazla adama rey vermiş ve eski çan sey Nıculescu Biraderler Orkestrası fermanlara müslenid rey vermek için mali şeraiti kaldırmıştır. Bugün allı ay bir yerde oturün her İngiliz tebaası rey sahibidir. 1832 den evvel ve sonraki parlâ- mentolarda geçen kanunlar arasın- da mebusların zihninde ve halkın mebüslarında âradığı vasıflar ara sında hayli fark vardır. Evvelkiler umumiyetle mahalli ih- tiyaçlara göre kanun geçirirdi. Bun- lar arasında yol, köprü, sanayi ve tİ- carete dair kanunlar bile umumiyet- le bu kabildendi. Mebus namzedi kendi partisinin esasalını temsil et- mekle beruber dairci intihabiyesinin hususi ihtiyaçları ve emellerini en evvel tahakkuk ettireceğini vadeder- di. Bütün bunlar bugün de mevcud olmakla beraber ikinci plâna inmiş- tir. Bugün mebus en evvel efkârı umumiyeyi işgal eden umumi mes6- lelerde, dahili olduğu kadar harici siyasette muayyen *prensip» ler ÜüZ€- rine intihap edilir. 1832 den sonra geçen kanunlara gelince bunlar daha ziyade içtimai ıslahat vücude getirmiş, amele mese- lesini, servet meselesini, iktisadi ihti- yaçları gözönünde tutmuştur. Bil hassa büyük servet ve mülk sahiple- rinin tırnaklarını sökmüştür. Hulâ- sa kapitalist İngilterenin son elli se- ne zarfında geçirdiği kanunlar en müfrit sosyalistleri düşündürecek kadar sayısı ve kudreti artan emek sahiplerinin lehinedir. Belki bunu bir ihtilâlin önüne geç- mek için kendi de bilmiyerek yap- muştır, Çünkü İngilterede geçen kâ- nunların arkasında ideolojiden, mü- cerred prensiplerden ziyade realite» ye, ihtilâlden ziyade tekâmüle bağlı bir zihniyet vardır. İngiliz kanunlarının ve zihniyeti. nin hususiden umumiye doğru gi dişine dikkat ederken ister istemez insan kendi kendine: «Bu temayül hayırlı mı, zârarlı mı?» diye soruyor. Bence İngilizlerin ıslahata küçük parçalardan başlamış olmaları milli hayatlarını daha sağlam esaslara bağlamıştır, Çünkü eğer avam taba- kası yükselmemiş ise, ferd ve küçük parçaların ihtiyacı imkân dairesinde tatmin edilmemiş ise demokrasi ya anarşiye yahut anarşiye aksülamel halinde kuvvetli şahıs, yahut zümre istibdadına yol açıyor. Çünkü ancak kendi köyünün yolları muntazam, çocuğunun tahsili, sıhhati ve mahsus lâtına pazar temin edilmiş olan köy- lü bunların umuma teşmili için feda- kârlığa razı oluyor. İngiliz siyasi sisteminde dikkat edilecek mühim bir nokta da demokra- siden ziyade temsil (Representatlon) esasının hâkim olmasıdır. İlk bakış- ta birbirinden ayrı görünmese bile gene birincisinde sırf çokluğun tahak. kümü, ikincisinde çokluk ve azlığın arasmda nisbet ve ahenk bulmak esaş olduğu görünüyer. Bu nokta en ziya- de İngilizlerin parti teşkilâtı tedkik edilirken görülecektir, (1) The second ehamber. (2) Yorkshire, Wiltshire ve salro, (3) Pocket Borough. Ziraat bankası umum mü- dürü şehrimizde Ankara 2 (Telefonla) — Ziraat bankası umüm müdürü B. Nüsret bu akşamki 20,20 trenle İstanbula : Mehtap gezintisi Beyoğlu İstiklâl kamununa bağlı Hüseyin ağa ocağı tarafından önü- Mmüzdeki cumartesi günü bir deniz gezintisi tertip olunmuştur. Şirketi Hayriyenin TI numaralı vapuru öğ- leden sonra köprü Rumeli iskelesin- den hareket edecek ve gece sabaha kadar mehtapta Boğaz ve Adalar ge- silecektir. Vapurda caz ve incesaz bulunaca- ğı gibi muhtelif oyunlarla iyi bir ge- ce geçirilecektir.