| | : | Harici siyasetimiz ve (Baş tarafı 1 inci sahifede) miz vazihan göstermiştir. (Alkışlar, bravo sesleri) Uzun harb yıllarının yorgunluğu. nu, geniş yangınların tahribatını yirmi yıl içinde tamir ettik. Mektep- lerimizin ve mektepte okuyan çocuk- Tarımızın adedi sulh yılları esnasında birkaç misli arttı, zirai sahada istih- salimiz mütemadiyen çoğalıyor, On beş sene evvel on milyon liradan faz- Ja paramızı hariçten getirdiğimiz una ve ekmeğe veriyorduk, bugün milyon- larca liralık hububat satıyoruz. Şimendiferlerimiz her sene bir kaç yüz-kilometre çoğaliyor. Hemen yök denecek bir halde bulunan sanayii- miz; memleketin dört bucağına kur. duğu büyük, küçük fabrikalar saye- sinde inkişaf etmekte ve bunların et- rafında yer yer neşeli mamureler vü- cut bulmaktadır. Güzel Devlet merkezimizi sulh yıl- Jarına borçluyuz. Bugün mükemmel bir üniversiteye Ankarada bir kaç fakülisye ve çelik gibi bir gençliğe malikiz, Her sulh yılı Türk nüfusuna, zayia- fı telâfi ettikten sonra, 350,000 Türk Çocuğu hediye ediyor. (Alkışlar) Milletin gururunu teşkil eden kah- raman Türk ordusunun karada, de. nizde ve havada bugünkü mükemme- Tiyetini de sulh yıllarının Hazırlığına borçluyuz. (Bravo sesleri, alkışlar) © Arkadaşlar, ” *« Miz bir zafer, sulh yıllafının bize “wermekte devam ettiği bu himetleri veremez ve hiç bir vicdan “bu güzel şeylerin bir harb alevi içinde erimesi- © ne razı olamaz. (Bravo sesleri) | I | n ; b i b i ; i Bunlar, bizim memleketimiz için ne kadar doğru İse, ufak tefek fark- Tar ile her memleket için vakidir. Ben bunları yalnız B. Refik Say- dam hükümetinin değil, bütün Türk milletinin sulha ne kadar derin bağ- larla, ve ne kadar sağlam rabıtalarla bağlı olduğunu göstermek için Says dım Fakat biz sulha, sulh olduğu için değil, biz sulha, Türk memleketine ve insanlığa getirdiği hesapsız ve öl çüsüz iyilikler için aşığız. Şayet, bu- “na rağmen, bir gün sulh bize harpten daba pahalıya satılmak İstenirse, o vakit harbin ve zaferin bize ne kadar âşık olduğunu göstermeğe de âmade- yiz. (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar) Biz uzun yıllar yurtta sulh, cihan. da sulh politikamızı takib ettiğimiz bitaraflık siyaseti yolunda istihsale uğraştık. Çünkü: Evvelâ, o zamanlar kendi. sine az çok güvenilebilen bir Cemiyeti Akvam sulh müessesesi bütün kuyves “tile ayakta bulunuyordu. Saniyen her devlet kendi derdile ve * müşkilâtile meşgul ölüyor ve müna- » kaşalar daha ziyade ideolojik saha z > larda kalem sahipleri arasında kala- cak gibi görünüyordu. Ve nihayetd ün- « yanın her hangib ir yerinde şayet bir » harp çıkacak olursa, bu harbin mev- 5 zii bir halde kalacağına inamılıyordü. , Cemiyeti Akvam yavaş yavaş eski nüfuzu kaybettirmeğe başladı. Tahdidi teslihat teşebbüsleri iflâş bet. p Yer yer. mihraklar “ve mihverler doğdu. Sözle, silâh ve kalemle, top arasın. daki mesafeler azaldı. Cebren yapılan bam emrivakiler, İ bazı memleketleri tamamen, bazıla, ç rını.da kısmen yok etti, Siyasi hadiselerin-bu yeni inkişaf. Jarı karşısında yurdda sulh ve cihan- | da sulh politikamızı takib ettiğimiz .bitaraflık yolunda istihsal etmenin artık mümkün olup olmadığını kendi kendimize sormağa başladık. İ Meşruiyet ile hiçbir telif kabiliyeti » olmıyan hadisler, bu hadiselere uzak Ve yakın millet gibi, bizide düşün. , Jürmeğe başladı, © Orta ve Şarki Avrupanın bu esna. ciddi bir buhran geçirdiğini hep hatırlarız. Hakikatta ise bu buhran Şa ki Avrupada da henüz zail olma- miştir. Vakit vakit, muhtelif devlet. lere taallük eden şekillerde bu buh- Tanlar tazelenmekte ve ağırlaşıp ha- fiflemektedir. Bu ahvalin başlaması bize memleket için yeni emniyeb ted “ birleri almak ve cihan sulhüne başka , yoldan faydalı olmak için geçirilecek çok vaktimiz kalmadığını öğretmiştir, AN — Nihayet, hiçbir gıda maddesi ve hiç bir maddeli iptidaiyesi - olmıyan, ne madenleri, ne de zengin toprakları bulunmıyan o Arnavutluğun işgali, bitaraflık politikamızı (oterkederek, sulh cephesi tarafını takviye etmek kararını verdirdi. (Alkışlar) O zaman- Jar İngilizlerle malüm beyannameyi ilân ettik. Bundan sonra dahi, yurdda sulh, cihanda sulh politikamız değişmemiş- tir. Sulh cephesine de, sulhü takviye etmek için iltihak ettik, Bizim bu cepheye girişimiz, karşı "gazeteler tarafından çok tenkid edil. | di. Bu gazeteler kendi rejimlerinin en €saşlı kitaplarında -Alman milletine tavsiye olunan İngiliz ittifakını, bil- miyorum, unutmuşlar mı? Alman milletine tavsiye edilen İn- giliz dostluğunu Türk milleti için fe- na telâkki etmek, fena göstermek, doğru bir muhâkeme olacağından şüphe edilebilir. (Bravo sesleri) Türk - Fransız ve Türk - İngiliz anlaşmaları İngilizlerle başlıyan temas ve mü- zükerelerimize muyazi olarak, Fran- sızlarla da müzakere ve temasa giriş- miş idik. Hatay meselesinin hallinden sonra, Fransa ile Türkiye arasında, muallâk hiç bir mesele kalmadığı için, İngilis- lerle yapmış olduğumuz beyanname, aynen Fransızlarla da imza ve teati edilerek, İngilizlerle kati asistans mu- kavelesi için yapılmakta olan müza- kereler ayni hizaya getirilmiş oldu. Amavutluğun işgali, bitaraflıktan ayrılıp sulh cephesine iltihakımıza, bir bakıma göre, en büyük âmil ol- makla beraber, diğer bir bükıma gö- re de, bu Mtihakı son senelerin siyasi hadiselerinin tabii bir neticesi addet- mek lâzımdır. Çanakkalede, Suriyede ve Irakta karşı karşıya harb eden Türk, ingiliz ve Fransız milletleri yekdiğerini tak- dir ettiler; Bu takdir tarihi dostluk. larla birleşince, yeni bir incizabla se- vişmeğe başladılar. Habeş harbi esnasında, Sanction'la- rın tatbikinden doğacak tehlikelere Karşı, Türk ve İngiliz milleti müteka- bil taahhütler ile yekdiğerine bağlandı. Montreux'de, İngiliz ve Fransız mu- rahhasları, Boğazları yeniden Türk hâkimiyetine iade eden . mukaveleyi yaparken Türk milletine karşı haki. ki bir yakınlık gösterdiler. (Alkışlar) Akdenizin bozulan asayişini iade için Niyonda toplanan murahhasları» mız, ayni kararın altına imzalarını koydular. Ve nihayet Çekoslovakya hadisesi ve onu takib eden hadiseleri- le Arnavutluğun işgali karşısında ay. ni hisleri duydular. İşte, bu siyasi hadiselerin tevlid et. tiği görüş birliği, bu üç devleti sulh cephesinde daha sıkı bağlar ile birleş- tirdi. (Alkışlar) Bugün, bu üç devleti birleştirecek olan uzun vadeli, kati anlaşmanın te- ferrüatını tesbit ile meşgulüz. Şimdi. den. size söyliyebilirim ki: — Türk - İngiliz yardımlaşma mua- hedesi üzerinde çalışılmaktadır. Bu muahede her iki devlet arasında muhtelif sahalarda İşbirliğini tanzim eden hükümleri ihtiva edecektir, Medeniyet harbin çocuğu değildir Arkadaşlar, Hiç bir medeniyet harbin çocuğu değildir. Bilâkis her medeniyet uzun süren bir sulhün mahsulüdür. Harb esaret tevlid eder, Sulh hürriyet ya- ratır. Medeniyet de hür milletlerin eseridir. Bugünkü Avrupa medeniyetinde Tâakal, büyük devletler kadar, küçük vi müstakil devletlerin de hissesi var- Bunları bertaraf etmek, medeniye- tin ve terakkinin seyrini kırmak de. dış ti Temenni ederim ki bu bulanık hava içinde sulhü kurtarmak gayri müm- kün olmıyacaktır, Sovyetler ile dostluğumuz Sovyetler ile dostluğumuz, ilk dost- luk günlerinin bütün hararetini ta- mamile muhafaza etmektedir. Beynel- milel her mesele, iki devleti yanyana ve daima ayni safda bulmuştur. (Alkışlar) Potemkinin Ankara ziyareti, dostlu- | ğumuzun bu hararetini tebarüz ettir. | meğe bir kere daha vesile miştir. Böylöce bir kere daha anlaşilmişti ki, konuşmadan görüşmeden, her iki teşkil et. | memleket diğeri için ayni şeyleri dü- şünmekte ve yapmaktadır. sesleri) İki muhtelif inkılâbın çok müşkül şartları arasında ve ayni zamanda doğan Türkiye ve Sovyet Cümhuriyet- leri, yekdiğerini inkuâb ruhunun ate- şile sevrmektedirler, Balkan paktı Balkanları, yekdiğerine bağlıyan Balkan paktı, şimdiye kadar Balkan sulhuna yapmış olduğu hizmetleri, butlan sonrada, ayni kuvvet ve kudretle, yapmakta devam edecektir. Son zamanlarda yaptığımız temaslar ve muhavereler bunu vaâzihan gös- termiştir. Sulhü takviyeden başka bir emelimiz yoktur Arkadaşlar, Sulh cephesine iltihak ederken, sulhu takviyeden başk bir emelimiz (Bravo olmadığı için, Almanya ve İtalya da- | hil, bütün devletler ile normal mü- nasebatımızı devam ettirmek kara. rTındayız. a İstiyoruz ki, her çeşit alış veriş ve kültür münasebetleri ve umumi ola- rak dostluk münasebetleri eskisi gibi devam etsin, Yalnız - şurası da muhakkaktır ki normal ve dost münasebatın eskisi gibi devamı için, arzu ve kararın iki taraflı olması şarttır. Bu noktayı has. sasiyetle takib ediyoruz. İtalya ile alış veriş münasebetleri- miz, eskisi gibi devam etmektedir. Almanyada ilk günlerde bir tered- düd ve bir kararsızlık belirdi. Fakat, yavaş yavaş bu tereddüd zail oldu, ve işler normal yola girmeğe başlâdı. Bugün birtek iş müstesna, iki ta- rafın birbirinden bir şikâyeti yoktur. Bu tek işin de yakın bir âtide müs- bet olarak halledileceğini ümid edi. yoruz. Bir aralık, Almanyanın Türk ta- lebesine fena muamele ettiği hava- disi verilmişti. Bu havadisin o doğru olmadığı anlaşılmıştır, Arkadaşlar, Tekrar (ediyorum: Politikamız, yurtta sulh, cihanda sulhtur, Yine tekrar ediyorum: Biz sulha, fakat emniyet vg şerefimizi ve bun- lara bağlanmış olan taahhütlerimizi koruyan bir sulha âşıkız. (Sürekli alkışlar) Bu izahatı müteakib ' sual sahibi B. All Râna Tarhan söz olarak de. miştir ki: «Muhterem Hariciye oVekilimizin memleket harici siyaseti hakkında lütfettikleri tatminkâr sözlerine arzı teşekkür ederim. Ve isabetli siyasetle» rinde muvaffakıyetlerinin tevalisini dilerim. (Bravo sesleri, alkışlar) Ticaret Vekilinin beyanatı Anakara 8 (Telefonla) — Ticaret Vekili B. Cezmi Erçin de, Büyük Mil. let Meclisinin bügünkü toplantısında harici ticaretimizde tatbik edilmekte olan usullerin tadili için ne düşünül. düğüne ve hayat pahalılığı hakkın- daki tedkiklerin ne zaman tatbik sahasına intikal edeceğine dair Parti müstakil grup reis vekili B. Ali Rina Tarhan tarafından vaki olan suallere cevap vermiştir. B, Cezmi Erçin, «harici ticaretimiz- de tatbik edilmekte olan usullerin tadili düşünülüyor mu?> sualinin »gok ehemmiyetli ve ticaret politika. musa hâkim olan esasları alâkadar eden bir sual olduğunu kaydederek escümle demiştir ki; — Bu suale mümkün olduğu kadar yash ve şamil bir cevap verebilmek Li için, bugünkü mübadele ve tediye rö- jJimimizin hangi müeossirat altında Ş6- killendiğine ve nasıl bir istikamet ta- kib ettiğine, ana hatları içinde, temas eylemek lâzım gelmektedir. Her şeyden evvel şu ciheti arzet- mek isterim: Mevcut mübadele ve te- diye rejimimiz esasen sabit bir man- zara göstermemektedir. Bu rejim, yalnız dahili şartlarımıza göre değil, memle- ketin hududları haricinden gelen bir çök seyyal vaziyetlerin icabalına uya- rak idare edilmektedir. Binaenaleyh devamlı bir tedavül havası içinde yâ- şadığımızı, serbes mübadele rejimine umumi şekilde girmek imkânları el- de edilinceye kadar diğer memleketler gibi bizim de ticari münasebatta bu- landuğumuz memleketlere ald kon- jonktür tahavvülâtına, harici müba- dele rejimimizi intibak ettirmek za- ruretinde bulunduğumuzu, mebdelha- reket olarak kabul eylemeliyiz. İstitraden ilâve edeyim ki, beynel- milel şartların arzeylediği seyyaliyete ve her gün kendini gösteren yeni icaplara serbes dövizli memleketler bile uymak istirarında kalmaktadırlar, Bunun en yeni misalini, İngiltere ile Amerika Birleşik devletleri arasında, on gün kadar evvel bir emniyet stoku vücuda getirmek maksadile pamuğa mukabil kauçuk verilmesi şeklinde yapılan ayni mübadele anlaşmasında görmekteyiz. Bizim: mübadele ve tediye rejimi. miz nedir? Nasıl bir tahavvül göste. riyor? Şimdi bu mevzua girebiliriz: Bugünkü mübadele ve tediye reji- mimizin esaslarını, 1937 senesi orta- larında omeriyete konulmuş olan 2/7005 numaralı kararname ile bunu takib ve kısmen tadil ve ikmal eyliyen müteaddid kararnamelerde bulmak- tayız. İthalât ve ihracatımız B, Cezmi Erçin bu kKaramameler esaslarını zikrettikten sonra İdhal rs- Jimimizin tatbikatında hâdis olan ba- muvazenesizlikleri önlemek üzere munzani bazı tedbirler alındığını kay- dederek dedi ki ; — Müvazenesizliğe âmil olan ham deri, pamuk ipliği, bakır, kalay, çu- val, jüt gibi maddelerin idhalâtinı, memleketimizin muayyen muahsulle- rinin ihracı şartına bağlainak şeklin- de tedabir de alınmış bulunmaktadır. İdhal rejimimizin neticeleri, 938 ti. caret muvazenesi rakamlarile şu şe- kilde ifade olunabilir: 938 senesinde 145 milyon lira etrafında olan ihra- catımızın 119 milyon lirasını kliringli memleketlere ihracat teşkil eder. 21 milyona yakın ihracat, serbes dövizli memleketlere vakidir ki umu- mi ihracatımızın yüzde 14,4 ünü ifade eder, Beş milyon lirasi da, anlaşma mev- cut olmıyan memleketlere aittir ki vu da umumi ihracatımızın yüzde 3, 4 ünü teşkil eyler. İthalâtımızın 149 milyon lirayı mü- tecaviz olan yekün içinde, 126 milyon Bralığı klirigli memleketlerden idha- lâttır.-Umumi idhalâtın yüzde 824 | ünü teşkil eder, 10. milyon lirayı mütecaviz ve ser- bes dövizli memleketlerden vaki idha- lât umumi ithalâtın yüzde 12,3 ünü teşkil eder, 5 milyon lirayı mütecaviz ve anlaş- mamız olmıyan meileketlerden vaki idhalât, umumi idhalâtın yüzde 3,5 ini ifade eyler. 1939 senesinin ilk dört aylık ihra- cat ve idhalâtı da, kliringli memle- ketler lehine cüzi fark İle, aşağı yu- karı, ayni seri ve nisbetleri muhafaza eylemektedir. Kliringli memileketlerle cari mübadelâtımız neden bu de- rece yüksektir? Bugünkü ahval ve şa- rait içinde herhangi iktisadi bir ha- disenin izahını mahdud ve muayyen anasıra istinad ettirmenin kifayetsiz. Hği malüm olmakla beraber, denile- bilir ki, bir taraftan İngiltere, Fransa gibi devletlerin büyük iktisadi buh- ranı müteakib bünyevi bir mahiyet alan politika icapları «metrepol ve imparatorluk mahsullerini himaye politikasına dayanan tedbirler gibi» ve diğer taraftan Orta Avrupa büyük devletlerinin yüksek flat politikası takib etmekteki devamlı mesaileri ve bu memleketlerden ecnebi dörizine ihtiyaç kalmadan mübayaatta bulun- mak suhuleti, kliringii memleketlerle cari vaziyetimiz olan mübadelât -hacminin artmasına başlıca âmil olmuştur. ” Tediye rejimimiz takas ve kliring Tediye rejimimize gelince; Umumi ticaretimizde serbes dövizli mübadelâtı bir tarafa ayırarak, tediye rejimimiz>, kliring ile onun yanı ba- şında işliyen takas usulünün hâkim olduğunu müşahede ederiz. Ticaret Vekili, takasın ihracatta talebi arttıran bir makanizma oldu- ğunu kaydederek, bu makanizma iie Ihracati tahrik etmek ve onâ vüsat vermek imkânlarını bulabilmekte ol. duğumuzu söylemiş ve demiştir ki: — Serbes dövizli memleketlerle olan kliring bakiyelerinin eritilmesi tedbirleri, başlıca meşguliyetimiz ar sındadır. Bu nevi memleketlerle olan | kliringlerin işlememesi sebeblerini ve ıslahı çarelerini araştımıken müten- kib mübadeleleri'de ayni vaziy Şürmek ve kliringi, buralarda bir makanizma haline koyabil ihtiyaçlarımızla mübadeleye cak maddeler arasındaki ahengi daba iyi temin ede rette ticdret o mukavelelerimizs istikametler vermek esaslardan mülhem olarak F başlıyan müzakereleri, diğer müzak» reler takih edecektir. 'Tekrara hacet yoktur ki, takas ile tediye şekilleri mütekabil ihracat ve ithalâtın s2 dövizle tediyesini kobul « ketlerle olan müvase $af ve huz verecek tedbirlere tevessül eylemek gayemizdir. Yeni mahsul senesine girerken B. Cezmi Erçin, yeni mahsul şn3- si ihracat vaziyetine de birkaç keli ile temas eylemek istediğini söy'lye- rek dedi ki: — Şurasını bilhassa işaret etmek lâzım gelir ki, yeni mevsime gir'şimi- 7e tekaddüm eden bu aylırda bizi taz yik-edecek bir vaziyet yoktur. Esasen belli başlı istihsel ve ihraç madd*' rimizi teşkil eden kuru üzüm, fındık, incir, pamuk, yapak, palamut; tiftik, zeytinyağı gibi maddelerde stoklar ya tamamen erimiş veyahud erimiş sayı- lacak derecede ehemmiyetsiz bir ra- kam İfade etmekle bulunmuştur. Tü. tün sahasında da:endişe verecek bir stok vaziyeti karşısında bulunumu- yotuz, Memleketin yüksek -mefnat'eri bakımından kuvvet ifade eden buğ- day stoku haricindeki diğer hububa$ maddeterimizde, stok kalmamıştır. Binaenaleyh yen! mevsime, bizi taz- yik edecek stoklardan uzak bir ha'de girmekteyiz. Bu hal; ileride maruz kalınabilecek her hangi bir m lâtı tahfif edecek “bir manra zeylerler. Ticaret- Vekili, fındık mah*utümü. zün bu sene çok olduğunu, pamuk'a- rımıza da alıcı çıktığım tiflik mev- zuunda alınan tedbirlerin de ihra' tı genişlettiğini İngiltere, Sovyetler ör“ Hayat pahalılığı B, Cezmi “Erçin, B. Ali Rânanın, hayat pahalılığı hakkındaki tedkik. lerin ne zaman tatbik sahasına inti. kal edeceği yolundaki sualine de ce- vab vermiş hayat pahalılığı mevzuu- nun yalnız fiatleri indirmek demsk Olmadığını, baz* maddelerin fiatlerinia de muhafaza edilmesi ve hattâ arttı. rılmasi zaruretine işaret ettikten son- ra bu arada kazançların arttırılması işinin de ele alındığını söylemiş ve ka. zanç artlırılmadıkça bir takım mad. delerin vatandaşlara gene pahalıya geleceğini bu hususta ecnebi mütehas- sısların mütaldalarının alındığını ha- tırlatmış Konjönkür bürosunun faa. liyetinden bahsederek demiştir ki: — Bu büro, istatistik umum mü. dürlüğile işbirliği yaparak fiat istatiş. tiklerini, mühim maddelerin fiat te. şekkülü tahlillerinin geçinme endeks. lerini, hazırlıyacaktır. Bu büronun, milli, gelir, Türkiyede gıda maddele- rinin fiatleri ve geçinme masrafları Türk çifçisinin istihsal ve geçinme va- ziyeti gibi neşredilmiş etüdleri malü. munuzdur. Bundan başka büronun muhtelif vilâyetlerde geçinme masraf- larına dair hazırladığı geniş bir anket vardır ki, neticeleri alınmağa başlan- (Devamı 13 üncü sahifede)