13 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

13 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i , a iehlle > Pazar günü İngilizler ne biçim futbol oynamışlar! Dört tanecik “favl,, olmuş, ne kavga, ne gürültü! Hattâ oyuncular birbirlerile konuşmamışlar bile! | Bunlar futbol oyununun kaidelerine Belki okumuşsunuzdur; geçen haf- ta pazar günü Taksim stadyomunun önünden geçerken kazara nasıl içeri düştüğümü anlatmış, Fener - Gala- tasaray maçı esnasında gördüklerimle işittiklerimi bu sütunlarda naklet- miştim: «Her zaman papas pilâv yemez» di- ye bir söz vardır, Bu hafta ayağımı Kk aldım, nerelerde maçlar oldu- den tahkik etmek #htiya- erdim ve yalnız Kadıköyün- hadise şan kati surette tesbit ettikten anbul tarafında İstediğim gum programın kılına ha- at rahat gezdim, dö- adda böyle lel gelmeden rah. laştım Dün gazeteye geldiğim zaman dos- tum Selâmi İzzet Sedes hani harıl yler anlatıyordu. İlk dakikalar- zuu kavrayamadım, Pazar gü- «futbol», #Fe- stad- gibi kelir geçiyor; fakat küfür», «fav, nas, «Cezaş gibi keli Imadığı için dostumun bir Iı seyrettiğine ihtimal vere- İzzet pazar günü gördüğü şeyleri hazır bulunanlara hayranlık hislerile uzun uzun anlattıktan sonra masasının başına çeçti, kalemini çi- dı ve kâğıdlar üzerine iğilerek de- rin bir süküta daldı İçime şüphe girmişti. Yoksa kıy- metli dostum pazar günü feci surette aldatılmış mıydı? Sakın kendisine futbol maçı diye sporun bilmediğimiz Her hangi bir nevi seyrettirilmiş ol- masın! Daha fazla sabredemedim. Yavaşça yerimden kalkıp masasına doğru İler- ledim ve kulağına: Dostum, dedim, sen pazar gü- nü neredeydin? — Kadıköyünde, Fenerbahçe ile İngiliz takımının maçını seyrettim. — Şakayı birak, beni hiç futbol maçı seyretmemiş bir adam yerine koyuyorsan yanılıyorsun! Daha ge- çen hafta Fenerbahçe - Galatasaray maçındaydım ve gazetelerde de bü- tün maçların tafsilâtını takib ederim. Senin demin anlattıkların eğer bir futbol maçı tafsilâtı ise... Kazanacağından yüzde yüz emin olarak bahse girmeye hazırlanan bir adâm cesaretile uzanan elimi, halime acır gibi tuttu: — Vazgeç, dedi; bu futbol senin bil- diğin futbollerden değildir. Bu takım başka takım, Otür anlatayım: Adetâ kızıyordum. Gerçi Selâmi İzzet senelerce İstanbul şampiyonu olan Galatasaray takımının solaçığı idi amma, nihayet ben de kör değil dim. — Yani bunlar, dedim, ısınarlama ayakkabı gibi sfutbolcu> olarak mi imal edilmişler? O hâlâ beni çileden çıkaran merha- metli bakışlarına devam ediyordu: — Kardeşim, bunlar bir kere atlet! Futbolün kitaplarda yazılı bir kaide- si vardır: Senin gibi bizim futbolcüle- rin de bilmedikleri bir kaide! İşte ona riayet ediyorlar. Tekme atmıyorlar, çelme takmiyorlar, kimseye arkadan yüklenmiyorlar, senin anlıyacağın rakiblerini «yemek» istemiyorlar, — Bu oyunda hiç favldemiol madı diyeceksin? — Bim maçlarda favl adedi kırk- tan aşağı düşmez, ben bu oyunda bir favlden başkasını görmedim. Spor mu- harrirleri dört olduğunu söylüyorlar. Demek ki yapılan favileri ancak mütehassıs gözü görebiliyor, Halbuki n bir oyuncunun tepetaklak yere yuvarlanması, sonra sediye ile dışarı çıkarılması demek- tir, — Şüphesiz öyledir. Peki oyunda AKŞAM riayet ediyorlarmış! Şehrimize gelen İngiliz ap e DM stadyomdaki faaliyetinden in kavgada mı olmadı? Şöyle ufak tefek | da topu bıraktı ve 11 oyuncu kaleci- küfürler de mi duymadın? nin bu meharetini alkışladı. — Hayır, hattâ oyuncular birbirle- — Peki üstadım, bunlar kabul! rile konuşmadılar bile. Bir aralık spor | Madem ki şu methettiğiniz İngilizler cenlilmenliğinin yüksek bir tezahü- | sert oynamıyorlar, öyle İse bizim ta- rüne şahid olduk: İngilizlerin sağaçığı | kım neden mağlüp oldu? Koşucu- bir şüt çekti. Top bizim oyunculardan | luğile tanınmış Melih nasıl birşeyler birinin göğsüne isabet edince oyun- | yapamadı? Çalımlarile meşhur olan cumuz yerde kıvranmağa başladı. O | Fikretle Rebiinin kombinezonlarını, anda İngilizler bizim kaleye iniyor- | akımlarını ne surette durdurabildiler? Yardı. Bu hadise üzerine topu tekrar | İşittiğime göre bu iki oyuncu bir ara- sağaçıklarına verdiler. Önü bomboş | ya geldiler mi Avrupa takımlarının olan sağaçık topu yıldırım gibi kale- | haf beklerini mahvederlermiş, ye sokacağı yerde «tacas attı ve gelip — Azizim, mesele senin bildiğin yerde kıvranan oyuncumuza mâsaj gibi değil Evdeki pazar çarşıya Uy- yapmağa başladı. İ muyor! Karşımıza en basit bir İngiliz mmm mn m a 5 — Ödemiş (Akşam) — İzmir hususi muhasebe müdürlüğü, 8000 1ir# Sivas mektupları Sivasta imâr plânı tatbikine başlanıyolR- Sivasta büyük bir fidanlık t€ edildi, ağaç yetiştirilecek 5 Sivas (Akşam) — Şehrimiz Bele- diyesi bütçe toplantıları yaparak dağıi- mıştır. Bu yılki bütçe 193,000 lira ola- Tak kabul edilmiştir. Belediyemiz son yıllar içinde bütçe nisbeti Üzerinde kıyas kabul etmiyecek derecede fay- dalı işler görmüştür. Şehir sıhhi Iç- me suyuna, parklara, bol ışığa, temiz ve güzel yol ve caddelere, sıhhi ve fen- ni şeraiti haiz bir mezbahaya kavuş- muştur. Her yıl olduğu gibi bü çalışma dev- rinde de şehrin imarına daba fazla bir yer verilecektir. Müstakbel imar plânının Nafia Vekâleti tarafından bügünlerde tasdik edilip gönderilme- 8inden sonra hemen inşaat ve İstim- lâk işlerine geçilecektir, Plânın tat- bikine ilk defa olarak Belediye karşı- $ındaki Şar gazinosu arkasındaki parkı ve diğer yanındaki arsaları tak- sim edip burasını mükemmel bir çar- şı haline ifrağ edilmek işile başlana- caktır. Ayrıca mezarlıklar ıslah eği lecek? Ve buraları plânda gösterilin şekil dahilinde asri bir hale getirile- cektir. Yol, kaldırım, parke işlerine de aynı faaliyetle devam edilecektir, Elektrik direklerinin ağaç kısımla rı yerine demir direkler konması için saka sma İle k Üemliği ii e ei bütçeye lâzım gelen tahsisat konmuş- | tur. Tanzifat kadrosunu da biraz da- | ha genişletme ile memleketin temiz- lğine daha fazla bir önem verileck- tir, Şehir sularını esaslı bir şekilde ıslah ve tanzim etmek için su projesi yaptırılmaktadır. Bu suretle de şehri- mizin her tarafı daha bol ve &:hhi suya kavuşmuş olacaktır, Ebedi Şefi- miz Atatürkün heykeli dikilecek olan Cümhuriyet meydanı dâ plân esasla- rı içerisinde tanzim olunacak, Diğer taraftan şehrin umumi. işlerine de bütçe nisbeti üzerinde yardım yapı- lacak ve şehrin güzelleşmesine itina edilecektir. Yeni fidanlık Sivasta orman fidanlığı tesis mak- sadile Dutluk mevkiinde tahminen 23 hektarlık arazi istimlâk edilmiştir. Vali ve Cümhuriyet Halk Partisi baş- İ delilik tohum atilmak sureti | Mik çam, lâtin, ardıç, İ tan da fidanlığın yolları A | lerle bağlanmaktadır. İ lığın esas kadrosu gönderilö Sıvasta mezbaha ve Beledi) kanının elile büyük bir kalabs lığın küşad resmi yapılmıştı Zİ, meşe tohumları ekilmiştir, Bi tesviyesi yapılmakta, etrafi Şunü etmek lâzımdır ki Sivas © Ganlığı yurddak! orman fidg” en büyüğüdür. Haziran içinde umum müdürlüğü tarafında Memleketi ağaçlandırmak V€ yeşil çam ağaçlarile süslemek “İİ cın lâyık olduğu ehemmiyeti maksadile atılan bü adımla! neticeler verecektir. Sivas © danlığı yakın yıllarda Sivasa gellikler katacaktır, Azizim! Bizim milli sporumuz olan güreşte bu cenlilmenlik daima var- dır. Yağlı güreşildiği zaman pehlivan, altına aldığı rakibinin gözüne yağ kaçtığını hissedince derhal hamlesini gevşetir ve bii rTeşçinin gözünü silmesine eder, Maalesef pek bildiğimizi sandığı- sinirlerimize hâkim olamıyoruz, - Cidden şaşılacak şey! Size şunu da sorayım: Meselâ topu tutmak için yere yatan kaleciyi topu kapmak maksadile çiğneyen, kafasına basan olmadı mı? fevkalâde bir kaleci olan Cihad kur- tarılması imkânsız görünen bir şütü plonjofi yaparak karşıladı. Fakat top elinden kaydı, İngiliz muhacimin aya- ğına geçti. O dakikada muhacim top- la beraber içeri girebilirdi. Fakat Ci- hadın © harikülâde hamlesi karşısın- vin gelip alttaki gü: | Jar, Sille yumruk gücüyle değil! mız futbolü henüz bilmediğimiz için | ! — Ne münasebet canım! Hakikaten | takımı çıkar çıkmaz bizim kombine- zon çelik çomak oyunu mehgretine i döndü. Onlar bu işin tekniğini biliyorlar ve tekniğe dayanarak oyun oynuyor- Fikret oyunun başlangıcında topu topu bir kerecik çalım yaptı. Karşi- sındaki zat bu çalımı şöyle bir seyret- tikten sonra topun ikinci defa geli- şinde Pikretin çalım yapmağına mü- saade etmedi. Çünkü derhal ayağın- dan alıyordu. Rebiinin ayağına ise top asla gelmedi. Geleceği tuttuğu zaman da topu nereye atacağını bilemiyordu. Meşhur koşucu Melihe gelince İn- giliz takımının bilâistisna her oyun- cusu kendisine 10 - 15 metre avansla yetişiyor ve topu ayağından alıyordu. Bütün bunlar favl yapılmadan ol du, Maalesef hakemin düdüğünü z zek bir saksafon gibi sık sık dinleme- ye alışan halkımız bu sesi pek az duy- dulur ve bu ses duyulduğu zaman da le Ödemişte büyük ve güzel bir hususi muhasebe dairesi binası inşs ve binanın mefruşat ve mobilyesi de yepyeni olarak İzmirden m tir. Ödemiş kasabası, resmi daireler için muhtelif binaların inşası su” ri vilâyet merkezlerimizde görülen ümrana kavuşmuştur. Devlet dei şirudi yeni ve büyük bir istasyon binası inşa ettirmektedir. Bina 60; 000 çıkacaktır. İ Yukardaki resim, Ödemiş yeni mubasebel hususiye binasını gi tedir. aasası sile «futbols maçı seyretti. Dostumun yazılacak yazılar bıraktım. fi Fakat doğrusunu ister mali İ cezanın bizim oyunculara verildiği görüldü. Selâmi İzzet çok elemli idi. Başını, bizim matbaadan pek iyi görünen Bo- ğaza doğru çevirdi ve dudaklarından Fikretin: İ | | İ dâmi İzzetin «hakiki; dediği İ Acı şeyler, Halük, fakat gerçek! «futbolş beni sarmadı, Halki pek tutacağını zannetmiyorulğğ İngilizler ne biçim futbol oy Bir daha böyle takımlar futbolün zevkini kaçırmıyalıği op Mısra döküldü. Dostumu hazin rüyasından uyan- dirdım: rede benim gördüğüm, setağy' — Halkımız bu oyunda nasıldı, üs- | liler evine döndüren Gala! tadım? Fener maçı, nere de bu sedan — Halk memnundu, Ağız dadiyle, | tin anlattığı sade suya tirit! nezih, heyecanlı, sözün tam mâna- Ş. H i

Bu sayıdan diğer sayfalar: