AKŞAMDAN AKŞAMA Kütüphanelerimizdeki eserler üzerinde nasıl çalışmalı? Maarif Vekâletinin pek isabetli bir karar daha verdiğini öğrendik: Türkiyedeki o resmi kütüphaneler- de bulunan kitapları tesbit ve kay- dettirdikten sonra bunların listeleri- ni neşredecekmiş.... Bu suretle bir mütetebbi, nerede ne eser bulunduğunu öğrenecek, ko- layca baş vuracak demektir. Ancak, bunu bu sahada atılacak adımların birincisidir diye kabul et- mek zarüreti yar, İkincisi malâm: Bir merkez kütüphanesi yapmak! Bunu yangına vesair tahrib âfetlerine kar- şı emniyet tertibatile techiz etmek. Diğer kütüphanelerde filânca eser stek nüsha ise onu buruya getirmek. 'Ta ki aynı merkezde her merci el al- fanda bulunsun. Tabii, mevkiin üni. versite mahallemiz Beyazıd olması- mı da ilâveye hacet yok... Üçüncü ve şimdiden atılacak adım da: Yalnız türkçe değil, her büyük dildeki yeni neşriyattan hit kaç nüs- hayı obüyük kütüphanelerimiz için almak, biriktitmek, ,.5 Asıl mevzuubahis etmek istediğim, Maarif Vekâltinin aldığı son karara. zeyl mesabesindedir, Meselâ, meşredilecek olan listede, arap tabirlerini, muğlâk Osmanlı li- sanını değil a, eski harfleri bile bil- miyen bir üniversiteli şu sözleri oku- yacak; Alâtül rasadiyye l-zigi şahinşa- Riyye. Bu, bir kitap ismidir, fakat nedir? Anlıyabilirsen anla... Heyhat ki eski kültürümüzden müdevver eserlerin yüzde ellisi bu kabil sernameleri ta- şır... Buna karşı ne yapmak lâzım gel- diğini aşağıki misallerle anlatmak is- terim: e Doktor Adnan (Halide Edibin zevci) Pariste, La Science chez les Tures Ot. tomans ismile ve «Abdülhak Adnan» imzasile fransızca bir eser neşret- miş. (1) Bunda anlatıyor ki: 1579 tarihinde, Osmanlı imparatorluğunda birinci rasadhane kurulmuş. Filhakika a3- tronom olan Takıyyüddin El - Raşid Mısri isimli bir müneceim, devrin üle- masından hoca Sadeddini bir rasad. haneye lüzum hakkında ikna etmiş. © da padişah üçüncü Murad üzerinde nüfuzlu bir şahsiyet olduğu için hü. kümdarı kandırarak Tophane semti- nin tepesinde rasadhane kurulmasına sebebiyet vermiş, Takıyyüddin müdür olmuş; ilmi nücuma dair mevcud eser- leri emrine vermişler, Her türlü âlâtı da temin ettikten maada, yıldızlarm Seyrini gündüzleri de takib için kırk metre derinliğinde bir kuyu kazmış. lar. Milli kütüphanede (2) rasadha- ne müdürü tarâfından yazılmış Alât- ül rasadiyye li - zigi şahinşahiyye is- minde küçük bir kitap vardır. Topha- ne mücssesesinde kullanılan muhtelif âletlerin adlarını, şekil ve suretlerini işte bu risale bize anlatır. Müellife na- zaran, âÂlâtın ekserisi, Ptolemâe'nin Almageste isimli eserindeki tarife gö- re yapılmıştır. Bir de abengâmı rasadi, isimli rasad saati varmış ki Takıyyüd- dinin kendi icadı imiş. vve Yukarıki karışik isimli eserin ne ol. duğunu işte bu bir kaç satır pekâlâ izah ediyor, Fakat hâlâ muğlâk bir nokta var; «Almageste. isimli eser ney- miş? Şayed garb ansiklopedilerine Boğazın güzelliği Boğâziçinde yeniden fabrika kurulmayacak Şehircilik mütehassısı B. Prost Boğaziçinin imar plânıni henüz ha zırlamamakla beraber kömür depo- ları, fabrika ve antrepolar gibi Boğü- mn havasını, güzelliğini bozacak mü- esseselerin buradan (kaldırılmasını prensip olarak kabul etmiştir. Bu prensibe göre Boğaziçinde yeniden hiç bir fabrika inşa edilmiyecektir. Zamanla da eski fabrikalar kaldırı- larak bu fabrikaların işgal ettikleri shhalar, plâna göre tenzim edile- cektir. , Beylerbeyi civarında eski bir fabri- ka binasının yeni bir maksadla açıl- ması için belediyeye müraraat yapıl- | mıştır. Şehirellik mütehassısı B, Prost Bo- gâziçinde yeni fabrika tesis ve küşa- dına esas itibarile muvafakat etmö- diğine göre imar müdürlüğü, Beyler- beyindeki eski fabrika binasında ye- ni bir fabrika tesis edilip edilmiye- ceğini B. Prosttan soracaktır. Deniz banyosu Adada Maden tarafında tesisat yapılacak Büyükadada Maden tarafındaki kumsalda deniz banyosu için tesisat, yapılması hakkında belediyeye mü- racaat edilmiştir. Plâj, belediyeye ald sahilde yapıla- caktır. Fakat saha geniş olmadığın- dan burasının ancak üç yüz kişiyi alabilecek küçük bir deniz hamamı haline getirilmesi muvafık . görül mektedir. İmar müdürlüğü, bu mahallin sıh- hi vaziyetini tayin etmek üzere key- fiyeti belediye hufzıssınha mütehaş- | sıslığından sormuştur. Hılzıssıhha mütehassıs da bura- da bir deniz banyosu tesisinde bir mahzur görmezse belediye burasını kiraya verecek ve tesisatın bu sene yetiştirilmesine çalışılacaktır, ögansanassansmanasess sas senar aaameama sase rene bakarsak, bunun da mahiyetini öğre- niyoruz; «139 dan itibaren Roma im- paratoru olan sofu Antonin zamanım». da Ptolemde tarafından tertib edilmiş bir astronomi kitabı ki eski devrin riyazi bilgilerini ihtiya etmektedir. Bunda, Ptolemöe sisteminin izahını da buluruz. İlh ilh...» Muhteva hakkında mücmel izahat... İşte Türk milli kitaphanesinde bü- tün kitapların da bu suretle elenip mücmelleştirilmesini - bu başlanan hayırlı işin devamı olarak - Ancak o zaman gençlerimize; — Sizin için hazırladık! - der; yap- tığımızdan iftihar duyarız! Bugünkü şeraitte ise, kütüphanele- rimiz lâbirenttir... İçinden çikabilene aşkolsun! (Vâ - Nü) (0) Librairie Orlentale et Americaine G. P. Malsonneuve, Editeur, 198 Bd. S£. - Germain VE 1999. (2) BİbL Nation. F. T. sup. 1126. ŞEHİR HABERLERİ Karilerimizin mektupları Yolcu salonunda kafes içi ve kafes dışı müsavatsızlığı Evvelki gün Mısırdan on iki, on üç yaslarında kız yeğenim yalnız başına geliyordu. Kaptand teslim edilmişti, Karşılamak üze- re gittim, Çi Mühendisim, yüksek mektep- lerden birinde de muallimim. Ev rakımı gösterip itimada lâyık ol duğumu söyledim ve vapura de- gil, ancak rıhtıma çikmak ve şüp- kesiz şaşkın bir halde olan çocuğa kendimi göstermek müsaadesini istedim, Vermediler, Vermemekle kalmayıp beni sü- Tn denilen koca dairenin bir oda- sından. öleki odasına hiç te yakı- ştk almıyacak bir şekilde dolaştır- dılar, Birinin gönderdiği zatx Bu, benim salâhiyelim dahilinde de- gil, falancaya sor!» diyor; Falan- ca da ayni şekide cevap veriyor- du, Nihayet, kafes arkasında bek- : lemek mecburiyetinde kaldım. Halbuki dışarıya pek çok kimseler çıkabilmişti. Ahalinin yarısı ka- i) Jes içinde, diğer yarısı kafes di- şındaydı. İ Bu kafes usulü esasen pek sakil bir manzaradır. Hele bir kısım in- sanın koyuverilip bir kısmının bi- takılmaması büsbütün müestiftir. (İmza mahfuzdur) Süt meselesi Mevcut sütlü hayvan mikdarı arttırılacak İstanbulun süt işlerini halletmek üzere mütehassıslardan mürekkep İ olarak teşekkül eden komisyonun el- de ettiği neticelerden dün bahsetmşi. tik. Mütehassıslar, İstanbula sütün yalnız İstanbul belediyesi hududu içindeki yerlerden değil, Trakya ve İzmit havelisinden de geldiğini göz- önüne almış, Trakyada da tedkikler yapmıştır. ? 'Tedkikler neticesinde İstanbul sü- tünün 25 bin inek ve 10 bin manda tarafından temin edildiği tahakkuk etmiştir. Koyun ve keçi sütü pek az kullanılmaktadır. Ancak bu. hayvanlatın temin etti- ği süte - şimdiye kader - bir misli de su karıştırıldığı da gözönüne alın- mıştır, Haliş sü: temini için şimdiki hay- wan mikdarının kâfi gelmiyeceği an- Taşılmaktadır. Bu her şeyden evvel hayvan mikdarını artlırmak lüzumu karşısında kal mıştır. Heyet, süt işinde mühim bir nokla teşkil -cden bu meselenin halli ilç meşgul olmaktadır. Bir sarhoş yakalandı Reşad isminde biri, dün son derece sarhoş olarak sokaklarda dolaşırken polisler tarafından yakalanmış,, mah- kemeye verilmiştir. itibarla heyet, | Iyi bir fikir Surların eski kapılarının etrafı açılacak İstanbulun Topkapı, Edirnekapı, Yedikule, Mevlânekapı gibi tarihi sür medhallerinin çok bakımsız Ol dukları görülmüştür. Belediye, bu medhallerden meselâ Edirnekapı medhalindeki bir takım salaş, köhne kahve, meyhane gibi dükkânların çok çirkin olduğunu görmüştür. Şehircilik mütehassısı B. Prost bu sur medhallerile önlerini güzel bir meydan halinde tanzim etmek üze- re evvelce hazırladığı nâzım plâna göre birer tatbikat plânı hazırlaya- caktır. En evvel Topkapı medhali ha» zırlanacaktır. Ayaspaşa - Gümüşsuyu caddesi Ayaspaşa İle Gümüşsuyu arasın- daki caddenin pârk kısmının çimenle ve çiçekle tezyini işi ikmâl edilmiş- tir. Ahnan tertibat ile bugünden iti- baren de Lâleli ile Aksaray arasın daki kısmın ayni suretle tanzimine başlanacaktır. Bundan sonra $ıra Fatih ile Edirnekapı arasına gele cektir, Mi ER Rİ Iki zehirlenme Biri balıktan, diğeri de midiyeden zehirlendi Dün iki zehirlenme hâdisesi olmuş- tur; Kartalda oturan B. Samibir lokntaya giderek balık yemiş, az son- ra zehirlenme alâimi gösterdiği cihet- le polis tarafından Cerrahapaşa has#- tanesine yatırılmıştır. Lokantacı hak- kında icab eden kanuni takibat yapıl maktadır, İstinyede Denizbank fabrikasında çalışan ameleden Şükrü, tamirde bu- lunan Adana vapurunun saç kenarla” rından topladığı midyeleri yiyerek z8- hirlenmiş, işe el koyan polis tarafın- dan Beyoğlu hastanesine yatırılmış- tır; Bir tramvay bir yük arabasına çarptı Şişliden Tünele gitmekte olan vat- man Mehmedin idaresindeki tram- vay, Bomonti istasyonunda, Hüseyin isminde birinin idare ettiği yük ara- basına çarparak parçalamış, bu müs sademe esnasında Hüseyin de başın- dan tehlikeli surette yaralanmıştır. Polis, yaralı arabacıyı Beyoğlu has- tanesine yatırmış, vatman yakalana- Tak hakkında takibata girişilmiştir. Bir işçi elini makineye kaptırdı Eyüpte oturan ve Feshane mensu- cat fabrikasında çalışan bayan Kuki- ye, elini makineye kaptırarak yara- lanmış, zabıta tarafından tedavi altı- na aldırılmıştır. Bir çocuk duvardan düşerek yaralandı Balatta oturan Suad isminde on yaşlarında bir çocuk, bir arsadaki du- var üzerine çıkıp oynamakta iken düş- müş ve yaralarımıştır. Çıra: Sinir ve musiki Danimarkalı bir profesör musiki. nin insan ruhu üzerindeki tesirlerine aid bir çok tedkiklerde bulunmuş. Neticede şunu anlamış: Musikinin in- sanların âsabı üzerinde pek büyük ve pek iyi bir tesiri varmış, Güzel bir musiki parçası sinirleri yerine ge- tirmek için birebirmiş... Sinirleri bozulanlar için musiki tavsiyesi hiç te fena bir şey değil, Bundan sonra meselâ evde kayın vide bir şeye fena halde kızdı, sinir. lendi, bayıldı değil mi? Artık : — Lokman ruhu nerede? Kolonya yetiştiriniz... Bir parça yün yakıp kok. Jatalım!.. diye çırpınmağa lüzum yok... Bütün bunların yerine hemen gramofonunuzu kurunuz, Beğendiği. niz plâklardan birini de yerleştiriniz. Gramofonda faraza: «Ben esmeri ba- dem ile fıstık ile beslerim!» şarkısı devam edip dururken bir yandan da kayınvalidenizin âsabı yerine gelir. Gramofon yok mu? Radyonuzu açi- nız. O da mı yok? O halde eğer çal masını biliyorsanız hemen kemanın zı kapınca kaynananızın başucuna koşunuz. Artık kemanla taksim mi yaparsınız? Yoksu bir peşrev mi ge- çersiniz? Orası sizin bileceğiniz. bir iş... Yahut ta - msanlık bu ya - evinize Son derece sinirlenmiş ,bir çok işler- den canınız sıkılmış olduğu halde ge- liyorsunuz. Ağrınızı bıçak açmıyor. Zevceniz sizi görünce: — Bir şeye canın mi sıkıldı, Âsabın mı bozuk kocacığım... diyor, hemen kulağımızın dibine gramofonu yerleş tirip: «Saçlarıma ak düştü.» şarkısı. ni çalmağa başlıyor. Yahut duvardan sarı kılıflı udunu indirip, bacak ba- cak üzerine atarak karşınızda «dım! dım! dım!» diye çalmağa başlıyor. Yalnız bundan sonra gece yarıları. na kadar radyo çalan komşularınıza sinirlenmeğe | hakkınız olmayacak... Çünkü ne kadar sinirlenseniz, ne ka- dar âsabınız bozulsa ve komşunuza: — Yahu... Vakit gece yarısını geçti, Hâlâ radyo çalıyorsun, Bu gürültü. den âsabım bozuldu kardeşim... Diyecek olsanız komşunuzun ve. receği cevap hazırdır: — Birader... Mademki âsabın bo- zuldu, sinirlerini yatıştırmak için sa na biraz daha radyo çalayım. Biraz daha musiki dinleteyim!.. yi Hikmet Feridun Es o.nananana saasararunusmasanaaasanasanaasayana Eminönü meydanının plânı. Eminönün meydanının #lscağı müstakbel şekli gösteren maketin klişesini evvelce dercetmiştik, B Prost maket üzerinde tedkikle- re başlanuşlır. Bu tedkikler daha bir müddet sürecektir. Msketin baz esaslarının değiştirileceği söyleniyor. Bu tedkiklerden sonra Eminönü mey« danının mufassal tatbikat plânı ba- zırlanacak ve bu plân tasdik edilir edilmez hemen tatbikata bâşlana- caktır, Dün bir çok yerlere yağmur yağdı Dün İslanbulda hava bulutlu geç- miştir, Sicaklık 15 ile 22 derece ara- #ında değişmiştir. Trakya ve Anado- lunun bir çok yerlerine yağmur yağ- mıştır. Yağmur yağan büşlıca vilâ- yetler Bilecik, İsparta, Kayseri, Se vas, Yozgad, Tokattır, İspartaya biraz dolu da düşmüş- tür, dil Ü e ME) —yYirminci asırda olmasaydık bu işe mucize diyenler çok olurdu bay Amca!,. .. 30 yaşlarında, anadan doğma kör bir adam Haydarpaşa hastanesine git- Bay Amcaya göre!. İ o. Yatmış, ameliyat olmuş... w Ne dersin, adamcağızın gözleri açılmış!,.. Çok talihli yatandaşmış doğrusul.. B. A. — Çok!.. Gördükleri arasında büyük harp, mütareke gibi hataralar