ç l 4 3 k k v ç A e ED ger Şa e e a A ge EE Ar m ? ; * cok büyük alâka Uuyardırdı. Sahife 8 Eski ve yeni kadın kıyafetleri Nevyork sergisine gönderilen 24 kıyafete ilâve olarak 15 tip daha bulunacak Akşam Kız Sanat mektebinde canlı mankenler - Bu mektepler mezunlarının marifetleri karşısında Valinin tavsiyesi: “Evlenecek gençler, eşlerini Kız Sanat mekteplesinden seçsinler; kârlı çıkarlar,, İstanbul Akşam Kız Sanat mekte binde evelki gün vali ve belediye rei si B. Lütfi Kırdar ve bayan Kırdar ile gazetecilere, eski ve yeni Türk kı- yafetleri gösterildi. Canlı mankenlik vazifesini yapan genç kızlar, birer birer önümüzden geçtiler Evvelâ, yüz sene evvelki İstanbul kıyafetini gördük. Başla renk renk çiçek, boyunda /ki ara inci, tta göğüs tarafı yarı bele kudur açık iş- t ket bir şal, belde iki ta düğümlcnerek aşa- ğıya tılmış beyaz renkli geniş bir kuşak, sel bilekte ince bir bilezik, sağda İse müteaddid kalım bilezikler, bacaklarda ayak' topuklarına kadar uzanan şalvara bönzer siyah bir etek- İemeli ve ucu lik ve ayaklarda bir nevi terlik... İste, yüz sene evvelki İstanbul mo- dasi... Sarışın, uzun boylu bir talebenin giydiki bu katınerli elbise canlı bir tarih h de önümüze serilirken İn- in hayalinde saray, kâfes, loş ko- ridorlar, geniş bir çiçek dü i büvük bir havuz 'canlanıy nihayet; sarı sivri hotuzlu başını bir miş, yer yer işlemeli rengâ- esinin uzun eteklerile, to- pukarına erişen örülü saçlarım saray bahçesinde sürüyerek edalı edalı ha- ruz başına ilerliyen nüfuzlu bir cari- ye görür gibi oluyorsunuz Genç kız odanın ortasında döndük- eta canlı tarihin, insana geniş verebilen dolğun sâ- hifeleri çevriliyordu. BO.» 90, sne evvelki Denizli kıya- feti ve bu Kıyafötlen'alinân 939 mo- Geli “otâdâ | Yulunanlar arasında Her halde bü kıyafet kadınların çok ho- Şuna gidecektir. 80 - 90-sene evvelki Denizli kiyafetile, yüz sene evelki İs- tanbul kıyafeti arasında epeyce fark görülüyor. Evvelâ Denizli kıyafeti diğerinden çok dahiz zarif. Saçları kısmen örten Yotuzün arka kısmın- dan sarkarak omuzbalşarında geniş- ledikten sonra bele kadar uzanan tül hem elbiseye, hemi de giyene ayrı bir güzellik vefiyöor. Kıyafetleri seyrederken müdirenin verdiği izahattan anladığıma göre bütün bu çalışmalardan gaye esaslı bir kıvafet tarihi meydana getirmek, unutulmuş, eski, zarif kıyafetleri bularak yeniden canlandırmaktır. Maarif Vekâleti tahsisatı arttırırsa, daha doğrusu bü işe bir şey lahsiş ederse şimdiye kadar bulunan 24 es- ki kıyafete ilâve olarak daha 15 ka- dar tip meydana çıkanlabilecektir. 24 eski kıyafet Nevyork sergisindeki Türk paviyonuna gönderilmiştir. Burada ancak ikisini, üçünü gör- düğümüz bu kıyafetler, dünyanın en büyük sergisinde kimbilir ne kadar geniş alâka uyandıracaktır. Talebe- nin kendi ellerinden çıkmış, vücud. )erine göre yapılmış zarif elbiseler de az alâka celbedici değil... Mektebin büyük odalarından birin- de eşki kıyafetlerden sonra gördüğü- muz topların hepsi birbirinden gü- zeldi. Şapkadan ayakkabıya kadar, üzerlerinde ne görülüyorsa hepsinin talebe tarafından yapıldığını öğre- nince, B. Lütfi Kırdar genç kızları yakit vakit takdirderi kendini âlâmı- yordu. .Bir aralık odada bulunanlar- dan biri sordu: — Erkekler için bir şeyler yapmı- yor musunuz? Müdire, gülüşmelere İştirak ederek cevap verdi: — Yapmaz olurmuyu?? Erkek ça- maşırları, meselâ; gömlek, kravat, pijama ve saire... Kızlarımıza pasta yapmasını da öğretiriz. Vali ve belediye relsi bu mektepten Eski ve yeni kıyafetler Solda 100 sene evvelki Denizli kıya- feti, sağda bu kıyafetlen alınan 939 medeli becerdiklerini öğrendikten sonra da yanamadı ve: — Gençlere tavsiye ederim, deği, evlenmeye karar verenler eşlerini Akşam Kız Sanat mktepleri mezun- Şıkan kızların yemek pişirmesini de | Jarı arasından seçsinler; kârlı çıkar- lar, Bir.defa; terzilik masrafı yok. Bu, sile bütçesinde yüzde 30 nisbetin- de hafiflik temin gdebilir.: Valinin sözü doğrudur. Kadınları- mızım bir kısmı, Hile az okumuşları; hem terzideri, het de kumaştan al- danıyorlar. Meselâ; mektepte gördü- ğümüz yeni kostümler arasında 5-6 Hraya çıkmış olanları vardı ki, terzi- de yirmi liraya yaptırılan kostüm onun yanında solda sıfır kalır! Fakat, evlenecek gençlerin yüzde elişi valinin tavçiyesini tutacak ol- salar, köşede kalmış yaşlıca kızlarla genç dulların tehacümü . karşısında adım başında bir «Akşam Kız Sanat mektebin açmak lâyım gelecek... Necmi Erkmen Izmir fuarı Devlet demiryolları mühim kolaylık gösterecek İzmir (Akşam) — Devlet demiryol- lari umum müdürlüğü bu yil İzmir fuarına iştirak edeçeklere ve getirecek- leri mallara yüzde 75 nisbetinde ten- zilât yapılmasını - muvafık görmüş, büridan fuar komitesine malümat ver- miştir, Fuarı ziyarete gideceklere de ayni nisbette tenzilât kabul edilmiş» tir. Denizyolları idaresi de fuar ekspo- zan ve ziyaretçileri için buna yakın tenzilât kabul etmekle beraber 15 ağustostan eylül sonuna kadar «45 gün müddetle» İstanbul » İzmir ara- sında haftada iki sürat postası işlet- meği muvafık görmüştür. Fuar komi. tesi, bundan başka fuar mevsiminde İzmirin fazla kalabalık olacağını naza- rı dikkate alarak icabında «seyyar otel» şeklinde kullanilmak üzere bir vapurun İzmire gönderilmesi ve fua- rın devam ettiği bir ay İzmir limâtın- da demirli bulunması hususunda De- nizyolları idaresi nezdinde teşebbüs- te bulunacaktır. Belediye ve fuar komitesi reisi B. Dr. Behcet Uz, sık sık Kültürparkta» ki inşaatı teftiş etmekte, belediye ve fuar mühendislerinin toplantılarına riyaset ederek onlara direktifler ver. mektedir, İzmirde iri zeytin yetiştirilecek İzmir (Akşam) — Ege zeytineilik mütehassıslığı tarafındân Milâs ha- valisinden getirtilen (Tavşan yüre- ği) veya (Ters yaprak) zeytin aşı ka- lemleri İzmir ve mülhakatında zey- tin meraklılarına tevzi edilmiş, bir kısmı da Bornovadaki zeytinellik is- tasyonunda çekirdekten yetiştirilen fidanlara aşılanmıştır. Bu zeytin nevinin taneleri gayet iridir, seksen tane Zeytin bir Kilo gelmektedir. Gayet iri bir zeytin ta- nesi ise 14 gram geliyor. Bu nevi zey- tinin Ege mıntakasında çoğaltılma- sı muvafık görülmüştür. 50 milyon altın frank dolandıran kadın 80 yaşında iken bir kaç yüz liralık . . bir mirasa Fransada Thöröse Humbert adında seksenlik bir kadın küçük bir mirasa konmuştur. Miras ancak bir iki yüz liralıktır. Fakat gazeteler uzun uza- dıya bundan bahsetmekte ve miras- çının hayatı hakkında malümat ver- mektedir, Gazetelerin gösterdikleri bu alâka kadınm mazisinden ileri gel» mektedir. 'Thöröse bundan 40 sene evvel Parisin en meşhur kadını idi. Güzelliği, serveti, ihtişamı gözler kâ- maştırıyardu. Kocasile birlikte otur- duğu mükelef konakta sık sık sus- reler yerliir, suarelere Parisin en meşhur simaları davet edilirdi 'Thöröse bu muhteşem hayat için lâzım gelen parayı çok garip bir su- rette tedarik etmişti. Günün birinde, Amerikada ölen Crawford adında bir akrabasından kendisine yüz milyon altın frank miras kaldığını, fakat di- ğer bir mirasçının . itirazı yüzünden paraya tesahup edemediğini ilân et- mişti. Bu ihtilâf üzerine kalan para ve tahvilât Thârâse ile kucasının otur- dukları evde büyük bir kasaya kon- mus, orada muhafaza altına alın- muştı. O zaman bir çok kimseler bu masala inanmışlar ve Thöröse ile ko- casına,. alacakları paraya mahsuben ikrazatla bulunmağa - başlamışlardı. Her taraftan o kadar çok teklif vaki oluyordu ki Thöröse hangisini tercih edeceğini tayin edemiyordu. Tam 20 sene bu suretle kendisi- ne para ikraz edilmiş, kadın elli mil- yon altın franktan fazla para ele ge- çirmiştir. Bununla malikâneler almış, mükellef eğlenceler tertip etmiş, ha- Bili emsalsiz bir hayat sürmüştür. Günün birinde nasılsa bir alacaklı şüphelenmiş ve mahkemeye müra- caat etmiştir. Mahkeme kasayı açtı- Tınca içinde kâğıd parçalarile kadının kocası ressam ve şair Predric Hum- bert'in «Hakiki zenginler» adlı bir şlir mecmuasından başka birşey bu- Tunmamıştır. O zamandan sonra karı koca ortadan kaybolmuşlardı. Bunlar bir müddet izlerini kaybet- tirmişler, fakat sonra yakalanarak muhkeme edilmişler ve hapse tıkıl- mışlardır. Aradan geçen zaman zar- fında kadının Kocası, kardeşleri öl- müş ve Thâröse bir kardeşile yalnız kalmıştır. Daha doğrusu 'Thâröse mütemadiyen yer değiştiriyor, hüviyetini belli et- memek ve kendini tanıtmamak için çalışıyordu. Louis Daurignac adındaki kardeşi, kiz kardeşinin en parlak zamanında Manisa adliye sarayının temel atma resmi EE Manisa (Akşam) — Hergün biraz daha imar edilmekte olan Manisadâ adliye sarayının temeli merasimle atılmıştır. Merasimde vali vekili B. Refik Koyan, tümgeneral Tevfik Öge, Parti ve Halkevi mensupları, askeri, ve mülki erkân ve rüesa, kalabalık halk bulunmuştur. Her taraf bayraklarımızla sü8* lenmişti. Ağırceza mahkemesi reisi B, İstanbul valisi olan B. Lütfi Kıradrın mütevali teşebbüsleri neticesinde Ad* liye Vekâletinin, Manisa adiiye sarayını inşa etmeğe karar verdiğini, böylecö hem Manisa adliye kadrosunun geniş Manisanın yen! bir esere kavuşacağını söylemiş, Adüye Vekili B. Tevfik Fik* ret Silaya Manisalılar namına şükranlarını bildirmiştir. Müteakiben genç hâkimlerimizden B. Esad Cankar'da bir nutuk söyl& miştir. Sonra temele ilk harcı vali vekili, komutan ve adliye erkânı atmış, ii şaala başlanmıştır. Yukarıda merasimde bulunanlardan bir kısmı yor. İkisi ayrı oturuyorlardı. ! 22 Mayıs 1939 , konabildi Fredris Humbert bile kendisile temas etmiyerek mün- zevi hayat yaşamış bir adamdı. Kü- çük bir dükkânda termometre, bare“ | metre salar ve Paris civarında küçük İ bir evde otururdu. Bir kaç sene evvel karısı, çocukları ölmüşlerdi. Diğer kız kardeşleri de ölmüş bulundukların- dan biraktığı para Thâröse'e Kalmış” tır, Bu suretle bir zaman Parisin en |! meşhur kadını olan Thâröse hayatın da ilk defa olarak hakiki mirasa kon i muştur. g N Rasim Uz bir nutuk söyliyerek şimdi bir binaya kavuşacağını, hem de güzei görünü