AKŞAMDAN AKŞAMA İhsan Şerif Birçok mektepler ve birçok nesil » €ski ve kıymetli bir hocaların daha kaybetmiş olmaktan müteellim- dirler, «Baba» diye tanınan tarih muallimi İhsan Şerif vefat etti, 48 #enedenberi tedris mesleğinde emek veren ve fazilet mükâfatı kazanan a mübarek adamın rahlesinde ben — çocukluğumda okumak zevk ve is- tiladesine nail olmuştum. Şerifin dersini dört göde beklerdik. Galiba bir inzibati tedbir diye, Onun saatini tam hafta sonuna vuşlardı. Bütün leyli talebe gi- Yinmiş; mekteple bütün mânevi ra kesilmiş bulunurdu. o Akil, fikir nda... Kimsenin kulağına Ht gir. genin ihtimali yok... Üstelik o sene, di 'y lisesinde sınıfımız o ka- D ki, talebeyi şubelere ayır. da z 5 çliriz gelmişti. Ekser hocalar, nı durduramazlar, içeri mubassır- Şirerlerdi. Halbuki İhsan Şerif, ADİ biçimi bir salonda üç şubeye bir- ders verirdi. # girmesi üzerine, en cazip bir Yatromun perdesi açılmış gibi ulâka anar. Herkes dört kulak kesilir- almadan, çıt çıkarmadan, bir n kaçmasından korka korka dik, Zİ Modern usulü tedris? Tarihin mo- dem telikkileri?.. Hayır, 1914 - 15 ka rinde modern hiçbir şeyle alâ- yoktu... (Şüphesiz sonradan © riayet etmiştir.) Fakat es- üstadıydı... Ancak ezberei- değil, takririnin sehiharlığile istilâ ederdi... Anlattddarı Soğrudur; fakat vakayli ille bir mak- vE etrafında izah edelim gayreti, iş- Yukarıki misnle benzer neticeler ediyor. Bilhassa vâkaları, vakia- tahlili ve teşrihi, makalevari sözlere hakiki tarihin mekteplerde o. de, tarih karikatürünün roman- veriyor, Taritı, mazinin bizim düşüncemize, Yahut arrumuza göre feketileştiril. MİŞ şekli olmaktan ziyade, mekşuf, Yahut menkul vakaların sırasile hi- editişi olsa; hükümler okuyucu- YA, dinleyiciye bırakta çok daha bet netice elde edilir. Bizim za- Mühimizda İhsan Şerif bu tarzı ta KİD ediyordu, Böyle olmakla beraber, milli hissi- yanmasına az hizmet etmi. i Yordu ax deler ve binlerce talehesi gibi, de” Sonunda elini öpmek için ben gözlerinin içine Fakat onun gönlü gibi, dimağı Se Ya turistik yol yapılacakmış Amca!, — Turistik yoldan maksat da ©. Yahut asfalt yol tabiii — rın sekiz, on tanesinin taşkın» | bakar- Allah rahmet eylesin. Balık bolluğu İstavridin üç kilosu beş kuruşa satıldı Dün İstanbulda büyük bir balık bolluğu vardı. Balıkhaneye her nevi balık ,bilhassa pek çok mikdarda is- tavrit gelmiştir. Balıkpazarında yerli istavritlerin 3 kilosu beş kuruşa satılmıştır ki bu pek ender görülür. Halk ucuz balığa büyük rağbet göstermiştir. Sokaklar. da arabalarla istavrit £ satılmıştır. Yeşilköyde Türkkuşu kampi İstanbulda Yeşilköyde bu sene İlk defa açılacak Türkkuşu kampı için Ankaradan 30 plânör gelecektir. Ay- rıca da mektep tayyareleri gönderile- cektir. Kamp, temmuzun ilk hafta- sında faaliyete başlıyacaklır. Von Papen Berline gitti Mezünen memleketine gitmek Üze- re, dün sabah Ankaradan şehrimize gelen Almanyanın Ankara elçisi von Papen, dün geceki ekspresle Berline hareket etmiştir. Türk borcu tahvilleri Vadesi gelen kuponların ödenmesine başlanıyor Pariste bulunan düyunu umumi. ye meclisi, yüzde 7.5 faizli Türk bor- cü tahvilleri küponlarından vadesi gelenlerinin ödenmesini kararlaştır- Tahviilerden 933 tarihlilerin 12 numaralı kuponları 25 mayıs 939 da tediye edilecektir. Her kupon için altı aylık faiz taksiti hesabile 93 kuruş 3 santim verilecektir. 934 tarihli Türk borcu tahvilleri. nin 10 numaralı kuponları da ayni zamanda Fransız frangı esası üzerin- den ödenecek, kupon başına 18,75 Fransiz frangı mukabili olarak 62,90 santim verilecektir. 933 tarihli tahvillerin 25 ikinciteş- rin 939 da vadesi gelecek kuponları ise dolar esası üzerinden tediye edi. lecektir. da genişti. Hepimizin isimlerini, hat- tâ hayatımızın tarihçesini, o koskoca tarihi malümatının yanında hıfzet- mişti, Onun vasıtasile bilâhare dostum olan oğlu Kâmran Şerifi tanıdım. Mü- tarekenin gamlı gecelerinde Yahya Kemalle birlikte nasıl kalbi parçala. narak derdleştiği aklımdadır. Bunun- | la beraber tabii zamarllarında neşe- liydi, şakacıydı, ehli dildi, alabildiği. | ne yaşamasını severdi, Asıl şaştığım: | Hususi muhavereleri esnasında öyle Âleşin hatip hall yoktu, Bilâkis biraz peltek konuşuyormuş intibamı veri- yordu. İhsan Şerif, kürsü adamıydı. Sivil elbiselerinden kurtulup ünifor- masını giyen ve askerinin başına ge çen bir kumandan gibi, tedris kürsü- Zavallı hocamızın ellinci ders yi- Imı kutlamak isterdik. Ne yazık ki onu kaybettik, (Vâ - Nü) Bay Amca Çamlıcada Si; rında arnavut kaldırımı teperken... Karilerimizin mektupları Otomobil bulmak için arabayla gitmek lâzımgeliyor İstanbul şehrinde otomobil bekleme yerlerinin, tahdid edile odile, artık ararılsa da bulunmaz bir nedrete in- diğini bazı karilerimiz yazıyorlar. Bir karlimiz diyor ki: «Balıkpazarından Oöteberi alarak yoluma devam edecektim. Zaten oto mobile de o maksada binmiştim. Koskoca Eminönü meydanında tak- siyi bekletmek imkânı hası) olmadı, oraya koğdular, buraya koğdular» Diğer bir kariimiz şöyle yazıyor: «Bebiğliden aşağı doğru iniyordum. Acele işim olduğundan Galataya 010- mobilie gidecektim. Vol açılıyor. Me-. serret otelinin önünde bir tek taksi yardı. Galataya gideceğimi söyleyin- ce beni almadı. Müşterisi olduğunu söyledi. Sirkeci tarafının bir hazar attım. Tamir yüzünden orada araba yok, Yenipostahane önünde umdum. Gene yok. Dördüncü Vakıf bamnın yanlarına baktım. Orada da beklemi- yorlar. Nihayet İş bankasının önüne kadar gittim. Çok şükür! Bekleme yerine ulaştık amma, benim de yarı yolum katedilmişti. Bir buşka sefer, taksi bulmağa giderken bir arabaya bineceğim.« Taksilerin bekleme yerleri, durma bürriyetleri bu kadar tahdid edilme- meli, Buuwlar Konfor, sürat, medeni- yet vasıialarıdır. İmhası lâzımgelen muzir şeylermiş gibi müşkülüla uğra- tılmamalıdır. Bakırköy arabaları Bu sene Bakirköy tarafları daha kalabalık. Pek çok köşkler tutulmuş. Kaymakam da İyi nezaret eitiği için temizlik ve bakımlılık derhal nasara çarpıyor. Sade, arabalar hususunda bir ci- hete dikkati celbetmek isteriz. Bura- ya mahsus olan ve ancak yakın me- #afelerde 'işliyrcek evsafta bulunan arabalar, tü uzakta bir tarla- nın İçinde bekletiliyor, Bu vasiyetin değişmesini hiç olmazsa, nöbet önün- deki bir iki arabanın istasyona yak- laşmasını bem müşteriler, hem'de arabacılar istemektedirler. Arabaya bir ihtiyaç üzetine bini- lir. Ya hasta olur, ya paket bulunur, “ya yağmur yağar. Hemen oracıkta Bakırköylülerden bir grüp ” Hal hakkında tedkikler Belediye İktisad müdürü B. Saffet, Belediyenin hâl vaziyeti ve şehir, çar- şi hareketlerile meşgul olmağa baş- lamıştır. Hâlin bivarında sebzeci, ka- sap, bakkal dükkânlarının toplatlı- rılması ve bunların bir grup halinde bulundurulması düşünülmektedir. Bu süretle toptan iş yapan hâl civarın. da perakendeci esnaf toplanmış ola» caktır. z size belki kahkaha atlırmıyacak, fakat yüzünüze en güzel karikatürlerini, en zarif mizahi yazılarını Akşam'ın bu ye- ni sahifesinde neşredecektir. Üniversitede Yarın ders kesilip 26 mayısta imti- hana başlanacak Üniversitenin bütün fakültelerinde dersler 18 mayısta kesilecek ve 26 mayısta imtihanlara başlanacaktır. Kabul edilen programa göre hazira- nın üçünde bütün fakülteler im- tihanlarını bitirecektir. 1 temmuzda da talebe kamplarına başlanacaktır, Bu sene üniversitenin son sınıfla- rında talebe yekünu 788 dir. Bun- lardan 346 sı tıb, 125 i edebiyat, 122 si hulcuk, 169 u fen ve eczacı, 26 s1 da diş fakültesine mensuptur, İkti- sad fakültesinin bu sene mezun ola- cak son sınıfı henüz teşekkül etme- miştir. i Talebenin büyük bir ekseriyeti im- tihanda muvaffak olursa üniversite. nin bu seneki mezun mikdarı, geçen senelerin hepsinden fazla olacaktır. Kadın yüzünden Bir kunduracı, bir garsonu bıçakla yaraladı Bir gazinoda garsonluk yapan En- ver bir müddettenberi alâkadar bu- Tunduğu bir kadının son zamanlar- da kunduracı Ali adında biri ile mü- nasebet peyda ettiğini haber almıştır. Evvelki gece Enver işinden çıkıp evine giderken Tepebaşı civarında Aliye tesadüf etmiş ve kavgaya tu- tuşmuşlardır. Kavgada All bıçakla Enveri sırtın. dan tehlikeli surette yaralamıştır. Yaralı Enver Beyoğlu hastanesine kaldırılmış, Ali, zabıta tarafından ya- kalanarak tahkikata girişilmiştir. Sabıkalı sarhoş ki kişiyi yaraladı Salih adında bir sabikalı, gece sar- hoş olarak Beyoğlunda Değirmen 50- kağından geçerken Turhan ve Fethi adlarında iki kişiye raslamış ve kavga çıkarmıştır. Kavgada Salih, bıçakla 'Turhanı ve Fethiyi bacaklarından ya- i ralamıştır. Yaralılar tedavi altına alınmışlar, Salih yakalanarak tahki- kata başlanmıştır. AKŞAM'ın Yeni müsabakası «30 arkadaş 300,000 lira kazandı!» Bay Z, Kıraathane açtı!... — Babıkl caddesine sörüm yok!.. Çün- kü kalem erbabının fikir ve irfan hamu- Belki uzun zamandanberi yolunuz Kâğılhaneye düşmemiştir. Ben geçen- lerde bir gün kalktım. İstanbulun bu eski zevk ve sefa yerine gittim. Yanım- da da iki arkadaşım vardı. Ben Küğıthaneyi hayatı dehşetli bir sefahet, zevk ve eğlence içinde geçmiş, gençliğinde para içinde yüzmüş, ihti- yarlaymeca müthiş bir sefalete düş- müş, çirkinleşmiş kadınlara benseti. rim. Hani bazen dünya gazetelerinde 30-35 sene evvel sanati, güzelliği ile yeryüzünde şöhret salmış, sonra ihti- Gençliklerinde bu kadınlara dünyanın en büyük sanatkârları keselerini, ka- salarını açmışlardır. Yollarına altın * serpmişler, dünyanın en meşhur adam- ları onların ayaklarına kapanmıştır; Bir bakışı için neler leda edilmemiş, * bir busesi uğrunda ne canlar yanma- mıştır, Sonra ihtivarlayıp, beş parasız * kalınca kapısını çalan olmamıştır. İşte Kâğıthane de aşağı yukarı ayni - Kâğıthane yolunda arkadaşlarım. dan biri: — Çağlayan kasrini de görelim!., de Derenin kenarından ilerlemeğe baş- ladık. Çağlayan kasrine doğru dere- nin manzarası hakikalen görülecek bir haldi. Koca koca çamur tepeleri- nin arasından kapkara bir su ağır ağıt akıyordu. Çağlayan kasrına yaklaşınca hay- retler içinde duraladık. Karşımızda bir kasır değil bir hara. be vardı. Meşhur Çağlayan köşkünün 6 nakışlı tavanları tamamile çökmüş- © İline hb ni, İlini. im) tü. Binaya, daha doğrusu bugün artık © dört duvardan ibaret kalan harabeye doğru ilerlemeğe başladık. Bir bekçi önümüzü kesti: — Aman... dedi, yaklaşmayınız. Bel. ki bir kaza olur da altında kalırsınız. Harabenin karşısında biz üç arka“ © daş hayretle biribirimize soruyorduk: Beş sene evvel bir kere daha bu gü- zel binayı gezmiş ve yıkılma tehlikesi. ni bir yazı ile işaret etmiştik. Sonra kasrın önündeki eskiden su- ları, son derece nefis bir tarzda tak- ; | sim ederek akıtan mermer çağlıyan- lara baktık. Onların da taşları dağıl. © mışlı, O fevkalâde sanatkârane yon. tulmuş mermerler birer tarafta yatı. yor, rini ve büralardaki bu gibi kasırları ihya etmek için bir fikir vardı. Hem bu, turistik bakımdan da çok lüzumlu bir şey addediliyordu. Çağlayan kasrı gibi © nefis bir sanat kasrının harabesi önün“ de bunu düşündüm. Zavallı Çağlayan... Önünden derdli bir mırıltı ile akan kara suyunla sana «Çağlayan» değil ağlıyan demeli... yi Hikmet un Es sanane Bir işçinin ölümüne sebebiyet vermekten suçlu amelenin muhakemesine başlandı Feshane mensucat fabrikasında şakalaşırken, Riza adında bir işçiyi kumaş süzme kazanına düşürerek, ölümüne sebebiyet vermekten maz. nun 2mele Ömerin mevkufen muha- kemesine dün asliye birinci ceza mahe kemesinde başlanmıştır. Suçlu, hak- kındaki ilhamı reddetmiştir. Mahke. me, gelmiyen şahidlerin celbi için muhakemeyi başka güne bırakmıştır. —. Fakat dağlara! B. A, — Öyle deme dostum, şehir hall