Sahife 6 — AKŞAM öldürdü, kocasını ve yaşı cenubi sahibi zı idi â r altın akat ikti: 1 iflâs e dendi »adeninin adi aisy 16 ya- Kaderin bu sabır ve tevek- acı k bir ım kazanmak hastabakıcılık, yapma- a mecbur kalmıştır. y çok güzel bir kadın değildi. meziyeti vardı. Hastabakıcılığı büyük bir dikkat ve intizam ile ifa ederdi. odasında gürültü yapmaksı- zın dolaş; Bu sebepten dolayı, bü- tün hastalar daima onu ararlardı Daisy o sıralarda nişanlanmış, bir müddet sonra nişanlısı Kendi kolları arasında can vermiş, kendisine de 100 İngiliz lirası miras bırakmıştı. Daisy bu paradan arcak ön iki lirasını har. camış, mütebakisini devlet tahvilâtına yatırarak bir santimine bile dokunma- mıştır. pan defa nişanlanma ve terbiyeli Herkes bu izdivâcı çok mesud Fakat aradan birkaç sene geçti sonra mister Ca kendisinde bir yorgunluk ve | midesinde de sancılar duymağa baş- lamıştır e bu halinden kema- li sükünetle şikâyet ettikçe kadın: — Bu yorgunluk ve sancılar, böb- reklerinden geliyor... cevabını veriyor du Mister Covle de zevcesinin bu netine inanıyordu. O sıralarda Sproat namında biri, mister Covle'in evine — sik gelip gitmeğe başladı. Bu garip neğe başladığın. tebrik edi Ordu. Zevcesi meleden ie birden 4,000 İngiliz lirası kazandıktan sonra bu yarayı kaybeder k miine u AKŞAM'ın tefrikası AŞKIN K Canavar bir kadın Nişanlısını, 2 kocasını ve oğlunu idama mahküm oldu Daisy de Melken Bir gün misler Covle, şiddetli mide sancılarına tutulduğu zaman doktor | çağrılmış, hastayı uzun uzadıya mu- ayene ettikten sonra Bu sancılar böbrekten değil, mi- deden geliyor demiş, fakat bu teşhisi kimseye kabul ettirememişti. Doktorun bu teşhisine en çok itiraz eden hastanın karısı Daisy olmuştu. Doktor, Daisynin itirazı üzerine sancı- lar böbreklerden geldiği fikrine işti. rak etmiş, fakat üçüncü defa gidişin- de Covel'u ölü bulmuştu, Doftor, ver. diği defin ruhsatiyesinde hastanın bir nefritten mütevellid h mu demi dimağı neticesinde» öldüğü- nü kaydetmişti. Daisy ikinci kocasın- dan 1200 İngiliz lirası tevarüs etmiş- tir, «müfr CU“ Yeniden evleniyor Aradan iki yıl geçmiş, Daisy, Sproat ile evlenmiştir. Sproat borsadan ka- zandığı 4,000 sterlinle bir malikâne sa- tın almış, ve kendi annesi: nzim et- yelnamede umumi varis tayin etmişti. Daisy fırsat buldukça, sını vasiyetnamesini de eğe taz- yik ediyor ve bir gün ölecek olursa kendisinin açıkta kalacağından bah. rdu. Fakat Sproat, zevcesinin srarlarına: koca. — Büyük babam 95, babam da 85 nda öldü. Herhalde ben de onlar ıyacağım. oVasiyetnamemi k için uzun zaman vardır. belesinde bulunuyordu. in bu tahminleri doğ- adan bir müddet geç- lerinde şiddetli bi ve sancılar başlamış! Yo! Tefrika No. 88 URBANI — Büyük macera romanı — — Kızım! demek o da benim kim uğumu öğrenmiş! elen bu felâketten do- — Onun ne kabahâti var ki? Filhakika Suriyeden kend yazdığınız mektup eline pek ge: $... Derhal telgraf çel ne vasıl Buna rağmen inceden inci madığı için kendini affede — Öteki kızım?.. O da biliyor mu? — Hayır Tit: dı eyen bir sesle adamcağız y Anlatın... Bana onlar hakkında Lüt. ta gördüm fiye hanım yanlarında olduğu iç rıdım... Gayri ihtiyari bağı Fakat sonra kendimi tanıtmak i dim... “Katil babaları olacağına olma» ması daha hayırlı. Sonra gene dayana- madı; aradım... Ah! Bana on- lardan bahi edin... Seneler var ki, ev- Jâdlarımı yakından görmedim, Nâkleden: (Vâ-Nü) Gördünüz... Boğaziçinde bal li bir köşkü hatırlıyor musunuz? — Hangi köşk? ir günde... düşmüş bir genç kızı kak| dırdınızdı. Evine getirdinizdi... İşte o Tendu b ndı. — Tendu mu? Aman Allahim deli olacağım... Demek evlâdımı kollarımın arasına almışım da kalbim, onun ol- duğunu hissetmemiş... Perihan da-ora- da idi, onu da görmedi: Saadetin yarından farketmeden geçip gitmişim, Kadri paşa bu sözleri söylerken Ra- tibin içi sızlıyordu. Zira ihtiyar baba- sını tanıdığı halde ses çıkarmadan onu alet içinde an Perihana kızı- 1. Pilhakika yardım için para ver- Lâkin o serseri herife nasıl iti. d etmişti? Mubavereyi Bakın! - dedi. cek birşey getirdim. — Ne?... — Kızınız Per! değiştirmek isteyerek: | Sizi memnun ede- van hanımın fevkas maruf dişçilerine bi iltihabı bu il tihg bütün G B. Sproat bütün di: bu am aralık uş Roberti y - Dehş git anına çağıraya etli bir susuz! bert Babam su istiy düzden kadeh birayı göndermiştir | Ertesi günü Spro; i karın | sancılarına tutularak kıvranmağa baş-| layınca karısı: — Damar sertliğine müptelâ bir adam, anestejik bir ilâçla bayıltılınca cılara tutulur cevabını vermiş. miş olduğ oğluna v oat, kendisini çok fena hissetti- , Rlelâcele noteri çağırtmış ve annesi namına e tanzim et. İş olduğu vasiyetnameyi zevcesi le- hine çevirmiştir. :Sekiz gün sonra Sproat yeni bir buhrana tutularak öl- müştür, Daisy kocasını igömdükten sonra hastabakıcılığa tekrar başlamak için Yohanesbürg şehrine nakletmiştir. Daisy'nin çalışmağa ihtiyacı yoktu. Çünkü kocası Sprottan beş bin İngi- Yiz lirası tevarüs etmişti Üçüncü izdivaç Aradan seneler geçti. Küçük Robert, 19 yaşına basınca onunla beraber İn- giltereye seyahat etmiş, oradan nüşte vapurda tanıştığı Melken namın- da bir çamaşırcı ile üçüncü defa evlen- mişti Daisy bu üçüncü izdivaçtan çok me. sud görünüyordu. Yalnız oğlunun va- dö- vucuna geçenleri sar- | Kumar oynuyor, annesini para y u. Delikanlı arkadaşlarlle konuş dukça — Tuhaf değil mi? Anneme dik aman bana diğim para- Öyle zannediyorum, anne- mir be enden bir korkusu var Belki annen, eski bir ifşa etmekten korkuyor. Hayır annemin sırrını iç bir sırrı yok- elikanlı arkadaşlarına bu cevabı vermekle beraber, annesinin bir 1 » ihtimali kafasında işlemeğe ve bir gün annesini tecrübe lâde resme istidadı olduğunu bilirsi- l niz tabii, Şimdi pek iyi bir ressam ol- du. Köşklerinde geçirdikleri ği inin resmini yapmış... Ade-| Hepsi bir arada! Onları © SİZE vers ailece Ağlıyarak uzun uzun resme baktı. Kesik kesik söyleniyordu: — Biri sarı, biri siyah... Amma ikisi de ne güzel... Burada oturan Lütfiye hanım... Hiç dej nemiş... Ne canlı re. sim! Maşallah Perihana... Sonra parmağile grupun yanında oturan sahte Kadri Memduh - paşayı göstererek, — Yanılmıyorsam ben bu adamı taniyorum! - dedi. — Tanıyor musunuz? — Evet... Bu Ali Zeki... İşi ne orada? Hem bu ktlıkta... Pek şıklaşmış... Bı- — Ne diyor: SUNUZ? — Evet AL! Zeki... Barba Todorinin lokantasında görüştüğüm amele... Be- nimle ahbaplık eden adam... Ratip helecanla sordu: Emin misiniz... Yarılmıyor mu- ım... Çok benziyor... 3 Mayıs 1939 Nafıa Vekili dün akşam Ankara «araya gitti Vekil general Ni Fua Cebesoy Almanyadan hayranlıkla bahsediy Berl Ce kara; besoy dün ak timize Kabul nın 20 nci günü öğlec ı Devlet Reisi 50 nci salirleri kabul € retimize karşı hususi bir alâka ve nezaket göstermişler ve sözleri arasında; milletimize, Atatürke şefimize karşı bir çok vesilelerle r ve hayranlık duygularını r eylemi; Şerefli milletimizin ve imizin yabancı bir memleketle dostluk havası içinde büyük bir Dev- let Reisi ağzından samimi ifadelerle takdiri, heyetimizi Çi mütehassis etmiştir. İnsan, Türklüğü ve Türk olmanın şeref iftiharı böyle fir. satlarda ne geniş vüsatle hissediyor. Alman Devlet ricali, hususile Harici- ye Nazırı Von Ribbentrop da memle- ketimize ve beyetimize ka mimi hisler ve ifadelerle Führer nin hissiyatına ayrıca İştirak etmiş bulunmaktadır. Me iden sonra çok şehirlerini gezip dolaştık. Devlet de u gibi oralarda da samimiyet ve hüsnü kabul gördük. Esasen ben ve arkadaşlarımın ek: eskiden tan Büyük Şef- ri” 2. a1 ! Sırrını İfşa ederim demişti: bu tehdid. karşısında an- nesinin isyan etmesini eee bir denbire s i I çin kendisine bir çek Oğlu da ölüyor Fakst aradan birkaç gün müd. det sonra da ölmüştür. Deli bıtanın nazarı dikkatini celbeli ünden evvel annesi) işti. Genç kız, Röbertin âni ölümü karşi- sında zabılaya başvurarak şüpheleri- ni anlatmış, zabıta da bu şüphe üze- Eminim ki bütün lokanta balkjonu tanıyacaktır. Det ının kalbi helec& yordu: — Aman bu İş p şünün... Bu Ali Zeki e e Mehmedle ahbap mıydı? Onların m hallebicideki hizmetçile görüştükleri- ni biliyor mıydı? — Evet biliyordu. Üstad ona anlatır. dı. — O halde Rabia hanımın apartı- manı randevu yeri olduğunu da bili. yordu Tabii! Ratibin gözleri timidle parladı: Ailenizi aramak istediğinizi, bu hususta para biriktirdiğinizi bu adama iylemiştiniz değil mi? — Öyle!.. Fakat kim olduğumu ken- ine anlatmamıştır — Bu resimde Ali Zeki diye tanıdı- Zınız adam kimdir biliyor mısınız? — Kim? Bügün sizin hakkınızı gaspeden... izde oturan, herkesin Kadri Mem. tanıdığı insandır. — O mu?.. Hayret!... Amma öyle ise niçin amele kılığına girip bizleri görmeğe geliyordu? — Sizi mahvetmek için... bulmarıza mâni olmak — Peki amma benim nasıl bildi? Ailenizi m olduğumu | Bu suplin karşısında genç avukat bahsediyor bu defa gördüğür h idaresi altında ikd raya hareketim ve vaktın darlığı layıslle bu kadarla iktifa ediyorum Merhum Ömer Seyfeddinin kemikleri Edirnekapı şehit- liğine nakledilecek Mütareke bidayetlerinde vefat eden yazdığı güzel hikâylerile meşhur Ömeş Seyfeddinin kemiklerinin Kadı den Edimekapı şehitliğine nakli için Belediyeye bir teklir yapmıştır. Bele- diye bu teklifi tedkik etmektedi: rilecek müsaade Üzerine merhum için şehidiikte bir mezar yapılacaktır. edersin z. Fakat An iskeleden düşerek yaralandı Balalta iskele caddesinde Alhmeğ adında biri bir evin duvarını boya mak üzere kurduğu iskelenin üzeri rken ayağının altındaki tah- ta kaymış, Ahmed iskeleden düşerek *ağır. yaralanmıştır, Yaralı Ahmed Balat hastanesine kaldırılmıştır. A rine tahkikata baş saklarını çil Bir işç ı- de ça Jamış, Robertin bar. tahlilhaneye g inde Robertin kat neticesinde Daisy'nin asını servetlerine ile öldürdüğü te- lan £ nişanlısile iki kı mak içi Dalsy, Yohanesburg ağır ceza mâ kemesi tarafından idama ma edilmiş ve geçen hafta sulben edilmiş ve geçen hafta salben başından sonuna kadar heyec kip etmiş olan bir avukat, bu cana kadından beraet ettiği takdirde cü kocası Melkenden boşanarak ken- disile evlenmesi için yalvarıp yakar. de şaşırdı. » diyemezdi — Bilmemi... - Bunu yapan kekeledi; — Belki t du hânımı dl sizi görünce korkmuştu. 2 me çıkmasın diye her çare tur. — Olabilir!... İçini derin derin çekti: — Yazık ki bu işler bu kadar geç meydana çıktı. Onun sahtekârlığın: bat etmekten bana bir faide olmu; cak ki... Bugünkü günde cezasını gör. mek üzere hazırlanan bir katili Ratip muhatabının bileklerini kalıyarak: Bu cinayeti siz işlemediniz... Emi» nim ki, bir yanlışlığa kurban olüyor- sunuz... Biçare paşa başını önüne eğerek: — Anlıyorum... Böyle âdi bir hare. keti bana yakışlıramıyorsunuz. Lâkin maaltteessüf yaptım işti — Emin misiniz? İhtiyar hay e delikanlıya baktı: um sanmayın?... O rifin ne kurnaz olduğunu bilemezsiniz... Kimbilir ne dalavere- ler çerirmi var)