POLİTİKA Almanya - Polonya B. Hitlerin nutkunda izah edilen Almanyanın yeni siyaseti en ziyade bu devletin Polonya ile olan münasebatını alâkadar etmiştir, 934 sene #inde on sene müddetle akdolunan Alman - Polonya ademi tecavüz muahe- desinde iki taraf bu ahdin meri olacağı müddet zarfında birbirine karşı kuvvet ve silâh istimal etmemeği taahhüt etmişti, Karşılıklı teminat an. Haşması ile ingiltere ile Almanya arasındaki herhangi bir harbe Lehistan da girmeği taahhüt ettiğinden Almanya Polonyanın İngiltere ile anlaş- masını muahedeye mugayir bularak bunu feshetmiş olduğunu muhtırası ma kaydetmiştir, Almanya muhtırasında Polonyanın İngiltere ile bağlanmasına bir lü- zum olmadığını ye Almanyanın kendisine karşı dalma dostane hareket «y- lediğini isbat için Karpat Ukraynasını daha ziyade Lehistanın arzusu üze- tine Macaristana bırakarak Leh » Macar hudutlarının birleştiği ve Slovak« yanın istiklâl ve tamamiyetinin Almanya, Lehistan ve Macaristan tara fından müştereken tekeffül edilmesini ve Lehistanın hudutları İçin 25 se- ne müddetle kati olarak Almanya tarafından teminat verilmesini teklif €ylediğini bildirmiştir. Bu son teklife mukabil Almanya Danzig meselesinin dostane halini we asıl Almanya ile Şarki Prusya arasında Leh koridoru üzerinden bir hu- Susi oteomebil yolunun inşasını istemiştir, Polonya mukabil bir muhtıra ile bir haftaya kadar cevap verecektir. Daha evvel Nazır (Bek) Lehistanın Almavya ile olan münasebatını kendi moktai nazarından izah edecektir. Polonya matbuatı azimkâr vaziyet almıştır. Maamafih dostane ve müsavi şartlarla yapılacak müzakerelerde bir anlaşma yolu bulunması ihs timali vardır. AKŞAM Kasımpaşadaki cinayet nasıl oldu? Katil Şerafeddin tabancanın kendi- liğinden patladığını söylüyor Evvelki gece Kasımpaşada Şerafed- din adında birinin tabanca ile arka- daşı Kemali vurup öldürdüğünü ve Şerafeddin bundan on gün kadar Bvvel karısı Ayşe ile kavga etmiş, Ay- ge evden çıkıp Kasımpaşada eniştesi Nurinin evine gitmiştir. Karısını çok seven Şerafeddin bundan son derece müteessir olarak tekrar barışmak Üzere çareler aramışsa da imkân bü- Samamıştır. Şerafeddin evvelki gece teessürünü i defetmek maksadile bir hayli rakı iç- Sonra Cibalide her zaman otur- duğu kahveye gitmiş, orada Kemal Me diğer bir kaç arkadaşına tesadüf €dince karısından ayrılmasından mü- tevellld teessürünü bunlara da anlat- miştir. Arkadaşları kendisini teselli- © Ve çalışarak; — Merak etme, Biz tavassut ede- «lim de seni karınla burıştıralım, de- #mişlerdir. Bunun üzerine sandala binerek Gece sani dokuz sıralarında oCibali- den Kasımpaşaya geçmişler, hep be- Faber Nurinin evine giderlerken yol- | ; Ga odunluk civarından geçtikleri si- | tada Şerafeddin su dökmek ze | Be arkadaşlarından ayrılmış ve ka | Kanlık bir arsaya sapmıştir, Şerafed- l in #arhoşluğun tesirile cebindeki | tabancasını da eline almış, arsanın Köşesine doğru giderken ayağı bir taşa dolaşarak düşmüştür. Bu düşme neticesinde Şerafeddinin elindeki ta- banca ateş almış ve çıkan kurşun kendisine isabet ederek göğsünün sol taratından kalbine yakın bir yerden vücudunu delip çıkmıştır. Biraz ileride Şerafeddinin dönme Kemal derhal arsaya koşmuştur, Ke- mal orada Şerafeddinin yaralı olarak yattığını görünce kendisine yardım ederek kaldırmak istemiştir. Şerafeddinin iddiasına nazaran bu sırada elindeki tabanca tekrar patla- mış ve bu defa çıkan kurşun da Ke-- malin sol böğrüne saplanarak barsak» Tarını parçalamıştır. Kemal derhal olduğu yere düşüp ölmüştür. Vukaya zabıla el koymuş ve müd- deiumumiliğe malümat verilmiştir. Müddelumumi muavinlerinden B. Feridun Bagan gece vaka yerine gi- derek tahkikatla meşgul olmuştur. Ölen Kemalin cesedi Morga kaldırı. muştır, Şerafeddinin yarası göğsünde ok masına rağmen kurşun mühimi uzuy- lara dokunmadığı cihetle tehlikeli de- ğildir. Şerafeddin, yarası sarıldıktan sonra dün Adliyeye getirilerek sorgu- ya çekilmiştir. Sultanahmed birinci sulh cezâ mahkemesinde yapılan isticvabında Şerafeddin, vakayı yukarıda yazdığı mız şekilde anlatmışlır. Mahkeme Şö- Taleddin hakkında tevkif kararı vers miştir, Kendisi yaralı olduğundan 'Tevkifhane hastanesine nakledilmiş. tir. Yalovada halka arazi Yalova kaplıcalarının Sıhhat Ve- Kületine bağlanması hakkında bir z projesi hazırlanmıştır. Sıhhat Vekâleti, iki sene zarfında bina inşa Şise gnrtile kaplıcalarda halka ara- verecektir, p Vekâlet kaplıcalarda yeniden sıhhi Hösisat vücuda getirecektir. İki küçük çocuk yaralandı | Bakırköyde oturan Ali Yıldırım is- birinin idare ettiği bisiklet beş KAşlarında Bedis isminde bir kıza| yaralanmasına sebep olmuş- « Osmanın idaresindeki araba Me- | Bidiyeköyde üç yaşlarında Mehmed! İsminde bir çocuğa çarpmış yarala. Amoiştar, v Duvarin üstünden çiçek i toplarken Sültanahmedde Akbıyıkta oturan BA dört yaşlarında Cemal isminde bir Şocuk, duvar üzerinden çiçek topla- İken müvazenesini kaybede- » yaralanmıştır, ik mi » Gelin kaynana balıktan hirlendi Şehzadebaşında bir balıktan zehir. bayan Dimitrof ile kaynanası Lolik. niyemi, sokaktan geçen bir balıkçı. dan torik balığı satın alarak kızartıp yemişler, az sonra zehirlenme alâme- ti göstermişlerdir, Diğer ev halkının zabıtaya mürgs- caatı üzerine zehirlenen gelin kayna» .na hastaneye yatırılmıştır. Balığı sa. tan balıkçı polisçe aranınaktadır, İki otobüs çarpıştı Şoför Osmanın idaresindeki Kur. tuluş - Beyazıt otobüsü ile şoför Meh- medin idaresindeki Fatih - Şişli oto. büsü Belediye durağında “çarpışmış. lar, Kurtuluş - Beyamt otobilü hasa- ra uğramıştır. i e Polis, şoför Mehmedi “yakalayarak hakkında kanuni takibala; girişmiş. tr, Ni 8” On yıllık neşriyat sergisi Ankara 1 — Neşriyat sergisi Anka» ra sergi evinde Başvekil B, Refik Say- dam'ın eli, Maarif Vekili B. Hasan Âli Yücel'in nutku ile açıldı, Türk in- kılâbının güzel bir vecizesi vardır; «Dünü unutma bugünü daha iyi an- larsın> sergi bizlere dünü bir kere daha hatırlattı; içeri girenler, büyük inkılâblarımızdan biri olan harf in- kılâbının nasıl bir şimşek hizile bar şarıldığına şahid olacaklardır. Dün, bütün hüsnü niyetlerine rağmen arab harflerinin kolay kolay kaldırılamıya- cağını, türk harflerinin tatbiki için senelerin geçmesini beklemek lâzım geldiğini ileri sürenlerle bu iddiaları hatırlıyanların bir kere daha bu bü- yük inkılâbın haşmeti karşısında hav- salaları duracaktır. N Harf inkılâbının kısa tarihi şudur! 23 Mayıs 1928 de türk harflerinin Tisanımıza tatbikini tedkik için bir heyet kuruldu, 1 Haziran 1929 da arab harfleri tarihe karıştı, devlet dairelerinde de her yazı türk harfle- rile yazılmağa başladı ve on sene zarfında türk harflerile 16081 cild ki- tab neşredildi; vasati bir hesabla bu on sene içinde senede 1600, günde 4 kitab neşredilmiş demektir, Muvaffakiyetle başarılan harf in- kılâbının güçlüğünü tasavvur edersek,| de şehrin mubtelif semtlerinde süt- bu neşriyatın azameti karşısında el çu'pmaktarı başka yapacağımız birşey kalmaz; ancak harf inkılâbından sonra 5,349,983 kişinin türk harflerile okuma yazma öğrendiğini göz önü- ne getirirsek, bu neşriyatı az, kitaba karşı gösterilen rağbeti çok daha az buluyoruz. İşte bu maksadladır ki, 'Halkevinde toplanacak olan neşriyat kongresinde Maarif Vekâleti bu me selenin de incelenmesini istiyecektir. “ Memleket sınırları içinde 313 mat- baa, 158 kitapçı vardır; bunlardan 158 matbaa ile 23 kitapçı İstanbul dadır ve sergiye iştirak eden 30 küsür kitap müessesesinin ekseriyetini de İstanbul kitapçıları teskil etmekte- dir. Görülüyor ki, halen neşriyat mef- kezi İstanbuldur, Fakat yedi yüz bin nüfuslu İstanbulun neşriyat mörkezi olması, kitabın ve kitaba rağbeti art- tırmak için kâfi değildir. Okuma zev- kini çoğaltmak, kitap alma hevesini uyandırmak için hem tevzi işlerine düzen vermek, hem de eserleri güzel teşhir etmek gerektir. Sergidn, serginin bütün güzelliği- ne, iyi tertib edilmiş olmasına rağ- men içimde bir endişe duyarak çiktı- ğını itiraf edeyim. Şöyle düşünüyo- rum: Müziksiz, gazinosuz, eğlencesiz bir sergiyi kaç kişi görmeğe gelecek- tir? Bu Üzüntü ile saat dörtte tekrar sergiye girdiğim zaman derin bir haz duydum. Sergi kalabalıktı Hemde koca sergi binasını dolduranlar yal- nız kitapları, grafikleri seyretmiyor- “lar, satış paviyonunda alış veriş edi. yorlardı, satış paviyonunun gişesi bir banka gibi işliyordu. Bizde okuma zevki var, kitap alma hevesi var, Muhakkak ki, kitap saf mak, halkta kitab almak hevesini uyandıracak şekli bilmiyoruz. Maari- fimize melodlu çalışma şekli veren Hasan Âli Yücelin neşriyat yayını iş- lerine de el atması elbette ki hayırlı olacaktır. N Selâmi İzzet Sedes Kadın çorapları Sağlamlığı temin için yeni bir nizamname yapılacak . İpek kadın çoraplarının sağlamlı- ğını temin için çorap fabrikatörleri- nin noktai nazarlarım almak üzere pek yakında Ticaret odağında ikinci bir toplantı yapılacaktır. Milf Sana. yi birliği ile Ticaret odası Sanayi şu- besi bu hususta bir rapor hazırlıyd- caklardır. Rapor, çorapçıların iştira. kile yapılacak olan toplantıda müza kere edilecek ve esas şekli verilerek Ankaraya gönderilecektir. Sabık Çörap Standardizasyonu nis zamnamesinin tatbikalından iyi netk ce alınmadığı cihetle, bu rüpora gö- re yeni bir nizamname yapılacaktır. Ticaret Vekâleti, ipek kadın çorabi meselesini kati şekilde halletmek ka» Zehirli sütler hakkında tahkikat devam ediyor Sütlerin köylerden geldiği anlaşıldı, fahlilden sonra müsebbihler mahkemeye verilecek Zehirlenenlerden birkaçı ve tahlil için alınan sütler Bir mayıs Bahar bayramı günün- ten yirmi yedi kişinin zehirlendiğini ve hastaneye kaldırıldıklarını dünkü nüshamızda tafsilâtile (yazmıştık. 'Tesbit erilen son malümata göre, 28- hirlenenler, Fatihte Hocaüveys ma- hallesinde oluran Hasan, Mihriban, Hayriye, Şükriye, Fatma, Leman, Me- Yiha, Yedikulede İmrahor mahalle- sinde Halilefendi sokağında Mustafa le karısı Ayşe, ayni mahallede Sava, Yorgi, Vahan, karısı Sofi, iki çocuğu; Çeşme sokağında 'Todori kızı Eleni; Fatihte Ağa mahallesinde Fehime, Ahmed, karısı Nazik, yedi yaşındaki kızı Kıymet, dört yaşında Nedime, Muhiddin, Zehra, Cemal, Fatma, kun- duracı Ahmed, Eminedir. Zehirlenmelerini müteakib, derhal otomobille Haseki hastanesine gönde- rilenlerin mideleri temizlenmiş, içle- rinden fazla zehir almışolan beşi, hastanede alıkonularak diğerleri ev- lerine iade edilmiştir. Fatih polis merkezi ve Samatya, Karagümrük nahiye komiserlikleri bu! zehirli sütü satan sütçüleri dün de takib ile meşgul olmuştur. Dün Ömer ve Emin isimlerinde iki sütçü yakala- narak sorguya çekilmiştir. Bunlar, sütlerini kale haricinde bir mandıra- dan aldıklarını söylemişlerdir. Sütçü- lerin güğümleri ve satmakta olduk- | Edirnekapı, Jarı sütler mühürlenerek tahlil edil- mek üzere Belediye kimyahanesine sevkedilmiştir. Zabıtaca yapılan tahkikatta bu sütlerin yerli süt olmayıp köylerden geldiği tesbit edilmiştir. Sütlerin bir kısmı Kemerburgaz nahiyesi civarın- dan, diğer kısmı da Bakırköyün Mah- mudbey nahiyesi Ayayorgi köyünden gelmiştir. Bu sütlerin şehre getirile- rek Fatihte Hasanhulife mahallesin- de Ali Kâhya isminde birinin mağaza“ sında depo edildiği ve buradan tevzi- ata çıkarıldığı öğrenilince Fatih kay- makamlığından bu depoya gidilmiş, Süt kazanları muhafaza altına alına- rak kaymakamlık binasına getirilmiş ve orada hükümet doktoru tarafından muayenesi yapılmıştır. Bu musyene- de kazanların kalaylı ve temiz olduğu görülmüş, kap çalmak suretile bir 28- hirlenme hadisesi olamıyacağı, yalnız köylünün sütü pis kaplara koymak | suretile bozulmasma sebebiyet verdi- ği tahakkuk etmiştir. Fatih kaymakamı, dün sertabib, hükümet doktoru ve baytarla islişari bir toplantı yaptıktan sonra badema, Silivrikapı ve Topkapı zabıtasına lâzımgelen emirler verile- rek buradan sütle girecek köylünün sütünün kontrolünü kararlaştırmıştır. Tahlil edilmek üzere kimyahaneye gönderilmiş olan sütlerin tahlilini müteakib, sütün zehirlenmiş olması sebebleri meydana çıkacak, müsebbib. ve mesulleri hakkında icab eden tah- kikat evrakı tanzim olunarak mah- kemeye verileceklerdir. Zehirlenmenin sebebi anlaşılamadı Bu mesele ile ayrıca Belediye Sıh« hiye müdürlüğü de meşgul olmuş; 70 hirlenenlerin mevaddıgaiteleri (Ove mide ifrazları tahlil ettirilmiş, fakağ zehirlenmenin meden ileri geldiği kati olarak anlaşılmamıştır, KRAL GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ ZOGU Mufassal tercemeihali ve şehrimizde deveran eden bir efsane Sen hâdiseler üzerine Arnavutluktan Hakkı Tarık, kendisine, vedataşirken: — Arnavutluktan bizim gazeteye mek- tup yaz, - demiş, Muhabirliği kabul eden o zamanki Ahb- med bey de, arasıra haberler yollarımş. Fakat mektupların arkası tamamlle kesi- Mnee, gazele idarehanesinden şu tarzda bir ihtar yollamışlar: «Şayet muhabirlikte devam etmiyecek- senix, biz de abonenizi keseceğir.» Şöyle bir nükteli karşılık gelmiş: «Hocam, muhabirliğe devama yeni mes- leğim müsaid değildir. Zira devlet reisi oldum! Kusuru bakmayın. - Ahmed Zeğu» Diaamafih efsane olmak ihtimalini yaza *. 194 te Avusturya ordusunda Sırplara karşı muharebe etmeği milli bir vazife sa“ | R killiğe geçti. Lâkin memlekette çifçiyi memnun edece slahat yapmak, beylerin imtiyazlarını kal- darmak istiyordu. Karşısında bir muha- Mf grap ruhur etti, Bundan İstifade eden muhalifi monsenvör Fan Noli, genç Baş» i devirdi. İtalyanım müzahereli ile ve Yuzoslarya We uzlaşarak, Abmed Zozu, adamların 7 sene müddetle Cümherreisi seçildi. İstikrazlarda bulundu. Islahata çirişti. Eo- nebi mütehasslar getirdi. Medeni imki- lâplar yaptı. Bu meyanda zevceler tead- düdünü de menetti, Meclis, 7 temmuz 1928 de yeni bir K3- nünuesasi meydana getirilmesi için, kendi kendini feshetti, Meelisi müessisan kuru Bunca 25 ağustos 1928 de Ahmed Zogu'nun Birinei Zogu ismile krallığını ilin etti,