| İ yan şahsiyetle. 3 Mayıs 1989 AKŞAM Sahife 3 AKŞAMDAN AKŞAMA ransızcayı Fransızlardan iyi bilen Türk öldü Galatasarayın €ski müdürü B. Salih Arif Pota. mos'u kaybet- mekle müteelli- miz. Bu zat, Ma- arifimizm o eld. den dikkate şa- rinden biriydi Tercümei buji. nin şöyle olduğu. nu öğrendim: 1673 de İstanbulda doğ- muş... (Giritü bir in oğludur.) 1891 de Galatasa- raydan ve 1898 de Hukuktan mezun || olmuş.. Bir müddet Adliyede hizmetten sonra Maarife intisapla OKenebi mek- “rumi Oo müfettişliğine geçmiş || Ve muhtelif mekteplerde muallimlik et- Miş, müfettişliklerde bulunmuştur. Gala- tasızayın #mumi tarih hocası olmuş, mü- dür muavinliğine gelirilmiş ve 1912 de 8 mektep müdürlüğü tevcih edil Miştir. Salih Arif, mütareke senelerinde, Yı, İşgal ordularının kışlası ol- maktan kurtardı, 1924 yılına kadar mü- dürlük mevkiinde kaldi. Galatasaraydan Ayrıldıktan sonra Mülkiyede, Kuleliğe, Ha- || Hesoğlunda ve Şişli Terakki ile İstiklâl li sesinde muhtelif lisanların muallimliğini yaptı, — Cenazesi bugün öğleyin Teşviki- yeden kaldırılıp Eyübe naklediliyor. Allah rahmet eylesin. vey Kendisini çocukluğumdanberi ta- Dirim, Galatasaraya girdiğim sene Salih isimli iki müdür yardı. Asıl mü- dür riyaziyeci Salih Zeki; ve muavini Salih Arif. Birincisi ne kadar ufak tefekse, diğeri o derece iriyarıydı. Bel- ki zamanının en şişman ağdamların- dandı. Şimdi tanınmış mecmuâcıla- Fımızdan olan Sedad Simavi » (tale- be arasındaki karikatüristlerdendi) - resminin iki batia nasıl çizilebilece > keştetmişti. Hepimiz taklid eder- , Devrin terbiye sistemi tedhişe is- tinad ettiği için, bütün birinci mü- dürlerden her mektepte korkulduğu gibi, biz de Salih Zekiden Galatasa- rayda tiril tiril titrerdik. Esasen mer- hum riyaziyeci, Darüşşafakanın sert havası içinde yetişmişti. Selefi Tev- fik Fikret zamanında doğan serbesli- Zin bir aksülâmeli halinde mektebe getirilmiş bulunuyordu. Ödümüz ko- pardı, O çekilip te yerine B. Salih Arif gö lince, ayni derecede korkmakta de vam ettik. En büyük coşkunluklarda, taşkınlıklarda bile, orta kattaki mü- diriyet odasmın penceresinde bir be- yazlık görünmesi kâfiydi: Bu, Salih Arifin o devir modasına uygun kola beyaz yeleği idi. Haşarılık şampiyon- ları bunu sezer sezmez, bahçenin tâ öte yanında melek kesilirlerdi. Bu korku, Salih Arifin istibdadn- | dan İleri gelmiyordu, hayır!... Esasen merhumun kimseyi cezalandırdığına da raslamış değildik. Bilâkis ekseriya | haksız cezaları silerdi. Onu her türlü otoritenin timsali telâkki ettiğimiz İçin sayıyorduk. Bir devit reisinin memlekette uyandırdığı havanın kü- Şük mikyastasını mektep hududla- rında yaratmağa muvaffak olmuştu. Ne zaman odasına girsek, - başka- larının tesbih çekmesi kabilinden - SOüsde sahifelerile oynadığını gö- Herkes o bilirdi ki, müdür, bu lügattaki bütün kelimeleri ez. Ki Şimdi de hafızasını taye. Yor. Bu, nezih iptilâsım teşkil | *diyordu... Fransızcayı Fransızlardan | daha iyi bilmeyi aklına koymuş; bun. da da muvaftak olmuştu. Yazmasın- Konservatuara yeni şekil verilecek Bu sebeple müessese bütçesi- nin müzakeresi geri bırakıldı İstanbul konservatuarı için Bele- diye her sene seksen bin lira kadar bir yardım yaparak bu müesseseyi idare ettiği halde, müesseseden İste- nildiği kadar iyi netice alınmadığı görülmüş ve müesseseye verilecek ye- nl şekil ile, yapılacak ıslahat otrafın- da mütehassıslardan mürekkep bir komisyon teşkil edilmiştir. Komisyon dün ilk toplantısını yap- | tığından, müessese bütçesinin müza- | keresi de Umum! mecliste tehir edik miştir. | | Yeni Paris ticaret ataşemiz | | gıdıyor İç ticareti umum müdürlüğünden | Paris ticaret ataşeliğine tayin edilen | B. Mümtaz Rek dün şehrimize gek | miştir; bugün Parise hareket edecek» tir. Hava postaları Dünden itibaren Izmir ve Adana hatları da açıldı İstanbul - Ankara, İzmir - Anka ra ve Adana - Ankara hava hatları dünden itibaren açılmıştır. Tayyare- ler dün İstanbuldan 9,30, İzmirden ve Adanadan 9,10 ân hareket etmiş- ler, 11,30 da Ankaraya muvasalat et- mişlerdir. Ankaradan İstanbul, İzmir, Ada- naya gitmek istiyen yolcular başka tayyarelere aktarma olacaklar, İstan- bulz 16 da, İzmire 15,05 te, Adanaya da 14,45 te hareket edeceklerdir. Bu süretle Istanbul - Ankara - Izmir - Adana aktarma ile birbirine bağlan. mıştır. srnasesaserssassasaasnansesassnssaanssaasesss da da, konuşmasında da bir kere bi- le sürçtüğüne raslanmazdı. Umumi- ” yetle ana dilinde dikkatsizlik yüzün- den hata edilir, Salih Arif, her keli- meyi, her heceyi kaideye uygun ola- rak kullandığı için, Fransiz olmadığı. nı, ancak yanlış yapmamasile belli ederdi, Bunu bizzat Fransızlardan işittim... Odasında iki kişi ile görü- şürken bile, belâgatile meşhur bir sahne adamı imiş te kalabalığa hitap ediyormuşçasına, İribünlük bir sesle konuşurdu. Sonra tarih muallimimiz oldu. O zaman eski korkularımızın boşluğu- nu anladık. Meğer ne yumuşak baş“ hı, ne iyi huylu insanmış bu!... Grek- çe, arapca, fransızca, almanca, fars. ça, ilh. en mutena edebiyat kelime- lerini, en duyulmamış musraları ve tabirleri onun «teatral» inşadından dinlemek zevkti. Düşünüyorum da Salih Arifi hâlâ ideal bir müdür telâkki ediyorum: Tedhiş etmeden, ilmi üstünlüğünü takdir ettirip saygı (o telkini yolile, disiplin kurabilmek!... İpek eldivenli demir el... Tam mânasile Maarifimi. zin muhtaç olduğu şahsiyet... Ondan feyiz almış eski ve yeni bin- lerce mektepli bugün matem içinde dir. (Vâ - Nü) Karilerimizin mektupları Radyolardan alınan vergi Bir kariimiz radyo almak iste- diğini ve şöyle bir müşkülle kar- şılaştığım yazıyor: — Şimdi beş lira vergi verecek» sin... Bu, ük ali aylıkbır. İkindi altı aylığı da haziranda verirsin. — Aman, nasıl olur? Mayısta- yız.. Hazirana ne kaldı? — Ne Kalirâa kalsın. İçinde bu- lunduğumuz altı aylığı öde... Ya- hut da radyoyu almak için hazi- rana kadar bekle... Karttmiz, bunu haksızlık saydı- ğıns yazıyor. «Bu haksızlık ta radyo satışla rına fena tesir eder. Halbuki fay dalı birşey olduğu için, hükümet radyo satışmı teşvik etmek isti- yor! Yeni radyolardan, satın alın- dıkları tarihten itibaren vergi tarhedilmeli; gerideki ayların ver» gisini almak usulünü kaldırmalı. dır.» diyor. Letonya, İstanbulda seyyar bir sergi açıyor Letonya hükümeti, memleketleri- miz arasındaki iktisadi münasebetleri inkişaf ettirmek maksadile şehrimizde seyyar bir sergi açmağa karar vermiş- tir, Letonya ihracat mallarının bazı nü- munelerini ihtiya edecek olan bu ser- gi 10 mayıs tarihinde Tophanedeki Denizbanka ait yolcu salonunda açıla- cak ve iki gün devam edecektir, j Sergide teşhir edilecek mallar me- yanında her türlü ayak lâstiği, fenni ve tibbi lâstik mamulâtı, her cins kâ- Zıt, kontrplâke, galalit, keten ipliği, deri, çimento ve mütenevvi konserve, boya ve siare bulunacaktır. İki yeni tefrika Zevk ve heyecan ile takip edeceğiniz bü- yük bir aşk ve sergü- zeşt romanı Yazan: EZ Refik Halid 1938 Nobel edebiyat mükâfatını kazanan A Amerikalı muharrir Pearl Buck'ın şaheseri Türkçesini yazan: Mebrure Sami o Bu iki tefrikayı yakmda “A KŞ. A M'vda zevk ve alâka ile okuyacaksınız. ŞEHİR HABERLERİ İval ve Bolodiyo Resti selecek İnhisarlar idaresi kolonya | yapacak İnhisarlar kadrosunda deği- şiklik olacaği doğru değil İnhisarlar umum müdürü, idare nin bütçesi üzerinde, Ankaradaki te- maslarını bitirmiş, şehrimize dönmüş» tür. Yeni bütçede eksper, harmancı gibi tütün teknisiyenleri, mühendis- ler ve diğer teknik elemanların kâd- roları takviye edilmiştir. Bütçeye, yaprak tütün ve sigarala- rımızın dış memleketlerde satışının | arttırılması için mühim bir propa- ganda tahsisatı konmuş, şarap İhra- catını-teşvik için ötedenberi ihracat- çılara verilen prim tahsisatı da art- tırılmıştır. Ayni zamanda memleket- te tütün hastalıklarile mücadele tah- sisatı da yükseltilmiştir. Son zamanlarda idarece kolonya ispirtosu fiatinde tenzilât o yapılmış olmasına rağmen, İyi kolonyaların pi-| yasada pek pahalı satıldığı, bazı ko- Jonyaların etiketlerinde yazılı evsafa tekabül etmediği gurüldüğünden, İn- hisarlar idaresi, yüksek dereceli mak- bul evsafı haiz, ayni zamanda ucuz | bir kolonya imal ederek, halkın iyi kolonya ihtiyacını temin için icab eden tertibatı almıştır. Yeni kolonya yakında piyasaya çıkarılacaktır, Memleketimizin kıymetli ihraç mah- sullerinden biri olan fütüne, lâyık olan ihtimamın gösterilebilmesi için, tütün istihsal mıntakalarında köylü- lere küçük yaştan itibaren tütüncü- lüğün fenni esaslarını öğretmek mak- sadile köy mekteplerinde okutturul- mak üzere sade bir lisanla yazılmış bir Tütün bilgisi kitabı hazırlanmış» tır. İdare, ayrıca, tütünün kurtlan- maması için, fenni temizliğin nasıl yapılacağı hakkında tütün ekicilerine kitap şeklinde bir öğüt hazırlamgk- tadır. Geçenlerde bazı gazeteler, İnhisar. | Jar kadrosunda değişiklikler ve tayin- ler yapılacağını yazmışlardı. Böyle bir şey mevzuubahis değildir. Yerli mallar sergisi Galatasaray lisesinde hazır- , lıklara başlandı Mini Sanayi birliği idare heyeti ya- rın toplanarak, on birinci Yerli mal | lar sergisi hazırlıkları üzerinde görü. şecektir. Maarif Vekâleti bu seneki serginin de Galatasaray lisesinde açıl, masına müsaade etmiştir. On birinci Yerli mallar sergisinin her seneden daha mükemmel olması için, âzami gayret sarfedilmektedir. Geçen yıl kısmen paviyon sıkınlısı çe- kilmişti. Bu sene ayni vaziyet meyda- na gelmemesi için, şimdiden tedbir- Jer almak üzere geniş bir plânla mek- tebin alt kısmında ve bahçede pavi- yon adedini arttırmak için faaliyete geçilmiştir. hafta Ankaraya gidecek Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfü Kırdar, gelecek hafta içinde tekrar Ankaraya gidecek ve bütçenin Vekâ- letten bir an evvel tasdiki işini temin edecektir. | Bir çırpıda HATIRALAR Bazı kelimeler insana öyle garib, öyle münasebetsiz şeyler hatırlatıyor ki.. Meselâ benim yanımda ne zaman «fıstık» kelimesi geçse hemen aklıma tiyatro gelir. Siz şimdi diyeceksiniz ki: — Canım tiyatro ile fıstığın ne alâkası var? Neden fıstık denilince aklına tiyatro geliyor? Evet amma bizde fıstık İle tiyat- ronun birbirlerile son derecede alâ- kası vardır. Ertuğrul Muhsin bile Tiyatro mecmuasında yazdığı bir ya- zda: «Her ne hikmetse bazı seyirciler sanki fıstık yemeden tiyatronun seyredilemiyeceğine kanidirler. Onlar için tiyatro yalnız fıstık yenilerek seyredilen bir şeydir.» diyor. Hukikaten de doğrudur. Tiyatroda fıstık çıtırdısını işite işite artık ne zaman fıstık kelimesi yanımda söy- lense derhal tiyatroyu hatırlıyorum. Sonra şimdi yanımda ne zaman nasır kelimesini söyliyecek olsalar ilk hatırıma gelen nedir bilir.msiniz? Ne kadar düşünseniz bulamazsınız. Na» sır denilince aklına şiir» kelimesi gelir. Şimdi bana gene: — Nasırla şiirin münasebeti var mı? diye soracaksınız, Fakat nasırla şiirin münasebeti olmaz olur mu? Meşhur şiiri bilmez misiniz? “«Çekmedi hayatta hiç bir şeyden Nasırdan çektiği kadar Yazık oldu Süleyman efendiye» Son zamanlarda sulh denilince ak» hınıza defne dahı mı geliyor? Yoksa şemsiye mi??... Tabii şemsiye değil mi? Halbuki sulh nerede? Şemsiye. nerede? Bazan bir şeyin uyandırdığı hatı- ra işte böyle pek garib oluyor. Mese- lâ bundan bir kaç sene evvel Heybe- liadada üstad Hüseyin Rahmiyi gör- müştüm. Meşhur romancı bana: — Ayva denilince aklıma ne geli- yor biliyor musunuz? diye sordu, — Ne geliyor üstadım. — Futbol maçı? Hayretle duraladım. Fakat sonra İ kavradım. O yakmlarda iki klübü- müz arasında hararetli bir futbol maçı yapılmıştı. İki taraf birbirine çürük ayva almıştı... Hikmet Feridun Es AKŞAM'ın Yeni müsabakası «30 arkadaş 300,000 lira kazandı!» Bay Ü. Antika eşya aldı! Hi << öl — Birinci harflerinin onuncu yıldönümüne Tasladı dedin de N aklıma geldi bay neşriyat kongresi Türk | .. Bu yıldönümü şerefine güzel bir kitap sergisi açıldı... sizi nınmış simaları iş başına koştular... Bay Amca Ankara neşriyat kongresinde !.. ... Neşriyat âlemimizin bir çok ta-