25 Nisan 1939 AEŞAM Ehlisallb istanbulu nasıl fethetti ? Sarayburnundaki son müzakere fayda vermeyince taarruz başladı Muhasırların murahhassı gemide, Imparator, at üstünde karada idi; öylece konuşmuşlardı. Imparator bütün istenenleri vermeğe razı oldu, yalnız mezhep değiştirmeğe yanaşmadı. Muharebe bu yüzden çıktı İhtilâl neticesi imparator olduktan Sonra düşmanlarını bir baskın esna- Binda bile mağlüp edemiyen Murzufl, Kâtinlerin askerlikçe Bizanslılara çok İnik olduğuna kanaat getirmişti, Ara- daki müvazenesizliği İstanbulun meş- hur surları doldurabilecek miydi? Bunu da pek kestiremiyordu. Zira, ilk tecrübede, yüksek Venedik gemi- lerinden merdivenlerle şehre yapılan hücum pekâlâ müsbet netice vermiş- ti. Ayni tecrübe tekrarlanabilirdi. Onun için imparator, Haliç tarafını kuvvetlendirmek üzere elinden geleni yapıyordu. Yeni hükümdar Murzulf, düşman- larından cidden korkmağa başlamış- ta. Daha doğrusu Greklerin harp kuv- vetinden şüpheleniyordu. Harp ihti- malini önlemek için evvelâ sulhen ih- tilâfın halli teşebbüsüne girişti. Haç- lıların şeflerile bir anlaşma tecrübe- &inde bulundu. Senyörlerle baronlar, taht gasıbı ve hükümdar katili ile müzakereye giriş- mek istemediler. Yalnız Venedik doju Benri Dandolo, işin sulhen halli tec- rübesinde bulundu. Bir gemiye bindi. Helicin medha- #indeki buruna (Sarabumunun iç ta- rafına olacak) yanaştı. Murzufl da, biz at üzerinde deniz kıyısına yaklaştı. Böylece akdedilen konferans, uzun we canlı oldu. Venediklilerin şefi, Murzufl'dan beş bin libre altının derhal verilmesini is- tiyordu, Bununla Haçlılar, seferlerine devam edeceklerdi. Ayni zamanda da Bizanslıların Romadaki Papaya kati surette tâbi olacaklarına dair yeni hü- kümdarın yemin etmesini talep et- mekteydi. Uzun müzakerelerden sonra, Mur- gufl, Lâtinlere, istedikleri para ile yar- idamı vermeği kabul etti, Lâkin Roma kilisesinin boyunduruğu altına gir- eği bir türlü göze alamıyordu. Mezhebe bağlılığın derecesine bakı- nizi Venedik doju, bu derece katillik eden bir hükümdarın mezhep taassu- bunda böyle ileri gidişine şaşıyordu. İstihfaf ederek: — Sizin Grek dininiz, hükümdar katillerini affediyor da ısrarmız bu yüzden mi? - diye sordu. Gasıp hükümdar öfkelendi. Hidde- ini gizledi. Tavru hareketini vatan- perverliğile izah etmek istedi. O sırada bazı şövalyeler geldikleri için konferans böylece inkıtaa uğ- Kadı, Murzufi, İstanbula döndükten son- ra harbi hazırlamağa başladı. Verdiği emir üzerine, Haliç tarafındaki sur- ları birkaç kadem daha yükselttiler, Burların üzerine kat kat galeriler yap- İılar. Askerler bunların üzerine çıka- Kak ok atacaktı. Harp âletleri de koza bunların üstüne konulacaktı. Haçlılar, çok muharip kimseler ol- makie beraber, bu hazırlıkları lâka- yıtlıkla takip edemiyorlardı. En s0- Kiyatları da mevcud değildi. Beheme- hal galebe çalmak lâzımgeliyordu. Ne ileri, ne de geri gidebilirlerdi. Gün geçtikçe harpte muvaffak olmak ih- timalleri güçleşiyordu. Her taraftan tehdid altındaydılar, Zira Grek âlemi ortasında minimini bir Lâtin adası mesabesindeydiler. Güvenecekleri yak hız cüretleriydi Muvaffakıyetten baş- ka çareleri yoktu. Bir büyük meclis akdettiler. Verdikleri karar mucibince, Mur. xulf'un yerine, İstanbula bir impara- tor seçilecekti. Bunu da muzaffer Haçlılar ordusundan intihaba karar verdiler, Yeni imparatorluğun şefi, bütün ganimetlerin dörtte birile birlikte, sar rayları alacaktı, İmparatorluğun $6- hirleri ve toprakları, Fransızlarla Ve- nedikliler arasında taksim edilecek, buralarda, garp usulile derebeylikler kurulacaktı. Şu şartla ki hepsi de yüks sek şef diye imparatoru tanısınlar... Aymi içtimada, katolik papazları- nın, baronların ve senyörlerin huku- ku tesbit edildi. Silsile meratip taz) yin olundu. Böylece, İstanbulda henüz eski re- jim yaşayıp dururken, zırhlara bü- rünmüş, pürsilâh ecnebi askerler, duvarın dışında, o rejimi öldürmeği, ve kendi lehlerine yepyeni bir ni kurmağı görüşüyorlardı. Tam mânâ- sile canla başla bir hârp başlıyacaktı. Hayat memat muharebesiydi bu... Bizanslılar vatanlarını, şereflerini, hayatlarını, efendiliklerini, her şey- lerini müdafaa edeceklerdi... Lâtin- ler içinse, bütün bunları Bizanslılar- dan almaktan başka çare kalmamıştı. Alamazlarsa onlar için maddi, mâne- vi her şey kaybolacaktı, Şehri ilk muhasara edişlerinin na- sıl olduğunu yukarıda yazmıştık: Ve- nedikliler denizden, şövalyeler kara- dan hücum etmişlerdi. İlk tecrübe bu usulün zararlarını Fransızlara gös- terdi. Bu sefer, Venediklilerin sözleri- ni tutarak, onlar da gemilerle saldır- mağı daha muvafık buldular. Karar verildi. Hep birden Haliçten taarruz edeceklerdi. Gemilerin içine silâh, yiyecek, mü- himmat, ne lâzımsa hepsini yığd- lar, bütün ordu, 8 nisan perşembe günü gemilere bindi. Ertesi sabah, güneş doğarken bütün Ehlisalib or- dusunu, hayvanlarile, çadırlarile, hü- lâsa bütün malzeme ve mallarile bir- likte hâmil olan donanma demir al- dı ve surların önüne geldi. Bir tek hat üzerine iki kilometre uzunluğundu cephe almışlardı. Haçlılar, fevkalâde haşin, zorlu bir taarruza geçtiler. Birçok noktalardan karaya çıktılar. Koçbaşı denen tahrib âletlerini de surların birçok noktala- rına yanaştırdılar. Bazı noktalarda da gemilerdekilerle surlardakiler bi- ribirlerine öyle yakın düşmüşlerdi ki kılıç kılıca harb ediyorlardı. Buna rağmen, şövalyelerle baron- lar, karada olduğu derecede denizde harb etmesini bilmiyorlardı. Müte- harrik bir zemin üzerinde, rüzgârın ve suyun keyfine tâbi, sallana sallana çarpışmak, sabit bir zemin üzerindeki gibi değildi, Dehşet saçarak, fakat intizamsız, usulsüz ve ekseriya biribirine yardım edemeden vuruşuyorlardı. Bu muha- rebe, böylece, akşama kadar sürdü ve bir muvaffakıyet hasıl olamadı. Eserinden daima istifade ettiğimiz. Şampanya mareşalı Villehardouin: «Günahlarımız vardı. Onun için ge- fevkalâdeydi. Aynı günün akşamı, Venedik doju ile baronlar ordugâhlarına yakın bir kilisede bir meclis daha âktettiler. Haçlı ordunun şefleri bu içtimada çok feci ve bedbinane mütalânlar yü- rüttüler. Zira, mareşal Villehardouin'e nazaran, o gün uğradıkları mağlö- biyetten dolayı hepsi de son derece heyecanlıydı. Bazıları: — Şehre fena yerinden saldırıyorua. Haliç müsaid değildir. Marmara ta- j Xafından taarruz etmeliyiz! - diyordu. Fakat suları bilen Venedikliler bu- rada muharebenin daha güç olduğu- nu söylediler, g Gemilerimiz sürüklenir, gideri « diyorlardı. Bir çoklarının da gözü öyle yılmış- İ tı ki, eKeşke sürüklenip gitsek te şu cehhennemi İstanbuldan kurtulsak!» diye düşünüyorlardı. Mecliste karar verildi:” Taarruz, üç gün sonra gene aynı yerde tekrarlanacaktı! sıl şehre girdiklerini, şehir dahilinde nasıl muharebeler yaptıklarını yaza- cağız. Yürük Çelebi İzmirde bir ihtida Fransız tacirlerden Fredrik (diro müslüman oldu İğir (Ak şam) 1 İzmirde ye meş» hur ailesine | mensup Fransız tebaasıpdan, pros testan B. ni Harold Jir is lâm otmuğtur. Kendisi 1895'd0- ğumludur. Aslen İzmirli ve çok zpn- gin olan bu zatin Kordonda bir # Tacat evi, imalği hanesi vardır, İs- tidası © vilâyet havale edildik. ten sonra yanına grkadaşlarından B. Hamza Başik'i bir otomobile bi- nerek doğruca lük dairesine gitmiş, müftü B, Raimetüllah'a is- lâm dinine girmek iğtediğini ve hâlis bir emelle kendisie- “Müracaat etti- ğini söylemiştir. | Fredrik Jiro, ihtidiş €denlere veri- len vesikayı tanziyngieni det getirdikten sonra sika kendisine p müslüman olunca ASİ İzmir mektupları İzmir şehir meclisi azasının tedkikleri Atatürkün annesinin mezarı üzerinde yapılacak âbidenin kaidesi hazırlanıyor İzmir belediye reisi ve şehir meclisi azası Atatürkün annesinin mezarı başında İzmir (Akşam) — Karşıyakada Soğukkuyuda Salih paşa camisi av- Tasunda Ebedi Şef Atatürkün annesi, Bn. Zübeydenin mezarı üzerinde bir Abide vücude getirileceğini evvelce yazmıştık. Vilâyet ve belediye bütçelerniden ayrılan tahsisatla âbidenin, hazırla nin üzerine on tonluk ve iki buçuk metre yüksekliğinde bir granit diki- Tecektir. Bu: granit, Soğukkuyu mevkiinde. Ki dağdan çıkarılmış, dört gün çalı- şılmak suretile caminin yanıbaşına getirilmiştir. Kaide inşaatı tamamla- nınca âbidenin Üzerine oturtulacak burada modern ve güzel bir cami in- şa ettirilecektir. Şehir meclisi âzası, son hafta için- de belediye reisinin daveli üzerine İzmirdeki belediye eserlerini gezer- ken Atatürkün annesi Bn. Zübeyw denin mezarını da ziyâret etmiş ve büyük annenin manevi huzurunda saygı ile eğilmişlerdir. müessselerini gezdi Şehir meclisi azası, belediye reisi | Trakyada feyizli lar yanım kep ye muhit ve bereketli yağmurlar yağnıağa baş- Jamıştır. Buyıl çokiyi birdurümda olan Trakya bölgesi mahsulât ye ekinleri son günlerde yağmura muhit bir var ziyette idi. Bu yağmurlar, v 'B. doktor Behçet Uzun daveti üzeri- ne İzmirdeki belediye müesseselerini gezmiş, tedkikler yapmışlardır. Bu müesseseler, belediyeye senevi mü- him varidat temin edecek eserlerdir, Havagazı fabrikası son zamanda Al manyadan alınan 120,000 liralık ye- ni makinelerle ıslah edilecek ve mo- alacağı için şimdi 7,5 kuruşa satılan N