hi ar © Sahife İEŞAM Hastaları iyi eden bir kız ! o Jddiasına göre ellerinde bunu temin kongresi toplanacak eden gizli bir kuvvet varmış ! © Kızın, zahiren para istememekle beraber günde en az bin frank kazandığı anlaşıldı Fransanın Albi şehri ceza mahke- mesi Andröe Maurel adında ve 15 ya- şında bir kızın muhakemesine başla” miştir. Andröe Maurel ruhsatsız ola- rak doktorluk yapmaktan suçludur. Annesi ve babası da suç ortağı olarak mahkemede kızlarının yanında bulu- nuyorlar, Andrös Maurel uzun boylu, ince ve garit bir kızdır. Mahkeme salonuna şik bir elbise ile gelmiştir. Celse açılınca genç kız, hakkındaki isnadı reddede. &i rek demiştir ki: — Ruhsatsız doktorluk yaptığım doğru değildir. Ben doktorluk yapmı- yorum, sadece müracaat eden hasta- ların ıztıraplarını hafifletiyorum. Bu suretie bunlar iyileşiyorlar... Küçük yaşımdanberi geceleri bir türlü uyku uyuyamıyorum, Beni birçok doktorla- “ra götürdüler, uyku ilâçları verdiler, hiç bir tesiri olmadı. Bir gün ecnebi bir doktor beni mua- yene etti ve dedi ki; «Senin vücudün- de her hastayı iyi edebilecek bir şua var. Ellerini hastanın vücudüne koy, hasta iyileşecek, şua vücudünden çi- kacuğından sen de uyuyacaksın.» İşte bu söz üzerine hastaları kabul ederek ellerimi ıztırap duydukları yere koymak suretile kendilerini iyi ettim. Buna mukabil kimseden para iste- medim. — Fakat size verilen parayı kabul ettiniz... « Kabul etmesem budalalık olur- du. — Aldığınız parşları ne yaptınız? — O yalnız benim bileceğim şeydir... Muhakeme esnasında anlaşıldığına göre genç kız bir hastanın resmi, ya- “hud elbise veya çamaşırı üzerinde el- lerini gezdirmek suretile de hastayı iyi ediyormuş... Andrâe Maürel'in şöh- retl o kadar yayılmış, müracaatlar o “kadar çoğalmış ki, mürâcaatçılara s1- © Ya numarası verilmeğe başlanmış. Mâurel ailesi bir çam ormanının ör. tasında Clsirefend adında bir şatoda — yerleşmiş. Burasile şimendifer İstasyo- 2 i ia nu arasında bir otomobil servisi ihdas edilmiş. Otomobilleri de kızın dayısı işletiyormuş. Genç kız son zamanlarda şatoya ya- kın Bezier şehrinde bir şube açmış. Haftanın muayyen günleri orada has. ta kabul ediyormuş. Bunun üzerine Bezler doktorlar birliği polise müraca- at ederek şikâyette bulunmuş ve iş ad- Nyeye intikal etmiş. Mahkeme birçok şahidler dinlemiş» AKŞAM'ın tefrikası AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — Babasının sözleri aklına geldikçe | yavrucuğun coşkunluğu artıyor, İs yan damarları kabarıyordu. Ses çıkar-" .madan ablasının sözlerini dinliyor, lâ kin yavaş yavaş fikrinde bir proje büyüyordu. O sırada hizmetçi aşağıya misafir “geldiğini haber verdi. Tendu kapıya © doğru yürüyerek; — Ablacağım, ben odama gidiyo- “orum, Kimseyi görecek halde değilim. Yemeğe de inmiyeceğim. Çok sinirle. “rim bozuk. İstirahata ihtiyacım var. Odasına girdiği zaman yüzünde öy- — Ole kati bir ifade vardı ki, ablası onu görseydi âdeta ürkerdi. Azımla kendi kendine söylendi: — Madem ki, ablam bile beni kayı- ramıyor. Ben kendi kendimi ümdafaa edeceğim. si Garip bir tesadüf olarak o da Ratip © olsun ihtiyar kadının kendisini siya. rine erd. Hem ona an0p di doktorlarının da tavsiyelerine rlayet etmiş olmalarıdır. Genç kız ilâç filân vermediği gibi doktorların tavsiyeleri» nin tatbik edilmemesini de söyleme- miştir. O yalnız ellerini hastaların üzerinde gezdirmekle iktifa etmiştir! Yalnız şahidlerden biri karısının te- İ in Andrös Maurele müracaat bir mi üddet, son , şiddetli bir Andröe Mavel tir. Bunlar Andröe Maurel'in usulüri- den fayda gördüklerini, genç kızın p&- ra istememekle beraber ne verilirse kabul ettiğini söylemişlerdir. Fakat İşin garibi genç kızdan fayda gördük. lerini söyliyenlerin ayni zamanda ken. Bir hırsız 7 ay hapse mah- | küm oldu Hanife adında bir kız, Yemiş civa- rında bir dükkânde kahve alirken &&- bıkalı yankesicilerden Avni yanına sokularak kızcağızın para cüzdanile 410 kuruşunu çalmış, fakat biraz son- ra yakalanmıştır. Dün Sültânahmed birinci sulh ce- | za mahkemesinde yapılan muhakeine neticesinde Avninin bu suçu sabit olduğu gibi, birçok sabıkaları da bu- | Iunduğundan, yedi ay hapsine karar | verilmiş ve kendisi mahkemede tev. | kif edilerek Tevkifhaneye gönderii- miştir. Bedava terkos tesisatı yapılacak binalar Gayri safi iradı 90 lira olan bina- larda oturanlara tesisat parası alın- madan Terkos musluğu takılıyordu. Şehir meclisinde gösterilen arzu üze- rine senede 150 lira gayri safi iradlı | evlerde oturan kiramlarla ev sahip- lerine de bedava tesisat yapılması ka- Kararlaştırılmıştır. 'Tefrika No.-53 Nâkleden: (Vâ.Nü) lik yapan halası bu izdivecın aleyhin- | de bulunursa kolay kolay karşı gele- mezlerdi. Zirâ çeyizi yapacak, Tendu- yu deruhte edecek o idi, Mesele biran evvel Lütfiye hanımı bulup meram anlatmak! Hâlbuki gel. mesine €pey zaman vardı. Son âldık- Yarı mektupta daha bir ay kalmağa mecbur olduğunu yazıyordu. Genç kiz Adanaya gitmeğe karar verdi. Ablası- na bile birşey söylemiyecek yalnız Ra- tibe meseleyi açacak ve onun le yola çıkacaktı, Şimdi derhal Ratibi görmek lâzımdı. Genç kiz zile bastı hizmetçisini çağırdı: — Hastayım, yatacağım. Yemek de istemiyorum. Beni kimse rahatsız et- mesin, — Perihan hanmmefendiye haber ve- reyim mi? — Hayir. Misafirleri var rahatsız et- me. Zaten yemeğe inmiyeceğimi ket disine söyledim. Sen birşey söyleme! — Peki efendim. Kiz gittikten sonra Tendu yavaşça çağri Meşe amme gın, karısında mevcud olduğunu iddia ettiği hastalıklardan hiç birisinin mev cud olmadığı sonradan anlâşıldığım söylemiştir. Yapılan tedkiklere göre genç kız günde en âz bin frank kazanıyordu. Müddelumumi iddianamesinde genç kızın annesile babasından ayrılarak çocukları himave müesgeselerinden bi- rine verilmesini istemiştir. Mahkeme kararını 27 nisanda verecektir. Ayni mahkemede ihtiyar bir kadın da ruhsatsız doktorluk yapmak cürmi. İ Je muhakeme edilmiştir. Madam Vicu adındaki bu kadın kendisinin masaj mütehassıs olduğunu, gelen hastalara masaj yaptığını iddia etmiştir, Madam Vieu masaj yapmayı öğrendiğine dair bir de diploma göstermiştir. Mahke- me bu mesele hakkında da kararını 27 nisanda bildirecektir. Yangın başlangıçları Dün Taksimde duvarcı sokağında Apostol aparlınının, Fatihte Çar- şambada B. Behçetin evinin, İstik- lâl câddesinde terzi Emorfosun tica- rethanesinin bacalârı tutuşmuş, der- hal yetişen itfaiye tarafından sön dürülmüştür. Beşiktaşta B. Nazminin evile, Çen- gelköyünde Çavuşbaşı fundalığında da birer yangın ihbarı olmuşsa da bu- ralara giden itfaiye; ateşin mevcud ol- madığını görerek dönmüştür. Bir vapurda kaçak afyon bulundu Avrupa limanlarına gaz nakleden Andatis vapuru evvelki gün limanda durdurulmuş ve görülen lüzun üze- Tİne gümrük muhafaza memurları tarafından gemide arama yapılmıştır. Taharriyat neticesinde kaçak olarak on kiln afyon bulunmuş, tahkikata başlarımıştır. du. Akşam olu- gizlene gizlene mer- divenlerden indi, bahçeye çıktı. Ne- | fes nefes sokağa fırladı. Koşa koş: İ yürüyordu. Ratip | olmak için İstinyede küçük bir İ tutmuştu. Tendu bir sandala atladı. devgilisine ya yalı Fakat rıhtıma yaklaşlıkları vakıt te- Jâşla çantasını almağa unutmuş oldu. gunu farketti, Adamcağız kızı tanı- yordu: Zarar yok, küçük hanim yarın verirsiniz, diyerek gitti. İhtiyar bir hizmetçi genç kızı kar. şıladı: — Beyefendi yok efendim. — Nerede? Ne zaman gelecek? — Bir hafta evvel seyahate çıktı. 'Tendu fena halde şaşırdı. Endişe İle sordu; — Acaba nereye gittiğini musunuz? — Biliyorum efendim, Adanaya git- ti. — Adanaya mı? Emin misiniz? — Çok iyi biliyorum efendim. Ken- disi söyledi. Demek Ratip de Lütfiye hanıma müracaata gitmişti. Herhâlde bu se- yahatinden sevgilisini haberdar et- miştir amm biçare Tendu mandıraya uğrıyamamıştı ki, mektubu alsin. Adanaya gitmek için para il kak cil bal biliyor Maarif Vekâletinin bir teşebbüsü Ankarada bir neşriyat Bu kongrede memleketin müstakbel nesriyat faaliye- tinin bir proğrama bağlanması esasları görüşülecek Harf inkilâbinım onuncu yıldönümü dolayısile Maarif Vekâleti tarafından Ankarada Sergievinde tertip edilen <On yıllık Türk neşriyat sergisis İle birlikte Ankarada bir de «Neşriyat köngresi> toplanması kararlaştırık mıştır. «Birinci Türk neşiiyat kongresi» ismini alacak olan bu toplantıda memleketin müstakbel neşriyat faa“ iyetini sistemli ıDara ayrılmış bir programa bağlamak ve bu sahada çalışan bütün resmi ve husus” töşek- küller arasında işbirliği temin etmek esasları araştırılacaktır. Neştiyat kongtesine Başvekilik ve Vekillikler mümessillerile Genel Kur- may Başkanlığı mümessili, Üniver- site rektörü, fakülteler ve yüksek mekteplerle lise, öğretmen okulu ve ilk okul öğretmen ve müfettişlerinin mümessilleri, memleketin fikir adam- Jarı, tâbi, muharrir, gazeteci, mecmu- 4£ı ve matbaacıların mümessilleri da- vet edileceklerdir. Birinci Türk neşriyat kon; görüşülecek mevzular şunlardı. 1 Resmi ve hususi neşir teşek- küllerinin sermaye ve kuvvetlerini âzami verim temin etmek üzere tek- sif ederek işbirliği etmeleri yollarının âraştırılması ve bu et göre umumi bir neşriyat programı 7 2 — Dilimize tercüme etlirile. lerin klâsikler dahil olarak en Tüzum- Tularının senelere ayrılmış bir plânda tesbit edilmesi ve bunların neşri için alâkadarlar arasında iş bölümü ya- püması. 3 — Orta tahsil çağındaki gençlik İçin yazdırılması veya tercüm. lâ- zimgelen eserlerin tesbiti ile-bunla- rın neşri için bir program hazırlan- ması, - 4 — Bir çocuk edebiyatı kütüpha- nesini kısa zamanda vücuda getir- mek için icrası lâzımgelen işler. 5 — Halk için yapılması lâzımgelen neşriyat için yıllara ayrılmış bir prog- ram vücuda getirilmesi. 6 — Yazma ve basma eski kitapla- rmuzdan yeniden neşri icabedeniçrin tesbiti, 7 — Ansiklopedi ve müracaat lü- gatları vücuda getirmek için yapıl ması lâzimgelen hazırlıklar ve işler, 8 — Memlekette telif ve tercümeyi teşvik edecek mükâfatlar ihdasi ve bunların hangi esaslar dahilinde ve- rileceğinin tesbiti, 9 — Hususi neşriyata devletçe ya- pılan yardımın daha verimli ve esaslı bir yola konulması, 10 — Okumayı teşvik etme ve neş- de bile yoktu. Delikanlıyı bulsaydı niyeti ondan borç alıp gitmekti. Halbuki bu | vaziyet bütün plânlarını alt üst etmiş- ti. Şimdi ne yapacaktı? Mülereddid dü. şünüyordu. Köşke dönüp birkaç gün sonra para tedarik ederek kaçmaktan | İ cittim. Kalkamıyorum. başka çaresi yoktu. Fakat ya evden gittiğini farkettilerse, avdetinde baba- sı neler yapmıyacaktı? Belki onu göz hapsine bile alırdı. Hayır, korkmıyacaktı. Bu haksiz hükmün altında ezilmiyecekti, başi ağrıdığından hava almak bahanesile sokağa çıktığını ileri sürecekti. İstinye yolundan hızlı hızlı yürü- meğe başladı. Birdenbire şiddetli bir rüzgâr ağaçları sarstı. Semayı bulutlar kapladı. Gök gürledi ve şiddetli bir yağmur bardaklardan boar gibi in- meğe başladı. Bir saniye içinde yol bataklığa dön- dü, Hava da adamakıllı kararmıştı. Tendu korku içinde deliler gibi koş- mağa başladı, İnce elbisesi sırılsıklam olmuş, vücüdüne yapışıyor; altından terler akıyordu. Köşke yaklaşmıştı ki, bir taşa takıl. dı. Sendeliyerek düştü. Kalkmak iste. di, fakat ayağı öyle sancılanıyordu ki, kımıldamasının imkânı yoktu. Baş ucundan bir 85: — Bir yerinizi Mp mi? - ik ARİN salsa ; riyatı tanıtmak için yapılabilecek propaganda, 11 — Noşriyatın satış ve dağıtma iş- lerini tanzim için almması faydalı olacak tedbirler. 12 -——- Matbaalarımızda işin verimi. ni arttwacak ve kalitesini yükselte- cek tedbirler. 13 — Edebi mülkiyet hakkına dair olan mevzuatımızın günün ihtiyaç- Yarına göre tadili lâzımgelen cihetle- rinin tesbiti, 14 — Kongreye iştirak edeceklerin kongrenin açılmasından en çokeon gün önceye kadar bu mevzularla alâ kadar olmak üzere yapacakları yazılı teklifler, Çanakkalede çalışan kılavuzlar binslankEi motör gönder- di kılavuzlar için bir de bina tedarik larik ediliyor Çanakkale e (Akşam) — Çanakkale boğazından geçen yabancı vapurların ekserisi kılavuz alırlar. Bu kılavuzlar, Denizbanka hayli varidat temin eltik- leri halde kendilerinin Çanakkalede ne muntazam yatacak yerleri ve ne de vapurlara gitmek için imotörlü bir vasıtaları vardı, Geçen yabancı vapur. lara, en fena havalarda bile alelâde yolcu sandalile gidip gelirlerdi. Denizbank bu çirkinliğin ön ak mıştır. Kendi tezgâhlarımızda yapıla- ak 34000 liraya mal olan 6 numara- kılavuz motörünü buraya güönder- miştir. Bu motör, saatte vasati 10 mil almaktadır. Ve en şiddetli deniz- lere mukavemet edecek derecede sâğ- Tamdır. Denizbankın kılavuzluk servis şefi Sait Salâhattin Cihanoğlu, Denizbank yiüfettişlerinden Hamdi Taner ve müs hendis Yaşar da buraya gelerek kıla- vuzlarımıza bir bina yapmak hususun. da tedkiküta başlamışlarsa da netice» de belediye dairesi binasını 15,000 Ji- raya satın ulmağa karar vermişlerdir. Heyet, bina işini hallettikten sonra İstanbula dönecektir. İsviçrede hukuk tahsiline gönderilecek gençler Adliye Vekâleti hesabma İsviçrede tahsil etmek üzere açılan imtihanda dördü İstanbul, biri de Ankara hir kukundan olmak üzere beş genç mu- vaifek olmuştur. İstanbulda kazanan bu gençler B. Muammer, B. Bedi, B, Aduan, B. Ekremden ibarettir, Bu tenba ve karanlıklar içinde yas bancı bir erkeğin yanına gelmesi genç kızı fena halde örktü. Fakat adamın öyle munis, öyle emniyet verici .bir hall vardı ki, Tendunun korkusu sili- niverdi; — Evet efendim, Galiba ayağımı in» -— Müsaade ederseniz yardım ede» yim, — Çok teşekkür ederim efendim. Erkek yaklaştı. Üstü başı perişan dı. Her halde kendisini tanıyan kö- yün işçilerinden biriydi bu! — Koluma asılın. Gideceğiniz yer uzak değilse sizi götüreyim, pek uzak- sa yadım çağıfayım. Bu sözlerden genç kız adamın yer- lilerden olmadığını anladı, her he ise talihi varmış da ona raslamıştı, — Hacet yok. Buracıkta olüruyo- Tum. ' Âdeta taşırcasına adamcağız, köşkün kapısına kadar getirdi. — Kuzum zili çal. Hizmetçi, Tendunun vaziyetini gö- Tünce telâşla: — Aman ne oldunuz efendim! — Birşey değil... Kolumu tut da içeri gireyim. Dur amma önce beni buraya getiren efendiye teşekkür ede- yim, kızl At Motan