B. Bürhan Cahid diyor ki... Bursa Halkevi binasının! Sanat yalnız ve sadece köydenitemel atma resmi yapıldı ... |: <1, ,. Yeni bina cümhuriyet meydanında yapılmaktadiğ köylüden bahsetmek değildir Parti binasını da içine alacaklır “Her romancı kendi yaşadığı içinde bulunduğu muhiti yazar,, İçiçe bir sürü odadan geçtikten son» ra Burhan Cahid Merkayanın çalıştı. ğı yere geldim. Barr hani yanan bir soba... İnsanı terletecek bir sıcaklık. Duvarda bir Amerika haritasile, pala bıyıklı Köroğlunun resmi asılı, Tâ te- peden tavana yakın bir yerdeki dara» cık ve biricik küçük pencereden sert bir hat halinde uzanan güneş ışığı. Burhan Cahid Morkaya ile akads- mi meselesini konuşmadan önce ak- hıma Akagündüzün bazı sözleri geldi, Akagündüz diyordu ki: «Bizde roman kahramanları hiç salonlardan çıkmaz. lar. Dalma monden hayat yaşarlar, Şampanya içerler, dansederier.» Bizde en fazla salon Tora yazan Burhan Cahid Morkayaya sordumi — Akagündüzün bu sözlerine ne dersiniz? Cevab: verdi: — Roman muharrirleri her zaman İçin muhitinin adamlarıdır. Reşad Nuriye bakınız. Kendisinin içinde bu- Hunduğu muhiti ne güzel anlatmışlar. Çünkü muallim ve mektep hayatını, muallim psikolojisini, talebeyi çok iyi bilir. Bu muhilin ve bu psikolojinin içinde yetişmiştir. Mektebi, muallimi, talebeyi çok yakından tanır. Her roman muharriri kendi yetiş. * tiği muhitin hayatına. intibak edecek | ve onu yazacaktır. Bu en tabil şeydir. «Eylülkün kahramanları tamamile Mehmed Raufun kendi muhitinden alınmıştır. Zaten romancı kendi muhitini yaz- yağa mecburdur. Bunun haricine, bil- mediği bir muhite çıkarsa muvaffak olmasına, imkân yoktur. Peyamı Sa. Yâ eğer hasta olmasaydı ve Şişli Etfal hastanesinde yatmasaydı «Dokuzun- €ü hariciya koğuşu» eserini! yazabilir ei Ve bu çok kuvvetli bir eser. ir, i Ta edebiyat kıymetleri o derece değiş- Akagündüz son zamanlarda doğu | Yilâyetlerine yaptığı seyahatten son- Ta oralara dair olan eserini yazmıştır, Hüseyin Râhmi eserlerinde niçin bu Kadar muvaffak olur? Mezarlıklarda çingeneleri kavga ettirir, Bunları not €der. Romanlarının geçeceği yerleri gezer, İşine yarıyacak tiplerle Konu- for. Bunların sözlerini kaydeder. Üstad Hüseyin Rahmi bu hayata Aid yazdığı romanlarda son derece mü- Yaffak olur. Fakat gelin de siz şimdi Ayni büyük roman üstadına bir salon Yomanı yazdırmız. Mâalesef muvaffak Olamaz. Çünkü bu hayatı bilmez. Bir Salon hayatına girmemiştir. Ne dans- e ne şampanya içer, ne seyahat ler, Bunun için de zaten Hüseyin Rah- Mi bu hayata ald eserler yazmağa kalkmaz. Çünkü bir tek Insanın yer: Yüzündeki bütün halk sınıflarınn hayatlarım gayet yakından bilmesine, tedkik etmesine imkân yoktur. Herkes bildiği ve içinde bulunduğu hayatı anlatabilir, Her romancı eserleri ile hayatın bir ifadesidir. Nitekim Hüseyin Rahmi de bir muhitin âdeta Mİ halinde saklanacak bir ifadesi. Bir muharrir «Sen şu muhiti yaza. Le diye zorlanamaz. Çünkü && art adar zora gelmiyen şey yoktur. masa başı, ezbere edebiyat geç» haa tir. Yazacağınız hayata evvelâ intibak etmeniz, o muhl- Sin adamı olmanız lâzımdır. Evvelâ ya- ağınız hayatı yaşıyacak, sonra da ayni hayatı başklarına Miz, Eee Sanat yalnız köy hayatını, - Yyü anlatmaktan ibaret değildir. ON VE şehir de bizim umumi hayati mıza dahil deği midir? Köy hayati- mızda vardır da sal, salon hayatın hari- ginde birşey mi? a dağgi 2 B. Bürhan Cahfâ — Bizde bir edebiyat akademisi ku- rulmasını lüzumlu bulur musunuz? — Bence bir edebiyat akademisinin hiç lüzumu yoktur. Daha lisanı işlen- | memiş, grameri tecessüs etmemiş bir dilimiz var. Sonra birçok yerlerde de aküdemi esasen akademik mahiyetini ! de kaybetmiştir. Buraları birer men. | faat, partizanlık yerleri olmuştur. Bu-| ralardaki akademilere girmek için kiymet sahibi değil- günün adamı ol- mak kâfidir. — Fakat böyle bir akademi Kurul mak üzere olsa buraya aza olarak kim- deri ta ederdiniz? — Vallahi harfler değiştikten son- ti ki... Ben bu suni karşısında bir ke- re daha kaldım. Bu akademi için ilm cephesinden aklıma Fuad Köprülü ge- liyor, edebiyat cephesinden İse Hüse- yin Rahmi... — Bir edebiyat mükâfatı konulma- sına taraftar mısınız? — Buna çok taraftarın .Hakikaten her sene o yıl içinde çıkan edebi eser. leri bitaraf bir heyet tedkik ederek bunların içinde inkılâba, cemiyete, "Türk dilinin ilerlemesine en ziyade hiz. met etmiş, kıymetleri ayırmak ve bun- lara birer mükâfat vermek çok yerin. de bir hareket olur. Bilhassa mükâfat bakımından çok okunan, popüler eserleri son derecede nazarı dikkate almak gerektir. Bugün memlekette okuyanların miktarının çoğalmasını can vesyürekten istiyoruz. Bunun için popüler yazıcıya, çok oku» nan yazıcıya pek ihtiyacımız vardir. Bugün muharrirlerimize düşen vazife- lerden biri de Ahmed Müthatın jestini yapmaktır. Sonra biraz evvel biz de edebi kıy- metlerin de çok değiştiğini söylemiş- tim. Eski harfler zamanında, okuyan. lar azdı. Eskiden okuyan sâdece bir klik vardı. Şimdi okumak ihtiyacında olan bir millet var. Ve bunlar da oku- yorlar. Bunların tanıdıkları, (o bildikleri edebi kıymetler başkadır. Şimdi ye. ni harilerden sonra okumuş kimselere sorunuz. Belki içlerinde Abdülhak Hâ- midi tanımıyanlar bulunacaktır. Fa- kat buna mukabil çok okunan bazı kimseleri söyliyeceklerdir. En beğen- diği romancı olarak faraza size Aka- gündüzü veya Yasariyi söyliyecekler- dir. Yeni harflerle beraber ortaya oku- yan bir kütle çıktıktan sonra edebiyat- çılara verilen kıymetler de çok değiş. miştir. — Bu anket dolayısile tiyattomu. zun pek geri kaldığı hakkında da bir çok fikirler ortaya atıldı. Siz ne der- siniz? — Vallahi ben tiyatroya gitmem. Esasen tiyatroya.da pek büyük bir Kıy- met vermem, Fakat bu ayrı ve uzun | bir meseledir, Bunun için bu mesele yi karıştırmayalım. — Memlekete tiyatro havasının azaldığı söyleniyor? — Yalnız bizim memlekette değil her tarafta tiyatroya karşı rağbet eş | kisi kadar değildir. Geçenlerde çok meşhur bir tiyatro müharririnin bir makalesini okudum. Sinemanın yalnız tiyatroya değil, Ro. manada darbe vurduğunu ileri sürü, yor. Bu da doğrudur. Sinemarın te kemmülünden sonra Roman da eski rağbetini kaybetmiştir. Çünkü insan. lar artık bir romana birkaç gününü vermektense ayni mevzuu bir sinema- da, hem de daha canlı olarak bir iki saat içinde seyredivermeği tercih edi» yorlar, bur itibarle romanın dâ istik- bali pek emin değildir. Ancak buna mukabil bir okuma zevki vardır. Bu- nu sinema temin edemez. İşte'roma- nı da tutan budur. Hikmet Feridun Es Reisicümhurun Ankara Halkevini ziyareti Reisicümhur İsmet İnönünün Ankara Halkevinde açılan sergileri siyaret ettiğini yazmıştık, Yukarıdaki resimde Reisicümhur Halkevinden çıkarken görünüyor, Bursa (Akşam) — Yeni Halkevi binasının. temelatımı, Halkevlerinin. yıldönümünde merasimle yapılmış- tır. Vali B, Şefik Soyerin bir nutkile başlıyan merasim pek kalabalik ol- muştur. Bursa Halkevi için bilhassa $on iki yıl içinde bina ihtiyacı şid detle hissolunuyordu. İlk önce, mey- cud binalardan birine taşınması dü: şünülerek giderilmek istenilen bu ih- tiyaç, Halkevi faaliyetlerine uygun bir yer bulunamamak yüzünden hal Jedilememişti. Nihayet Bursa Halke- vini Bursalıların yapması esası Üz rinde yüründü. Valimizin teklif ve Bursa münevverlerinin sevincile ter- viç ettikleri bu şekil, günden güne kuvvetlendi. Beş kişilik bir komite bu işi düzenledi ve yirmi bih Jiralık ilk teberrü sermayesi teşekkül etil. Buna Bursa vilâyet meclisi yirmi üç bin, Bursa Belediyesi de'yirmi bin 1i- ya ilâve ettiler. Merkezin on bin lira- lık yardımile; toplanan paranın ye- künu 73 bin lirayı buldu: Halkevi binasının tamamı için yüz yirmi bin liralık bir proje yaptın mıştır. Bunun yetmiş bin liralık esas» lı kısmı, altmış dokuz bin liraya iha le edildi. Bugün temeli atilan bu k- sım, önümüzdeki ağustos sonunda bitmiş ve Bursa, en güzel binalardan birini yapmış olacaktr. Yeni Halkevi binası, Cümhuriyeb meydanında, şimdiki Parti binasınm yam başındadır. Parti binasını da içine alacaktır. Halkevi faaliyetleri nin hepsini birden yürütecek şekilde hazırlanmıştır. Bayan Münevverie EB. Abidinin müşterek projelerine gö- re yaptırılmaktadir. Binaya yardım teahhüdünde buulnan ve bu teahhü- dü önlemiş olanların isimleri, bir lis- te halinde yazılarak bir şişe içinde temele konmuştur. Aynı gün Parti binasında Halkevi ar komitesinin resim kursu talebele» rinin resim sergisi de valimiz tara- fından açılmıştır. Eiliye yakın tale- benin üç yüzden fazla tablosu teşhir edilen sergi, Halkevimizin dokuzun- | cu resim sergisidir, Resim öğretmeni | ressam BH. Kenanm büyük bir fera- gatle çalışarak yürüttüğü resim kur- su, gittikçe Kiymetlenmekiedir. Bu seneki sergide daha ziyade peyzaja çalışıldığı görülmektedir. Bursa gibi Bursa yeni Halkevi binasınm « temeli atılırken tabiatın bin bir güzelliğini taşıyan bir muhitte resim sanatınm süratle ilerlediği ve gençlerimizin büyük bir kabiliyet gösterdikleri takdirle mü- şahede edilmektedir, Gene ressam B. Kenan tarafından, bir buçuk yıldanberi toplanan eski Bursa tezgâhlarında dokunmuş çok kiymetli kumaş parçalarından mey- dana getirilen kolleksiyonu da, Bele- diye binasında bir sergi halinde teş- hir ediliniştir.. Dicle kabardı Cizre (Akşam) — Yağmurların son günlerde fazla yağmasından Ditle nehri kabarmış ve karşı yaka ile münasebet kesilmiştir. Nehir üze- rinde bir köprü olmamasından kışın münakalâtta büyük müşkülâta ma. ruz kalınıyor. Diele üzerinde kurula- cak bir köprü Cizre iktisadiyatırı terakki ve inkişafa kavuşturacaktır. KÜÇÜK İLÂN okuyucularımız arasinda EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ vasıtadır. Alim satım, kira işlerin. de İş ve işçi bulmak için istifade ediniz! Gayrımübadiller Tasfiye halinde maliye vekâlefinin bir izahı Maliye vekâletinden: Gazetenizin 18/Şnbat/1939 tarihli nüshasının 7 in- ci sahifesinde neşrolunan ve'gayrimü- badi istihkaklarının: tesviyesi hakkın. da olan yazınızda; 1 -- Gayrimübadillerin ekseriyeti elinde bulunan istihkak mazbataları- nın İngiliz lirası veya drahmi olarak tanzim edilmiş olduğu; 2 — İstihkak mazbataları İngiliz li- rası veya drahmi olarak tanzim edilip mukabili Türk lirası tayin edilmiş olanlara da 2523 sayılı kanunun neşri tarihindeki kur üzerinden tahvil veri- diği; 3 — Evvelce gayrimübadiller komis- yonu tarafından yapılan tevziatta İs- tihkak mazbatasının tanzimi tarihin. deki kurun esas ittihaz olunduğu; 4 — Yukarıda yazılı usulün tatbiki yüzünden gayrimübadil istihkakları- nın ödenmekte olan 6 5 miktarının * Se tenezzül ettiği zikrolunmakta- dır. i Halbuki: 1 — Gayrimübadillerin ekseriyeti elinde bulunan istihkak mazbataların» da ecnebi parası esas ittihaz edilmiş değildir. 2 — İstihkak mazbatalarında İngi- Wiz lirası veya drahımi yazılı olanlar iki kısımdır; A) Ecnebi parasile konan kiymet zikredilmekle beraber bu kıymetin Türk parasile tutarı yazılı olanlar; B) İstihkak mazbatalarında yalnız İngiliz lirası veya drahmi gösterilmiş bulunanlar, Bunlardan «A» kısmında bulunan- lar istihkak mazbalalarında yâzılı Türk parasını tamamen ulmaktadır. lar. «B» kısmındaki eşhasa gelince; bunların ellerindeki itihkak mazba- taları ecnebi parası esi vittihaz edile. rek tanzim edilmiş bulunduğundan ve hazinenin bu eşhasa olan borcu mazbatalarında. yazılı ecnebi parası olduğundan bunlara yapılacak tedi. yatın kanunun neşri tarihindeki kur üzerinden hesap edilecek Türk parası olmak icabeder. Nitekim, İngiliz lirâ. sı yükselmiş bulunsa idi hazine ayni tarihteki kur üzerinden lediyat yapa» cak ve bu takdirde alacaklılar lehine bir fark hasıl olmuş bulunacaktı, 3 — Evvelce gayrimübadiller komis. yonu tarafından yapılan tevziatta da bu esas nazarı dikkate alınmış ve tey. ziat tarihindeki kur üzerinden tedi- yat yapılmıştır. 4 — Gayri mübadil istihkakları yüz. de (3) olarak değil 3523 sayılı kanun mucibince-2. 10 olarak ödenmektedir. Ancak; başkasına temlik edilmiş olan istihkak mazbataları 96 5 olarak öden- mektedir. Bu itibarla, gayri mübadil istihkak. Jarı mukabilinde yapılan tevziatın 96 3 e tenezzül ettiği de mevzuubahs ola miyacağından, keyfiyetin gazetenizin aynı sütununda neşri rica olunur.