23 Şubat 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA | Mukavele şeraitinde İ altmış noksan! | Karadenizde seyahat etliğim sıra da bir kaptanın, elden düşme köhne Vâpurlardan nasıl şikâyet ettiğini, «Artık bu müstameleilikten vazgeç- meli, yeni vapur almalıyız! Kaça mal olursa olsun!» dediğini yanık yanık anlatmıştım, Hiç te mirasyedi olmuyan, ilk ser- mayesini bu Cümhuriyet devrinde dir şimlen tırnağından arttırarak birik- tiren bu devlet ve millet, nihayet si- parişlerini yaptı: İktisad plâmmız mucibince gıcır gıcır yepyeni yirmi altı vapur ısmarladık. Deniz... Vapur... Kim sevmez?... Ço- cukluğumuzda bile, resim diye ilk ön- ce bunları çizmeğe heveşleniriz... Ha geldiler, ha geliyorlar, diye ge- lin bekler gibi bekledik... Ve çıkagel- diler... Geliş amma ne geliş... Bu ye- niler o köhnelere rahmet okutacak gibi... Daha şimdiden nakavt oluyor lar... ser Dünkü gazeteler şu haberleri veri- yordu: 1 — Trak öyle derme çalma malze- me ile yapılma imiş ki, Mudanya is- kelesine fırtınalı bir havada azıcık şöyle dokunuvermiş. O günden sonra ya, 19 metre uzunluğunda bir çö- küntü olmuş... | En müessifi de: 3 — Etrüsk vapurumu tedkik eden heyet, bu vapurun şarinamesindeki esaslardan 68 tanesine riayet edilme diğini tesbit etmiş. (Adedi yanlış oku- madımız: Altmış() | Bir perde daha müessifi; 4 — Pabrikndam sormuşlarmış' «Etrüsk evsafındaki gibi yapmasak, ne dersiniz?» Buna da - Krup maha- filinin Iddlasına nazaran - cevap've rilmediği için Tırhan ve Kadeş gene o evsaltaymış.. Dördüncü de, ayni tarzda bitmek üzereymiş.., 3. Bilmem ki bu sütunun karileri unutmuş mudurlar; Vapurlarımız dedikodu mevzuu olmadan evvel, - ben ki, alelide ve egayri mütehas- sıss bir vatandaşım - yeni gemiler hakkındaki müşahedelerimi «çerden çöpten» diye efkârı umumiyeye hil dirmiştim. Bir mütehassıs heyetin tesellüm için bilmem nerelere gidip te «muva- fıktıri» demesi; tesellimden sonra da, şersitte 60 aded noksan çıkması Vali Ankarada B. Lütfi Kırdar stadyom işile meşgul oluyor Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kir- darın Ankarada meşgul olacağı muh- telif Belediye işleri arasında Dolma- bahçede eski Tstablıâmire binalarile Dolmabahçe gazhanesinden tefrik edilecek bir kısma yapılacak stadyom. işi de vardır. Veli, bu binaların hü-, kümelten Belediyeye devrini intac edecek ve istimlâk edilecek binalar hemen yıktınlarak sladyomun inşa- | sına başlanacaktır. Vali, bundan başka, Gazi köprüsü nün iki başımda açılacak olan yollar için Umumi meclisin verdiği salâhi- yete göre bir buçuk milyon liralık is- tikrazın da temini'ş meşgul olacak- Ahırların nakli Belediyede bir toplantı yapıldı Halkın sıhhatine zarar veren, ş8- hir dahilindeki ahırların fenni bir şekle konulması ve münasib mahal- lere nakledilmesi hafzıssıhha kanu- nn iktizasındandır. Bu kanunun tabik mevkiine ko- nulması kararlaştırılmış ve Latbikat- İs halkın ve alâkadarların mufa- zatrır olmaması için tedbir almak üzere dün belediye sıhhat müdür- lüğünde bir toplantı yapılmıştır. Belediye sıhhat müdürünün riya- set! altında yapılan bu toplantıda kaza kâymakamları, belediye doktor ları ve belediye ser mühendislerile “baytarlar bulunmuştu. Toplantı sonunda, yeni yapılacak ahırların mevkilerini ve fenni şekil- lerini tesbit etmek üzere, plânların ser mühendislere havalesi kararlaş- tırılmıştır. Bu itibarla her kazanın ser mühendisi belediye dektorile is- tişare ederek yeni ahırların. plânları- ni yapacak ve mevklini tayin ede- cektir. İstanbul köylerinden bazıla- rının isimleri değişti Dahiliye Vekületinden gelen bir emre göre, İstanbulda Yeşilköyün Mahmud bey nahiyesine bağlı Avaz köyünün Ateş alanı, Litros köyünün Esenler, Violos köyünün Güngör, çift Burgaz köyünün Dağcılar, Ayağa köyünün Kirazlı, Nifos köyünün Ko- casinanı, Ayayorgi köyünün Kayaba- şı isimlerile anılmaları bildirilmiştir. Karilerimizin mektupları Doktor ve ilâç işinin tanzimini > istiyoruz Doktor ve ilâç işi hakkında bazı karilerimizden aldığımız balıdır. Bunlar elbefte mutad şekil- de Kontrol ediliyor, Lâkin bir de fev- kalâde tarzda ve kik kırk yararak tedkik edilsin. Pek çek ihtikârlara raslanacaktır. 2 — Erzacılar, rekabetin harab edi- ci şeklinden masun bir hale getirii- miştir. Her mıntakada muhdud mü- essese vardır. 'Dienrellerini rahat ra- hat ediyorlar. Büns muksbil, onlar da gayri tebilliklerden ehaliyi ma- sun kumalıdırisr. Meselâ müstah- zare kabinden ilâçlar bile bie bir eczinede aynı, diğerinde ayrı fiatler- dedir: Kati zapt ve rapi altina alı- nacak bir iş te budur. 3 — Nöbetçi ecaime gibi, nöbetçi doklor usulünün de semtlerimizde tecmürü tHizımdır. Zira hastası olan gece yarıları kapı kapı dolaşıyor, Hem doktorların hayatındaki intizam bo- zuluyor, hem de çağınlan doktorun gelmek istememesi haztaya zarar vo- riyor. İhtilâfları, kavgalar, fuzuli masrafları, kıymetli vaktin Siyami muelb oluyor. Hele bi sonüncu teşki- Yt, bir an evvel yapılmalıdır. Evvelce de yazmıştık. Bu derece makul bir fikrin tatbik edilmemesi şaşılacak şeydir. Iki hırsız yakalandı Ça Kaldırımcı Kozma, Palto hırsızı Kemal Beyoğlunda Tan ve Lükse Divanyolunda Bozkurt, Fatihte Halk, $ Sultanahmedde Adliye, Şule, Çem- berlitaşta Diyarbakır kiraathanele- mik olunmaktadır. Üç evin bacası tutuştu Heybeliadada bayan Hüsniyenin, Aksarayda kuyumcu Salihin, Yeşil köyde benzinci Nizameddinin, Şehre- mininde B, Adilin evlerinin bacaları tutuşmak suretile yangın başlangıcı olmuştur. Derhal! yetişen itfaiye grup- arı ateşi olduğu yerlerde söndür- müştür. ei ” Klâkson mu? Şoförler klâksona müsaade edilme- sini istiyorlar Şoförler ecmiyeti, Belediyeye müra- caat ederek klaksonun yeniden kulla” rılmasına müsaade edilmesini İste- miştir. Şoförlerin iddiaları şudur: «Bütün medeni memleketlerde otomobiller klâkson kullanırlar. Korne, iptidal bir işaret âletidir. Çünkü işaret ver- meğe mecbür olan şoför, bir elile di- reksiyonu idare ederken, diğer elile de korne çalmak mecburiyetindedir. Bu hal, kazalara sebebiyet veriyor. Şehirdeki kazeların önünü âlmak için eskisi gibi klakson çalınmalıdır.» Şoförlerin bu müracaati Belediyece tedkik edilmektedir. Denizbankta Komisyonlar dün de tetkik- lerine devam ettiler Denizbankın muhtelif işleri üze rinde tedkikat yapan komisyonlar ça- lişmalarına dün de geç vakte kadar devam etmşilerdir. Hamburgdaki Blohm Voss tezgâhlarına sipariş edilen Karadeniz tipi 5300 tonluk üç büyük geminin sipariş tarzı üzerinde de du- Tulmuştur. Almanyaya ısmarlan- mış olan büyük vapurların vaziyeti ve sipariş şekli tedkik edilmektedir. .Müskirat ve kara nakil i vasıtaları cemiyetlerinin ” toplantısı Müskirat âmilleri cemiyetile Mo- törlü kara nakil vasıtaları cemiyeti senelik toplantılarını dün yapmışlar dır, Motörlü kara nakil vasıtaları ce- miyetinin toplantısında, şoförlerin âi- lekleri görüşülmüştür. Okunan bir senelik faaliyet raporunda bütün na- kil vasıtalarının yeni plâka aldıkları bildiriliyordu. Yeni idare heyeti seçi- mile toplantıya nihayet verilmiştir. Senelik faaliyet raporundan anla- “şıldığına göre, İstanbulda 700 husust otomobil. 850 taksi, 115 otobüs ve 611 Yaprak Aşıs BURHAN CAHİD Sahife 3 © İSTANBUL HAYATİ Biraz da buralara “bakılsa! Gülhane parkının önüne çıkacak. tuk, Meserret kıraathanesinin yanın. dan saptak. Kaldırımları düzgün, par- ke taşlam yeni döşenmiş, temiz, geniş bir cadde. Bu baştan bakınca karşı. dan parkın duvarları görünüyor. Rahat rahat yürüyorduk. Fakat biraz ilerileyince yeni kaldırımlı, düz- gün cadde birdenbire sola kıvrıldı. Dö- nemecin başında manzara değişti, Çarpık çurpuk, taşları sökülmüş, çu- kurlarına çamurlu sular toplanmış; sendelemeden, zıplamadan yürünemi- yecek bir yola girdik. İlerideki tamir garajından çıkan bir otobüsün saçtığı zifoslardan kaçmak için kenara çekil. mek istedik. Asfaltları parçalanmış, yamrıyumru kaldırıma çıkar çıkmaz ikinci bir çamur serpintisine tutul duk. Taş basamaklı bir kapının önün- de başı beyaz sargılı, kızıl yüzlü bir kadın elindeki kova ile eşiğin üstüne suyu döküp olanca kuvvetile süpür. geyi savuruyor, Arkadaşım: — Pardon bayan. Biraz müsaade ederseniz geçelim. dedi. Kadın hafifçe başını kaldırarak kaş- larını çattı, homurdandı: — Karşıdan geçemiyor musun?.. Ve öleki bakracı da döküp süpür- geyi daha şiddetli savurmağa başladı. Mecburen süpürge zifoslarının üzerin- den atlayıp geçtik. Birkaç adım ileri- de yol tekrar kesildi. Sırtında koca- ne kaldırımdan çamurlu yola inme. ğe mecbur olduk. Fakat beygiri büs- bütün hiddetlendirmişiz. Birdenbire gerilerek öyle bir çifte savurdu ki, bi- rimize dokunsa herhalde hastaneye bile lüzum kalmazdı. Biribirimizi ite- rek çamür gölcükleri arasından ka- Çışırken evin önünde müşteri ile mü. nakaşaya tutuşan ekmekçi hiddetle haykırâr: — Koskoca yolu bıraktınız da bey- girin yanında ne arıyorsunuz? Hay- vanı örkültünüz, sarsıntıdan sandık- taki ekmekler bozuldu. ğın ortasına kadar uzanan soba bo- rusundan düşen iri bir kurum dam- Tası bizim arkadaşın gri şapkasını ber bad ettiği gibi bej renkli paltosunun Cemal Refik rü, başmüdürlerle temas etmek üze re çıktığı tetkik seyahatin#en dön- müş, tetkik ve temasları üzerinde öbür taraftan onlar topluyorlar!.. m İk dinli mA alin. kl ink yel