Karısının katili doktor 1 kaç erkek arkadaş, yemekten | sonra toplanmış, konuşuyorduk. Gü- | in nasıl y rkes mütaleasını söylüyordu. — Mesele mevzuun heyecanlı olup olmamasındadır... Yazması bir şey değil... İş, hayatta böyle bir vakaya — Ben muharir değilim, dedi, Ma- amafih size gayet enteresan bir hikâ- ye anlatabilirim. İçinizde piyesine mevzu arıyan varsa bundan istifade edebilir. Hepimiz memnuniyetle kulak ka- barttık, O, etrafının bir alâka halka- sile sarılmasından memnun, koltuk Eu içine gömülerek anlatmağa baş- Jadı *Eski bir hikâye.. Bilirsiniz ya... Ben eskiden sefaret kâtibiydim. Viyanada uzun zamanlar bulundum. Orada tanıdığım, kalb mütehassısı meşhur bir doktor vardı. İsmi profesör Arnold'du. Elli beş yaşlarında olan bu adamm pek çok müşterisi vardı. Cidden şık giyinen kibar halli bir errekti... 'Tam Avus- turya sosyetesinin zarif bir tâpi Fakat mavi gözlerinin çelik gibi soğuk bakışı, insanı irkitiyordu O sıralarda gene Avusturyada yaşıyan bir Rüs ailesinin kızını tedavi etmek- teydi, Bir anevrizm başlanğıcı... Matmazel Katya, çok güzel bir kız- dı. Düşünsenize... Bir erkeğin kıza 50- kulması, göğsüne başını dayaması, kalbini muayene edişi... İnsan dok- tor dahi olsa lâkayıd kalamaz! Profesör, az zaman içinde genç kr za âşık oldu. Babasından onu isteği, Rus allesi şatafatlarna rağmen, sıkıntı içinde yaşıyan insanlardı. Bu teklifi büyük bir memnüniyetle kabul ettiler. Katya az müddet içinde Praw Doktorin oluverdi. Hekim, genç kadını hem hastası, hem karısı olarak son derece seviyor- du, büyük itina İle tedavi ediyordu. Bu muaşaka, hassas Viyanalılara pek hoş göründü. Günden güne sıh- hati iyileşen Katya artik sösyetelerde görünüyor, hattâ arasıra dansbile | ediyordu.» İçimizden biri sordu: — Kalb hastalığına rağmen mi? «— Evet... Genç kadın o kadar İ eşti ki kocası, yorulmaması şartile, Arasıra dans etmesine müsaade edi- yordu. Maamafih zannedersem ettiği- ne edeceğine pişman oldu, Zira pek kıskançtı. Güzel Katya'nın etrafım saran gençler arasında kendisile mü- temadiyen dans eden Blozeviç isimli bir binbaşının oluşu hiç de hoşuna gitmiyordu. Madam Arnold'u her dansa kaldiri- Şında, kolları arasında hafifce sıktı- gı anlaşılıyordu. N Belki iki genç ve güzel insan ara- sında ezeli ve ebedi maceralardan bi- | ri burada da başlamıştı.» —E... Sonra?... «— Ne olacak?..; Doktor, günün birinde bir paket mektup yakaladı. — Mektup macerası... Pek modası geçmiş bir trük... Tiyatroda işe yara- — Aman canım... Ben size olup bi- teni anlatıyorum... Siz mademki edib-| #iniz, istediğiniz şekle çevirin... — Koca, mektupları bulur bulmaz başına gelen felâketi anladı, değil mi? — Öyle. — Anlar anlamaz da derhal inti- kam almağa karar verdi. — Aman; Pertev!... Eğer hikâyeyi gen biliyorsan kendin anlat. — Hayır azizim. Bilmiyorum am- ma, keşfediyorum... Meslek icabı. Demek adamcağız intikam alıyor!... — Evet... Hiç bir zaman cezası ve- | Yilemiyecek bir cinayet izliyerek, — O halde nasıl bilindi? — Doktor sonradan anlatm i Katoliklerin itirafı cürüm etmek âdet. leri malüm... Bu i bir Kaç kişiye dökmü — Meseleye gel, meseleye... Arkadaşımız, fena halde kızmağa başlamıştı. Homurdandı — Artık bir şey anlatacak değilim... Boyuna lâf; kesiyorsunuz. Pertev, istihza ile; tiyaçla derdini İ anevrizm bütün | man... — Canım, kızma... Biz tiyatro üs- Jübile konuşmak, uzun tiradlar yap- mak zahmeline seni sokmuyoruz. Genç muharrirlere. boyuna nasihat ederim: Piyeslerimizde uzun uzadı” ya edebiyat yapmağa kalkışmayın... Öyle tiyatrolar vardır ki, bir şatafatlı sanat yüzünden tutulmamışlardır. Bir istiarenin ne felâketler getirece- ği bilinemez... Meselâ Yomantikler... Ev sahibi bağır- dı; — Sus!... Allah aşkına sus, Per- tev... Bedri am Yatsın... Arkadaşımızın bin rica ile gön- lünü yaptık; Hi- kâyesine oOGevam etti — «Feci bir in- tikam... e Yalnız onun mesleğinde- deki bir adamin yapabileceği Obir Katyanın tama- mile sıhhatine ka- vuştuğunu biliyor. du. Bu kalb mü- tehassısı, iki sene, büyük bir aşk ve itima ile tedavi et- tiği karısının ne vaziyette olduğu- na vakıftı, Yenmek üzere olduğu hastalığı tekrar kadının vücudünde diriltme- ğe karar verdi. Öfkesini yenerek me- raklı ve kıskanç bir koca vaziyeti ta- kındı. Kendisine ihanet eden Katya” yı mütemadi heyecanlar içinde yaşat- | tı Okuduğu mektuplardan, fan biribirini aşkla sevdiğini öğrenmişti. Bu hak den istifadeye çalıştı, Onları tama- mile biribirlerinden ayırmaksızın, ara- sıra randevularına bin bir kurnazlık- ikl âşı- İ la mani oluyor;, muhavere elmelerin& fasıla verdiriyor, böylelikle, hayatla- nı, aşklarını zehirliyordu. Bu heyecanlı ve ızdıraplı günleri yaşadıkça, Katya'nın da sıhhati, git- gide bozuluyordu. Doktor karısını vaktile nasıl yavaş yavaş iyileştirdiy- se, şimdi de onu adım adım ölüme sevkediyordu. Kurnaz adam, kalbi çarpdıran ve kanı şiddetle cevelân ettiren anlâar- dan sonra, sakin ve hazin günler ya- şatarak, kanı kâlbde dondururcasına durdutuyordu. Sonra birdenbire, kıskançlığını W- nutmuş gibi, göz yaşlarile karısına sokularak soruyordu: -— Nen var, Katya?... Anlıyamıyo- rum... Teessürden eriyor gibisin... Benimle mesud olamıyor musun? Ve mahküm ettiği kadında hasta- lığın ilerlemesini şeytani bir zevkle seyrediyordu. Altı ay sonra a'raz arttı. Çarpıntı- Jar çoğaldı; (o baygınlıklar sıklaştı; şidetile göründü. Bu sözleri söylerken Perteve doğru dönerek ilâve etti; - Maşa'lah sözümü kesmiyorsun... Ne oldu? İkinci sahneye girdik... Sonu?... Sonu ne olacak?... Merak ediyorum... İşte sonu... «Bir akşam, doktor hışımla karısı- | nin yanına geldi Öfkeyle bağırarak: — Mer şeyi biliyorum... dostunuzdur. Zavallı Katya. Bembeyaz kesildi. Dudakları morardı. — Öldürün beni!... - dedi. Erkeğin de yapl/ı buydu amma: — Ben, bir kadına karşı el kaldır- - dedi. - Şeriki cürmünüz, bu müşterek kabahati öder... Onunla bugün düello ettim... Kendisini öl dürdüm. ç kadın baygın bir #urette ye Blozeviç yalan söylemişti. Çünkü si- lâh atmakta mahir olan binbaşı ile çarpışmağı düşünmemişti Karısının yanına diz çöktü. Nam- zmı yokladı. Kalb benüz atıyordu. Katya ölmemişti ne derece derin bir | Zalim herif, onu ayılttı. Kadın kendine geldikten sonra: — Haydi kalkın!... Balo elbisenizi giyin... Elmaslarını takın... Fransız sefaretine davetliyiz, Baloya gidece- ğiz. R — Gidemem... Gidemem... — İmkânsız... Mutlak geeceksi- niz... Filhakika Blozeviçle düsilomun * sebebini bir kumar kavgası diye yay- dım amma, ne olsa herkes şüphelidir, Sizi bu akşam yanımda görmezlerse dedikoduyu mucib olur; Jekeleniriz. Haydi giyinin... Beraber gelin... Biçare kadının itaatten başka ça- resi yoktu, İzzeli nefsini kırdığı bu adama karşı gelemezdi ya... Izdırap içinde hazırlandı ve kocası onu balo- ya sürükledi. Bitap bir halde bir koltuğa otur- du. Kapıda uşak, her gelenin ismini bağırarak, haber veriyordu. Doktor, pür azamet göğsünde ni- şanlarile, karısının koltuğu arkasın- da, ayakta duruyordu. Bir aralık di- şarı baktı ve Kalyanın kulağına eği- lip sanki bir kompliman yapıyormuş gibi, yavaşça: — Alçak kadın! dürmedi, değil mi! Biçare Katya: — Mantteessüf... . cevabını verdi. — O halde kapıya bak da saadet öldürsün! . Izdırap seni öl- - dedi, Yemeklerinizin lezzet ve nefa- setini, ancak ÇAPA MARKA BAHAKATINI Kulanmakla kuruştar, ADYOLIN Bu sırada, gür sesile uşak: — Binbaşı Baron fon Blozeviç - di- ye bağıriyordu Genç zabit, mütebessini, içeri gir- di ve âdeti üzere, gözlerile metresini aradı, Kadın, yerinden fırlamış, süsüne, tuvaletine rağmen, yemyeşil, korkunç bir haldeydi. Perişan bir nazarla sev- gilisine baktı, Ve elini boğazına götü- rerek yere yikildi. Bu sefer, üm âni olmuştu. Müdhiş bir kargaşalık husule gel- di. Doktor karısının cesedi üzerine yatmış, inliyordu. Blozeviç'i arkadaş- ları dışarı sürüklemeseydiler, büyük bir rezalet olacaktı. Davetliler dağıl- dı. Ziyafet yemeği uşaklara kaldı. Sefir, son derece üzüldü. Zira bu | balo için harikulâde güzel kotiyon- | Jar ısmarlamıştı.» | Bir an her kes suslu. Sonra ev sahibi sordu: — Doktor ne oldu? — Söylediğim gibi... Cinayetini an- | latmak boşbağazlığında (o bulundu. | Kendisini cezalandıracak bir kanun | maddesi olmadığı için tabiatile kur- tuldu. Fakat Viyanada da artık yaşı- | yamadı. Efkârı umumiye onu aforoz | etti. Şimdi Varşovada kalb mütehas- &ıslığı ediyormuş ve çok müşlerisi varmış. Ne dersiniz mevzuuma?... İyi bir piyes olamaz mı? Pertev, omuzlarını silkti. — Azizim!... »- dedi. » Bu, Oktar Föyye'nin meşhur Jüli'sinin takdili bir sahne eseri olur. Nakleden: (Vd - Nâ) ———— —ğ—— aa İstanbul Milf Sanayi Birliğinden: 71/1/939 tarihinde ardi mükarrer sene- Uk heyeti umumiye toplantısında nizam- namenin 14 üncü maddesine göre icab eden ekseriyet olmadığından 28/2/939 salı ü saat 15 e tehir edilen bu içtimaa Birlik âzalarının teşrifleri rica olunur. Ruzname: 1 — Senelik mesai raporu, 3 — Senelik hesap raporu. 3 — Nizamnamenin baz alhıkâmında 3512 sayılı kanuna göre yapılacak tadilât. | Toros Gençler Birliğinden! 28/11/030 cumartesi günü saat 14 de Eminönü Halkevinde yüksek tahsilde bu- | Yunan Toroslu Gençler yılık kongrelerini yapacaklardır, Kongre rüznamesi: Nizam- namenin yeni cemiyetler kanununa göre tadili, 938 - 939 idare ve mürakabe he- yetlerinin raporlarını ve yeni idare he- yeti intihabını havidir. ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız i Le i çarşafı 250 adet çelii yalı karyola alı- nacaktır. Kapalı zarfla eksiltmesi 10 mart 939 cuma günü sâat 15 de 'Tophânede Levazım âmirliği satınal- ma Ko. da yapılacaktır. Tahmin be- deli 6462 buçuk Vira lik teminatı 484 lira 69 kuruştur. Şartname ve nümu. nesi Ko. da görülebilir. İsteklilerin kanuni vesikalarile beraber teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel Ko. na yermeleri. (535) (1193) # 500 adet battaniye alınacaktır, Kar palı zarfla eksiltmesi 10/3/939 cuma günü saat 15,30 da Tophanede o İs- tanbül Levazım âmirliği satınalma Ko. da yapılacaktır. Tahmin bedeli 5000 Lira ilk teminatı 375 liradır. Şart- name ve nimunesi Ko. da görülür. İsteklilerin kanuni vesikalarile berâ- ber teklif mektuplarını ihale saatin. den bir suat evvel Ko. na vermeler (837) (1195) * Askeri Tibbiye okulu talebe ve era- tın ekmek kırıntı ve parçalarile ye- mekhane artıkları satılacaktır. Pa- zarhkla artlarması 2/3/939 perşembe günü saat 14 de Tophanede İstanbul m âmirliği satınalma komis- yonunda yapılacaklır. Bir senelik tahmin bedeli,300 lira teminatı 45 Ji- radır. Şartnamesi Ko.da görülür. İsteklilerin belli saatte Ko na gel meleri (534) (1192) * Ordu sihhiyesi için bin adet yatak 10 mart 939 cuma günü sast l4 de Tophanede âmirlik satın- | alma Ko.da açık eksiltme ile g | caktır. "Tahmin bedeli 1500 lira teminatı 112 buçuk liradır. Şart ve nümunesi Ko da görülebilir teklilerin kanuni vesikalarile bera ber belli sâatte Ko, na gelmeleri, (536) (o (1194) * Piyade atış okulu için bes ton ben- zin alınacaktır. Pazarlıkla eksiltmesi 24/2/9389 cuma günü saat 14,30 da Tophanede İstanbul levazım âmirliği satınalma komisyonunda yapılacak- İ tar. Tahmin bedeli 1125 ra teminatı 168 lira 75 kuruştur. Şartnamesi Ko, da görülebilir. İsteklilerin kanuni ve- sikalarile beraber belli saatte Ko. na gelmeleri. (528) (1113) * “75 çift altı üstlü karyola alınacak- tır. Pazarlıkla eksiltmesi 27/2/9309 pazartesi günü saat 15 de 'Tophanede Istanbul lev âmirliği satınalma komisyonunda y aktır, Tahmin bedeli 1650 lira teminatı 247 lira 50 kuruştur. Şartname ve Ko. da görülür. İsteklilerin kanuni vesikalarile berâber belli saatte Kom. gelmeleri (531) (1134) * 4000 kilo zeytin tanesi alınacak- tır. Pazarlıkla eksiltmesi 24/2/939 cuma günü saat 14 de Tophanede İs- tanbul Tevazım Âmirliği Satmalma komisyonunda yapılacaktır. İstekli- lerin 9© 15 teminatlarile belli saatte komisyona gelmeleri. «530 «13» SATILIK Cağaloğlunda Hamam sokağında 10 Nolı Hilâl Oomatbaasında © mevcud muhtelif taş ve otomatik tabı maki- nelerile pedal ve sair mafbaacılığı müteallik âlit ve edevat ve makineler Zi Şubat 908 Pazartesi günü aleni mü- zayede suretile satılacaktır. Taliplerin mahallinde ları, nümunesi bulunma - ilân: Türk endüstri ve tecim anonim şirketinden Alpullu şeker fabrikası namına Uzun. köprü gümrüğünde muamele gören 20/7/938 tarih ve 13 sayılı beyammâa- me zayi olduğundan bir sureti çıka rTlacağı cihetle eskisinin hükmü yok- ter, Akba müesseseleri Ankarada her dilden kitap, gazete, mecmua ve kırtasiyöyi ucuz olârak AKBA müesseselerinde bulabilirsiniz. Her dilde kitap, mecmua siparişi ka- bul edilir. İstanbul gazeteleri için ilân kabul, abene kaydedilir. Ündervodd yaz ve hesab makinelerinin Ankara acentesi, Farker dolma kalemlerinin Ankarada satış yeridir. Telefon; 3777.