umhurreısımızın İzmirde içinde doğdukları ev Binanın istimlâk muamelesi bitti, ev husu- siyetine halel getirilmeden tamir edilecek İsmet İnönünün İzmirde içinde doğdukları ev (X işaretli oda Cümhurreisi- mizin hayata gözlerini açtıkları odadır Bir müze haline getirmek için bazı teşebbüslere giriştiğini bildirmiştim. İlk iş olarak evin altı ay evvel başla- man istimlâk muamelesi sona erdi- rilmüştür. Bu mütevazı evin bulunduğu te- pe, şehrin müstakbel plânı hazırla- nirken şimdi üzerinde bulunan ev- lerin çoğu yol ve meydana getirile- rek istimlâk edilecek, meydana çika- niarak, tarihi evin etrafında geniş bir meydan ve park yücude getirile- cektir, Cümhurrelsimizin küçüklük hatıralarını saklıyan “evde, İrususiye- tine halel getirilmeden muhtelif in- şaat ve tamirat yapılacaktır. Ev, şimdi “Çanakkalede askerlik vazifesini ifa etmekte olum bir binba- şmındır. Eski yapı olan bu binanm beş odası, geniş bir bahçesi vardır. Belediye reisi “B.doktor Behçet Uzun teşebbüsile beledive daimi en- cümeni namına bir heyet, 71935 yı- hnda bu tarihi evin kapısına mera simle bir lâvha talik etmişti. Bu Yavhada şu kelimeler vardır: İsmet paşa Bu €vde doğmuştur. 1884 Şimdi Türkiyenin en büyük adamı bu evin, caddeye nazar odasında 1884 yılında hayata gözlerini açmıştı. Belediye reisliği, müze haline geti- rilmesi tasavvur edilen bu bina için siyetlerine halel vermiyecek tarzda Avrupadan getirteceği mütehassısa direktifleri verecektir. Milli şefimizin İzmirde doğdukları İ ev.ütide bir ziyaretgüh olacak ve bu binanın etrafı çok cazib ve güezi bir şekilde tanzim edilecektir. i Belediye ile Evkaf arasındaki | İ ibtilâflı meseleler Belediye ile Evkaf arasında bir çok meselelerden: mütevelid - ihtilâflar bir hâkem heyeti tarafından halle- dilmişti Fakat yeniden bazı ihtilâf- Yar çıkmıştır. Vali ve Belediye Reisi doktor Lütfi Kırdar, iki resmi daire arasında bu gibi ihtilâfların mahke- me marifetile değil, anlaşma yolile halledilmesini istemiştir. Evkaf umum müdürü B. Fahri Kiper dün vali dok- tor Lütfi Kırdarı ziyaret ederek bu ihtilâflı meseleler etrafından görüş- mill —. Darülâceze ıslâh edilecek Darülâcezenin ıslahı kararlaştığın- dan Vali doktor Lütfi Kırdar, dün Darülâcezeye giderek müessesede ba- zi tedkiklerde bulunmustur, l Iktisadi meseleler | Şimal memleketlerile ticaretimiz Bu ay içinde, yeni ticaret anlaş- malarile ve dış ticaretimizin hudud- ları daha ziyade genişlemiştir. Ame- ve Yunanistan ile yapılan an- Jaşmalardan sonra bir de Türkiye İs- veç ticaret anlaşması daha vardır. Yeni anlaşmanın mahiyeti üzerinde durmağı faydalı addediyoruz, İsveç ve diğer şimal memeleketlezine ihracatımızı arttırmak ve bu mem- Jeketlerle olan ticari münasebetleri. mizi genişletmek hükümetimizin ta- kib ettiği prensiplerden biridir. Ya- kın senelere kadar, şimal memleket- JeriTürkiye mallarım Hamburg ko- misyoncuları vasıtasile elde ederdi. Şimal memleketleri en ziyade, tütün ve kuru meyvalarımızın birinci de- recede müşterisidir. Fakat böyle olduğu halde, şimal memleketlerile olan ticari münaşe- betlerimiz, dış ticaret istatistiklerin de pek ufak rakamlarla ifade edil mektedir. Meselâ: 937 senesinin altı ayında, İsveçe 871 bin liralık ihracat yapılmıştır. Bu mikdar 938 senesinin altı ayında 881 bin liraya kadar yük- selmiştir. Diğer taraftan İsveçin bize olan ithalâlı da 474 binlirr kadar bir şeydir. Bu rakamlar, iki memleket ara smdaki ticari münasebetlerin pek mahdud olduğunu göstermektedir. Halbuki bu münasebetleri arttırmak elimizdedir. Yeni ticaret anlaşması da, bu münasebetleri arttırmağa iyi bir vasıta olacak mahiyettedir. İs- veçlen daha çok eşya alabiliriz. De- mir, demir malzeme, makineler, lo- komotif ve şimendifer malzemesi, matbar kâğıdı va saire, Türkiye piyasası Du gibi maddele- re her zaman için muhtaçlır. Bütün bu malları klering sistemile elde ede- biliriz. Essen klering sistemi, İlk defa olarak İsveçliler tarafından, Amerikaya tatbik edilmiş bir usul- dür. Bu itibarla Klering sitemi İsveç- liler tarafından daha iyi tatbik edilen bir usul olabilir. Nitekim şimdiye ka- dar ihracat tacirlerimizin, Türkiye - İsveç klering anlaşmasının tatbika- tından şikâyet ettiği görülmemiştir. İsveç firmaları, taahhüdlerinde ve ticari münasebetlerinde çok dürüst hareket etmektedirler. Bütün bun- lar, her iki memleket arasındaki *- cari münasebetlerin artmasında en müsait şartlardan telâkki edebilir, Yalnız İsveçle değil, bütün şimal memleketlerile olan ticari münasö betlerimizi arttırmak, dış ticarelimi- zin inkişafı bakımından çok hayırlı- dır. Mubtelitf memleketlerle ticareti- mizi arttırmak suretile, ham madde- lerimizi muayyen piyasülarn mu- kadderatına tâbi tutmaktan kurtu- Turuz. — Hüseyin Avni ihracat İşleri normal vaziyettedir. Muhtelif ihracat maddelerinin vaziyeti Piyasada geçen haftaya nisbetle büyük bir fark yoktur. Haftanın ilk günlerinde Avrupadaki siyasi hâdise- | lerin piyasada bir tesiri görülmüştür. Bu tesir daha ziyade hissi idi ve zail oldu, Piyasada her zamanki gibi, nor- mal münasebetler devam etmekteğir. Maamafih bazı maddeler Üzerine İş- Jer azalmıştır. Meselâ: Hububat mağ- deleri, kuru sebzelerden kuru bakla gibi... Kuru meyvalardan fındık, üzüm incir gibi malları da bu grupa soka- biliriz. Bu mallar üzerinde, Avrupa alıcıları ihtiyâçları olan mikdarı ak muşlardır. Şimdi bu maddeler üzerin- de perakende satışlar yapılıyor. Yeni ticaret anlaşmalarının piya- sadaki işlerin hududunu genişletti- ğine şüphe yoktur. Bunlardan biri Türkiye - Yunanistan ticaret anlaş- masıdır. Yeni anlaşma mucibince, Yunanistana canlı hayvan ihracatı- nı arttırmak imkânları temin edil miştir, Türkiye - Amerika anlaşmasının metni, henüz Türkofise ve gümrük- lere gelmemiştir. Piyasanın merakla beklediği anlaşma budur. İk Bileklerini vaziyeti Bu hafta içinde ihracat maddeleri- miz içinde, birinci plânda kalan mad- deler, av derileri ve yaş meyvalardır. Av derileri için en büyük ümid Ame- rika piyasasıdır. Vakıa İngilteröden de ufak mikyasta istekler, fiat hak- kında bazı sualler sorulmaktadır. Ak manyadan taleb yoktur. Halbuki Lâyipzig piyasası, av derilerimiz için en büyük bir mahreçli, Almanyada av derisi, halı gibi eşyanın itbalâtına karşı bir temayül mevcud değilğir. Bu vaziyet Almanyanın ekonomik politikasından ileri gelmektedir. Av derilerimizin mikdarı da zan- nedildiği kadar çok değildir. Alâka- dar bir tacirin ifadesine göre, geçen sene av derisi piyasası pek durgun geçmişti. Böyle olmakla beraber el- deki stok mikdarı da pek fazla değil- dir. Anadoluda kış pek sakin geçtiği için köylü pek az av derisi tedarik etmiştir. Amerikuliların istediği ya- bani kedi derisidir. Yaş meyvalar — Dörtyol portakal- larının Berlinde büyük bir şöhret ka- zandığından geçen hafta da bah- setmiştik. Berlin Türk ticaret odası tarafından neşredilen bültenlerde Türkiye portakallarınm Almanyanın her tarafında büyük bir rağbete maz- har olduğu yazılmaktadır. Meyva istihsalâtıma da ehemmiyet verilmektedir. Niğdede Amasya nevin- den binlerce elma fidanı dikilmiştir. Bu #idanlarda meyva verecek bir ha- le geldikten sonra elma istihsalâtınmn. daha ziyade artacağı iddia edilmek- | tedir. Türkofis bültenlerinde, meyva- cılığa dair yazılan bir etüdde, yalnız Niğdede 40 - 50 bin olma fidanı di- | kildiğinden bahsedilmektedir. Bir taraftan elma istühselâtı art- tığı halde, fiatlerde bir düşkünlük yoktur. Elma ne kadar artarsa art- İ sın, toptan fintlerle perakende fiatler arasında insafsızca bir fark kaldık. ça, halkın ucuz meyva bulmasına imkân yoktur, Elma ihracatı bahsedilecek kadar çok değildir. Suriyeye, Mısıra sevki- yat yapılıyor. Almanyadan Taraklı de- nilen biraz ekşi olan elma istenmek- tedir, Geçen sene de aynı neviden &- ma isteniliyordu. Rizeye yakın Pazar Yimanında, kuru elma fabrikası he- müz İşe başlamamıştır. Bu fabrika kuru elma ihraç edecekti. Tütün — Ege mıntakasındaki mah- sülün mühim bir kısmı satılmıştı. İz- mir gazetelerinde görülen haberlere göre, bazı tütüncülerin, bu seneki tü- tün ticaretinden memnun olmadık- ları anlaşılmaktadır. Dokuma ham maddeleri — Pamuk ihracatı devam ediyor, İstanbul piya- suasında pamuk satışları kayda değer mahiyette değildir. Pamuk ihracatını, Ege ve Mersin mıntakslarından öğ- renmek lâzımdır. İzmir ticaret oda- $ı tarafından yapılan neşriyata göre, üç ay içinde 25 bin balyeden fazla pamuk ihraç edilmiştir. Alıcıların ba- şında İtalya, daha sonra Polonya ve Romanya gelmektedir. Bu hafta tiftik ve yapağı piyasası pek hararetli değildi. Yağlı tohumlardan, susam üzerine pek az iş vardır. İtalyadan talepler azalmıştır. Diğer taraftan helva ima- lâthaneleri de piyasadan mal alm yorlar, Keten tohumu için de, geçen hafta İtalyaya biraz sevkıyat olmuş- tu. Kuşyemi için de, İngiltere ve Bel- çikadan olan talepler azalmamıştır. Yağlar — Zeytinyağı piyasası geçen hafta birdenbire yükselmişti. Ticaret odası bir spekülâsyon ihtimaline kar- Şi piyasada tedkikat yapmıştı. Fakat alâkadarlar, «mahsul azdır, esasen stok da pek çok değildi. İstihsal mın- takalarından da mal gelmediği için...» diyerek fatlerin birdenbire yükselişi- ni daha etraflı bir surette izah etme- mişlerdir. Tereyağ fiatlerinde değişikilk yok- tor. Trabzon malları 85 - 90 kuruş- tur. Urfa malları ise 120 kuruştan aşağı değildir. Fakat Kars yağları, Urfa namı altında da satıldığı için, Kars yağlarının fiatini tesbit etmek mümkün değildir. Piyasaya bol mik- darda Kars yaği geldiği halde yine Kars yağı bulmak mümkün değildir. Kars yağları, İstanbul piyasasında adını değiştirmektedir. H.A i CAkşam')ın edebi romanı YAPRAK AŞISI BURHAN CAHID Hâyalları o kadar aydınlıkdı ki, sev-| valfı oldu. Ertesi gün onu köyde gör- gilerini tehdid edecek bir bulut izi | mediler. bile görünmüyordu. Arz üstünde yal- ss paz. onlar vardı. Mavi gök, Aeartı dağ- | yyimleaiğim ilahi aşk om Jar, yeşil çayırlar we Akan SİT O. | ye saman gözlerimi açtın. Melek yüz- lü socur ağlıyordu. Fakat bir gün geldi. Elma bahçele. Bu hazin maceranın kahramanı On- rinin kuytu köşelerinde sakladıkları | dan başka kim olabilirdi? aşk yuvası eşsiz kaldı. Erkek kuş çe- | lışmak için gittiği yakın kasıbadan Ellerim uzandı ve titriyen parmak. larım onun masum yüzünü sevdi, sev- dönmedi ve bütün köy haber aldı kio | di. iş bulduğu yerde bir kadın sevmiş. *. Genç kız bu habere inanmadı. Ay- Tatlı bir zehir gibi danla damla var- lığıma akan bu İlâhi beni yavaş yavaş uyuşturdu. Ruhuma yığılan acılan duymuyordum artık. Nefes alışlarım düzeldi. Sinirlerimin hareketini hissö- diyorum, Felce uğramış gibi düşün- gumuştu. Bütün köy ota fena gözle bakıyordu. Hepsine tahammül etti, Ümidi kesmedi fakat eşinin artık ge- ri dönmiyeceğini, gittiği yerde babâ olduğunu işitti, Herşey bitmişti, Bir akşam aşkının yuvasına gitti, daha net görüyorum zavailı sotur, za- Elma bahçeleri artık meyvasız kalmış. | Vallı genç kadın... Benden çok evvel tı. Çimenler kurumuştu. Havada ağır | hayata küsen talihsizler varmış. bir is kokusu vardı. Orada geceye ka- *. dar dolaştı bu aşk mabedine son ta- . Dört ay evvel Değirmenderedeki yazı odamda sabaha kadar süren buh- ranlardan sonra yazdığım iki satırlık bir mektup beni yeni bir dünyaya çı» karmıştı. Bana hayattan beklediklerimi vade- den ve hayata verecek çok şeylerim ol. duğunu iddia eden adama yazdığım © iki satırlık mektup benim için bir acıklı roman oldu. Hayatta sadeatle ıztırabın bu kadar yakın olduklarını bilemezdim. Bir cam kadeh gibi doldum, boşaldım ve kKarıl- dım. sex «. Bir kış gecesinin sabahında De- ğirmenderede yazdığım o iki satıra dört ay sonra İsviçrenin sakin köşe. sinde ve gene bir sabahın alaca karan- ağında şu İki salırı ilâve ettim: «Artık hayattan beklediğim ve ha- yata verecek şeyim kalmadı. İstanbula ve yahud Berline gitmekte serbestsi- BİZ» Soner Lidya masanın üzerinde du- ran mektubu gördü. Mavi gözleri göz- lerime çevrildi. Sonra yaklaştı elini alnıma koydu. — Mektubu gönderiniz masör. de- dim. Ve boğulur gibi ilâve ettim; — Elma bahçelerinde eşsiz kalanla- ra bir zavallı daha karışsın. Başımı göğtüne çekti. — Madam, madam, metin olunuz. Gururunuz sizi kurtaracaktır. Aşkın mağlüp edeceği insanlar ruhen bozuk olanlardır. Asıl fazilet ve insanlık kahe ramanlari haysiyetini aşka ezdirmiyen- lerdir. Ruhu asil olanlar için düşmek yoktur. Başınız daima yukarıda kala- caktır madam. Ve sert parmaklarile sevdiği başımı yavaşça yastığa bıraktı. — Uyuyunuz madam. Sizi uyandır- mağa geldiğim zaman bütün acıları- nızdan yıkanmış olacaksınız. Ve ayaklarının ucuna basarak uzak- laştı. suş Yalnız olsaydım belki bu kararı ve- remiyecektim, bu acılara tahammül edemiyecektim. Burası bir hastane de. ğil bir şefkat yuvası, Manevi acıları dindirmek için yaratılmış temiz ruhlu insanlar arasındayım, Hakikatleri bi- rer leziz meyva gibi tattıran ve sevdi- ren bu insanlara hayatımı borçluyum. Yeis ve ıztırap içinde kıvranmak. Böb- rek sancısı çekmek gibi değil, Bu acı- Yarı bir iğnenin ucundan sızan iki dam. la zehirle dindirmek imkânı var, Fa. kat manevi acılardan kurtulmak için mutlak ruhi buhranları tatmış ve ha- yatın mânasını anlamış insanların te- sellisi ve telkini lâzım. Tam bir hafta socur Lidya yanım- “dan ayrılmadı. Beni meşgul etmek için uykularım feda etti, Sabahlara kadar başucumda romanlar okudu, Öyle eserler seçmişti ki mevzuları hep mağ. rür ve nefsine hâkim bir kahramanım macerası... Socur Lidyanın bu telkin sistemi tesirini gösteriyor. Beni haki- katen alıştırmak için aldığı tedbirler dalma müsbet neticeler veriyor. Avun- dum, ayıldım ve hislerime hâkim ol. mağa başladım. *. Bugün konsoloshaneden pasportu- mu getirdiler. Seyahate çıkarken ikimiz için bir pasport çıkarmıştık. Onun yalnız se- yahat edebilmesi için bunu değiştir. mek lâzımdı. Bu küçük vaka beni gene sarstı. "Yüzümün bozukluğunu gören socur Lidya sebebini anlamıştı. Fakat artık gizli tarafımız kalmamıştı, Beni tabif Ma şüphe etmiyordu. — Şirden hoşlanırsınız değil mi madam. Başımı eğdim. — Musiki seviyor ve anlıyorsunuz. Musikiyi seven şiiri de sever ve güzel fikirleri takdir eder. Size Victor Hü. go'nün bir parçasını okuyayım mı. İster misiniz? Gene başımı eğdim. (Arkası var)