26 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

26 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Japon itikad ve ananelerini gösteren VAMPIR KEDİ İri siyah kedi, sessiz adımlarla Prens Nabeşima ve sevgilisi O Toyo,- Mun dolaştıkları bahçeye girdi. Fun- dalıklar arasına saklandı. Mevcudi- Yetini fosforlu gözlerinden başka bir feyle hissettirmiyordu. Prens, asil ve kibar hareketli. Yü- Zünde sıhhat ve neşe parlıyor, Mağ- Tur tebessümü sevincini ifade ediyor. Yanında zekâsı ve cazibesile meşhur Eüzel O Toyo yürüyor. Mevzun boyu, biraz zayıf enda- Mı, uzunca yüzü asilâne hususiyetini teşkii ediyordu. Teni açık, gözleri şa- kaklarına doğru çekik... İnce bir bu- Yun, küçük bir ağız... Üstünde gayet kiymetli bir koyu renk kimono var... İkisi de ağaçlarla, fidanlarla, Ja- Ponyaya mahsus cüce ağaçlaria süs- lenmiş kumlu bahçede, ağır ağır yü- Tüyorlar, Her yer o kadar intizamla bakılmış ki âdeta bir tablo kadar gay- N tabit, Salkım mevsimi olduğu için, yir- mİ ile otuz metre yüksekliğindeki dallardan eflâtun ve beyaz çiçek he- vengleri sarkıyor... Âdeta bir renk ve Tayıha şelâlesi gibi Çok bilgili olan O Toyo on sekizin- ti asıra ald bir Japon şiirini söylü- yor: Salkım çiçeklerinin şimdiden Ötmek için daha neyi bekliyorsun Ey guguk kuşu? Prensle sevgilisi, gülümsiyerek bi- Tibirlerine baktılar. Hayatlarından son derece memnun görünüyorlardı. Yosfor gözlü simsiyah bir kedinin gö- xetleyip sinsi sinsi takib ettiğini sez- Mmediler bile... — Allah rahatlık versin, devletli *fendim! © Toyo bu sözleri söyledikten son- TA yatmak üzere dairesine çekildi. Genç kadının uykusu kâbus içinde geçti. Kıymetli efendisini bir katilin Bözetleyip boğmak istediğini rüyada Gördü. Helecanla uyandı. Gecenin on ikisi. Gözlerini açar açmaz karanlıkta Me görsün? Kâh gri, kâh san, kâh mavi, kâh yeşil olan iki parlak nok- İa! Bu, o usullacık odasına giren ve ucunda oturan siyah kedinin ona diküği gözleridir. Rüyanın tesirile mi, her nedense, © Toyo bu zarif hayvanın karşısında tarif edilemez bir korku hissetti, Tit- Tiyor, kalbi şiddetle çarpıyor, bütün Vücudünü soğuk bir ter kaplıyor. — İrndad! - diye bağırmak için ağ- nı açıyor, fakat gırtlağından hiç bir ses çıkmıyor. Zaten kımıldamasına ve ufak bir hareket yapnıasına vakit bırakma- dan siyah kedi üstüne atlıyor; ağzı İle, pençelerile O Toyo'nun gırtlağı- Ma hamile ediyor. Kedinin şeytani bir kuvveti var. Öldürdüğü kadının mavileşmiş olan “esedini sarayın dehlizlerinden sü- , bahçeye götürüyor. Geçtiği Yollarda hiç bir iz bırakmadan onu Bİzli bir yere görmüyor. Şimdi boş kalan odaya tekrar dö- MÜyor; öldürdüğü kadının şekline ğı sayesinde giriyor. Böylelikle O Toyo'ya o kadar ben- 2€di ki, sarayda kimse bu değişikliği Yalniz biraz daha çevik, biraz daha kedimsi hareketli. Koyu Kumlu ve süslü bahçede ne tatlı gezintiler yapıyorlar. ... Fakat birdenbire, prens hastalan- ÜL. Uzuvlarından birinde noksan gö- Yülmediği halde günden güne eriyor, Yüzü sararıyor; zekâsı sönükleşiyor. kendisini bitab birakan müthiş rü- ! yaların kurbanı oluyor. Hattâ bir se-' fer feryadlar kopardığı işitildi. Karısı olan prenses hususi dostla- rile müzakere etti ve neticede asil hastayı sabaha kadar yüz uşağın beklemesine karar verildi, Fakat hayret! İlk geceden itibaren bütün bekçi. lere bir ağırlık çöktü. Başları sallanı- yor, gözleri kapanıyor ve birer birer uyuyorlar. Üç sefer sırayla aynı hâdi- se tekrarlandı. Adamlar değiştirildi. Fakat yerle- rine gelen yeniler de dayanılmaz bir uykunun üzerlerine çöklüğünü his- settiler. Prensin müşavirleri ve ahbapları kendisini beklemeğe karar verdilerse de onlar da, sanki bir el göz kapakla- rını örtüyormuş gibi, uykuya daldı- lar, Ve günden güne, prens, küvveti- ni, sıhhatini kaybetti... Sanki geceleri damarlarındaki kan oluk oluk akıyor... Fakat buna rağ- men vücudünün hiç bir yerinde ufak bir yara izi yok... ... Saray halkı, efendilerinin şeytani bir kuvvete kurban gittiğini düşün- düler. Sakın bir peri, bir cin, gece gelip prense işkenceler yaparak kuv- vetini alıyor olmasın! İlâçların tedar vi edemediği bu garip hastalığa bel- ki dualar faydalı olur diye, Miyo İn mabedinin rahibine müracaat edildi, Rahip prensin kurtulması için her akşam ilâhlara du- İlüni a edeceği vadinde lll bulunuyor. İİ Bir akşam, va ii dettiği ibadeti yap- Pl tıktan sonra, bah- (> çesinde bir ayak li sesi işitti. Odası- W nı çeviren ince du- varlardan birini âraladı. Japon o- dalarının duvarla» rı böyle yaylı, İin- ceveüstü kâğıd kaplı Otahtalar. dandır Mehtap ısığın- da, rahip, bir genç askerin bahçedeki kuyudan su çeke- yek dini temizliği- ni yaplıktan sonra Buda heykelinin önünde hürmetle eğildiğini gördü. Gecenin sükütu içinde, adamcağır an, prens için âü- a ettiğini işitti, Rahip bu alelâ- de askerin efen- disine karşı duy- Tercüme eden: şam, İto Soda de, prensi bekliyen nö- i betçiler arasa girdi, Gecenin onuna doğru, delikanlı, arkadaşlarının birer birer uykuya daldığını gördü. Kendisinin de gözka- pakları ağırlaşmıştı. Fakat evvelce kurduğu bir plân üzere, yere kalın bir tabaka yağkâğıdı serdi. (Prense hizmet için olsa dahi, onun mukad- des odasını kendi kamle lekelemek doğru değildi.) Cebinden çıkarttığı bir bıçakla, dizine derin bir yara açtı. O ıztırıb sayesinde tablatile uykusu kaçtı, Fakat gene sanki sihirli bir el göz- kapakları üzerinde dolaşarak onları kapatmak istiyormuş gibiydi. Deli- kanlı biçağı yarasına sokarak, bir kere daha karışlırdı, Iztırab gene uy- kuyu kaçırttı. Ve uykunun her gelişinde ayni şe- yi tekrarladı. Bu sayede gözlerini açık tutmağa muvaffak oldu. Odanın kapısı yavaşça açıldı. Ha- rikulâde güzel bir kadın içeri girdi. Bir kedi çevikliğile, uyuyan asker- lerin arasından kayarak, prense yak- laşlı. Eğildi. Efendisini öpecek miy- di? Kimbilir, Belki de kanını ve hba- duğu O sadakate Kara kedi, gözlerini genç kadına dikti ve odanın içine daldı hayran oldu. Dua- sını bitiren neferi çağırdı. Adamcağız mahcup bir eda ile, di- »İ yüksek mevkide bulunan bu şah- siyetin suallerine şu cevapları verdi: — İsmim İto Soda'dır. Prensin or- dusundayım. Hayatımı ona vermeğe hazırım. Kendisine bakmak isterdim. Fakat basitliğim sebebile ona yakla- şamam, Budaya ve başka ilâhlara dua etmekten başka çare bulamıyorum. Pek gençsin amma, görüyorum ki yaşlı bir asker gibi sadık ve doğru- sun. Seni takdir ettim. Prensin has- talığı nedir, biliyor musun? Biliyor musun ki her gece prens, kendisini harap eden rüyalara kurban gidiyor ve onu bekleyenler garib bir uykuya | dalıyorlar. Belki bu işte bir sihir vardır. Ba- | na müsaade etseler de kendisini bek- lesem, ihtimal uykuyu yener, fenalı- | ğı keşlederdim. Rahip: yinciye senden bahse- deceğim, Sadakatini (o söyliyeceğim. Bir de seni tecrübe etsinler. - dedi. — Teşekkür ederim, Çok lütufkâr- sınız. Size minnettarım, Ben, mevki: de, mükâfat da istemiyorum, Efendi- min iyileşmesi benim için en büyük nimettir, — Yarın akşam gel, seni prensin mabeyincisine götüreyim Rahip dediği gibi yaptı, Ertesi ak- | sunuz? Aman bu ne)... fosforlu gözleri İto Soda'nın karan- lıkta parlıyan nazarlarile karşılaştı. Hemen delikanlıya dönerek yavaş sesle sordu: — Kimsiniz? Ben sizi burada hiç görmemiştim. — İsmim İto Soda'dır. olarak bekçilik ediyorum. — Herkes uyuyor. Yalnız sizin gözleriniz açık. Gayretinize | hayra- nım. — Beni pek takdir etmeyiniz, Son derece uykum Yar. — O halde nasıl uyanık duruyor- Dizinizden İlk defa kan akıyor. — Evet. Iztırabım sayesinde uyu- mayayım diye kendimi yaraladım. — Aşkolsun, Sizi daha ziyade tak- dir ediyorum, — Birşey değil Ufak bir yara. Bahse deymez, Elimde olsa, şefim için çok daha büyük fedakârliklar yap- mağa hazırım. — Siz nümüne olacak bir asker, mükemmel bir bendesiniz. Güzel kadın İto Soda'ya tatlı bir te- bessümle baktı. Biçare asker, hays- tında bu kadar güzel, bu kadar 86 vimli bir kadın görmemişti. Altüst olmuş bir vaziyetteydi. Kendi kendi- ne: bir nuvel Cazibeli kadın, bekçiğt yendiğini prense döndü. — Devletli efendim, bu akşam na- sılsınız? Uyuyanın vücudüne doğru eğildi. Fakat İto Soda uyku büyüsünü oldu- ğu gibi, tebessümün sibrini de yen- mişti. O da prense yaklaştı. Genç kadın, sessiz adımlarla yata- ğın etrafında dolaşıyor, fakat her 50- kulmak isteyişinde askerin tehdidkâr nazarlarile karşılaşıyor. Nihayet arzusuna muvaffak olama- dan, usullacık çıkıp gitti. Ertesi sabah bütün bekçiler uyan- dıkları zaman, genç arkadaşlarının gayertine hayran oluyorlar, Vücudü- nün ıztırabı pahasına uykusuz kal- ması herkesin takdirini celbediyor. Kendileri böyle bir şey düşünmemiş olduklarından mahçup kalıyorlar. İto Soda, rahibe meseleyi anlatın- ca, onu tebrik ettiler. Prens te o gün, ilk defa olarak rahat bir gece geçirdi- gülümsemesile sanarak tekrar ğini söyledi. Ertesi akşam gene bekçiler arasım- da İto Soda var. On ikide tekrar kapı açılıyor. Fakat sadık askerin uyuma- dığını gören genç kadın çekilip gidi- yor. Birkaç gece böylece ayni hal de. vam ediyor. Prens kuvvetleniyor, iyi- leşiyor. Bütün saray halkı sevinç #çinde, İto Soda'yı zabit yapıyorlar, Ken- disine bir de güzel irad hediye edili- yor. “ Gayyur delikenli, vazifesinin bitti- gine kani değil. Rahibe giderek derd- leşiyor. —Prensin etrafı ve maiyeti, ancak tehlike kökünden zayi olduğu zaman rahat edebilir, Efendimiz mutlak bir | sihre kurbandır. Bütün nöbetçilerin | uyuması da gayrı tabii değil mi? — Evet. İ — Öyleyse ben nöbetçilik ettiğim | sirada odaya yalnız birisi geldi. Oda © Toyo'dür. Ziyaretlerin arkası kesi- Mince, efendimiz de $yileşti. Bence hiç | şüphe yok ki prensin hastalığına 56- bep olan şeytani mahlük o kadındır. Rahaip yavaş sesle; — Evet... - dedi. - Yarın bazılarile müşavere edeyim de karar verelim... Gel beni gör. Görüşme neticesinde heykes ayni | fikirde olârak O Toyo'yu mahküm et- tiler, İto Soda büyük bir coşkunlukla bağırdı: — Bana müsaade verin. Prensimi kurtarmak için bu iblisi mahvedeyim. İzin verirseniz onu bugün derhal öl- dürürüm. O akşam, genç asker, O 'Toyo'ya ci- Jâlı bir kutu içinde prensten bir mek- tup getirdiği haberini yolladı. Genç kadın onu derhal yanına ça- ğirtti. — Aman çabuk verin... Sakın pren- sim hasta olmasın? — Hayır... Okuyunuz... Derhal ba- na cevap verin. O "Toyo kutuyu açmakla meşgul ken, asker, palasını çekti. Bir vuruş- ta kadının başmı uçurdu. Fakat şimdi yerde yatan kadının güzel cesedi değil, başı kesilmiş ko- caman siyah bir kediydi, Vampir kedi, meğer her akşam prensin kanını içerek keyfediyormuş. Onun bu kumazlığını yenen, sadık İto Soda'nın gayyurluğu oldu. Trecüme eden: (Vâ » Nü) NOT: Bu hikâyeyi alelâde vakit geçirtici bir macera olmam noktasından değil de, Ja- pon âleminin barı halk itikadlarını, âdet- Jerini göstermesi enlaresin bularak tercüme ettim. v.N. BULMACAM 1 — Mısırçarşım İlâçlarından bir nebat, — Yiğit - Istikbal, Teminat « İskambilde bir kiğid. i Nota, taneli meyvadır. Vücüdün et ve sinir kısmı. Boyun atkısı - Bir âzamız. 8 — Nefi edatı — Sinirli, 9 — Dilberce hâreket - Nişane. 10 — Tersi diğeri olur - Çünkü, Yukarıdan aşağı: 1 — Un fabrikası sahibi. 2 — Tekerlekli nakil. vasıtası - Şiirle uğraşan, 3 — Gemiellerin yatağı 4 — Güzel san 5 — Ziya veren vastalardan - Rüzgü- ra verilebilen bir emir. 7 — Azim sahibi 8 — Nota - Pek iyi. 9 — Vermek - Kırmız - Bir sayı, 10 — Yüksek tahsile hazırlıyan tep - Tersi bir kadın ismi Geçen bulmacamizın halli Soldan sağa: Ii — Teferruat, 2 — Elime, Hin, 3 — Velense, Le, 4 — Enik, Ulak. 5 — Liz, Muadil, 6 — Küb, 7 — Üzülmek, 6 — Da, İttissi, 9 — Atina, Raşe, 10 — Tariz, Azik. mek- Yukarıdan aşaği: 1 — Tevelihdat, 2 — Eleni, Zata, 3 — Piiz, ir, 4 Emek, Küni, $ — Re Mümtaz, 8 — Buubet, 7 — Elâ, Kira, $ — Ah, Ada, Saz, 9 — Tilki Ayı, 10 — Ne, Leylek Kıymetli, yeni bir eser: Türk Kemankeşleri Yazan: Süleyman Kâni İrtem Bizde yeniden uyünmuğu baş- yan Ok sporunun İstanbulun fethinden son zamanlara kadar terihi, meşhur ok alıcılarımız, yaycı ve okçu ustalarımız, yay ve ok hakkında pek faydalı maâ- lümat, bir çok resimler, vesikalar. Kitapçılarda bulunur (oF'ati 80 kuruş. YENİ ÇIKTI: R. Fenmenin ELEKTROTEKNİK: Il 3 üncü kısım: Alternatörler 30 Kuruş Akba kitapevi: Ankara Dr. A. Asım Onur Ortaköy ŞiFA YURDU İstanbulun en güzel yerinde, geniş bir park içinde, konforu mükemmel bakımı iyi, kadın ve erkek her türlü hastalıklara Açık hastane, Doğum ve kadın ameliyatlerile fı- tak, apandisit, basur ve diğer ameliye- lez için çok ucuz husus! fiatler. Orta- köy, tramvay yolu, Muhlllm Naci cad. 111 - 115, Telefon; 4222) Ev, Apartıman kiralamak için «Akşam»ın KUÇÜK İLANLARI En süratlı ve en ucuz vasıtadır. * RADYOLIN ile SABAH, ÖĞLE ve — Sakın sihre kapılmıyayım... « İher yemekten sonra muntazaman dişlenriizi fırçalayınız diyordu. AKŞAM

Bu sayıdan diğer sayfalar: