18 Kânünücvvel 1958 Istanbul Barosu, heyeti umüiiye içi Dört yüzden fazla avukatın iştirâk ettiği toplantı geç vakte kadar sürdü Baro reisliğine eski rels Heyeti idare intihabı cumartesi günü tamamlanacak Baronun dünkü Yeni Avukatlar kanununun meriyet mevkiine girmesi üzerine dün İstan- bul barosu, ağırceza mahkemesi sa- lonunda ilk heyeti umumiye içtima mı yapmıştır. Dört yüzden fazla avu- katın iştirak ettiği içtima, öğleden reisi İstanbul mebus Bayri i açlıktan sonra zabıt kâtipleri seçildi. Bunu müteakib reis B. Has i bir nutukla müzake- ni açtı, Bu nutkunda, Svu- arın, hakkın müdafaası yolunda yılmadan, yorulmadan çalışan bir uklarını, yeni kanuna nail | nak için uzun mücadele devreleri rildiğini ve 1340 senesinde çıkan avukatlık ilk feyzini aldık- a Cümhuriyet hükümetinin rüşd ve faziletini isbat eden tiara bu yeni kanunu da bah- | göttiğ söyledikten sonra: — Her sahadaki geniş inkilâbımız ? terakkiyatımız gibi bu kanun da ebed miz Atatürkün yüksek ilhâ- minden hur alarak Meclise sevk olun- $ ve hayatlarında kanuniyet kes. betmiş olduğu halde tatbik zamanın- dan evvel hepimizi çok büyük tees- rkeden terki hayatları vu- kubulmuştur. Yüksek hatıralarını tayiz için sizleri beş dakika ayakta süküta davet ederim. Dedi ve beş'dakika ayakata süküt #dildi. Bundan sonra B. Hasan Hayri sözlerine devamla: Adalet cihazımı tekemmüle sev- keden bu kanun, mesleğimizi tahsil ve im adamlarına ve Türklere haş- retmek suretile tesadüfi avukatlığa nihayet vermiştir. Bu suretle mesle- ğin türediden ve temellüktü matlup ve mümessillik gibi bazı kanuni akit. leri; avukatlığı icraya vesile tutan ve baroya kayde lâyık olmadıkları hal- de bâzı avukatların yerinde olmıyan merhamet ve menfaatlerine dayana rak tufeyli avukatlık yapanları da Freni bozuk sur (Baş tarafı 1 inci sahifede) ni) halkı telâşa düşürmeksizin tram- vayı idare ettiği; Şişhaneyi çikan tramvay arabasının da yokuşun yarı- sında elektrik mandalının kapandığı ve bunun neticesi olarak arabanın 30 #antimetre kadar geri kaydığı, arka. | sından gelmekte olan hususi araba nın tramvaya çok sokulmuş olmasın. dan hafif çarpışma meydana geldiği ve mühim hasarat olmadığı anlaşıl. wuştar. Hava frenleri sarı arabaların hep- sinde var ise de diğer arabalarda hiç yok denecek mıkdardadır. El frenine de her zaman itimad caiz olmıyaca- ından tramvayların idaresinde çok m Yol oynıyan elektrik frenleri. | nin bozulması alâkadarlarca ehemmi- | yetle nazarı dikkate alınmıştır. Tram- yaylar sefere başlamadan önce muaye-| meden geçirilmektedir. Yukarıdaki hâdiselere sebeb olan iki tramvayın da | imanı yaptı B. Hasan Hayri seçildi. içtimamdan bir köşe menetmiştir. Bu süretle mesleğimiz türedi ve tufeyliden kurtulmuştur. 'Türk avukatlığının bü yüksek kanu- | na lâyık olduğu hakkında benim tam kanmsatım vardır. MIMİ ve mesleki ah- | lâkta bu liyakatı haiz olmuyanlar, bu | Myakatı kaybedenler bittabi bu kanu- bun verdiği"haktan asla İstifade ede- memek ve bu camiada yer almamak lâzımdır. Demiş ve yeni kanun mucibince birinci umumi heyeti açarak ruzra- meye geçilmiştir. Bundan sonra ruzname mucibince eski heyeti idare raporu okunmuştur. Bu esnada geçen içtima devresinden bu toplantıya kadar geçen zaman | zarfında vefat eden avukatların hatı- ralarına hürmeten bir dakika ayakta süküt edilmiştir. Heyeti idare raporu gürültülü mtü- nakaşulardan sonra reye konularak | ekseriyetle kabul ve heyeti idare ibra | edilmiştir. Bunu müteakib yine yeni | kanun mucibince yeni bavo reisi ii tihabına geçilmiştir. Hafi rey usuli yapılan intihab neticesinde yine eski reis B. Hasan Hayri üçüncü defa ola- rak ittifaka yakın ekseriyetle yeni baronun reisliğine seçilmiştir. Bunun üzerine B. Hasan Hayri, reis seçilmek suretile kendisine gösterilen ilimaddan dolayı avukat arkadaşla” rına teşekkür etmiş ve bundan sonra yeni baro heyeti azaları seçimi yapıl- mıştır. Gece saat sekiz buçuğa kadar devam eden intihab neticesinde yeni idare heyeti azalığına avukat Mu- harem Nail, Mekki Hikmet, Rifat Ah- med, Abdülkadir, İsmail İsa, Ali Galib ve Suad Hayri seçilmişlerdir. Ayni intihabda namzedlerden Ali Haydar- la Kıbrıslı Celâl ayni miktarda rey almış olduklarından seçim peticele- nememiştir. Bunun için baro gelecek cumartesi günü tekrar toplanarak bu ikisi arasında yeniden intihab ya- pacaktır. tramvaylar sefere başladıkları esnada hiç bir ta- raflarında bozukluk olmadığı ve arı- zaların yolda meydana geldiği anla- şılmıştır. Bununla beraber tramvay arabala- rının sık sık tamire mühtaç oldukla- rmı, sik sık bazuldklarını ve ikide bir- de bozulmaları da senelerin tesirile artık pek köhneleştiklerini göstermek- tedir. Bu işlerden anlar alâkalı bir zat dün bir mubarririmize demiştir ki: «Hükümet tramvay şirketini satın alacağı anda şirket, dünyanın para. sını istedi. Bu köhne arabaları her halde hesaba en sonra katmak icab eder. Tramvay şirketi bunları yokuslu yollarda kullanmaktan korkuyor; düz hatlara tahsis ediyor. Küçük bir ted- kik rayların da yer yer bozulmuş ol- duğunu meydana koyar. Bunun için- dir ki, otobüslere rağbet onların ça- buk gittiklerinden değil, halkın canı Görçilin mühim bir | makalesi (Baş târafı 1 inci sahifede) Soyyat Rusyanın Avrupadaki top- rağı istilâya uğrâdığı zaman ne ya- pabileceğini ve ne yapacağını kime se söyliyemez. Fakat Rusyanın yapa bileceği şeyin ehemmiyetsiz olacağı- nı iddia etmek akılsızlık olur Türkiye bir istikrar kuvveti teşkil eder, Bu kuvvet daha küçük olmak- la beraber daha muayyen bir karak- teri vardır. Harp esnasında Türkiyeyi kurtar- mış ve harpten sonra da Türk mille- tine rehberlik etmiş ve Türk milletini ihya etmiş olan Atatürkün ölümü hem Türk milleti hem de Avrupa için mevsimsiz ve pek acı bir Ziy. miyetin her tabakasına mensup er- kek ve kadınlar üzerime dökülen göz ye Türkiyenin kahramanı ve babası olan bu,recülün. yaşadığı müddet esnasında” gördüğü işe lâyık bir nişanesi şükran ve minnet teşkil eder. Atatürk uzun zaman idaresi sında, şayanı takdir ! dolu bir siyaset takib etmiş, ve tarih- te ilk defa olarak Türkiy nistan arasında pek dostane müna- sebetler tesisine muvaffak olmuştur. İki milletin ük harpten sonra bir- birine açmış oldukları müğhiş yara- lar, zaman ve hüsnü niyet sayesinde kapanmıştır. O zamana kadar birbi- rine sımsıkı bir sur ahalinin mübade: realist si Kalabalık rde bir kısım Ru- müun doktor, , tefeci müte- hassıs amele sıfatı ile bulunma; a Türkiyenin mıyacağı iddinsi leülhamd boş çıkmıştır. "Türkiyenin evsaf ve meziyetleri, kendis kemmel bir iktisadi hay lecek bir yükseklik gösterr Yunanlıların £ rdıki işlerde daha az şayanı takdir değildir. Zen- gin ve verimli olmaktan uzak olan memleketlerinde Türkiyeden gelen 2 miyon Rum muhacirine yer ve va- ita bulmuşlardır. Türkiye ile Yunanistan İngiltereye karşı en dostane hisleri besliyorlar. Akdenizin belli başlı denizci devleti olan İngiltere ile Akdenizin bekçisi olan bu iki devlet arasınd bir ihtilâf yoktur | | ni Noksan vezinli çileler Bazı açıkgözler, 80 - 90 gramlık çileleri 100 gram diye satıyorlarmış Bütün İstanbul halkını yakından alâkadar eden bir mesele meydana çıkarılmış ve hepimizin kandınıldığı resmen anlaşılmıştır. Kazak, boyunatkısı, yelek vesaire gibi hemen her evde ve her zaman kullanılan örgü çilelerinin: yüzer gramlık olması lâzımdır. Hepimiz bus nu böyle bilerek satın alıyorduk. Pa- kat senelerdenberi aldatıldığımız, ti- caret odasina vaki şikâyetlerden son- ra nihayet anlaşılmıştır. Bir çok açıkgözler çileleri yüzer gram yerine seksener, doksanar gram olarak getirtmeye . ve noksan çi leleri yüzer mlık çile olarak sat- maya başlamışlardır. çile 55 kurusa, doksan gramlıkların 49 - 50 kuruşa ve 80 gramlıkların da daha ucuza satılması icab ederken bu gibi açıkgözler halkı kolayca kan- dırdıkları için fiafleri indirmeye lü- zum görmemiş, fakat müşteriyi tama» men kendilerine celb için bir veya Iki kuruş noksanına satmakta devam et- mişlerdir. Çok geçmeden bu çeşid ihtikâr yar pan mağazalar çoğalmış ve yüzer gramlık çileler de piyasada pek azak mıştır, Şikâyetler üzerine vaziyeti i i Yüz gramlık | tedkik eden ticaret odası mağazalar- dan ayrı ayrı çileler toplamış, onları tartıya vurmuş ve halkın şikâyetinde haklı olduğu anlaşılmıştır. Ticaret odası bütün vatandaşları alâkadar eden bu ciheti İktisad Veki- letine arzetmiştir, Vekâletle yapıla- cak temaslar sonunda halkın daha fazla kandırılmaması için bir formül bulunacaktar. Şimdiden düşünüldü- güne göre, bu ihtikârı önlemek için çilelere etiket koymak, etiketlerin Üzerine çilelerin mikdarını yazmak icab etmektedir. Bu iş yapıldıktan sonra alâkadar makamların sıkı ve daimi bir kontrolle vezni noksan çi- le satanları mahkemeye vermeleri lâ- zım gelecektir. Bütün bu tabirler almıncıya kadar halkın kandırılmakta devam edilme- mesi için tek çare kadınların çileleri âlrken tarttırmalarıdır. Böyle bir âdet yok ise de halkın © talebi kar- şısında mağazalar küçük terazilerde çileleri tartmağa mecburdurlar, Çile Satan mağazalarda küçük teraziler bulundurulması mecburiyetinin bir defa da Belediye tarafından tamimen temini beklenmektedir. B. Mussolini, italyanın Akdeniz taleplerini bugün izah edecek (Baş tarafı 1 inci sahifede) vüzlerin mufassal bir tarihçesini çiz- mekte ve bu malümata beş sütundan fazla bir yer ayırmaktadır. Gazete, bilhaşsa Tunustaki İtak yanların büyük bir kısmının milliyet» lerini kaybetmeleri için her vasıtaya müracaat edilerek yapılan mücadele- İ den bahsetmekte ve şöyle demekte | en küçük ! "Türkiye ile Yuhanistanın vefahıma, | kredisine, ticaretine yardım etmek İn- gilterenin en yüksek menfaatleri ica- bındandır. B. Chamberiain'in bu ssns başında Türkiyeye açtığı 16 milyon İngiliz liralık kredi Türkiye için esas- hk: bir avantaj teşkil etmiş ve Türkiye hükümeti tarafından hararetle kar- şılâmıştır. Yunan ticaretine de yardım etmek çarelerinin bulunacağını ümid etmek lâzımdır, Yunanistan, Türkiye ve Roman- ya hep birlikte, Bulgarislan üzerin- de en müsaid bir tesir yapabilirler. Selânik konferansının toplandığı ve Bulgaristanın buna iltihak ettiği gün, Balkanlar siyaseti mühim bir adım atmıştır. Bu devletler, müşlere- ken hareket ettikleri ve sulhperver fakat iyi, silâhlanmış. kuvvetli bir blok şeklinde yekdiğerine bağlandık- ları takdirde emniyette ve müreffeh olacaklardır.» nı sokakta bulmamasından İleri gel- mektedir. Tramvay arabalarında va» kit vakit meydana gelen sakatlıklar halkı haklı olarak çok ürkütmüştür. Çok kuvvetle muhtemeldir ki, tram- vay işletmesi hükümete geçtikten son- İ sz olmadığı için dir: «Fransa ile İtalya arasındaki münase- betlere teallük eden meselelerden en mü- himi İtalyanın Tunusa bicret etmiş olan daşlarının kanını ve zihniyetini alaa etmek hakkıdır. Fransa, Tunusu ettiği saman İtalyanın esini tanıması mukabilinde o da yanın bu hakkını tanımıştı, Tunusta hususi haklarını istemek İtalya için bi hak ve bir vazifedir. Bu hareket bilhassa simall Afrikada medeniyetin terakkisini temin etmek için lâzımdır. Tunusta hâlâ Avrupalıların çalışmasile Pransiz hi- | semere verebilecek olan işletilmeğe yaüzalt | geniş ve serbes topraklar mevcultür. Bu topraklar, oralarda kâfi miktarda fran- ve Fransız makamları İtalyan işçilerinin Tunusa girmelerine mü- saade etmedikleri için metrük bir halde bulunmaktadır. Tunusun 12 milyon hektarlık arazisinin 9 milyonu İşletilmeğe müsaiddir, Halbuki, bu arazinin ancak dört milyon hektarı işletilmekte ve beş milyonu bakımsız bik ide birâkılmaktadır. Afrikarın semereli bir medeniyetin ihtiyaçları şu hale naza- ran İtalyanın tabii demografik genişleme- sinin ve çalışma kabiliyetinin ihtiyaçları na tekabül etmektedir.» Stefani ajansı da Fransaya hücum ediyor Roma 17 (A.A) — Stefani ajansı- nın diplomatik muhâriri yazıyor; Fransız matbuatının Tunus me selesi hakkında İtalyaya yaptığı gü- rültülü hücumlar Suriyede hazirla- nan vahim hadiseleri beynelmilel na- zarlardan kısmen saklamak makse- İ dile yapılmaktadır. ra sıkı bir kontroldan geçirilen araba- lar birer birer elenecektir. Otobüslerin içinde de hurdaları az değildir. Fakat o zaman bu işi beledi. ye yapacağı için Avrupadan gelecek asri otobüsler kullamlacaktır.» Tramvay, tünel ve havagazı şirket. | leri hükümetce alındıktan sonra hü- kümet tramvay, elektrik, havagazı, tünel, Üsküdar tramvayları müesse- selerini birleştirerek bir (Halk hizmet- leri umuru müdürlüğü) namile bir teşekkül vücuda getirecektir. Bu te şekkül, devlete intikal eden şirketle. rin noksanlarını ve ıslaha ımühtaç 0- lan tesisatımı ikmal ettikten sonra İs- tanbul belediyesine teslinı edecek, âmme hizmetlerine taal eden bu müesseselerin varldatı şehre terkedi- lecektir. Fransa, bu memlekette evvelce Tu- nusta yaptığı gibi haksız yere asker) hakimiyetini tesis etmek istemekte- dir. Hatırlarda olduğu veçhile 1881 de imza ettiği ikinci bir muahede ile Fransa, mahalli idare nizam ve asa- yişi temin edecek hale gelir gelmez, Tunustan çekilmeği teahhüd etmek- te idi. Fakat Fransa, bu teahhüdünü bozarak yeni askeri işgal hareketle- rile hâkimiyetini genişletmek yolunu tutmuştur. Bir müddet sonra Bizerti tahkim etmeği de teahhüd etmiş, fa- kat bu sözünüde yerine getirme- miştir. Fransa, kendi mandası altında bu- lunan Suriyede de ayni şekilde hare- ket ediyor, 14 sonteşrin 1938 de Fran- sa yeni Suriye Başvekili ile bundan evvelki muahedeyi iptal eden yeni bir askeri itilâf imza etmiştir. Fakat anlaşıldığına göre, bu itilâfa da mw teber nazarile bakılmıyacaktır, Fransız gazetelerinin İtalyanlara cevabı Paris 17 (AA) —, Bütün Fransız matbuatı Tunus hakkındaki İtalyan taleblerini reddetmektedir. Figaro gazetesinin bu hususta yazdığı tipik makalenin bir parçası aşağıdadır: «Faşist matbuatının hücumları ne kadar şiddetlenirse Fransız birliği O kadar kuvvetlenecek ve Fransa, İtak yan taleblerini o nisbette büyük bir itirazla karşılayacaktır. Fransız milleti, kolay kolay kiz maz, fakat kırdığı zaman adamakıllı kızar.» a Yüksek otarşi komisyonunun toplantısı Roma 16 (A.A.) — B. Mussolini bu- gün öğleden sonra bir kruvazörle Gaete'den Sardenya adasına hareket etmiştir. Yarın sabah orada sanksiyon« Jarın tatbikindenberi işletmeye açıl miş ilan kömür havzasında başlan aşağı yeniden kurulmuş bulunan Kar- bonia şehrinin küşadını yapacaktır. Bu münasebetle yüksek otarşi komisyonu Düçenin başkanlığında fevkalâde bir toplantı yapacaktır, Bayan Müveddetin muhakemesi bitti Üç günlük mahkümiyet cezası da tecil edildi Geçen salı günü akşam üzeri Bah- çekapıda hir mahallebici #ükkânında, bir müddettenberi seviştiği ve bilâha. re kendisini terkeden Sadık adındaki delikanlıyı tabanca ile tehdid etmek- ten maznun bayan Müveddet namı diğer Margarit adındaki kızın muha- kemesi dün asliye üçüncü ceza mah- kemesinde bitirilmiştir. İddia makamı iddianamesini serde» | derek vakayı bütün tafsilâtile anlat tıktan sonra ortada katil kasdi, katle teşebbüs ve tehdid suçlarını göstere. cek delâil olmadığından maznun Mü. veddetin beraetine karar verilmesini istedi. Mahkeme kısa bir müzâkereden son- ra Müveddelin suçunu Türk ceza ka nununun 468 ncı maddesine uygun mahiyette gördüğünden bu maddenin birinci bendi mucibince kendisinin üç gün bâpsine ve bir lira muhakeme masrafı ödemesine karar verdi. Mü- veddetin sabıkası olmadığı gibi âhlâ- ki vaziyeti de bir daha böyle bir suç işlemiyeceği kanaatini hasıl ettiğin. den bu mahkümiyet cezasıda tecil edildi.