13 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

13 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A ml mn - Reisicü Karabük inşaatını me amber İnonu dün (Baş tarafı 1 inci sahifede) İsmet İnönü: - — Yorulunur mu, girelim. Mukabe- « Jesinde bulundu. © — İnönü fabrikanın en küçük teferru. — atına, en derin depolarına, en yüksek kısımlarına kadar çıkmak, girmek ar- zusunda. En küçük teferrunta kadar Suailer soruyor, İzahat alıyor. Dimdik, uzun bir demir merdiveni bir solukta çıkan İnönü fabrikanın 'bu kısmında 25 ton koku yanar bir “halde sevkeden büyük vinçleri gördü. Muazzam sobaların önünde durduk. Reisicümhurun sualine bunların ba- vayı 300 derece ısıtan sobalar olduğu cevabı verildi. Çelik ocaklarının, kok depolarının önünde durduk. Bunların içerisine — girmek hakikaten bir mesele idi. Fa- kat İnönü «Girelim. dedi ve önden Fabrikayı dolaşırlarken o Reisicüm- hür; — Faaliyete ne zaman geçiyorsu. nuz, diye sordu. — Bir kısım tesisatımız hemen he- men bitmiş gibidir. Temmuzda 2 nu- -maralı fırın hemen faaliyete geçecek tir. Yine ayni ayda çelikhane, ağus- tos ve eylülde haddehane açılacak. tr. Fabrikayı gezerken İnönü birden- e «Kuvvei muharrike tesisatını gös- termediniz» dedi. Reisicümhürün gör- “mek için hiçbir şeyi unutmadığı bu sualinden de belli idi. İsmet İnönü B. Nurullah Esada: — Boruları nasıl temin edeceksiniz, dedi. — Boru fabrikamızdan efendim. Şimdi fabrikanın tam merkezinde. z. Relsicümhura izahat veren mü- ür: «Bütün bu tesisatı Türk işçisi yapmıştır...» dediği zaman İnönü: © — Çok, çok mükemmel, dedi. © İsmet İnönü her tarafı uzun uzun gezdikten sonra şu Suali sordu: — Başka gezilecek görülecek yer yok mu? — Bütün tesisatımızı gördünüz efendim. © — Burada nerede yatıp kalkıyorsu. yaplık. İsmi de Yenişehirdir. Arzu buyurursanız çıkalım. — 'Tabii, tabii... KE era ürek birer yânlarına oturtarak sualler sor- 'dular, Kendilerile ilk konuşan müle- 1âss1s İngilizce cevap veriyordu. Bir üman vardı. Fakat İnönü fasih İngilizce ile mütehastısa: — Biraz ağır söylerseniz sizinle İn- konuşabiliriz, dediler, - Bundan sonra İnönü bütün müte- hassıslarla İngilizce konuşmağa. baş- dı. İlk yanlarına oturttukları müte- 'gilize o — Bundan evvel bu gibi fesisatla oldunuz tabii... .— Evet, Amerikada sekiz fabrika- di başmühendislik ettim. — Büradaki faaliyetinizden mem- nun musunuz? « — Bir kısınından son derece mem- nunum, bir kısım işlerde henüz bizi tâlmin edecek bir hale gelmedi. — Meselâ ne gibi işler? — Su meselesi, — Su meselesi halledilecektir. , — Bu ilerideki işler için mühim bir müşkülümüzdür. — Katiyen, zaten biz buradaki ça- ışanlar ancak müşkülleri yenmekle mabet edebiliriz. İsmet İnönü mütehassısın işaret et- liği su meselesile esaslı surette meşgul dular. Reisicümhur bilhassa Kara- bükle Divrik arasındaki mesainin na. il birleştirileceği ile meşgul oluyor- dwlar. Bir aralık İngiliz mütehassı- «İnşaatın neden bu kadar mas rafh olduğunu». sordular. Mütehas- sıs bunların sebeplerini saydı. Lâkin her söylenen sebepten sonra İnönü «daha başka diye bütün sebepleri araştırıyordu. İnönü nihayet mütehassısa: — Ankaraya gelecek misiniz? diye sordu, — İşimi bitirdikten sonra Allaha ısmarladık demeğe geleceğim. — Türk işçilerini nasıl buluyorsu- nuz. — Fevkalâde, son derece iyi çalışı- Bundan sonra Relsicümhur ikinci mülehassısla konuşmağa başladılar; — Bu tesisat bize bahalıya mal ol- mayacak mı? İngiliz: — Bu suali bana beş sene sonra sormanızı pek isterdim, cevabını ver- di. Bundan beş sene sonra ne büyük bir eser kazanacağımız anlaşılıyor. İnönü bu cevaptan pek memnun ol- dular. Halk ve mektepliler arasında Yenişehirden dönen Reisicümhur halkın tarif edilmez sevgisi arasında istasyona geldiler. İnönünün burayı ziyaret edeceğini duyan binlerce kişi eclvardan Karabüke akın etmişti. Bu arada Safranbolu mekteplileri de gel- mişlerdi. Çocukların hepsi gürbüz ve sıhhatli idi. İnönü küçük mekteplilerden çoğu- nün hatırını sordu. Muallimlerile ko- nuştu. Yıldız İsimli bir küçük kızla konuşan Reisicümhur mekteplinin kendi elile topladığı çiçekleri kabul buyurdular. Yıldız: — Hoş geldin İnönü, ben seni anam- dan da, babamdan da çok severim. Bize sevinç getirdin, dedi. İnönü küçüğün «Benim evlâdım> diyerek yanağını okşadı. 'Bu sırada Yıldızın yanındaki arka- daşı heyecan ve sevinçten ağlıyor- du. İnönü bunun üzerine: — Ağlama yok, ağlama yavrum, de- Küçük çotuk «Sevinçten ağliyo rTumw diye cevap verdi. Bu arada bir köylü genç de İnönü- nün yanına yaklaştı. — Asker olmak istiyorum, beni mektebe koy, Büyük İnönü, dedi. Re- isicümhür küçük vatandaşın ismini derhal not etti, Emsalsiz bir tezahür içinde Kara- bükten ayrıldık. İsmetpaşa köyünde durduk. Bütün güzergâhta gibi burada da köylüler İnönünün trenini Ka Saat 14,30da Çerkeşe geldik. Reisicümhurun ikinci seyahatinin ay başında başlaması muhtemeldir. Çerkeşte Sumucak 12 (Hususi) — Çerkeşte trenden inen Reisicümhur İnönü halkın coşkun tezahüratı, alkışları, yaşa, varol sesleri arasında hükümet binasına teşrif ettiler ve derhal: — Köylüleri çağırınız, kendilerile görüşmek isterim; buyurdular, Bunun üzerine toplanan köylüler birer birer İnönünün huzuruna çıka- rak Devlet Reisi İle görüşmeğe başla- dilar. İsmet İnönü köylülerle onların lisanile konuşuyordu. İlk giren Meh- med adında bir rençberdi. İnönü sordu: -— Sen ne ekip ne biçersin? — Arpa, buğday, mercimek, fasul- ye, — Ne gibi ihtiyaçlarınız var? — Pulluk ustasına ihtiyacımız var. Sonra çocuğum beşinci sınıfta şimdi, bu sene ilkmektebi bitirecek. Halbu- Ki burada orta mektep yok. Bize bir orta mektep lâzım. Köy heyeti azası Bundan sonra köy heyetinden Mus- tafa, Relsieümhurun karşısına çıktı. İnönü sordu: — Hayatından memnun musun? — Çok memnunum, EVi dönüm arazim var, Bunun on dönümünü su basıyor. Fasulye, mercimek yetiştiri- rim. «— Sizin köyde en fazla arazisi olan kimsenin ne kadar toprağı var? ; e e a A e GK me e iş Gi — 100 dönüm, — Topraksız köylü var mı? — Hiç yok. — Yonca yetiştiriyor musunuz? — Hayır, yoncaya ihtiyacımız yok. — Gurbete gider misin? — Bazan, — Benden ne İstersiniz bakalım. — Kendime aid mi? — Evet, kendine ait. — Köy kâtiplerinin işini emi buluyorum, bu meselenin hallini is- tiyorum. — Niçin köy kâtibinden memnun değilsiniz? Kâtibe çok para mi veri- yorsunuz? — Hane başına sekiz kuruş veriyo» ruz, — O hâlde kâtiple bir zorün mu var? — Hayır, fakat onun gördüğü işi muallim de görüyor da. İnönü bütün dinlediklerini not defterine kelime, kelime not ediyor. — Başka bir istiyeceğin var mı? — Öküzlerden sayın vergisi az alınsa, yahud çift öküzlerinden bu vergi kalksa. Benim bir çift öküzüm var. Çiftine on lira veriyorum, — Eğer çift öküzü ile öleki öküz- leri ayırd etmek mümkün olsaydı, ben çift hayvanlarından vergiyi kal dırırdım. Sen bana bir akıl öğret, bu nun için ne yapmalı? Köylü ile en büyük Devlet Adami- nın, milletin Büyük Şefinin başbaşa, aynı memleket meselelerine çare dü- şünmeleri hakikaten kıymetli bir da” İnönü Mustafaya sordu; — Siz kumaşı nereden alıyorsunuz? — Şu üstümdeki elbisenin kumaşını evde karım dokur. — Bu caketi de o mu dokudu? — Evet, — Ya çamaşırlarını? — Onu dışardan alırız. — Kaç yaşındasın? Senin niçin böy- le dişlerin dökülmüş. — Soy, babamın da öyle imiş. Biz yaşımızdan fazla gösteririz. — Zarar yok gönüller taze olsun. Bundan sonra Somedek köyünden Sadık Zar büyük bir suhuletle is- mini yazdı. Bundan sonra kömür ya- parak geçindiğini, orman kanunu do- Jayısile iç pazarlara kömür götüreme- diğini söyledi. İnönü bir aralık sordu; — Evde kaç nüfussunuz? — Kaçı ihtiyar? — Üçü ihtiyar, Kaç kişi çalışıyorsunuz? 8 kişi. İhtiyar, çocuk hepiniz bir sof- mu yemek yersiniz? Bazan hep beraber, bazan ayri rada ayrı. — Hayvanlarınız var mı? — Otuz kadar, bir de atımız var. — 18 kişilik ailenizden ata kim bi- ner? — Ben.. — Demek babanın en kıymelisi sen- sin, — Babam hepimizi sever. -—— Sen bu akşam eve gidince baba» na sor. Reisicümhurla köylü iki arkadaş gibi konuşuyor. — Hayvanlar babanın mu? — Onun.. — Baban ne iş yapar? — Evde işlere bakar. — Demek o oturuyor, işler iyi git- sin diye size kumanda ediyor? — Öyle efendim. — Sen okumayı, yazmayı nerede in? — Askerde, Muhafız kıtaatında 45- kerdim. — Askerde bâban sâna para gön- derir mi idi? — Evet. Bir kere üç, bir kere on lis ra gönderdi, giderken de yanıma 25 lira verdi. Askerde iken 80 lira hat- cadım. — Epeyce harcamışsın. Kaymakam Bundan sonra Reisicümhur Çerkeş kaymakamına sormağa başladılar: — Burada asayiş nasıldır? — Çok iyidir, hırsızlık yoktur. Yal- niz arazi kavgaları, kız kaçırma ve- kaları var, — Kız kaçırma vakaları mı? fena âdet nereden kalmış, Bundan sonra İnönü kaymakama ihtiyaçlarını sordu, kaymakam su ve elektrik meselesine etti. — Eğer elektrik yapılırsa kaçtan vermek lâzımdır? — Kilovstı 20 kuruştan. — Çok pahalı, Relsicümhur bundan sonra hayat ucuzluğuna dair sualler sordular, — Burada en pahalı şey nedir? — Sebze, ekmek. — En ucuz? — Ev kirası. Avukat Reisicümhur içeri giren avukat Ziya Demire sordu: — Benden ne istersiniz? — Köylünün Ziraat bankasından aldığı borç paranın vadelerinin uza tılmam, para miktarının çoğaltılma- si. Çünkü köylü para alıyor, daha kazancını temin etmeden tahsildar- lar karşısına dikiliyor. Sonra verilen para da azdır. Bunu almak için gidip gelinirken bu paranın bir kısmı har- canıyor. — Başka benden ne istersiniz? — Sonra köylünün evlenmesini ucuzlatmak ve kolaylaştırmak lâzım- dır. Ben tedkik ettim, köylü evlen mek için 18 parça evrak kullanıyor. 18 parça evrak ve muamele için 10, 15 lira pam veriyor. İnönü, bu meselelerin ciddi surette tedkikini emir buyurdular. Çerkeş!i OB. Ziyaya Reisicümhur sordu: - Çerkeşten hariçte çocuklarınız var mr? — Var, Yakında köyümüzün ço- cukları döktor çıkacak, zabit olacak. Fakat Çerkeşin okumuş yazmışları en çök hukuka merak eder. Çok hukuk- çumuz vardır. — Demek Çerkeş en ziyade bu- kukçu yetiştiriyor? — Evet efendim. Manifaturacı Bundan sonra içeriye manifaturacı İsmali Doğan girdi. İnönü sordular: -— Elbiselik kumaşı kaça satıyor- sun? — Metresi 200 kuruş. — Demek üç metre 600 kuruş, iki lira da dikiş parası varsa 8 Tira eder. Çok pahalı, Bunun sebebi nedir? — Çünkü pahalıya &lıyoruz. İsmail Doğan (Reisicümhurun: «Benden ne İstersiniz?» sualine karşı «Ortamektep isteriz, burada askeri bir alay da istiyoruz. O memleketin iktisadi hayatını çok yükseltir. de- miştir. İnönü, her vatandaştan izahat al- dıktan sonra teşekkür ediyor, köylü- ler çok güzel sözler söylüyorlar. Hü- kümet dairesinden çıktığımız saman gece başlamıştı. Bütün civarda köy halkı ellerinde lâmbalar «Yaşü» sa- dalarile Reisicümhuru trene kadar uğurladıktan sonra tren hareket etti, Ceceyi Sumucuk'ta geçireceğiz. Reisicümhuru Boluya davet için Bolu 12 (A.A) — Vali başkanlığın» da bir heyet, Boluluların tazimlerini Cümhur başkanımız kahraman İnö- nüne arzedip Boluyu şereflendirmele- rini istirham etmek üzere, Boludan İsmetpaşa istasyonuna hareket et- miştir. Maraşta kahvelerde çay kah- ve yerine yemiş kullanılıyor Maraş 12 (A.A) — Dünden itiba- ren bütün kahve, gazinolarda çay ve kahve yerine yerli yemiş kullanılma» ğa başlanmıştır. Ekonomi haftası içinde bu yemişlerin kullanılmasına devam edilecektir. Bu tahsil eden 13 Künunuevvel 1908 İngilterede bir facia Bir fener bekçisi kasık çık- masından hasta, fırtınadan yardıma gidilemiyor Piymouih 12 (A.A.) — Reuter ajan- sının muhabiri bildiriyor: Eddystone fenerinden verilen işa- retlerden anlaşıldığına göre fenerin baş gardiyanı fıtık hastalığının bü- tün alâmetlerini gösteren ve senan tedavisini icab ettiren şiddetli bir buh- ran geçirmektedir. Fakat dört gün- denberi hüküm sürmekte olan şiddet- li fırtana dolayısile fenerile kara ârasında her türlü münakale kesli- miştir, Hastayı tedavi etmek için fır- tananın sükünet bulması beklenil mektedir. Fener bekçilerinin o bildirdiklerine göre akümlatörler boşalmış olduğu için telsiz ahizelerinden istifade edi- lememektedir. Cenub sahillerinde bu- lunan diğer fenerlerin ve bilhassa Bock Bishop fenerinin üç haftadan- beri imanla irtibatı kesilmiştir. Bu fenerlere yardım etmek imkânı bulu. namamıştır. Bütün italyan gazeteleri (Baş tarafı 1 inci sahifede) tekleri münasebetile makaleler neşri. ne devam ediyorlar, Figaro diyor ki: <Korsikadan bahsedilmesi lâtifeden başka bir şey değildir. Tunusa gelin- ce, bir karış toprağın verilmesini bi- le kabul edecek bir Fransız yoktur. Buraya dokunulmağa cüret edildiği takdirde Fransa tek bir insan gibi ayaklanacaktır.» > Ere Noüvelle gazetesi: «Her ihtima- le karşı hazır olmalıyız» diyor. Excel- sior da «İtalya Akdeniz muvazenesi- nin kendi lehinde ihlâli edileceğini ümid ediyorsa aldanıyor» diyor, İngiliz gazeteleri ne diyor? Londra 12 (A.A.) — Stefani ajan- sından: Tunus meselesi hakkında mütalealar yürüten Daily Herald ga- zetesinin diplomasi muharriri, Berlin kongresinde Fransızlara Tunusu zap- detmelerini tavsiye eden zatın İngi- liz Başvekili lord Salisbury olduğunu ve maksadının buna mukabil Kıbrıs adasının İngilizler tarafından İşgali- ne Fransanın muvafakatını istihsal etmekten ibaret, bulunduğunu hatir- latmaktadır. Amele fırkasının organı, Tunus meselesinin mevcud ve halle- dilmesinin lâzım olduğunu yazmak- tadır, Daily Express'de lord Beaverbrs, bu meselenin muharebesiz halledileceği- ni yazmaktadır. E.1240 244 TM DAT 1200 139 Va. 530 7151208 1428 1641 1820 Ev, Apartıman kiralamak için «Akşam»ın KÜÇÜK İLANLARI En süratlı ve en ucuz vasıtadır. -

Bu sayıdan diğer sayfalar: