Yeni bir bahçe Perapalasın arkası tanzim edilecek Şehircilik mütehassıs B. Prost "Tepebaşı bahçesinin arkasındaki “Toz- | koparan asfalt caddesinden itibaren deniz kenarına uzanmak üzere bura- daki sahayı esaslı surette tanzim et- meğe karar vermiş, buna âid proje de imâr müdürlüğü tarafından imza- Janmuştar. Bu projeye göre deniz kenarına ka- dar uzanacak sahada bir bahçe ve bahçede fıskıyeli havuzlar, bir de si- cak İle modem tesisatı hamam ve deniz kenarından Perapalas otelinin arkasına kadar çikmak suretile bü- yük bir mermer merdiven yapılacak- tir, Cumartesi günü cenaze me- rasimi esnasında dükkânlar kapanacağı tabiidir Ticarethane sahibi bir kariimiz dün telefonla bize şu suali sordu: «Atatürkün aziz naaşlarının mera- simle kaldırılacağı cumartesi günü dükkânlarımızı kapamıyacak mıyız? Ben kapayacağım. Fakat bazı dük- kânların açık kalması'fhilimalini dü- Şünerek hükümetin bu hususta bir | kararı olup olmadığını öğrenmek is- tiyorum.» Kendisine cevab veriyoruz: Hükü- met pazartesi günü bütün Türkiyede her türlü mesainin tatil edilmesine karar vermiştir İstanbulda cumar- tesi günü yapılacak olan merasim sırasında dükkânların kapanmaları- na dair bir karar yoksa da o gün bü- Vün İstanbulluların cenaze merasimi esnasında Büyük Ölünün hatırasına hürmeten dükkânlarını kapayacak- ları tabildir. Kalb durmasından ölmüş Dün sâbah Sirkecide istasyon ci varında sokakta bir ölü bulunmuş- tur. Zabıtaca yapılan tahkikatta bu adanın 0 yaşlarında Gelibolulu Mehmed isminde biri olduğu ve kalb | durmasından öldüğü tesbit edilmiş, | cesed ailesine teslim olunmuştur. | törenine iştirak edecektir. Eminönü Ikinci sahanın istimlâki için hazırlık başladı Eminönü meydanının açılması için yapılan istimlâk muamelesinde bi- rinci mınlaka için Nafia Vekâletince sarfedilen bir milyon yedi yüzbin liradan 246 bin liralık bir tasarruf elde edileceğini yazmıştık. Belediye bu para ile ikinci sahanın istimlâkine başlamak (fikrindedir. Bunun için bir taraftan Emlâk ban- kasının bulunduğu adanın, diğer ta- raftan eski Valide hanı arkasında bu- Yunan ve içinde İzzetpaşa mescidin! ihtiva eden adanın binalarına ald gayri safi iradlarla bunların tapu ka- ypdlarıni ve sahiplerini tesbit etme- ğe başlanmıştır. “Tasarruf edilen 246 bin lira ile iki numaralı istimlâk sahasının istimlâ- kini tamamlamağa imkân olmadığın- dan yalnız Baltkpazarında İzzetpaşa mescidinin bulunduğu ada kaldırı- Tacaktır. Bu suretle Balıkhane binası meydana çıkacaktır. Bundan başka | B. Prostun plânına göre Balıkpaza- rında mevcut bir ada ile Tahmis çar- gısının bir kısmının da yıktırılması lazımdır. Bu suretle Eminönündeki meydan, Mısırçarşısının arkasına Çi- Kacaktır. Maarif müdürlüğünde toplantı Miselerle orta mektep müdürleri ve muntaka maarif memurları dün ma- arif müdürü B, Tevfiğin reisliği al tında toplanmışlardır. Bu toplantıda Atatürkün aziz naaşlarının ziyareti sırasında intizamı temin ötmek ve izdihama imkfn vermemek üzere her mektebin ziyaret edecekleri saat tes- bit edilmiştir. Atatürkün cenazesinin İstanbul- dan Ankaraya nakledileceği cumar- tesi günü bütün mektepler cenaze Pazartesi günü de resmi matem günü olduğun- dan gpektepier tatil edilecektir. (4 8990830530100020111211558400000 Galatasaray Lisesi alım satım komisyonundan Komisyonumuza bağlı Gulatasaray lisesinin ihtiyacı olan 250 ton sömiko- ku 6375 lira tahmin bedelle kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuştur, Eksiltme 30/11/9388 çarsamba günü saat 15 de Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 349 da Singer Dikiş mağazasının üst katında toplanan liseler alım satım komis- yonunda yapılacaktır. İstekliler 938 yılı Ticaret odası vesikası ve ilk teminat makbuzlarile birlikte 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlayacakalrı teklif mektuplarını bel- H sastten bir saşt evveline kadar sözü geçen Komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri. görmek ve teminat yatırmak için Galatasaray lisesinde komis- Şartnareyi yon sekreterliğine müracaatları. MEŞ'UM (8433) KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) Gül teyze mutfakta yemekleri ha- arladığı sırada genç kız penrecenin önüne oturup gazeteyi açtı. İri pun- toyla yazılmış bir serlavha dikkatini « celibetti: (898) gazinasunda cinayet Şermin satırlara göz atar atmaz büyük bir teessürle bağıtdı: — Aman Gül teyze! Hani dün gör- meğe gittiğim artist Didar hanım yok — Gazete yazıyor... Ahf Zavallı kâ- dan... Melek gibi idi. Kim öna kıymış! Kızın sesi dehşet ve yölsle titriyor- © odu. Gül hanım, başını sallayarak: — Allah Allah! Demek siz çıkar çıkmaz bu iş olmuş... Aman bu İstan. , bul. Ne cinayetler işleniyor... Oku ba- kayım bana şunu... Yaşlarla dolan gözleri önünde sa- ilâtını okudu. İki kadın, heyecan» Tefrika No. 65 la bakışıyorlardı. Buna rağmen, cinayet büyütülerek gazeteye konulmuş değildi. Resimler yoktu, vaka birinci sahifeden aksetti- rilmiyordu. Bunun da sebebi, Didarın ailevi vaziyetiydi. İhtiyar bir paşa olan amcası, gazeteleri birer birer dolaşa- rak, âllenin mevzuu bahsedilmemesi- ni istemişti, Asıl ismi zikredilmiyor, sadece Didar Hoşses deniyordu. Şevki ise, o sıralarda, Malik amca- nın sabahları oturduğu kahvenin ö- nünde dolaşıyor; ve uzaktan adamı sü- züyordu: «— Hayli Buda katil olamazl Merd yüzlü bir erkek...» Saate baktı, — Araştırma zamanı yaklaştı. Bu- Iuomam lâzım, Gitmeliyim.» Kahvede pineklermiş gibi oturan iki sivil memura işaret ederek talimat verdi ve uzaklaştı. Artık işi tamâmile Üzerine almış olan Bedi ile birlikte Didarın apartımanını araştırdılar; ev. gm adamlar. elat rantın. | Matürkün 908 inkılâbın- da da çok büyük hizmeti! vardır (Baş tarafı 6 ner sahifede) Konyada bulunduğum bir sene, bir ay zarfındaki memuriyetim sırasında merbut bulunduğum vekâletlerle ol- duğu gibi, kendisine de müracaat eder, en nazik zamanlarda kendisinin bü- yük ve yerinde tedbirlerinden, irşad- Yarından istifade ederdim. Şu muhakkaktı ki, İstiklâl harbin- deki büyük işlerin ip uçları bep'onun elinde idi. Herkesin tereddüd ettiği, içinde müşkülâtla çırpındığı en müş- kül meselelerdeki kati kararlar ondan sadır oluyordu.” Meselâ Adana, Fransızlar tarafından tahliye edildikten sonra ticaret yol- ları bir dereceye kadar açılmşıtı: Za- hire tacirleri, Konyaya göz koymuş- lardı. Halbuki Konya, bütün memle. ketin ve ordunun zahire ambarı mey- kilnde bulunuyordu. Tacirler, Konya- daki mevcud zahireyi Adana tarikile ihraç etmek istiyorlardı. Ben vilâyetçe bunun meni kabil olmadığını ve elde- ki kanunlarla da hükümet merkezinin de birşey yapamıyacağını görünce or- dunun gerisinde ve en yakın yerlerin- de mevcud erzakın ordu nâmına imu- hafazası zaruretini düşündüm ve Baş- kumandan Mustafa Kemal paşaya va- ziyeti yazdım derhal şöyle kısa bir telg- raf aldım; «Konyanın şarkina bir deve yükü bile erzak sevk ve'ihraç edilmiyecek. tir, Bu kısa, fakat Hati telgraf işi hal letmiş ve ordunun yiyeceği mahfuz kalmıştı, — BL. R. Büyük Önderin aziz naaş- ları büyük sa salona getirildi Cenazenin nakledileceği zamana kadar tabutun etrafında altı meşale gece gündüz yanacaktır, Bugünden itibaren general ve âmi- ral rütbesinde altı zat ta büyük ölü- nün tabutu etrafında ihtiram ve se- lâm vaziyetinde bulunmaktadır. Bugün saat ondan itibaren ilk önce teşrifata dahil olan askeri zevat, bun» dan sonra mülki zevat, bunu mütea- kip te başlarında rektör, dekan ve pro- fesörler olduğu halde Üniversite ta- lebesi ve yüksek okul talebeleri ziya- ret etmişlerdir. Saat 12 de Harp aka- demisi ve Yedek subay okulu komu- tan, öğretmen ve talebeleri, saat 13 te de Halk Partisi erkânı ve Halkevleri idare heyetleri, öğleden sonra da ma- B, ticari ve Idari teşekküller ve bunu müteakip izciler, saat 14 ten 24 e kar dar lise, orta dereceli mekteplerle halk Ulu Önderin aziz naaşları önünde hürmetle eğileceklerdir, Yarın ve cuma günü da saat 10 dan 24 e kadar halk ve ilkmektepler taJo- besi ziyarette bulunacaklardır, Defteri imza Dün de birçok kimseler Dolmabah- ça sarayına giderek defteri mahsusu imzalamışlardır. Bu arada Celâleddin Vanzinşan, Davud Süevinpa, İbrahim Matienjin, Yusuf Cancooli ve Saad Vanşimin'den mürekkep Çin müslü- maanları Yakın Şark Muhadenet he- yeti de dün öğle üzeri Dolmabahçe sar rayına gelmiş ve heyet âzaları ayrı ays rı defteri muhsusu imzalamışlardır. Ordu müfettişi general Fahreddin Altay, İstanbul kumandanı general Hulis Bıyıktay ve daha bazı göneral- ler dün sabah Dolmabahçe sarayında bugün yapılacak olan merasime aid hazırlıklarla meşgul olmuşlardır, İstanbul vilâyetinden İstanbul 15 (A.A.) — İstanbul vi- Yâyetinden: 1 — Atatürke yapılacak tazim zi- yarelinde teşrifata dahil olan askeri zevatın büyük üniforma ve mülki ei- kânın caket atay ve silindir şapka. 2 — 19 sonteşrinde yapılacak ce naze merasiminde de yine teşrifata dahil askeri zevatın büyük üniforma ve mülki erkünin siyah yelek ve be- yaz boyunbağı ile (rak ve silindir şap- ka giyeceklerinin ilân buyurulmasını İstanbul valisi Anadolu ajansından rica eder, Kayseride yeni memleket hastanesi Kayseri (Akşam) Kayseride bir memleket hastanesi yapılması ka- rarlaştırılmış ve hastanenin inşası 120 bin Hraya ihale edilmiştir. Yeni bina- nın temelatma resmi vali B. Adli Bayman, vilâyet erkânı huzurile ya- pılmıştır. Evvelâ vali bir nutuk söy- Jemiştir, Bunu diğer nutuklar takib etmiştir. ŞiRKETi HAYRİYEDEN: Ebedi şefimiz büyük Halâskârın muazzez tabutu huzurunda son ihtiram vazifesini ifa edecek olan sayın Boğaziçi yolcularımız için çarşamba, perşembe ve cuma günlerinde tarifede yapılan ilâveler: 1 — Boğaziçinden Köprüye 73, 77, 87, 89, 97, 103, 119, iniş seferleri fazla olarak Kabataş iskelesine de uğrayacaklardır. 2 — Köprüden Boğaziçine 132, 136, 150, 156, 160,172, 196, 198 ve 200 numaralı çı- kış seferleri ile (24,15) deki gece postası fazla olarak Beşiktaş iskelesine uğrayacak- lardır. 127, 131 ve 145 numaralı 3—Saat10,11,13,14,15 ve 15 de Bebekten birer vapur hareketle Arnavutköy, Ortaköy, Beşiktaş, ve Kabataşa uğrayarak köprüye gelecektir, 4 — Saat 12,13, 14, 15,45 16,45ile 17,45 de köprüden birer vapur hareketle Kaba- taş, Beşiktaş, Ortaköy, ve Arnavutköy iskelelerine uğrayarak Bebeğe gidecektir. 5 — Üsküdar ile Beşiktaş ve Üsküdar ile köprü arasındaki seferlerle Üsküdar - Kabataş arasındaki araba vapuru seferleri ihtiyaca göre çoğaltılacağı gibi diğe Boğaz iskelelerinden de ihtiyaç nisbetinde zuhurat postaları kaldırılacaktır. 6 — Boğazdan inen ve Bogaza çıkan vapurlardan Üsküdar iskelesine uğrayan va- purlarm yolcuları ayrıca fark vermeksizin araba vapurunun Kabataş seferlerin- den aktarma suretile istifa de edebileceklerdir. 7 — Cumartesi gününe ait tertibatı seferiyemiz ayrica ilân olunacaktır. ka hiç birşey bulunmadı. Bedi bu cürmün $ırf bir hırsızlık maksadile işlendiğine kaniydi: — Sabıkalılar arasında taharriyat yaparak bir ip ucu bulmak polisin va- zifesidir! - diye söyleniyordu. Şevki ise, mütereddid, gazino gar- sonlarını bir kere daha isticvaba git- *. Fakat oradan da bir netice hasıl olmayınca: «— Bilezik mühim bir delildir. Onu bulduktan sonra bütün kuvvetimizle O iz üzerinde yürümeliyizi» diyerek, Malik beyin kapısını çaldı. Kanadı açan genç kıza: — Şermin hanım siz misiniz? — Evet efendim. — Siz dün akşam Didar hanımı gör. meğe gittiniz, değil mi? — Ah, efendim, evet... Zavallı kadı nı... Öldürmüşler... — Demek haberiniz var? — Gazetede okudum. Muhayereyi işlden Gül teyze yakla» şarak: — Ah, pek acıdık, pek acıdık, Şermin sordu: — Siz polisten misiniz efendim? — Evet. «— Aman katil tutuldu mu? — Daha belli değil, Size de bazı gey» ler sormak istiyorlar. Onun için götür- bilirsiniz? “ — Memnuniyetle... Birşey bildiğim yok sunma, elimden geleni yaparım... Ben o zavallı kadıncağızı ilk defa ola- rak görmüştüm. Acaba hangi alçak ona kıydı? — Birşey bilmeseniz bile, ihtimal polisin dikkatini celbedecek bir ip ucu verirsiniz. — Peki efendim, giyineyim, hemen geliyorum, — Amcanız da beraber gelsin. Malik beye haber verdikleri zaman, ihtiyar adam, hayretle aşağı indi, — Ne biliyorum ki, ne söyliyece- gim?... Hiç birşey görmedim... Kız Di- dar hanımla görüşmeğe çıktığı zaman aşağıda bekledim. — Zarar yok... Belki iyice düşünür- seniz birşey hatırlarsınız. — Pekâlâ... Haydi geleyim. Hep birden çıktılar, Şevki Bedi'e usulle haber verdi. — Mevzuu bahis bilezik de kolun. dadır! - dedi. - Amma öteki mücev- herlerin izi yok... Çarşıdan da satıldı- ğına, rehin edildiğine dair malümat gelmedi, Genç kız, Bediin karşısına çıkarı- lınca, erkek sordu: — Cinayetten haberiniş var, değil mi? .— Evet efendim. — — Didar hanım, sahne arkı kendisini tanıyordunuz. Dün akşam ziyaretine gitmişsiniz. Şermin, müteessir bir sesle: — Hayır efendim... Kendisini tanı- mazdım. Dün akşam ilk defa olarak konuşmağa gittim. Bu sabah da ga- zetede öldürüldüğünü görünce pek acıdım. Zira üz görmekle beraber çok sevmiştim. — Niçin ziyaretine gittiniz? Cenanın kızı, yalanı bilmez, doğru ahlâklı olduğu için açıkça meseleyi anlattı ve ilâve etti: — Zavallı Didar hanım... Ne nazik, ne kibar kadındı. Beni nasıl tatlı söz- lerle teselli edip saadetimi yeniden kurdu. Nişanlıma nasihatler vermiş. Onu bana iade etli. Kendisine karşı kalbimde derin bir muhabbet ve min. net hissi uyanmıştı, Birbirimize sık sık görüşmeği vadettik, düğün hediyesi olarak da kolundan bileziğini çıkanp bana taktı, Şermin bileğini uzatarak mücevhe- ri gösterdi. Bir an, bir kısa an, Bedi bu kızın çok kurnaz olduğuna, ken. disine şaşırtmaca yaptığına zahip ol- du. Lâkin kızın sesi samimi, bakışları dürüsttü. Hayır, Şerminin cinayetle alâkası yoktu. Maamafih hissiyatını belli etmeden ahenksiz bir sesle sor- du: — Demek, Didar hanım elile size bu a verdiz anali