mmm İL 'eşrinisarı 19) AKŞAMDAN AKŞAMA Rağbetini kaybeden bir muharrir İsmi lâzım değil, pek şevdiğim bir ecnebi muharrir vardı: «Hafif siklet» cinsinden bir kulem suhibiydi, Pehlivanlarda, boksörlerde olduğu gibi, müellif ve ressamlarda da böyle | ,bir tasnif olabileceğini -bilmem dü- şünmüş müydünüz? Yağlı boyacılarla şbaşmuharrirler Ağır yahud baş (ağır: baş); suluboyacılar ve fıkracılar orta; şkarikatüristler ve mizahcılar “hafif g,tir Onların da kendi aralarında tak- simi var: Siyasi karikatüristlerle mi gahçılar horos; aşk oyunları etrafın- da nükte yapanlar tüy... İşte, bu pek sevdiğim muharrir dei ,horos siklet» di. Her içtimni. hâdise-) gpi en hafif, en lâtif tarafından ele (* üç beş satırın , içinde en bariz | ihir tabloyu çiziverir; bir vaziyeti can- PEŞ fikrini karine kolayca ka b bul ettirirdi. | Galiba bu tarz yalnız bepim değil, başkalarının da, şoşuna , gidiyordu. Pek çok kimse, - bâhusus, muharririn kendi, smemleketinde - onu, okuyor, beğeniyordu. Açık göz tiçaret erbabı, bundan is- tifade etmek -istemişler. Kimbilir bütçelerinden naşıl bir fedakârliktü bulunarak, gazete sahiplerini ve biz- zat muharriri razı etmişler; , başladı efendim, o lâtif fıktacıklar bittikten #onra, altlarına ayni matbaa İek- miği ve ayni edebi üslüpla başka fık- racıklar dercedilmeğe... Gerçi onla” rın da başlangıçları hoş; fakat neti: Celeri «filânca korse en mikemmel: dir, falanca yerde kılır! o Marka. $ına dikkat!» gibi bir ilânla bitiyor... Okuyanı cidden: sinirlendirici birşey Gitgide meşhur sütunda bunlar ço; Kaldı. Korseden sonra bir baş ağ- rısı hapının, bir nasır -İlâcının, bir ayakkabının, bir piponun reklâmı... Derken bu usul başka gazetelerde de taklid edildi... Ben de, ne zaman bu gibi yazıları elime alsam, evvelâ son taraflarına bakmağa başladım: Bir firma, bir adi Yes gözüme ilişirse başını da okumu- yorum... Anlaşılan o memlekettede halk artık marifeti öğrenip adresli yazı Jar okumaz oldu ki, son zamanlarda reklimlar fıkracıkların en sonuna de. gil, haşlarma de konuluyor; ilân ol- duğu sözde hissettirilmeden, maha- getle tertib ediliyor. Tâ ki ille okun- sun! Bunuu üzerine, ben de o muharriri ye mukallidlerini , hiç ,okumamağa başladım... Sanırım, . kendi o memle- ketinde de uyni rağbetsizlik - olacak; sülun tamamile kalkacaktır. Odun, kömür Istanbulda sömikok hemen #amamile bitti Son yünümmdü irimizde sömikok! hemen hemen kamamile bitmiştir.ğ Depolar müşterilerine yarım ve bir tondan fazla kömür vermemektedir-” lergğlajtâ bp Kömürü toplan getirip , salan, erirketin elinde Ze bin ton-j luk Bir mikdar kalı Sömikokun Mi bir sgbe. bi, son ,günlerde Ankaraya yapı a fazla sevkiyattır, Ayigaradeki ri dairelerin, müesseselerin mühim bir kışmı bugünlerde kömür almakta- dılar, Bize verilen ,malümata göre Sömikok İstanbul piyasasına ancak Kânunuevvel sonunda gelebilecektir. Maamafih Alman koku son zaman- ; larda.fazla geldiğinden piyasada bok ıgur. Odun .fiatlerine, gelince; lerde adun. fiatleri dört kuruşa çıkmıştır, Daha y vel odun piyasası $80 « sında sike: , de Karadenizdeki »şiddetli .fir dan.odun ve kömü; gelmemesi irkâb -iskelelerinde İstanbulda bulunan, stokun kışın $0- nuna kadar idare edeceği ve yeniden fiatlerin -yükselmiyeceği « temin olu- nuyor. Ayasofyada “Yeniden birçok o mozaikler | meydana çıkarıldı ! Son gün- z. yirmi Maamafih | meycud malla Profesör Whittemore Ayasolyadaki | yedi aylık yaz çalışmu wsimini ikin- çi leşrinin ilk haftasında hitirmişlir. ,Bu müddet zarfında maiyetindeki mü- tehasşıslar heyeti ile cenub geleride- «ki imparator portreleri üzerinde ça- lışmış ve bu mozaik levhaları önü | müzdeki baharda teşhir etmek üzere hazı . Ayni zamanda mih; taki büyük mozaikler de İş ölup ilkbaharda büyük iski cektir, Bir yandan da profesör üç ay süren hümmalı bir çalışma ile Yestibiildeki Kostantin ve Justiniani gösteren bü- vük mozgikin tabii boyda ve renkli kopyalarını yaptırmış olup bunlar 1939 Nevyork beynelmilel sergisinde Türk paviyonunda teşhir edilecektir. Edebiyatın ve umumiyetle matbu! atın, neşriyatın, dünya yüzünde iki ana koldan inkişaf ettiğini artık öğ- | Galerideki imparator portrelerinin de Tenmiyen kalmadı: Biri ferdin fik- | renkli kopyalar Yapılmıştır. “Bunlar rine, hissine, istidadına terkedilmiş, | da Türk paviyonunda gösterileğekti öbürü de bir. gayenin emrine koşul- Profeşör Whittemote bizzat muş sanat ve neşriyat. yorka gidip bu mozajk * kopyalarının Bu son günlerde her iki cereyanın | Ayasofyadaki tesiri yapabilecek. bir lehinde, aleyhiyde dünyamın her ta- | mesafe,ve yüksekliğe asılmalarını te- rafında mütalealar yürüyüp duru- | min etmeğe çalışacaktır. yor..Ben kendi hesabıma, fikir, sanaf ve neşriyatın hiç bir kanaat hamule? Sini taşımamasını, bir faydayı iştihi daf. etmemesini - istiyenlerden deği- «dim amma, mademki reklâmla propa- gandanın ikiz eş kardeşler olduğu eri Bu,-biraz da, altın, yumurta yu- maruf propagandacılar tarafından | murtlıyan bir kültür tavuğunu kes- bile tesbit edildi, ütiliter denilen tar, | mek değil midir? ,2i fazla ifrata vardırmak da, şüp m ME me A ime d siz, en fazla rağbet-gören kalemleri, fırçaları bile, . bahsettiğim ©. horos siklet muharririn «tüyleri yolunmuş vaziyetine düşürmek, olacak. e Nü) i yi çakaryışmış Haklı şikâyetler Mekteplerde soba ve kömür yoktur Kış geldi, . soğuklar. başladı. «Her tarafla sobalar, . kalorierler. yandı. Tablağile. reşmi, dairelerde. ıuıyor. , Pakat buna mukabil İstanbulun dik mekteblerinde hâJâ sopalar kurulma» , Hüşkir! in, kabası on g ğa sındaki çocukjar, karıkış, başlangı- sında tiireşiyorlar Ye darshaneler an- cak kalabalığın pefeslle isniyor!... Bunun sebebini de İk, mâksâblerin kuâimuinin, müdürle: şikâyetçidirler. mi yilâyet mp Hilmak, öze z miştir, Şimdi mütaahhid bu sobaları iyaçak,.. mekteblere , dağılacalkı; Kteblere de kömür verilecek; ve Öershaneler de ısinarak yavrucuk-, lar titreşmekten kurtulacaklardır. tabikik . gitik: çek ii, spbasi bir ü yoktur. .Meteb kömür temin edememekten Bir hafta isi, Jcra dairesinde bir hadise Bir avukatla bir memur ara- sındaki münakaşa mahke- meye.intikal etti bir.avukatla bir memur arasında, malikemeye in. tikal eden bir hâdise olmuştur. B Hidayet adında bir avukat dün mü- ekkilesi Harjifle » ya ieraya ye gilen, parayı an nak çizere icra muh sebesine gitmiş ve dosyasını istemiş- tir. İddiaya nazaran B. Hidayefin mü- teaddit ihtarlayma, rağmen muhasebe memurlarından Osman Güray dosya». ,ve .nihayel dosyayı masa , şef B. Remziye gönderdiğini söylemiştir. Avukai B. Hidayet şefin masasın- da;da beklediği halde dosya. oraya da gelmeyince. tekrar muhasebeye dönmüş ve pazmağile memur.Osma- nın başına üç defa vürurak dosyayı sormuştur. Dosya tekrar araştırılın. bal bir cürmü meşhut ni tutturs- rak vazife halinde kKepdisini dövmek ve hakaret etmek suçlarından..dola. yı avukat. B.-Hidayet aleyhine,dava açmıştır. açmıştır. Akşam üzeri geç vakit asliye dörs düncü ceza, mahkemesinde, bu. dav ya bakılmış. ve şahitler de dinletadik? ten sonra avykaf B..Hidayetin, muş basebe ryemuru B, Oşmanın cisipine ,07a yapacak şekli lde parmaklarile vu. duğu sabit “olduğundan “20 Jira 10 kuruş ağır para cezaşı ödemesine kas rar verilmiştir. Ancak muhasebe me- murunun da dosyayyalt olduğu ma- saya vaktinde. göndermemesi, taliçik mahiyetinde göründüğünden B, wiğas yetin cezasi 720 kuruşa indirilmiş ve sabıkası, olmgdığı cihetle tecil , edili miğtir. B.sHidayet,, davacı Osmana 15/Jira tazmınat ve muhakeme masraflarını da öde ödeyecektir. ŞEHİR HABERLERİ Adaya su Ukbahardan itibaren su veril- mesi muhtemel Büyükadanm su ihtiyacını karşı- lamak üzere .adaya duba ile sü nakli için. bir, müddettenböri - Belediye ile Denizbank arasında müzakereler, ya- Pılıyordu. Belediye, adada içap, eden, tesisatı yapmak, ve nakliye masraflarını. kar- şılamak üzere yüz elli. bin liralık-bir de istikraz salâhiyetini almıştı. Ada- ların son Rarti, kongresiyde, bu su İşi yeniden görüşülmüş, . Büyükadanın bu belli. başlı ih htyaemın biran evvel Eelediyenin şimdiye kadar Deniz. | bankla yaptığı anlaşma; k, Terkos veya El uyunu su nakline mahsus gemilerle adayâ taşıyâcak ve bu su bortumlaria Bü yükadada eşasen mevcut “olup si &dilecek olan bir depoya boşaltılacak ve bu depodan da inotör tazyikile lere dağıtılacaklır.. Bunuh men, eski Kazoğlu borular fade edilecek, kısmen de döşenes Denizbank, Adaya — taşıyacağı su- yun tonu başına 40 kuruş istemiştir. Bu hususta da biç anlaşma oldüktari sonru, Belediye tesisata başlı, fikbahardan itibaren Adayâ su t. mağu başlanacaktır. Hava -sakinleşti göre De in kıs ndan isti- ni borular Dün yeniden 12 bin çift torik İ tutuldu Fırtına dölüyısile İki gündenberi ba- hk tutulamıyozdu. Dün hava sakin: lemiş ve 124900 çift torik tutul! Birkaç. gündenb yen İtalyan ştur, manda bekli- e Yunan.balık gö dün çıkan İorikleri ağmışlardır. Balık | az çıktığı için flatler yükselmiş ve r çifti, baylarına göre, anbulda hava açık geçmiştir. 'Termpoi ti 16 derece, idi Te,öğle vak- Akşam 1l dereceye İstasyonundan ığamız ni ümata,g gü: abi garbiden saniyede 1 la esmiştir. Saat 14 te 763,1 milimetre idi. Hava yurdun doğu, cenubu şarki Anadolu ve Karadeniz kıyıları bölge- lerile kısmen Ortâ Anadoluda çok bu- Yutlu ye yer yer yağışlı, Egede az bu- lutlu, diğer. yerlerde bulutlu geçmiş, rüzgârlar Karadeniz kıyılarında gâr- bi, diğer bölgelerde umumiyetle sima» Mi istikametten orta kuvvetle esmiştir. metre hız- hava tazyiki Doktor Hüseyin Salor Amasya ve İzmir uzun müddet çalıştıktan ve de) muvaffakiyetler gösterdikten sonra İstanbulda,Beyoğlu . Belediye hasta. nesine dahiliye mütehassısı olarak getirtilmiş olan doktor - Hüseyin Salorun Taksimde «Atlas apartıma- ep mi muayenelerine. başladı- cak ve ekseriyetle bastanelerinde | erli | T STA V Bir apartımanın üst katında otu. ran baba dostlarından biri gündüz- den srar etti; — Bu akşam bize gel, husufu temaşa ederiz. Bizim evin penceresinden bu man- zarayı görmeğe imkân olmadığı için daveti memnuniyetle kabul ettim. Ev sahibile odada lâf atarken ta- raçada nöbet bekliyen küçük afacan- lâr merdivenlerden paldrı küldür ko- şarak haykırdılar: — Bay baba, Tadi koş, ay tutulu- yor. Çabük yetişini Paltolarımızı giydik. Dostum, de deden: kalma tek gözlü dürbününü Koltukladı.. Büyük anhe 'de kalın mantosuna bürünüp boynunu, boğa- zını. yün atkılarla sardıktan “sonra peşimize düştü. Taraçaya çıktığımız zaman ayın bir ucu kararmağa başlamıştı. Dos- tum, büyüle ,bir heyetşinas elddiyeti- le sdürbününü gökyüzüne çevirirken büyük anne acı bir çığlık attı: Vah yavrum, vanah... Şu zaval- min haline bak. Yüzü gözü mosmor kesilmiş, Kimbilir ne kadaç sıkıntı çekiyor! Ayman, bakmağa bile yüre— ğim dayanmıyor, Zavallı aycığaz! Taraçadan ocak bacasına tırman- mağa uğruşan torunu bir kahkaha atarak: — Haminne, dedi. canı mi var ki acıyorsun? önüne düyya gelinçe onun gölgesi aya vu- rur, buna husuf, yâni ay tululması derler, Gökteki aya acıyorsun da beni döğerken hiç için sızlamyıot mu? “ Haminne pürhiddet haykırdı: — Sus bukayım, hınzır yumurcak. Böyle şeylere senin nereden aklın €recekmiş? Kimbilir ne günah işledi de, onu melâikeler azaba sokuyorlar. Etrafa bakınırken karşı apartıma- nın damında gölgeler peyda oldu. Sesleri Ayyuluyor. — Ah, şu apartman yüksek, olsaydı da ayı dan seyredebilseydik. — Amma yaptın ha... Yükseğe çık» makla aya yaklaşılmaz. . Sen şimdi lâfi bırak ta ayın etrafındaki parlak- Lığa bak. İste buna ondülâsyon derler. Yanımızdaki evin balkonunda nez- leli bir kadın sesi: — Kız, Süheylâ. Madi sen içeri gir, başını ört te öyle gel. Baksana, karsı evin damından bizi seyrediyor- lar. Herif bir de utanmadan senin saçlarının ondülesinden bahsediyor. İlerideki evin balkonundan bağırış- malar duyuluyor: — Tutuldu, tutuldu. Haanah, işte Taraçadan Ayın eşin biraz daha daha yakın. İytulduuu... Yoldan keskin bir düdük vızıltısı ve bekçinin kart sesi: - Evde hırsız mi tuttunuz yoksa? Karakola haber vereyim mi” Ay tutulmasının başından sonuna kadar. etraftan duyduklarımın hep- sini yazmağa imkân yok. Fakat bi- zim ahbabın küçük oğlunun husuf hakkındaki tarifi, her hnlde bir sa- bah gazetesinin (Küsuf) — serlâvhah yazısındaki izahattar daha doğru idi. © Cemâl Refik. Doktor İffet Naim Onur Avrupadan döndü Uluslar, arası cerrahi . kongresine iştirak eden ve muhtelif Avrupa mem» leketlerinde tedkiklerde bulunan kıy- metli kadın operatörümüz İffet Naim Onur seyahatten iş. “Bay r Aamçn Eminönünde!.. e * — Saklama canım, bizden sır çık- maz. Randevu falan mi?... B.A. — Hayır... — İki saattir seni buralarda görü- , Yörüm bay Amca... Hayrola?... B, A. — Hayır! — Xoksa, belediyeye santimetre ka- | resi 16 Ilraya satılan arsaları mı il hesap, ediyorsun?. .. B.A —Hiçi.. i — O halde?... B, A. — Şu meydan yapılıp güzel. !| diyeceğiz! leştikten sona ona ne isim vereceğiz, diyo düşünüyorum!... l — Tabii gene Eminönü meydanı le amma, her Eminönü | aman > BUL HAYA Zayallı aycağız!