POLİTİKA Bay Hitlerin şiddetli bir nutku daha Ne İngiliz, ne Fransız Başyekilleri, ne İngiltere ne de Fransa efkârı umu- miyeleri şimdiye kadar bu derece sukutu hayale uğramamışlardır. Münih'- de Çekoslovakyayı teda ettikten sonra Avrupanın ebedi sulha kavuşacağı" nı, Hitlerin kuzuya döneceğini sandılar, tatlı tatlı konuşmaya başladılardı. Aradan beş hafta geçti, Hitler üç nutuk söyledi, üçü de zehir zemberek... Eğer ihtiyar Çemberleyn bunu bilseydi, üç defa Hitlerin ayağına gitmek değil, yerinden kımıldanmazdı. İngiltere hem sulhten, anlaşmadan bahsediyor, hem alabildiğine silâb- laruyor. Hitler buna kızıyor. İngiltere silâlhlanıyor, günün birinde sözünü kuvvetle geçirmek için. Hitler acele ediyor, İngiltere kuvvetlenmeden işini bitirsin diye... İngiliz devlet adamları «Hitlerle sulh olmaz, zira diktatördür inanılmaz!» diyorlar. İstiyorlar ki Almanyada demokrasi olsun. Hitler diyor ki İngiltere nin anlaşma tekliflerine kulak asılmaz, çünkü orada parlâmento usulü var, yarın bana düşman birisi is başına geçer, ve istiyor ki İngilterede de ken- disi gibi biri kaydı hayat şartile iş başında bulunsun... Ne Almanyada demokrasi, ne İngilterede otokrasi olur. Şu halde, karşılık. hı emniyet olmadıkça, sulh ve anlaşma ümidleri beyhudedir. İngiltere iyice silihlanmadan evvel Hitler bütün dileklerini kabul ettir. mek aznıindedir. Şimdi de müstemleke meselesini resmen ortaya atlı. Hiç şüphe yok ki Yersay ahkâm: sıfıra indikten sonra, Avusturya ve Çe koslovakya gibi iki devletin Almanyaya ilhakı da kolay ve gürültüsüz kabul edilince, en basit dâvâ müstemlekedir. Avrupada birçok topraklar Alman- yaya pekâlâ verildi, eskiden Almanyanın olan Afrikadaki yerler neden ve- rilmesin? Hitlerin müstemleke işini sona bırakması güçlüğünden değil, ko- lay olmasındandır. Hitler müstemlekeleri de alacak. Ondan sonra her dâvâ bitecek, ortalık sütliman olacak nu? Hiç sanmıyoruz. Gürültü ondan sonra kopacak... Cenubi İngilterenin kış münase- betile metrük ve hali bulunan plâj- larından birinde teze kesilmiş bir kadın eli burada tenezzüh edenler tarafından tesadüfen bulunmuştur. Çok güzel olan bu kadın eli zabı- taya teslim edilmiştir. Elin bulun- duğu yerde ve civarında bir cinaycie delâlet edecek bir iz bulunamadığın- dan bu kesik el bütün İngitere ef- kârı umumiyesini heyecanâ getiren bir sır olmuştur. Yüzlerce polis ellerinde meşaleler ve elektrik fenerleri olduğu halde plâjım civarındaki dağların bütün öyuk ve mağaralarını aramışlar ta- ramışlardır. Lâkin kesik elin sahibi kadının cesedini bulamamışlardır. Eli muayene eden pataloji hüte- hassısları bunun otuz yaşlarında sa- Plâjda kesik el rışın, ince yapılı bir kadının Sol eli olacağını tahmin etmişlerdir. Hattâ bu ele bakarak sahibi kadının boynu da 5 ayak 5 pus olarak tahmin elmiş- lerdir. Son zamanlarda İngilterede kaybolan adamlardan cümlesinin ak- rabasına bu el gösterilmiştir. Fakat hiç biri teşhis edememiştir. Bu kesik elin çok feci bir cinayet ve maceraya delâlet eylemesi muh- temel olduğundan sırrın meydana çıkmasına bütün İngilizler sabirsiz- lıkla bekliyorlar. Bu el bazı memle- £ i ketlerde olduğu gibi teşrihhanelerden çıkmış bir şey değildir, Çünkü İngil- terede teşrihte kullanan insan uzuv. larının satılmamasına ve muhafaza edilmesine son derecede dikkat edil- mektedir, Cin değil hırsız imiş? Paris civarındaki Senklodda mü- kellef bir kâşanenin sahibi zevcesi ve arkadaşları ile gece yarısından sonra €ve döndükleri zaman köşke bir hırsız girmiş bulunuyordu. Hırsız kaçacak bir yer bulamamış ve heykel gibi duran bir şövelyenin ztrhli üniforması içine girmiştir. Fa- kat hırsız, evsahibi ile arkadaşları önünden geçtikleri sırada muvazene- #ini muhafaza edemeyip cilindeki ağır kılıç ve büyük kalkan ile üzerlerine düşmüş bidayette evsahibi ve zevcesi köşkü cinlerin bastığına ve şövalye heykelini de harekete getirdiklerine ibtimal vererek son odererede kork- muşlardır. Lâkin biraz dikkatli bakınca şöval- ynin zırhları içinden apaş kıyafetli bir herifin çıkmakta olduğunu gör- müşlerdir, Evsahibi misafirleri ile be- raber hırsızın üzerine hücum ederek şövalyenin zırhlı elbiseleri içinde iken yakalamağa muyaflak olmuşlar ve telefonla zabıtaya haber vermişlerdir. Hırsız, şövalye kıyafetinde polis mer- kezine götürüldüğü zaman arkasına büyük bir kalabalık takılmıştır, İngilterede mütareke günü İngilteredeki eski muhariplerden malül olanların refahını temin için her vasıtaya müracaat edilmektedir. Harbi umuminin mütarekesi gününü tesid için kullanılan çelenkler ve çi- çekler münhasıran harb malülleri tarafından hazırlanmaktadır, Bunları yapan fabrikada tam mâ» 1âl 400 eski muharib çatışır, 11 teş- rinisaniye tesadüf eden mülareke günü için bu sene hazırlanan çiçek- lerin mikdarı kırk üç milyona baliğ olur. İngilterenin bütün nüfusu 43,000,000 | olduğuna nazaran adam başına bir çiçek isabet edecek demektir, Müta- reke günü bu çiçekler rozet şeklinde dağıtılacaktır. Geçen sene aynı günde bu çiçek- lerden büyük bir yekün tutan para hasıl olmuştu. Çiçekleri tevzi için 350,000 gönüllü kadın yazılmıştır. Geçen sene bu gibi çiçeklerden ya- pılmış 41,000 çelenk serfedilmişti, Kral ve Kraliçenin çelenkleri dahil olduğu halde içtimai mevki sahibi her adam ve mücssese çelenklerini mutlaka harb malüllerine yaptırıyor- Jar, Hatlâ şoförler de otomobiilerinin uğur getiren Maskot bebeklerini bu çiçeklerden yaptırıyorlar. Lâkin bun- lar çok sanalkârane olduğundan bi- rTaz pahalıdır. Bizim para ile birlira kadar tutuyor. Bu seneki mütareke gününde elli bin çelenk sarfedileceği ümid ediliyor. Bütün İngiliz milletinin sevinç gü- nü olan mütarekenin yıldönümüne alt her işten harbin yükünü taşıyan ve malül kalanlar istifade etmekte- dirler, O gün işsiz bulunan umum mâ Jüllere her tarafta bedava ziyafeller çekilmekte ve istedikleri kadar içki ik- ram edilmektedir, Orangutanlar ın, yavruları üzerine saldıran kaplandan aldıkları müthiş bir intikam Şimali Sumatra Orangutan onu tâ- ormanlarında ha- İ Seyyahlar anlatıyorlar: Ormanda bir Orangutan yav. | mamile muhasara Me *“-İ rusunu yakalıyan kaplan onu tam alıp götüreceği sıra. | *0iş bulunuyordu. yapan bir ie ii Ayni zamanda on beyeti azasından | da annesi üzerine atıldı. Müthiş bir mücadeleden sonra | ix maymun eli bir- Hollandalı von Ho. | Orangutan cansız bir halde yere yıkıldı. Bunun üzerine | den kaplanın vücu- ovu heyetinin bir İ ağaçlar arasından çıkan beş iri Orangutan kaplanın üze- | dünü yakaladı ve ormanda şahidi ol. İ rine saldırdılar. Korkunç bir mücadelenin sonunda bir | parçalamağa koyul- duğu tüyler ürper- du. Bakir ormanla» tici bir vakayı şu $uretle anlatıyor: «Bir sabah güneş henüz doğmuşken Asabımızı fena hal. de sarsan bir vahşi hayvanlar kavga» sına şahid olduk. Hâdise, Batta deni- len ve bize ormanlarda yardım eden yerlilerin ellerindeki haşerat kapları- nı yere atarak gayet büyük bir ağacın dibinde sıçrayıp oynamakta olan bir Orangutan yavrusunu bize gösterme- lerile başladı. Biz evvelâ bunda bir fev- kaledelik görmedik. Fakat yüksek bir çalılığın kırmızı yapraklı dalları ara- sından birdenbire kocaman bir kap- lan vücudünün maymun yavrusuna doğru sürünerek yürüdüğünü gördü- ğümüz zaman vaziyeti kavradık, Biran için hepimiz korkunç hayvanın parlı- yan gözlerine buktık. Ondan sonra kaplanın vücüdü tasvir edilemiyecek bir çeviklikle maymun yavrusunun üzerine sıçradı. Yavrunun tehlikeyi görmeğe vakti kalmadan kaplanın diş- leri onun etlerine gömüldü. Hücüma maruz kalan yavrunun fer- yadını ormanın üst taraflarından ge- Jen bir gürültü ve oğultu takip etti. Bir volkan indifaından çıkan gümbür- tülere benziyen bu korkunç seslerle hava sarsıldı, onların ükisleri şakak» larımıza çekiç darbeleri gibi tesir et-” ti, Korkumuzdan hepimiz donup kal- mıştık, gözlerimiz 40 metre yüksek- likteki ağaçlara dikmiştik. Çünkü in- san boyunda maymunlar daldan dala kara şeytanlar yorlardı. Yedi maymun hemen ayni zamanda yere inerek yavrunun taarru. za duçar olduğu ağacın etrafını sar- dilar. Hiddetlerinden gırtlak torbala- Orangutanın kaplanı çenelerinden tutup ağzını ikiye ayırdığını gördük. rı şişmiş bir halde iki ayak üstünde durdular. Ellerile göğüslerine vurma» rın hâkimi olan kaplanın maymun« Jar tarafından et lerinin didiklendiğini görmek müthiş bir şeydi. Maymunların elebaşisı ok ğü başladılar. Bu vuruşlar yedi davula duğu harekâtından anlaşılan büyük biz birden tokmak indiriliyormuş gibi sa- dalar çıkarıyordu. Dev gibi vücudiere malik olan Orangutanların sırtların- daki tüyleri ürpermişti, yedisi birden dişlerini göstererek kaplana doğru dimdik vaziyette yürüyorlardı. Bu aralık maymun yavrusu ellerile ağacın gövdesini yakalamıştı. Kaplan etine geçirdiği dişlerile onu bütün kuve vetile çektiği halde yavru ağacın göv- desini birakmıyor ve mütemadiyen bağırıyordu. Ondan sonra birdenbire korku verici bir sükünet hasıl oldu. "Tehlikeyi gören kaplan şikârını bırak- mıştı, Yırtıcı hayvan şimdi kanlı ağ- mını yalıyor, kuyruğile etraftaki yap- Takları sağa sola atıyor ve pusuya yat- mış vaziyette duruyordu. Kaplan bir iki saniye bu vaziyette bekledikten sonra kendisine en ziyade yaklaşmış olan Orangutanın üzerine sıçradı. Bu hücümün müthiş darbesi. ne dayanamıyan maymun bir taş gibi yere yuvarlandı. İki hayvan dişlerini biribirlerinin vücudlerine gömdüler, pençeleri ve ellerile biribirlerini kav. radılar ve böylece birkaç dakika yerde bir hayat memat mücadelesine tutuş- tular, oOrangutanın mukavemeti yavaş yavaş kırılıyordu. Nihayet koca maymun boğüzı parçalanmış bir hal. de birdaha ayağa kalktı ve nihayet kaplanın pençesi altında can verdi. Bu aralık homurtular ve gürültüler tekrar başladı. Galib gelen kaplan öl. dürdüğü düşmanını brakınca altı Orangutan kaplanı başından yakala. dı. Bir Orangutanda tasavvur edile. miyecek bir kuvvetle kaplanın sit ve üst çenelerini biribirinden ayırıverdi, çene kemikleri çatırdıyarak parçalan» da, Omüuzlarına kadar kana bulanmiş olan maymunlar düşmanlarını bir türlü bırakmıyorlardı. İntikam hisslle köpüren Orangutanlar kaplanın de risini de kalın şiridler halinde yüzdü- Jer ve o parçaları bir coşkunluk içinde etrafa fırlatıp attılar. Bu iş bittikten sonra maymunların ısırılan yavruya gittiklerini, yaraları» nı yalıyarak tedavi ettiklerini ve dik- kat ve Mhtimamla kollarına alarak ağaçların üstüne çıkarttıklarını gör- dük. Yavrunun anasi olması muhte mel bulunan ve İlk önce kaplana sal. dıran ölü maymun da münavebe ile diğer maymunlar tarafından yukarı- ye çekildi ve ağaçların tepesinde yap- raklar arasında hazırlanan mezarına terkolundu. Biz bü boğuşma sahnesinden uzak- laşırken uzaktan insan sesleri işitiyor gibi olduk. Orangutanların yurdu olam ağaçların tepesinden acı acı inlemeler ağlaşmalar geliyordu. Bunları duyun. ca tekrar olduğumuz yerlerde donup kaldık. Ondan sonra yardımcılarımız olan Batolar kaçmağa başladılar, Or. man insanlarının bu matem feryad- larını işitmemek için koşarken kulak. larını tıkıyorlardı. Yenicami Evkaf müdürlüğü esaslı tamir yaptıracak Eminönünde yapılan istimlâkten sonra Yenicaminin meydana çıkması münaseebtile Evkaf müdürlüğünün, caminin meydan cephesindeki saçak- ları tamire karar verdiğini yazmıştık. Evkaf ayni zamanda caminin avlu tarafındaki merdivenleri de tamir ede- cektir. Bütün kemer ile kemerin üs- tünde bulunan ve çok kıymetli çini- leri teşkil eden tarihi köşkün de - asıl vaziyetine dokunulmadan - tamiri muvafık görülmüştür. Fakat kemere bitişik olan binaların istimlâklle yık- tırılması bitmeden bu işe başlanmıya- caktır. Evkafın İstanbul bütçesinde bulu- nan tahsisat ile Mahmudpaşa, Atik Alipaşa, Süleymaniye, Sultan Selim, Mihrimah camileri tamir edilmiştir. Bundan başka Sultanahmed camisi müştemilâtından olan, caminin avlu- sundaki bazı binaların da kurşunları tamir edilecek ve caminin avlusu bir bahçe halinde tanzim edilerek yeşil- lendirilecektir, Caminin avlusunda yapılacak tesisat için ayrıca bir proje bazırlanmaktadır. Gelecek seneki bütçeye konacak tahsisat ile de başta Beyant olmak üzere, diğer bir kısım camiler daha tamir edilecektir, Bu suretle Evkaf idaresi, birkaç sene içinde İstanbulun bellibaşlı çamilerini tamir etmeğe mu- vaffak olacaktır, Edirne Çocuk Esirgeme kurumunun faaliyeti Edirne (Akşam) — Çocuk Esirgeme kurumu Edirne şubesi tarafından ilk- okullarda okumakta olan kimsesiz ve yoksul çocuklardan üçyüz kişiye ta- kım elbise ile ayrıca ikiyüz kız çocu- ğuna göğüslük yaptıracaktır. Iktisadi meseleler Tereyağı ve zeytin yağı fiatleri Tereyağ fiatlerinin pahalılığından evvelce bahsetmiştik. Bütün ümidi- miz zeytinyağına kalmıştı. Vakia bu sene zeytinyağı rekoltesinin bol ola- cağından şüphe ediliyordu. Çünkü bizde zeytin mahsulünün bir sene çok, bir sene de az mahsul vermesi tabii bir kanun haline girmiştir. Fa- kat büfün bunlara rağmen zeytinya- inin'36 bin ton kadar olacağını ha- tırmiğa getirmiyorduk. Bu sene, dünyada da. zeytin ve zeytinyağı az elde edilmiştir. Cezair- de mahsul yüzde on nisbetinde az olduğu gibi, Suriyede de bol değildir. Dünya zeytin ve zeytinyağı istih- salâtında birinci derecede gelen İs- panyada, zeytin mahsulü me kadar yetişti? Bunu beynelmilel ziraat ens- tltüsü bile tahmin edememiştir. Kaç senedenberi İspanyol topraklarında devem eden muharebeler yüzünden, zeytin ağaçlarına dikkat ve itina ile bakmak kabil olamamıştır. Diş ve iç piyasalardaki vaziyete ba- kılırma dünyanm en az zeytin ve zeytinyağı çıkarıldığı bir senedir. Fakat bizde, zeytinyağı azlığından başka, tereyağı pahalılığı da var. Ur- fa yağları 110 - 120 kuruştur. Trab- Zon yağları 85 - 90 kuruş arasında- dır. Söylediğine göre, kış ortasında fi- atler daha ziyade artacaktır. Zeytinyağı mahsulünün azlığında- ki sebebi öğrendik, zeytinağaçları bir sene bol, bir sene az mahsul veri- yorlar. Fakat tereyağı da böyle bir kanuna mı tabidir? Niçin az tereyağı çikiyor? MA. Denizbankta Dün ortamektep mezunlari arasında müsabaka yapıldı Fabrika ve Havuzlar idaresine tek- nisyen yetiştirmek üzere ortamektep mezunları arasında açılan müsabaka, imtihanma 280 kişi iştirak etmiştir, imtihanlar dün yapılmıştır. En iyi dereceliler seçilerek namzed kaydedi- Jecektir. Bundan bir müddet evvel lise me- zunları arasında açılan müsabaka İm- 3 tihanına 300 kişi iştirak etmiş, 12 geng imtihanı kazanmıştı. Evrak tedkik edildikten sonra ortamektep mezun- larından imtihanı kazananların mik» tarı da belli olacaktır. Namzedler bir sene müddetle De- nizbank emrinde çalışacak, staj göre- ceklerdir. Staj müddetince bunlara 40 lira maaş verilecektir. Staj devre si bittikten sonra gençler tahsil için Avrupaya gönderileceklerdir. Evkaf Şişhane yokuşunda bir apartıman yaptıracak Şişhane yokuşundaki gazino ile bah- çesi yüzünden, Evkaf ile Belediye ara- sında çikan ihtilâf uzun müzakere. lerden sonrâ halledilmişti. Evkaf, bu sahanın bir köşesine bir sinema ile bir de apartıman yaptırmak fikrinde idi, Ekvaf müdürlüğü, sinema bina” sını yaptırmaktan vazgeçmiştir, Şim- di yalnız bir apartıman inşa ettire- cektir. Bu apartimanın projesi Bele- diyece tasdik edilmiştir. 2 Bahçenin kapısı esas ittihaz edilmek Üzere arazinin, yokuşun aşağı kısmi- na ald parçası Evkofa, üst tarafıda Belediyeye kalmıştır. Evkafın yaptırar cağı apartıman arsanın bir parçası yola terkedilmek üzere köşeye inşa cüllecek ve Belediye da kendisine kas Jan kısmı satacaktır.