Yeni nebati maddeler Yeni yeni nebati maddeler sanayi Aleminde büyük ehemmiyet ve kiymet bulmaktadır. Bunlardan biri de Ame- rzikan köndiri Sisal'dir. Sisal, Orta Amerikada Yukatan yarımadasında bir imandır. Bu liman civarında ye tişen ve adı bu limana izafe edilen ya- bani kendirden çıkan üç ilâ beş kadem uzunluğundaki elyaftan dünyanm en $ağlam ip ve halatı yapılacağı anla- Şılmıştır. İngilizler bu nebatı Almanyadan manda suretile aldıkları ve şimdi Tan: | ganyka adını verdikleri eski Şarki Afrika Alman müstemlekesinde geniş | mikyasta yetiştirmişleredir. İlk defa | buraya Sisal'i getirip yetiştiren İn- giliz, sir Vilyam Lead'dır. Bu adam, umumi harpte topçu ne feri idi. Yararlığına binaen batarya kumandanlığına kadar yükselmişti. Harpten sonra Almanyadan alınan müstemlekeye gitmiş ve Orta Ameri- kadan getirttiği Sisal tohumlarını ekerek bu kendiri yetiştirmiştir, Elyafı uzun ve gayet dayanıklı olan bu kendire İngiliz fabrikaları çok ehemmiyet verdiğinden, mumailey- kin yetiştirdiği Sisaller fevkalâde rağ- bet bulmuştur. Mumatleyh hesapsız yeni çiflikler tesis etmiş ve beş para. sız iken on beş sene sonra İngiltere- nin sayılı milyonerlerinden biri ol muştur, Mumaileyh ahiren İngiltereyi ziya- ret öderken Sisal krali Ünvanını ala- rak fevkalâde hürmet bulmuştur. Bu adam, eski Alman müslemleke- sinin iadesi aleyhinde çalışıyor. Çün- ” kü burada Sisal yetiştiren çifliklerin Almariyanın eline geçmesi, İngiltere- &e yeni hayat bulan ve âtisi parlak olan bir sanayi şubesi için ölüm ola- cağı kanaalindedir. Dört ayak üstü yürüyen Berlin profesörlerinden biri di- yör ki: -— Güneş banyosu, açık hava kürü, bol işık, denize girmek, çıblak ayak gezmek, bunlar beyhude şeylerdir. Bir insan sıhhatte olmak, sıhhatli ol mak isterse dört ayak üstü yürüme- Jidir, Ve doktor tezini şöyle izah edi İki ayak ü: iğ lerine kilkatin yükletmediği bir yük yüklemiş oluyoruz; bu yüzden de mü- teaddid hastalıklara, rahatsızlıklara sebebiyet veeriyoruz. İlk insanlar gibi, hayvanlardan ö Kediler ve İngiliz san: Amerikada yeni bir filira çevriliyor. Bu filimin bir sahnesinde üç yüz ke- di Adolf Menju'nun odasına hücum | ediyor. Kedilerin odaya şiddetle hücum ede- bilmeleri için kuvvetli bir hava cere- yanı ile odaya atılıyorlar. Bu sahne çevrilirken kedilerden birçoğu ölmüştür. Bunu haber ulan | İngiliz sansür heyeti bu salmeyi fi- limden çıkardi, tedavi! nek alıp yürümemiz lâzımdır, Filvaki insanlar asırlardanberi iki ayak üstü yürümeğe alışmışlardır, fakat her ne pahasına olursa olsun, bu âdeti yen- ? Atlantis denilen esrarengiz kıtanın nerede bulunduğu nihayetmeydana çıkıyor mu? İngiliz seyyahlarından ve kâşitle- rinden kont Byronde Pvorok yer- yüzünden kaybolan efsanevi kıtaları araştırmak için şimdiye kadar sar- iettiği mesai ile şöhret kazanmıştır. Büyük Okyanusun cenubunde Mu kıtasını aramak ve Arabistan çölün- do Saba kraliçesi devletinin yüsati- ni tedkik elmek için yaptığı iki sefer bütün dünyaca malümdur.. Fakat bundan birkaç hafta evvel başladığı son seferin hedefi şimdiye kadar sar- fettiği mesainin en enteresanını teş- kil ediyor. Çünkü Byron de Prorok, Selliy adaları sahilinde Atlantis kıta- sının izlerini bulmağa çalışıyor. Atlantis yeryüzünden . kaybolmuş esrarengiz bir kıladır. Bu kıtanın ya Afrika ile Cenubi Amerika, ya Avru- İ palle Orta Amerika ve yahut Büyük | meli ve günde hiç değilse yirmi daki. | ka dört ayak üstü yürümelidir. Ancak dörl ayak Üstü yürürken ar- ka ayak dizlerini bükinemek gerektir. | Bir kere bu yoryunluğa elışılıp dört ayak Üstü yürünürse, hazımsızlık Gö- nen rahatsızlık ortadan kalkar ve hiç- bir Insan apandisit olmaz... “es İşte size, bilhassa hazmasızlık çö kip, apandisitten korkanlara yepyeni, paraya pula bağlı'olmıyan kolay bir Yeni rökorlar tesbit edildi Kuvvetli ve seri objektifler sayesin- de en seri hareket eden şeylerin re siroleri alınıyor. Bu suretle su hızlar tesbit edildi: Usta bir kriket oyuncusunun attı- ğı top 160 kilometre süratle yol alıyor. 'Teniz şampiyonu Perri bu rekoru kırdı. Onun vurduğu topun sürati Sa» atte 200 kilometredir, Porri'nin reko- runu da Tilden kırdı, Vorduğu topun saniyede 65, saatte 240 kilometre yol aldığını tesbit ettiler. Bir dikkatsizliğe cevap Bir kariimizden şu mektubu aldık: Sik sık okurum: Şu veya bu ioraahı ienkid yollu yazıların sonunu mw harrirlerimiz «Varak: mihri vefayı kim okur, kim dinleri» diye bitirirler, Evvelki gün de Server Bediin bir yazısını okudum, diyor ki: «Yokuşlar ra azsjalt döşemek, ancak bizim Bele- diyenin işgüzarlığıdır, Düz yollarımız bozuk dururken, Ankarı yokuşunu asjalilamak manasızlıklır.» Böylelikle, muharrir arkadaşımızın havadis sütunlarını varakı mihri ves fa sayarak, okumadığı, dinlemediği bir kere daha anlaşılıyor. Zira, bizzat Server Bediin kendi caddesi sayılan Ankara yokuşuhun #sfalt değil, mo- zaik döşeneceği kaç kereler yazıldı, «O mahiler Kİ...» Mi diyelim... Bu gibi tenkidierdir ki, kurunun yanında yaşın da yanmasına, sebebi- yet verir. Haklı iddizlarıda varakı mihri vefa haline sokar... Otobüs davası Mahkeme bir kısım kararı tasdik, bir kısmını nakzetti Otobüs münakaşasından çıkan ve alti ay süren dava, geçen temmuzun 20 nel günü birinci ceza mahkemesin- de neticelenmişti. Temyiz mahkeme- &i, mahkeme tarafından verilen kararlardan, - diştahibi OB. Avni Bayer hakkındaki üç aylık, B. Recai Nüzhet Babanın da bir buçuk aylık hapis ve para cezası ka- rarlarını tasdik etmiştir. B. Ahmed Emin Yalman ve B. Sabri Salim hak- Jarında verilen ve bir kısmı iskat, bir kısmı tecil edilen mahkümiyet ka- rarlarını ise mahkümların lehlerine olarak nakzetmiştir, Evrak, dün Tem- yiz mahkemesinden İstanbul Asliye birinci ceza mahkemesine gönderi miştir. Yüksek muallim mektebi Yüksek Muallim mektebinde bu se- he yapılan umumi imtihan neticesin- de 35 genç mezun olmuştur. Maarif Vekâleti mektebin kadrosunu bir mis- Mine yakın genişletmeğe karar verdi- Önden bu sene mektebe 65 kişi kabul edilmek üzere bir müsabaka. imtihanı açılmıştır, Müsabaka imtihanı neti- Cesinde kazananlar mektebin muhtelif Şubelerine kabul edilmişlerdir. Anadoluhisarı Kale civarındaki binalar kal- dırılarak park yapılacak Rümelihisarında surların ortasın- daki evlerin istimlâk edilerek İstan- bulun fethlle yakından alâkası olan bu tarihi binanın etrafını güzelleştir. mek için çalışıldığını yazmıştık. İstanbulun Türkler tarafından ilk muhasarası zamanında inşa edilen Anadoluhisarının da Uzün senelerden- beri bakımsız bir halde Kaldığı gö- rülmüştür. Haber aldığımıza göre, Rumelihisarından sonra Anadoluhi- sarı kalesinin civarındaki binaların da kaldırılarak burada güzel bir park yapılması ve hisarın bir meydan içi- ne alınması muvafık görülmüştür. Ayni zamanda Anadoluhisarının ha- rap olan kısımları da esaslı surette tamir edilecektir. Hisarın tanzimi ve etrafında yapılacak istimlâk için ş8. hireliik mütehassısı B, Prost bir proje hasırlıyacaktır, Para meselesinden kavga Küçükpazarda oturan Süreyya ile Celâ! bir para meselesinden kavga etmişler, Süreyya bıçakla Celâli ya- ralamıştır. Polis, Celâl Cerrahpaşa hastanesine kaldırmış, Süreyyayı da yakalıyarak adliyeye vermiştir, Sahranın hir tarafında bulunmuş ol- duğu zan ve lalımin edilmektedir, At- lantiş devleti, anlaşılamıyan oseb€p- lerden dolayı mahvolup gilmiştir, Por- tekiz - Meksiko arasında çizilen bir hattın Üzerine düşen efsanevi bir dev- letin, daha doğrusu bir kıtanm müt- hiş bir zelzele neticesinde denizin di- bine batmış olmasına ihtimal veril- mektedir, İngiliz kâşifi kont Byron de Pvotok hep bu ihtimalleri dikkate alarak Sciliy adalarının sahilinde, bundan başka Asor adslarında, Kanarya adar larında ve Mağsira'da bir milletin ya şamış olup olmadığına, şayci yaşa” mışsa kültürel izler hrakıp bırakma- dığına dair esaslı araştırmalar yap- mıştir. Bu araştırmalar esnasında bü- Tanınmış bir İngiliz sey- yahı muhtelif noktalarda araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalar netice- sinde mühim bazı ipuçları ele geçirmiştir. Seyyah gelecek sene Atlantis mu- ammasını bhalledeceğini ümid ediyor lunan mezarların inşa tarzı itibarile Asor adalarında, Sciliy adalarında, Şi- mali Afrikanın bâzi muntakalarında ve Meksiko'da bulunan mezarlara çok benzedikleri görülmüştür. Bununla beraber âlimler bu gibi araştırmalarda elde ettikleri delillere istinaden neticeler çıkarmak husu- sunda çok ihtiyatlı hareket ettiklerin- den bahsettiğimiz adalar arasında bir hayali köprü kurarak bu karanın üzerine de hemen Atlantis devletini oturtmamışlardır. Yalnız Scilly adala- rında meydana çıkarılan mezarların , da diğer adalardaki ve Şimali Afrika» daki mezarlara benzemesi ehemmi- yetle dikkate almmıştır. Çünkü bu Scilliy adaları İngilterenin cenubu gar- bisindedir ve denizin sathından an- cak 50 metre kadar yükselen kayalık- lardan müteşekkildir. 140 küçük ada- dan mürekkeptir, Bunlardan beşin- de 2000 kişi yaşar. Sciliy adalarının diğerleri meskün değildir, Son zamanlarda adalardaki nüfu- sun azalmakta olduğu görülmektedir. Adalılar yavaş yavaş ya Avrupa Kıta- sna ve yahut İngiltereye muhacereb elmektedir. Scilly adalarının iklimi mütedil olduğu için orada Londrâ pi- yasası için turfanda meyva ve çiçek yetiştirilmektedir. Gerek Scilly adalarında, gerekse Asor'larda meydana çıkarılan mezar, Jarın derin deniz sularında bulundu- ğu anlaşılmıştır. Onun için mezarları karaya çıkarmak çok zor olmuştur. Kont Byron de Pyorok bu. mezarlar üzerinde yaptığı.tedkikler neticesinde vaklile yeryüzünde meçhul bir kıta- nin bulunduğu kanaatine varmıştır, Bu kıta üzerinde insanlar yaşıyordu ve bu insanlar oldukça İlerlemiş bir medeniyete sahip bulunuyorlardı, Her halde, bugüne kadar efsanevi bir mahiyet göstermekten kurtulamıyan Atlantis masalı artık hakikat olarak telâkki edilmeğe başlanacaktır. Asır- lardanberi ilim adamlarını heyecan- Ja alâkadar etmiş olan bu muamma- Bin halledilmek üzere olduğu söyle- nirse mübalâğa edilmiş olmaz. Byron de Provorok'un ifadesine bakı. lacak olursa, muammanın son kısım- larını da halledecek olan eserler Yâr kın zamanda Maksiko'nun muayyen noktalarında ve Büyük Sahranın kumları altından meydana çıkarılar caktır. İngiliz âliminin Sciliy adala- rında yaptığı araştırmalar büyük bir tedk'k seferinin başlangıecmı teşkil etmektedir. Önümüzdeki sene zarfın- da Pvorok, yanına başka mütehassiş- lar da alarak Atlantis muammasını halle muvaffak olacağını ümid et mektedir. Pazarlıksız satışın tesirleri Pazarlıksız satiş başladıklan sonra fintlerde bir yükseliş görüldü mü? Buna «Evet. cevabını verenler 'var- dır. Ticaret odası, pazarlıksız satış usulünün tatbiki üzerine, piyasada, fi- at meselelerini tedkik etmektedir, He- nüz tedkikler bitmemiştir. Bu husus” ta biz de, piyasada bir tedkik yaptık. Vaziyet şudur: Pazarlık usulü kalktığı zaman, ilk günlerde, tuhafiye mağazalarında bir flat yükselişi olmuştur. Fakat bu yükseliş çok devam etmemiştir. Çünkü tuhafiye mağazaları arasında hara retli bir rekabet vardır. Bu mağaza 8â» hipleri, biribirlerinin fliatlerini kon- trol ettikten sonra flatlerini indir. mişlerdir. Mahalle aralarındaki bakkalların, pazarlıksız satıştan istifade ederek, flat artırdıkları iddia edilmektedir. Bu iddiayı tesbit etmek pek güçtür. Pazarlıksız satış en ziyade Mah- mutpaşada tesirini göstermiştir. Mah- mutpaşa, pazarlığı ile meşhur bir yer. di. Pazarlık kalktıktan sonra Mah- mutpaşaya bir sükünet gelmiştir. Mahmutpaşanın bazı esnafı, pazarlı- ğın kalkmasından pek memnun gö- rTünüyorlar, Kadın ve erkek kumaşı satılan yer- lerde, pazarlıksız satış daha kolay bir surette tatbik edilmiştir. Esasen bu gibi eşyayı satan büyük mağazalarda pazarlık yapılmazdı. Şimdi küçük dükkânlarda da pazarlık yapılmadığı için, bu sahadaki ticaret münasebet leri daha rahat bir hale girmiştir. Manmafih, bütün bu yazdıklarımız, bizim kendi müşahedelerimizdir, Ti- caret odası daha geniş ve esanslı &U- rette bir rapor yaparak pazarlıksız satıştan sonra, flat tahavvülleri hak- kında bize daha ciddi, emin malümat vermelidir. — H, A, DERSLERE BAŞLANIYOR Şişli Halkerinden: Evimiz Halk dershaneleri ve Kurslar #ubesine kayıt başlamıştır. İsteklilerin 15 birinel teşrin tarihine kadar üç tane ve- sika fotografı ve hüviyet cüzdanlarile be- raber her gün sani i7Tden 20 ye kadar müracaatları, 10 çocuklu ri İ ve em ii bir aile 'B. Rifat Keser ve eşi ile çocukları Cümhüriyet kanunları, nüfus siya setini koruyacak ehemmiyetli tedbir- ler almış, çok çocuklu aileleri himaye etmiştir, Milletimiz arasında altı, ye- di çocuk sahibi olan anne, babalar çoktur. Fakat bir düzine çocuk sahibi olanlara da nadiren tesadüf edilmek- tedir. Nişantaşında Vali konağı cad- desinde Rifat Keser bu istisnayı teşkil edenlerden biridir. Rifat Keser, on çocuk babası fakir bir kasaptır. Ço- cukların hepsi hayatta ve bir tek an- neden dünyaya gelmişlerdir. Çocuk- ların en büyüğü 19, en küçüğü 2 ya- şındadır. Çocukların #ekizi kız, ikisi de erkektir. Rifat Keser, gayet çalışkan, namus- Tu bir vatandaştır. Kendisile görüşen bir muharririmize şunları söylemiş- tir: — Ben aslen Göriceliyim; öteden- beri kasaplıkla meşgulüm. Bâlkan muharebesinden sonra İstanbula gel- dim; 1290 doğumluyum. Yirmi altı senedenberi evli bulunuyorum, Zev- cem de kırk yaşlarındadır. Ben daha İ Göricede iken evlenmiştim, bütün ço- cuklarım İstanbulda odoğmuşlardır. İlk çocuğum olan büyük kızım şimdi evlidir, beş yaşında bir de torunum vardır.» Muharririmiz, kasap Rifata çocuk- larının isimlerini sorunca, Rifat, bi- rTaz düşündükten sonra: — Çocukların isimlerini birdenbire hatırlıyamıyorum, hele sıra İle saya- mıyorum! Fakat birisini gördüğüm zaman adını hatırlıyorum. Yeni bir çocuğun olmasını isti. yor musun? — Artık yetmez mi? Vatana hizmeb için on çocuk babası oldum, bu fakir halimde bu kadar çocuk yetmez mi? Başka evliler de biraz gayret etsin- ler...» Rifat Keserin alle efradını göste ren bir fotoğrafımı dercediyoruz. Bu ço, cuklardan biri Rifatın beş yaşındaki torunu, diğerleri da kendi çocukları- dır. Lâstiği şişirirken başından yaralandı Sirkecide kamyoncu Alinin yanın- da çalışan Haydar isminde bir İşçi bir otobüsün lâstiğini şişirdikten sonra çekiçle vurmakla iken lâstik ile demir arasındaki bir âlet fırlıyar rak başına isabet etmiş, tehlikeli su- rette yaralanmıştır. Haydar Cerrah» paşa hastanesine kaldırılmıştır.