Babasile arası iyi olmıyan şehzade Selim efendinin harlede hürriyetper« ver diye bir şöhreti vardı, İttihad ve Terakki cemiyetince de Abdülhamidin şehzadeleri arasında en mergub olanı 9 görünürdü. Abdülhamidin hal'i meselesine Se- Ilm efendinin dairesinden tereşşuh et miş olan şu malümatı ilâve etmeden nihayet vermeği muvafık bulmadım. Söylendiğine göre: o; Abdülkamidin haline takaddüm eden gece Ahmed Rıza bey şehzadenin dairesine gelmiş. İttihad ve Terakki cemiyetince saltanatta veraset kaide- sinin evlâdiyete kalbedilmesi karar- laştığını, babasının hal'edilerek ken- disinin tahta geçirileceğini Selim efen« diye tebliğ eder. Ahmed Rıza bey gittikten sonra S0- lim efendi hal'in o gece olacağı zanni- le hemen aptest alır, giyinir, kuşanır; top seslerine intizara başlar, Bu intizar saatlerce sürer. Efendi sabırsızlanır. Salonda bir aşağı, bir yukarı dolaşır. Saat gece yaramı bulür. Hâlâ bir. Şey yok! Efendide de dinlenme ve uy- ku yok! Büyük merak ve heyecaniçinde &ü« at üçe kadar haber bekler. Gelen ol. mayınca o gece için ümidini keser, Sabahleyin erkenden uyanır. Ayni intizar içinde saatler geçer, Meclisce Abdülhamidin hal'ine ve veliahd Reşad efendinin iclâsına ka» rar verilir. Selim efendinin hülyaları ancak bunun üzerine nihayet bulur. Ahmed Riza bey bir «Halıratı bi. rakmış ise bu meseleden de elbette bahsetmiştir. Mebusan meclisi reisi- nin rivayet edilen bu teşebbüsü aca- ba İttihad ve Terakki “ cemiyetinin gizli bir kararına müpteni idi de son- ra bu karardan vaz mı geçilmişti? Yahud Ahmed Riza bey Selim efen: di hakkındaki teveccühü düşünerek saltanat kaidesinin değiştirileceğine hükmetmiş idi de kendi kendine mi, böyle bir tebliğde bulunmuştu? Diğer bir ihtimal daha var; Bu ri vayet Selim efendi ile sultan Reşadın arasını açmak için sonradan gene hanedan arasında uydurulmuş birşey olabilir! Biz bu rivayetin mevcudiye- tini kaydediyoruz. Muhakkak olanı ancak şudur: Şehzade Selim efendi babasının hal'i ve Selâniğe sevki dakikalarında Ab- dülhamidin diğer evlâdı gibi. hünkâr sofasında hazır bulunmamıştır. Örfi divanı harbin hükümleri ve icraatı Abdülhamid 31 Mart, hâdisesinde kendini ortaya atmış değildir. O ken- dine mensup ellerle; kendi “ parasile, kendi hesabına yürütülen ihtilâlin ce. reyanını perde arkasında alâka ile ta- kip etmekle iktifa eylemiştir; Örfiğ divan harpler verdikleri müş- terek mazbatada Abdülhamidi (İhti- lâlin muharrik ve müşevviki) diye it- ham eylemişlerdir. Bu neticeye varabilmek: için üç di- vânı harbin bu mazbatada istinad ey- ledikleri deliller şunlar idi: (Abdülhamid. hamiy&t “erbabını, mir taraftarlarını teb'i# ve ifna, e dininin mukaddes - kitaplarını Mmahv ve ihrak eylerdi; devletin ordu Ve donanmasını tatil ve tahrip eyle- Mişti; milli ahlâkı ifsad, milletin ef- kârı tenevvür etmemesi için mâarife Busumet mesleğini takip ederdi. 11 temmuz 1324 de kanunu esasiyi ka- bul ve Meşrutiyete sadık kalacağını yemin eylediğini neşr ile tebliğ etti. ren Abdülhamid vatanın tahribi ve is tibdadın takviyesi yolunda en dehşet- Mi silâh olarak kullandığı hafiyeliğin Yağvını ilân eylemiş iken hafiye jur. nalları almakta devam ediyordu. İtti- had ve Terakki cemiyetinin Selânikte Mmünakid kongresine olduğu gibi İs- tanbulda bütün konferans ve içtimâ- lara hafiyeler gönderiyordu. Bu cihet divanı harpee dinleniler, bendegân be- SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KANİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Telrika No, 200 Şehzade Selim &fendi padişah olacak ümidiyle bütün geceyi uykusuz geçir Abdülhamidin gizli evrakinı Yıldızda sakladığı dolap yanatile elde edilen jurnallardan müs- teban olmuştur. Abdülhamid fesad tertibi için birisile konuştuğunu baş- kasına işittirmemek gibi ihtiyat ted- birlerine riayet ediyordu. Mabeyin tütün kıyıcısı Mustafayı, yirmi beş seneden ziyade Çırağan 88- rayı muhafızlığında bulundurduğu bi-| rinci müsahibi Cevher ağayı, en kan- lı gizli icraatında kullandığı tüfekçi iki 'Tahir paşayı, müsahiplerinden mi. ralay Halil beyi mefsedet vasıtaları olarak intihap eylemişti. Bunları meş hur hafiyelerden Şürayı Devlet sabık azası Tayyar, Maarif Nezareti Teftiş ve muayene encümeni sabık azasın. dan Nadiri Fevzi, Rusumat istatistik kalemi sabık müdür muavini Tevfik beylerle temasta bulundurmuştu. Bu müfsidlerin mesaisine servetini zam- ederek Meşrutiyet aleyhinde şeytanet ve faaliyette kusur etmediği tahak- kuk etmiştir. Abdülhamid askeri ibtilâlden evvel (Volkan) gibi muzır bir gazeteye ser müsahibi Cevher ağa ile birçok defa» lar para vermişti; Serbesti gazetesinin kendi aleyhindeki tecavüzkârane neğ- riyatından pek müteessir olmasile sahibi Mevlânzade Rifat beyin vücu- dünü kaldırmak için müsahip Halil beyi memur etmiş, Halil bey de bu iş için tütün kıyıcısı Mustafa dahi hazır olduğu halde Feneryolundaki evinde vasıta tedarikini Tayyar beye teklif etmiş, Tayyar da üç bin lira istemiş idi. Muahharer. Serbesti başmuhârriri Hasan Fehmi bey köprüde kat Ben bir yaptımsa o bin yapmıştır! de. mişti, Bu haller Abdülhamidin kendine hâs eski ve gizli fesad ve imha vasıta» larını kullanmakta devam ettiğine de- Mâlet eder, (Arkası var) 8 Eyidi 938 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Türk musikisi (plâk), 1250: Havadis, 13,05: Türk musikisi (plâk), 1330; Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son. Akşam neşriyotı: 1830: Dans musikisi (plâk), 19: Konferans: Eşref Şefik, Spor müsahabeleri, 1930: Dans musikisi (plâk), 1955: Borsa haberleri, 20: Saat ayarı: Grinviç rasalhanesinden naklen, 2002: Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,40: Hava râ- poru, 20,48: Ömer Rıza Doğrul tarafından sraben söyler, 21: Bant ayan: Orkestra: 1 - uno: Romeo ve Jüliyet, 2 - Buske: Örö denuman, 3 - Moskovlskş: Dans Es- Danyol, 2130: Rıfat ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi ve baik şarkıları, 22,10: Olin dö Şomosyi: Macar artistle- rinden, muhtelif şarkılar; 1 - Berjöret (18 inci asırdan), 2 - Kavallerya Rüsti- karia (Maskanyi), 3 - Danüb blö (Straus), 4 - Verlibte köniğin (Brodeky), 5 - Bar- biye dö Sevil (Rosini), 2250: Ajans ha- berleri, ertesi günün programı, 23: Saat ayan: Sön, Ankara — Öğle neşriyatı: 1430: Kan- gık plâk negriyatı, 1450: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları, 1515: Ajans haberleri, Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi, 1915: Türk musikisi ve halk şarkıları (Salâhaddin, Semahat), 20: Saat ayarı ve Arapça neşriyat, 20,15: Radyo- fonik temsil: İftira (Gençler grupu ta» rafından), 21: Şan plâkları, 21,15: Stüd- yo salon orkesirası;: 1 - Rudolf Kattnige: Des Gönlgs Soldalen, 2 - Mauton: Marche Hörolgue, 3 - Bruno Marks: Diş Klelnen Boldater, 4 - Thomas: Raymond, $ - Wionlawski:- Legende, 22: Ajans haber- leri ve hava raporu, 22,19: Yarınki prog- ram ve son, Avrupa istasyonları Saat 20 de Berlin (20 - 20,45) karışık musiki — Breslav (20 - 20,45) şarki — Dünzig 20,15 plâk neşriyatı — Deuschlands 30 İtalyan ve Macar musikileri — Frankfurt 20,10 marşlar, danslar, gitara ve sair» — Ham- bürg 20 küçük konser saati (orkestra ve piyano») — Kolonya 30 Virtüoz musi- kisi — Königsberg (20 - 20,45) solist mu- sikisi — Münih (20 - 2045) orkestra, şarkı ve akordeon — Viyana (20 - 2030) nefes sazlarile oda musikisi — Buda- peşte 19,45 den İtibaren çingene orkestra- $i — Bükreş 20,15 şarkı ve 2040 Roman- ya milli havaları — Florans (2020) kon- ser — Milâno 29,30 konser — Paris (2) - 20.15) viyolonsel konseri, 20,15 plâk neş- riyaı — Prag (20 - 20,55) operet par- çaları — Roma 2030 konser — Siraaburg 2030 piyano konseri — Varşova (20 - 20,20) (Grleg) in keman sonatı, 2030 şen musiki, Saat 2lde Frankfurt 21415 orkestrm ve şarki İle muhtelif havalar — Hamburg 2i senfo- nik orkestra ile klâsik musiki — Kolonya 31,10 orkestra konseri ve şarkı ile muh- telif havalar — Münih 2i konserin de- vamı — Saabrücken 21 şarkı ve or- kestra — Viyana 21,10 salon orkestrası tarafından müntehab parçalar — Belgrad 21 senfonik konser — Pariz (Eiffel), Bordeaux 2130 konser — Budapeşte II 2140 çingene orkestrası — Bükreş 210 akşam konseri — Florans 2130 (Komlati)- nin ülisetin Romansı) isimli opereli — Londra (Reg.) 2i senfonik konser ve keman konseri — Kopenhag (21,10 - 23) şimal musikisine ald eserler — Paris 2130 (Rouseau) nun (İyi Kral Dagobert) isimli Varşova (21 - 21,45) neşeli musikiye de- Saat 22 de Berlin ve Leipzig 22 keman ve viyolon- sel Düosu, orkestra ve darıslar — Breslav i #$ İ ; i i Belgrad (33,18 - 2848) karışık musiki — Bordenux ve Paris (Kiffel) 23 konsere de- devam ve DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No, 109 Saidin yerine reis olarak Necib Hayyat'ı seçmişlerdi Korsanların bir kısmı o gece Bizans önlerinden gittiler — Aryüsün firarı, talih yıldızımı- zın sönmesine sebeb oldu. Bugün bel- ki bir tarih kapanacak. Artık Bizan- sı ele geçirmek ihtimalleri uzaklaş- lı. Fakat, bu hakikati arkadaşlara Söylemek, benim için Bizans önle- rinde mağlüb olmaktan daha ağır- dır, dedi. Antonyo, Salde acıdı.. teselli et- mek istedi: — Sebat, muvaffakiıyetin yoludur, ya emir! Bizanslılar (Romanos kâ- pisi) nı açsalar bile, denizden mah- sur kaldıkça, kalbinden yaral bir insan gibi, dalma muztarib yaşıya- caktır. Muhasaraya devam ediniz... Bizans, Arabların olacaktır! Korsan «Said» in ölümü.. Muhammed Nühaş kendi gemisin- de,diğer gemi kaptanlarından bir kaçı ile otururken: — Arkadaşlar! dedi, Sâidin yara- sı çok ağırdır. Eğer onu kaybeder- ek, Bizansı kaybettik demektir. Arâb kaptanları homurdanmağa | başladılar; — Biz adam değil miyiz, Nühaş? Ben neden bu kadar ümidsizlik için- desin? Saidin ölmesile hepimiz öl- müş değiliz ya. Muhasarada fayda varsa, ölünceye kadar Bizans Önle- rinde kalırız. Muhammed Nühaş, Saidi çok se- verdi. Gerçi kendisi Necib Hayyat kadar saf ve atılgan değildi. O, daha ziyade saman altından su yürütme siyasetinde mahir bir kaptandı. Said onun için kuvvetli bir dayangaçtı. Said ölürse, Nühaşı başıboş bırak- mazlardı. Nühaş bir aralık kendi kendine sordu: — Saldin yarası kapanmaz Ve ölürse, yerine kimi «Emirülbahir» ya pacağız? Bu sutle cevab veremedi. Arkadaş- larına fikrini açmaktan da çekindi. Korsanların çok garib bir huyu var- dı: Reislerin sözlerini derhal birbir- lerine yetiştirirlerdi. Her gemide, ta» nınmış relslerin birer hafiyesi vardı. Buna korsanlar. neden lüzum gö- rüyorlardı? Çünkü, Said korsanların başına bir tesadüf eseri olarak geç- mişti. Said, herkesi yıldırmıştı. Fakta, Said ölürse, relsler aralarından ken- dilerine kolayca bir baş seçemiye- cekler ve Bizans muhasarasından vazgeçip Akdeniz kıyılarına dağılacak» lardı, Muhammed Nühaş bu ihtimalleri de düşünerek: — Saldin ölmemesine çalışmalıyız, diyordu. Bizansı yüzüstü bırakıp gi- dersek, Akdenizde bize göz açtır- mazlar. sArablar korktular.. dağıldı- lar, ellerindeki gemileri birer birer alalım!» derler ve hepimizi tuzağa düşürüp yakalarlar. Nühaş çok doğru düşünüyordu. İspanya kralı Arablara diş biliyordu. Arabistan sahillerinde birleşen Arab kabilelerinin tekrar yeni ve büyük bir devlet kurmaları ihtimali İspan- ya kralı gibi diğer devletleri de dü- şündürüyordu. Bu sırada gemiye yanaşan küçük bir kayıktan acı bir ses duyuldu: — Said öldü. siz burada hâlâ gü- ir benim geçsin. Ona eğiniz!» dedi, diye ilân ettiler. gibi Necib Hayyat Iş Muhammed Nühaş'ı kimse tanı- madı; — Biz ona boyun eğmeyiz.. yordu. Sadaları yükseldi. Arab donanma. sı müthiş bir ihtilâl içinde bocala- mağa başladı. Hattâ her reis kendi maâiyetinin başına geçerek istiklâlini ilân etti, Kızkulesi açıklarında başlı- yan bu kargaşalık o gün akşama kadar sürdü. Halil Saydavi :isminde bir kor- san, bir kaç reisi bir araya toplıya- rak: — Said çok büyük adammış, dedi, yıllarca bizi etrafında topladı. Onun ölümile çarçabuk birbirimize mi gi- receğiz? Düşman bu halimizi du- yarsa ne demez? Sırtüstü yatıp gül- se haklı değil midir? Halile; — Ne demek istiyorsun? diye sor- dular. Halil Saydavi: — Bütün arkadaşları bir araya topluyalım. İçimizden o birini Saidin yerine Emirülbahir seçelim. Muha- saraya devam edip etmiyeceğimizi düşünelim. Buradan ayrılmak icab ederse, hep birlikte gidelim, Düşma- na gülünç olmıyalım. Dedi. Halile sordular; — Sen kime rey veriyorsun? Halil önceden tasarlamıştı kime rey vereceğini. Yüksek sesle cevab verdi: — Necib Hayyat'a.. Birdenbire korsanlar birbirlerine bakıştılar. Ve: — Sen ondan daha cesur ve ondan daha kuvvetlisin! Biz, seni başımız- da görmek isteriz. dediler, Bu sırada yapılan diğer bir toplan- tıda da korsanların bir kısmı Muhammed Nühaşa rey vermişler ve onu Emirülbahir olarak seçmişlerdi. Nühaşı'n gemisinin sancak dire- ğine bir aralik «Emirülbahir» işa reti çekildi. Herkes hayretle: — Nühaş, Emirülbahir olmuş. ona kim rey verdi? Diye bağrışmağa başladı. — Ondan eski, ondan değerli kor- sanlar var içimizde. O da kim olu- yor? Biz ona boyun eğmeyiz.. Gibi feryadlar birbirini takib edi- yordu. Nühaşın ogemisinde oemirülbahir işareti sallanıp dururken, birdenbire Necib Hayyat'ın gemisi de ayni işa reti çekti, Nühaş'n adamları, Hayyat'ı s& venlerin yanında hiç mesabesinde kalıyordu. Bu işareti gören korsan- Jar birer birer (Hayyat) ın gemisi et- rafında toplanmağa başladılar. Hiç kimseden menfi bir ses çikmuı- yordu. Korsanlardan biri: —İşte şimdi hak yerini buldu. Za- ten emir Saidde son nefesinde Nü- haş'ı değil, Hayyat'ı tavsiye etmişti. Deyinte, mütereddid vaziyette ka- lan korsanlar da yavaş yavaş sesle- rini kısmağa başladılar. Vâsiyette henüz kati bir vuzuh yoktu. Fâkst, Hâyyat ekseriyetin re yini almıştı. 'Hayyat'ın bu ünvanı almakta ve bilhassa çok sevdiği Saidin yerine geçmekte gözü yoktu. Hattâ o; — Saidin hatıralarına hürmet ede- lim ve üç gün susalım. başsız kala- um, Üç gün sonra düşünürüz bu işi, Demişse de kaptanlar onu dinle- memişlerdi. Akşam olunca deniz üstündeki yel- kenlilerin ikiye ayrıldığı görüldü. «Kadıköy» önlerinde toplanan gemi- lerin başında Necib Hayyat vardı. «Kızkulesi» önündeki gemiler de Muhammed Hayyt'ın etrafında top- lanmışlardı. Hava birdenbire karar- dığı için, Nühaş'ın etrafındaki ge milerin sayısı tesbit edilemedi. Fâ- kat, Hayyat yanındaki gemileri say- dı. Burada otuz sekize yakın tekne vardı, Demek ki Nühaş'ın emri altında da on beş kadar yekenli bulunuyordu. Donanmanın üçte ikisi Necib Hay- yatın, üçte biri de Muhammed Nü- haş'm &mri allına geçmiş bulunu- (Arkası var)