Amerika dan Istanbula. , Vapur şilep, fakat içinde iki dem . yüzme havuzu var! Dünyayı lüks ve kadın eşyası satan bir mağaza sana n bir kadın vapurda bir yolcu grupu ve güvertede oyun Artık aylar geçirdiğimiz Amerikâ- , » dan İsatnbula dönmeğe karar ver- miştik, Fakat memlekete başka bir yoldan dönersek yeni yerler, yeni şe- hirler görmeğe imkân vardı. Bunun için Nevyorkta, beşinci Avendükdeki bütün seyahat acentalarını birer bi. rer dolaşıp malümet almağa başla- dım, Meşhur Çuten Mary'de yer yok. Normundie'deki bütün kamaralar bir ay önceden tutulmuş, Bu esnada bir gazeteci dostum bana şu havadisi verdi: — Aman senin için geyet güzel bir vapur buldum... Nevyorktan İstan- bula ilk seferini yapıyor. Çok lüks bir vapur, henüz bir yaşında... Tex gâhtan indirileli 12 ay olmuş, Avru- pa hükümetlerinden birinin veliahtı bu vapurla seyahat etmesini çok s€- ver... Sonra vapurun yolu da çok güzel... Nevyorktan kalktıktan son- Ta «aşağı Maroc> a gidiyor. Casab- lanca'da iki gün kalıyor... Diğer A rika sahillerine, Mısıra uğradıktan sonra İstanbula gidiyor. Hem bunda Avrupadan vapur değiştirme de yok. Doğru İstanbul... dedi. O günü biletlerinizi aldık, Güm- rük da'resinde eşyalarımızı not et- tirdik, Amerikadan çıkarken insana * yalnız şu suali soruyorlar: — Amerikada hiç para kazandın mı? Eğer Amerikada para kazanırsanız Yeni dünyadan çıkarken gümrük dairesine bir vergi vermeniz lâzım. Amerikaya girerken her birimiz için &#ckizer dolardan 16 dolar, yani bizim paramızla 20 liradan fazla bir sAme- rikaya ayak bastı» parası vermiştik. Eğer Amerikada 6 ay kalıp memle- kete dönseydik bu parayı tekrar geri alacaktık. Fakat biz 6 ayı çoktan e girdiğimiz için bu parayı alamadık. Ertesi günü deniz üstünde 22 gü- hümüzü geçireceğimiz Baghdad vi- putuna yerleştik. Vapur büyük de- gildi, fakat çok Jükstü. Kısacık bir baca... Bize yanyana iki kamaradan ve 'bir banyodan teşekkül eden bir daire verdiler. Kamaralarin duvar- ları tamamile ayna... Vapurda yol culara uzun boylu, plâtin saçlı, deniz rengi gözlü, Şimal memleketlerinin bütün güzelliğini taşıyan (Norveçli kızlar hizmet ediyorlar. Zaten vapur da Norveçlilerin... Gemide biri gü- vertede ve açıkta, öteki içeride, sü londa olmak üzere iki de yüzme ha- Vuzu var... İnsan bu lükse bakukça kendisinin bir çilepte olduğuna ina- Mamıyacağı geliyor... Gemide yolcu olarak iki müstem- eke memuru, Avustralyah genç bir İngiliz kadırı, vapur şirketinin umum Müdürü ile karısı ve bir de biz vardık. Mevyorktaki rıhtımdan. kalkıp Hudson Nevyorkun meşhur hüriyet Abidesi i irdik. Nehir kenarındaki Mi önünde durduk. Af oooülesini yüklemeğe başladık. > sö kaldım e a gönd mobil amelesi ş < Hepsinin gözlerinde ik Barça ler ve kıvılcımlar arsında, Üy İT gürültü içinde çalışıyorlar. vik Nihayet nehirden çıktık. e vaş Nevyorka geldik. iel ez boy gösteren büyük binalar Da ia salları andıracak kadar par! pa yonlarca ışığın önünden a e yoruz. İşte Empire Stale bini eş tan bir kule halinde... yili meşhur Hürriyet heykelinin elindex Şi sönüyor, meyal ae göklere yükselen bina- Kiri yanında, Hürriyet heykeli > kadar kısa boylu, ne kadar budur, kadar yavallı kalıyor... Bir re hürriyeti temsil için yapilan e anın en büyük heykellerinden > a bu âbide, şimdi gratsiyellerin i ar adetâ bir esaret hayatı g>- yü Elindeki ışıkla Pa ii sil eden mermerden genç kız Si ği — Bu yüzer katlı binalar ir devrilecekmiş gibi geliyor. Beni esirlikter Kurtarın... im ğınyor ve bu yüzden iâzi bi ele “Sinte Hürriyet bere Yine tepeden bakiyor ve sanki Naa bir tavırla; «Sen bu Kppeci k Ja benim yanımda hürriyeti Da Kile edersin? A cüce baz. di bula gidecek Ford oto- | | sana suyu bile tuzlu balıkla içi: yor... Zavallı Hürriyet heykeli!.. Nevyorktan ayrılırken o benim gözü me beyaz kadın ticareti esnasında sö tılmış bir esir genç kız gibi göründü. Hürriyet heykelini geçtik... İşte mşehur *Long island, denilen ada... Burası Amerikanın Atlantik Okya- nusundaki bahriye mıntakası... Dev gibi Amerikan gemileri bütün ışık- Yarını yakmışlar... Gemiler arasında yanıp sönen elektriklerle bahriyeli- der birbirlerile konuşuyorlar. Açıkta akşam yemeğini yedik. Kap- tan bize kendi memleketinin, Norve- çin milli yemeklerini nasıl ikram ede- ceğini bilmiyor. Bu seyahat esnasında Romanyalıların, o Polonyalıların, Al- manların, Frânsızların, Amerikalıla- rın, İtalyanların, O İspanyolların, Meksikahıların, hattâ Nevyorkta Çin- lilerin ve Japonların milli yemekle- rini yedim, Fakat şimdiye kadar Nor- veç yemeği yememiştim. Bunun için ilk akşam yemeğinde adetâ merak içindeydim. : Evvelâ tuzlu ve konserve balıkla- rmdan yapılmış acayip bir yemek önümüze geldi. Bu bize pek sarma- mıştı, Fakat ümidimiz öteki yemek- lerde idi, Nihayet çorbayı sofraya pe tirdiler, Baktık, tuzlu balıktan yapıl- mış çorba... Bundan sonra yahniye benziyen bir yemek ortaya sürüldü. Tuzlu balık yahnisi... O gitti, sebze geldi... Tuzlu balıklı sebe,.. Bundan sonra önümüze içinde tuzlu balıklar olan börek gelince, Nasrattin hoca- nm: «Bâna bir su veriniz, amıma pat- ıcansız olsun; dediği meşhur hikâye- sini hatırladım, Hani Notveçlile; ler... Tatlıya balık karıştırıldığım tasavvur eder misiniz? Norveç mut- fağında tatlılı balık ta var... Şaka, fantezi yapmıyorum. Sabah kahvaltısı balıkıla başlı- yor, öğle balık, akşam üstü kahvaltı- s1 balık, akşam yemeği balık, gece geç vakit yapılan kahvaltı yine balık... 22 günde deni züstünde balık yemek- ten İstanbüla gelinceye Kadar tepe- den tırnağa kadar balık kesilmekten adelâ korktum, Yemekten sonra güvertede mehla- bı seyrederken ahbablıklar başladı! Müstemleke memurları ile Avus- tralyalı genç ve güzel İngiliz kadını bir köşede, mehtaba karşı Sigarala- rını tellendiriyorlar. Vapur şirkeli umum müdürünün karısı ile de biz ahbablık ediyoruz. Bu kadın, dünya- nın en dikkate değer tiplerinden biri, bir kere konuşmasını son derece se- viyor, Güzel Konuşuyor da... Dünya- nın en fazla seyahat eden insanla. rından biri, Kocası vapur şirketi umum müdürü alduğu için, senede üç dela Okyanusu âşıyormüş. Avus- tralya da dahil olmak üzere dünya- mektupları YP KANDAN YAPAN Üzüm standardizasyonu ıçin toplantılar yapılıyor Bu husustaki müzakere bittikten sonra Palamut hakkındaki i İzmir (Akşam) — Standardi von lerek ihtiyaca göre değişmesi lâzım gelen maddelerinin tesbiti ve dilekle- rin bir rapor halinde bildirilmesi İkti- sad Vekâletinden İzmir Ticaret ve Sa- nâyi odası reisliğine tebliğ edilmişti. Muhtelif mahsullerimizin ihracların- da daha fazla kolaylık göstermek, fa- : kat buna mukabil de mahsullerimizin en nefis şekilde ihraclarını temin et- mek esastır. Bu itibarla İzmirdeki ih- Tacatçıların, bilhassa üzüm standar- dizasyonu hakkında imütalea serdet- mek üzere Ticaret odasında yaptıkları toplantı ehemmiyetli görülüyor. İhracatçıların mütalealarına göre nizamnamedeki taş toleransının bu sene için de ipkası lâzımdır. Çünkü $imdiki vaziyetten anlaşıldığına göre müstahsil, bu yıl içinde de mahsulünü taş ve topraksız toplamak ve sevket- mek imkânını elde edememiştir. Te- mizleme ameliyesi geçen sene olduğu gibi bu sene de tüccara ald bir iş ola- râk kalacaktır, İstihsal mıntakaların- da şimdiden tedbirler alınması, mah- sulün, imkân nisbetinde taşsız, top- raksız sevkine çalışılması lâzımdır. İz- mir başkontrolörlüğünün istihsal mın- takalarına da birer kontrol gönderme- si, taşlı, topraklı ve ıslak üzümlerin | sevkine müsaade etmemesi ve alına- i cak tedbirlerle bunun kali surette önüne geçilmesi, bu sene için İüzumlu görülmüştür. Nizamnameye şöyle bir madde ithal edilmesi de istenmiştir: Nizamnamede topan üzüm için bir kayıd yoktur. Topan üzümler, küçük üzümlerden mürekkeb addedilmekte- dir. Halbuki bu nevi üzümler, küçük üzüm sayılmaz, Nizamnamenin tadi- li, topan üzümler için de bir tolerans kabülünün nazarı itibare almması lâzımdır. Böylece suitefehhümlere meydan verilmemiş olacaktır, Borsa satışlarında düzeltilmesi icab eden bazı işler vardir. Bunun için salış es- masında bir kontrolün bulunması ve yersiz hareketlere meydan vermemesi faydah olacaktır, İtalyaya sevkedilen üzümlerde ma- nipüle olup olmadığı gümrük idare- since ayrıca kontrol edilmektedir. İk- tisad Vekâleti başkontrolörlüğü, kon- trol vazifesini gördüğüne göre ikinci ! bir Kontrole lüzum yoktur, Bunun da | nazarı dikkate &lmarak tüccarı Jü- zumsuz bir külfetten kurtarmak, ih- racatın kolaylığını temin edecektir. Bazı çekirdeksiz üzümlerin arasın- da çekirdekli üzümler görülmektedir. Pek az bile olsa bu üzümler dış pazar- larda iyi karşılanmamaktadır. Bunla- rın ayrılmasına da inikân yoktur. An- cak zirai bir tedbir olarak çekirdekli, yani bozulmuş asmaların aşılanması, yahud sökülüp atılması icab eder, Bunun İçin de ziraat teşkilâtımızın şimdiden işe başlaması çok yerinde mede kükürtlenmemiş yeni rn m nın her tarafına gil; diği yer kutüplar... Seyahatten de yegâne aldığı zevk, nadide şeylerin alışverişi ile meşgul olmak. Nevyorktan ayrıldıktan 11 gün son- Ta Casablancaya uğryacağımız halde, © daha ilk geceden önüne bir sürü kâğıd yığdı. Bir de kalem aldı. Göz- lüğünü taktı, Ciddi ciddi Casblanca- dan alacağı şeylerin listesini yapma» İ ğa başladı, «Chopings diyorlar, Alış- | veriş mânasma gelen bir kelime... Kocası gülerek anlatıyor: — Artık karım günlerce meşgul- dur. (Choping) listesini hazırlıyor... Sonra da, her şehre uğradıkça bu bayanın: «Aman Choping'le meşgul olayım.. diye vapurdan çıkar çıkmaz dük- kân dükkân dolaştığına ve gözü hiç bir şey görmediğine kendim de şahit oldum ya... Fakat çok nazik bit ka- dın... İstanbuldan neler satın alabi- | leceğine dair beni sıkı sıkı sigaya Ç kiyor, kâğıd dolusu İsteler hazırh- | yorduk. Bizim Üste hazırladığımizi gören:kocası bang yalvarıyordu; sanan iş... Bir gitme- | ( ve ihrac nizamnamelerinin tedkik edi. İİ Ürüm toplıyan köylü kız bir standard tip ihdası istenmektedi». Çünkü bazı pazarlar, yıkaşımış, fake! kükürtlenmemiş üzüm istemektedir ler. Tüccarın bu sene için en mühim dileği, taş, toprak hususundaki ka" dın müstahsilce nazarı dikkate alın» masının teminidir. Bülün yükün tüc- cara birakılmıyarak müstahsillere de bazı şart ve kayıdlar altında hisse ay- nlması istenmektedir, Ticaret Odası, ihracatçıların üzüm dileklerinden başka palamut mahsu â hakkındaki dileklerini de tesbit ede- rek raporla İktisad Vekâletine bildire- cektir, Bu seneki rekolte İzmir (Akşam) — Son tahminlere güre bu yıl Ege muıntakasının üzün rekoltesi 70,000 ton, incir rekoltesi 37,000 ton tutacaktır. Mahsullerimiz çok nefis olacaktır. Aydın pamuklarında bir kaç tarla- ya ârız olan bir haşere, alınan müca- dele tedbirleri sayesinde tamamen İm» ha edilmiştir. Bu seneki pamuk mâh- sulü de hem bol görünüyor, hem de hastalıksız ve çok iyidir. İnhisarlar şarablık yaş üzüm alacak İzmir (Akşam) — İnhisarlar idare- sinde, şâraplık yaş üzüm satın almaX Üzere hazırlıklar yapılmaktadır. İda- re, bu yıl fazla miktarda şarap imal edeceği için mübâyaalını geniş tula- caktır. İzmirin Bayraklı mevkiinde in- şa ediletek büyük modern şarap Yab rikasının inşasına yakında baslana- caktır. Fabrikanın kurulacağı arazi- nin istimlâk müâmelesi İkmal #dilmis. inhisar idaresi namına tapu seneği alınm mun Umumi müdürün karısı, dünyayı, lüks kadın eşyası satan büyük bir mağaza ve seyahati de sadece alış veriş meselesi addediyor... Meselâ s0- Tuyorsunuz: ” — Şanghaya gittiniz Nasıl yerdir?... — Fevkalâde güzel... 11 inci değil imi? Ave nüde çini porselen tabakâları satan çi bir mağaza var... Enfes... — Ispanyayı nasil buldunuz? — Çok güzel... Barselonda Don Ferar diye bir şalci var... Ne şallar, ne şallar... — Ya Casablanca?.. — Güzel yer doğrusu... Oradaki Galeri Lafayet mağazası çok büyük. Sonra güzel el işleri esyası satan dük- kârlar dolu... Bu sefer o bana sordu: — İsatnbul nası? — Enfes.. enfes. anları... Ne mağa: Ne tılokumcu Diye cevap verdim. Hikmet Perldun Es ar, nö MAĞAZA © e | i | i