28 Haziran 1938 —. AKŞAMDAN AKŞAMA Bir genç gazetecinin yaman muzipliği Eskiler şu arabça meseli çok kulla- nırlardı:z «Elveledü sırrı ebi» Bazı meslektaşlarımızın evlâdları da bu sırra eriyor.. Hemde nasıl tıpatıp benzemek şartile.. Meselâ, £merikada gazetecilik tahsil eden Lay Zekeriya ve zevcesi bayan Sabiha Gertelin büyük kızları Sevim Sertel de ayni yolu seçmiş... cüklüğündenberi Lüçük meslektaşın ilk ya: çök muhitlerde bir alâka uyandırdı. Yaz tatilini geçirmek üzere şehri- mize gelirken öyle hir Amerikanvari gâzelecilik yapmış ki, annesine de, babasına da parmak ısırtacak mevi- den! Yugoslavyadan dönen Galatasa- ray sporcularile ayni trene binmiş meğer. Onlara kendini Amerikalı gazeteci diye tanıtmış, aralarına 50- kulmuş, konuştuklarını dinlemiş. Ben de hülâsa ediyorum: — Ulan ne dersin?.. Şunu bizim kom- partımana alalım.. Biraz vakit geçiririz... — Ulan bu kız İstanbulda ne edecek- Sordum: — Bari maçı kazandınız mi? Birdenbire Hafızın söylenmesi, Nubarın hemurdanması durdu. & Hepsinin gözleri Bacide döndü. Salim: — Oldu olacak, kı kaldı mi ki? Bari > dedi, Bir tanesi de: — Ulan atın bir şer... Ne bilecek! - tav- siyesinde bulundu. Fakat düşünüp taşınıp itiraf ettiler. «Ulan» lar bertaraf edilirse, bu dob- ra dobrulık âlâ... Ertesi sabah tren İstanbula (o girerken, “gazetecilerin Bünyamini, vedâ için sporculara yak- nacak! Duymıyan ler... İstanbula daha vakit var. Büyücek bir evin yukarısına asılan bir Maşallah Iauhası gösterdim: — Bu ne? — Ulan gel de şimdi huna anlat. Neticede, küçük gazeleci şu hük- mü çıkarıyor: «Galatasaraylıları yakından tam- dım. Memleketlerini çok sevdiklerini, bir eçnebiye, onu güzel göstermek için çırpındıklarımı gördüm.» ... geldi. Harp senelerinde ilk defa ola- rak Avrupaya gitmiştim. Viyanadan dönüyordum. Kompartımanımda bu- lunan Almanlara, şehrimizi öyle met- hetmiş, öyle sena eylemiştim ki, Sir- keciye yaklaşırken, hattın iki ya nında müthiş bir sefalet manzarası arseden binaları görünce fevkalâde utanmış, saklanmıştım. Çünkü köy de diyemezdim... Mem- Icketime böyle köy de yakıştırami- yordum... Ne mes'ud şimdiki gençler ki - get- Gi söylememişler, fakat - dosdoğru şöyle diyebilirler: — Buraları İstanbulun klâsik ki- taplara bile geçmis, ahşap, sefil ma- hallelerinden biridir... Zaten bu şe- hirde Bizans ve Osmanlı tarihlerinin en parlak devirlerinden beri, sefalet ve ihtişam yanyanaydı. Fakat biz Ankarayı yaptık; iktisadi, mali işle rimizi kısa zamanda yoluna soktuk... a söyliyelim! İ vagonun & abdesthanesine | İstanbulun çöpleri Zeyrek ve Aksa- ray çöp istasyon- ları kaldırılıyor Sıhhiye müdürlüğü, Zeyrekteki çöp toplama istasyonunun şehrin sıhhali- ni bozduğunu göz önüne almış ve bele- diye reisliğine müracaat etmiştir, Be- lediye İstanbul cihetindeki çöpleri de denize dökmeğe karar verdiğinden Zey- rek istasyonunu kaldırmıştır. Aksa- raydaki istasyon da kaldırılacaktır. Balatta yapılan yeni çöp iskelesi- nin inşası bitmiştir. Çöpler yakında de- nize dökülmeğe başlanacaktır. Bir hırsızın muhakemesine başlandı Şehremininde Saray meydanında Ze- keryanın dükkân kilidini kırarak köse- le, ayakkabı ve saire çalan İhsan adın- da sabıkalı bir hırsızın muhakemesine dün birinci ceza mahkemesinde baş lanmıştır, İhsan mahkemede suçunu itiraf ederek dükküni soyduğlunu ve ge- ne hırsızlıktarı dolayı ayni mahkemedç kendisi aleyhine açılmış daha allı da- | va bulunduğunu söylemiştir. Mahke- | me bu davaların birleştirilmesine ve şa- hidlerin çağrılmalarına karar vererek muhakemeyi başka güne bırakmıştır. Asfalt yollar Şişli - Büyükdere yolu tamir edilecek Belediye, yolların tamiri için bütçe- de 125 bin liralık tahsisat ayırmıştı. Bu para ile şimdiye kadar Şişli ile Hürriyetiebediye Abidesi arasındaki yol tamir edilmişti, Şimdi de Büyükdere - Şişli asfalt yo- lunun tamirine başlanacaktır. Ancak bu yolun ilk önce büyük mikyasta bo- zuk olan kısımları tamir edildikten sonra bilâhare küçük bozukluklar dü- zeleceklir. Vali ve Belediye reisi yarın iyor Alinada bulunan Vali ve Belediye reisi B. Muhiddin Üstündağ ile arka- daşlarının Kirinale vapurile yarın sa- bah şehrimize geleceğine dalr şehrimi- ze malümat gelmiştir. Muallimlerin tedkik gezileri Şehrimizdeki muallimler, şehri ted- kik etmek üzere ilmi bir ziyaret tertip İ etmişlerdir. Bu ziyaret 4 temmuzda İ başlıyacak ve 4 eylülde nihayet bula- İ caktır. Bu ziyarete 150 muallim iştirak edecektir. Muallimler ilk önce müzeleri, şehrin tarihi yerlerini, bundan sonra da fabrikaları gezeceklerdir. Şehrin zi- yaretleri bittikten sonra muallimler Yalova ve Bursayı da gezeceklerdir. medeniyet manzarası arzedecek... İs- tanbuldan ilk defa olarak sefalet kalkacak... Bir ecnebiye, ergeç meydana çika- cak o yalar söyliyecek yerde, bu şe- | refli itirafta bulunabilirdiniz, Gala- tasaraylı genç arkadaşlarım... Bir tavsiyem daha... Vebu sefer bütün sporculara: Konuşma şeklinizi değiştiriniz. | Bakın, kulağa ne fena geliyor... (VA - Nü) Haklı şikâyetler Fener - Kalamış taraflarında sebze ihtikârı Fenerbahçe, Kalamış, Bostancı ve havalisi halkı, öledenberi - İs- tanbulun diğer semtlerine kıyas edilmiyecek derecede - ucuz seb- ze yiyorlardı. Son on beş, yirmi gündür ki, bu semtlerde yeni bir seyyar esnaf türemiştir. Bu satı- cilar, birdenbire sebze fiatlerini birkaç misli aritırmağa muvaffak olmuşlardır. Bu satıcılar arasında hemşehrilik gibi bazı bağlar da olduğundan - Bilinemez nasıl bir tesirle - derhal aralarında birleş- mişler ve ucuz sebze satanların faaliyetlerine imkân bırakmamış- lardır. Hükümetin geçinmeyi ucuzlat- mak için aldığı radika! tedbirlerin tatbik edildiği şu sırada Fenerbah- çe ve havalisi halkının bir nevi seb- ze ihtikâr: karşısında müşkül bir vaziyete düşmesi, halkın refahını temin için takip edilen güzel pren- siplere de aykırıdır. Bu işle beledi- ye mi, hangi makam alâkadarsa, ciddi surette uğraşmalı ve halkın menfaatini istismar etmeğe kalkı- şan insafsız esnafın hareketlerine nihayet vermelidir. Paralarile batta- niyesini istiyor İhtiyar suçlu «Ben başka şey- den anlamam» diyor Bir müddet evvel bir alacak mese- lesinden dolayı Sirkecide Bahrisefid oteli müsteciri Şevketi * öldrümek kasdile tabanca ile yaralıyan seksen yaşında Adem Babanın muhakeme. sine dün ağır ceza mahkemesinde bakılmıştır. Bundan evvelki celsede Adem Bar banın akli müvazenesinin ve cezai €hliyetinin yerinde olup olmadığının tesbiti için müşahede altına alınma- sına karar verilmiş ve kendisi Tıbbı adliye gönderilmişti, Tıbbı adli mü- şahedesini ikmal ederek raporunu mahkemeye vermişlir. Dün okunan raporda Adem Baba- nın, yaşının fazla ilerlemiş olması yüzünden âkıl ve zekâsının ehemmi- yetli surette bozulmuş ve iradesini de ehemmiyetli surette kaybetmiş Ool- duğu ve şu vaziyetin, Türk ceza ka- nununun 47 nci maddesi mucibin- ce suçlunun cezai ehliyetini ehem- miyetli surette azaltabilecek mahi- yette olduğu bildiriliyordu. Rapora katşı bir diyeceği olup ol- madığı maznuna soruldu. Adem Baba: — Ben öyle şeyden anlamıma. Benim paralarımla o baflaniyem otelci Şevkette kalmıştır. Onları alıp bana veriniz. Baş- ka bir şey istemiyorum, Cevabını verdi. Maznunun fakir olması dolâyısile İstanbul barosu, avukat bayan Fai- kayı kendisine fahri olarak vekil ta- yin etmişti. Mahkeme, dünkü celsede hazır bu- lunan vekili de Adem Babaya gös- Bay Amça nikâh dairesinde!.. Sütiş İstanbulda 4 takim fabrikası açılacak Devlet ziraat kurumu, şehirlerin süt işlerini esaslı surette halletmeğe ka- rar verdiğinden şimdiden geniş mik- yasta tedkiklere başlamıştır. Bu hu- susta İstanbul Belediyesinden de ma- lümat istenmiştir. Belediye, süt işine dair şimdiye kadar yaptığı todkiklerin neticesini bildirmiştir. Verilen malü- mata göre Ziraat kurumu, süt işini biz- zat idare edeceğinden belediye bu işle meşgul olmuyacaktır. Diğer taraflan aldığımız malümata göre Kadıköy, Üsküdar, İstanbul, Bey- oğlu taraflarında birer takim fabrika- sı açılacaktır. Ziraat kurumu, fabri- kaları kurmak ve işletmek için lâzım gelen sermayeyi bulduktan sanra fab- rikaları tesis edecektir. B. Menemencioğlu İtalyan sefiri ile görüştü Hariciye Vekâleti umum kâtibi B. Numan Menemencioğlu dün sabah Ka- lamıştaki evinden İstanbula inmiş ve Perapalas oteline giderk İtalyan sefiri örüşmüştür. Hariciye umumi kâ- tibi otelde kendisini ziyaret eden Türk- ofis İstanbul şubesi müdürile de konuş- muştur. Gazi köprüsü İnşaatta değişikliğe lüzum görülmüyor Gazi köprüsü inşa edilirken Azapka- pıda Sokollu Mehmed paşa camisinin manzrasının bozulacağı iddiasile Ev- kaf müdürlüğünün şikâyet ettiğini Kocası m kadın Ali adında bir adam altı sene bera- ber yaşadıktan sonra kendisinden ay- Yilan karısı Ayşeye evvelki gün Topha- nede raslamış ve tekrar barışma tek- lifini reddetmesinden hiddetlenerek ji- letle Ayşeyi muhtelif yerlerinden ya- ralamışta. Yaralı Ayşe Beyoğlu belediye hasta- resinde tedayi “edilmektedir. Adliye doktoru B. Salih Haşim dün hastane- ye giderek kadını muayene etmiştir. Ayşenin vücudünün muhteli? yerle- rindeki yaralar çok ağir ve kendisi fazla kan zayi etmiş olduğundan ha yatı tehlikededir. Vaka etrafında ğini ve kendisini bu avukatın müda- faa edeceğini, buna karşı bir diyeceği olup olmadığını sordu, Adem baba buna karşı da: — Ben böyle şeyler bilmem. Benim phralarımla battaniyemi versinler de on- lar ne yaparlarsa yı k Cevabını verdi. Avukat evrakı ted- kik edemediği için mühlet istediğin- den muhakeme başka, güne bırakıldı. — Evlenme hakkında yapılan iste » — Üstikler arasında bir de boşanma isla- mm tistİğ bay Amca... .. (Erkek mi, yoksa kadın mı da- ha ziyade buna sebebiyet veriyor?...), diye tedkikat yapılmış... Sahile 3 ISTANBUL HAYATI Ucuna basınca öğrenirsin! ve, bir Avrupa tahsili damgasile işi daha kestirme yoldan halletmeyi mu- vafık görmüş. Küçük bay iki sene de becerdiği gibi bir çok eşyanın türk. çelerini tamamile unutabilmiş. Mo- nokl takmasını pek mükemmel öğren- miş. Her gördüğü şeye karşı istihfafla dudak bükmesini biliyor. Tecessüs kabiliyeti de pek inkişaf etmiş. Bera- berce bir kahvenin önünden geçerken nargile içen bir adamı merükla süz. dükten sonra bana döndü: — Keskilte? Ah, pardon. Dilim alış. mış ta hep kendimi Pariste sanıyo. rum. Bu adam ne yapıyor? : Güldüm : — Hortumla sıcak su içiyor. Dedim. Bir kahkaha attı ve hay- kırdı: — Orijinal monşer, Oriyental bir orijinalite, Bir kahvenin Yarı frenkçe yarı türkçe sordu: — Ne yapıyor? Ağlıyor mu? — Evet, dedim. Bir piyes temsil ediyorlar da kadın ağlıyor. Müstehzi bir tebessümle murıldan- dı: &. — Enteresan mon ami. Paristen geldiğim bir haftadanberi hep emos. yon içindeyim. Herşey beni emosyone ediyor. mi helâyı sordu. Artık tahammülüm kalmamıştı: — , dedim, Ayakta bira içilir. Koşa koşa gitti, Bir kapısından gi- şey söylemeği, Bu süküt karşısında aklıma eski bir fıkra geldi: Vaktile Anadoludan bir köy delikanlısı İstan- bula gelmiş, Bir müddet sonra köye dönünce bahasile bahçede dolaşırken yerde duran kazmaya bakarak bu- nun ne olduğunu babasına sormuş. Oğlunun bu halinden fena halde adamcağız: içtimaı Türk Tiyatro Sanatkârları birliğinden: 26/6/938 pazar günü saat 15 te Beoğlu