w) | > Amerikadaki aki büyük boks maçı Şmeling kaburga kemiklerinden biri kirik, hastanede yatıyor Zenci boksör eylülde Maks Bir'le karşılaşacak, Döğü Döğüşte bir milyon dolar hasılat yapıldı Aylardanberi beklenen büyük boks müsabakası nihayet yapıldı. Şmeling de Coe Luiz tekrar dövüştüler. Bu 8efer Zenci boksör iki #ene evvel aşa- ğı yukarı aynı tarihleki mağlübiye- tin acısını çıkarmağa muvaffak ol- du. Hemdene çıkarış?2D.48S.de yenilen #melingin * kabtirga kemik- lerinden biri kırıldı, hastanede yatı- yor. Bütün dünyanın alâkadar olduğu bu dövüş etrafında telgraflarla gelen haberleri okuyucularımıza muntaza- man verdik. Bugün de son polen Ay- rupa gazetelerinden enleresan gör- düğümüz noktaları alıyoruz Hasılat ve tartı 22 haziran gecesi yapılan ve uzun HAYATLARI Joe Luiz Joe Luiz 13 mayıs 1914 de Amerikanın Alabama eyaletinde doğmuştur. İlk mühim muvaffa- kıyeti 1932 - 33 de Amerika ama- tör şarapiyonu oluşile başlar, Bun- dan sonra 4 temmuz 1934 de yonel olarak ilk maçını Şikagoda Cek Kraken ile yapmış ve bir ra- vundda nakavtla galib gelmiştir. Joe Luis 1934 senesinde nakavt- la on bir ve sayı hesabile bir ga- iibiyet kazanmıştır. 1935 de yani profesyohelliğinin. ikinci senesinde Hans Birke, Pri- mo Karnera, King Levinski, Maks Bir ve Paolinoyu nakavtla yen- miştir. 19 haziran 1936 da Karyerinin yegüne mağlübiyetini almış, Şmie- ling karşısında 12 ravundda tuş- Is yenilmiştir, Bu sene zarfında Cak Şarkey; AlEttore, Brescia, Stanley, Ketcheli, *Bob Pastor, Neti Bravi isimli boksörleri de nakavtla yenmiştir, 22 haziran 1937 de Cimmi Bra- doku sekizinci yayundda nakavt etmek suretile dünya şampiyon- luğunu kazanmıştır. Joe Luiz Maks Şmelingle yap- tığı son dövüşten evvel araların- da Tommi Far da bulunan karşı- laştığını boksörleri” yenmiştir. Profesyonel olarak * Yaptığı 42 maçta nakavtla 36, sayı heasbile 5 galibiyet kazanmış ve bir defa yenilmiştir. Maks Şmeting 28 eylül 1905 de Almanyada Klayn Lükovda doğmuştur. 1922 de Almanya amatör orta siklet şampiyonu olmuş ve 1924 de profesyonel olarak Uk senesin- de nakavtla sekiz galibiyet kazan- muştar, 1996 da Dikmanı nakavtla ye- nerek Almanya yarı ağır şampi- yonu olmuştur, 1927 de 13 tane nakastla galibiyet kazanan Şme- Ming 1928 de Amerikaya çağırıl- mıştır, 1930 da dünya şampiyonu Jak kalifiye edilmesi sayesinde 'dün- ya şampiyonu olmuş ve iki sene sonra 1932 de bu şampiyonluğu» nu Jak Şarkey karşısında kay- betmiştir. 1933 de Maks Bire yenilmiş, 1934 de de Stiv Hamas tarafından mağlüb edildikten sonra boksu bırakacağı şayi olmuştur. 1935 de tekrar ringe çıkmış ve 1936 da sıra ile Stiv Hamas, Paolino ve Joe Luizi nakavt etmeğe muvaffak olmuştur. 1937 de Hari Toması ve son ola- Tak Ben Fordu mağlüb etmiştir. müddet hatırlardan © silinmiyecek olan bu dövüş 940,086 dolar hasılat yapmıştır. Buna Radyo - Pöportaj için alınan 100 bin dolar da ilâve edilirse hasılat bir çeliği doları 35- maktadır. Dövüş için organizatör Mike Ja- Kobs her iki rakibe 350 şer bin dolar vermiştir, İki dakikada 350 bin do- lar, Her halde bu kadar az bir za- manda bu kadar çok para kazanmak Allahın her bahtiyar kuluna nasib olmamıştır. Joe Luizin dövüşten evvel ring Üzerinde kazandığı paraların bir mil- yona baliğ olması için 97 bin dolara ihtiyacı vardı. Şimdi artık Coe Lui- zin serveti çoktan milyonu aşmış bu- lunmaktadır , Tartı 13,15 de yapılmıştır. Büyük bir fotoğrafçı ordusu önünde yapılan tartıda Şmeling 87 kilo 727 gram. Joe Luiz 90 kilo 348 gram gelmişler- dir. Dövüş Dövüş ancak 2 D. 4S. gibi çok kısa bir zaman içinde neticelenmiştir. Gongla beraber Coe Luiz hücuma geçerek Şmelingin çenesine bir uper- küt vurmağa muvaffak olmuştur. Vakit kaybetmeden hücumlarını sıklaştıran Zenci boksör solla çalışır- ken birdenbire sıkı bir sağ kroşe sa- vurmuştur. Şmelingintam çenesi- ne isabet eden yumruk Alman bok- sörünü yere yıkmıştır. 2 de kaldan Şmelingin bu anda artık bitmiş ol duğu görülmüştür. Tarafdarlarının büyük teessürleri arasında çenesine yeni bir yumruk yiyen Şmeling bu sefer ancak beşte kalkabilmiştir. Bu sefer de Zenci boksör rakibine son bir yumruk vu- Tarak tekrar yere yıkmıştır, Hakem bittabi saymağa başlamış, fakat dördü sayarken Alman boksö- rünün menajeri Mahon sönngey or- taya atmıştır. Bunun üzerine nizam- name mucibince? hakem Luizi teknik nakavtia galib ilân etmiştir. Teknik nakavt mı Nakavt mı? Bir boks müsabakasının menajer- lerden birinin söngey almasile niha- yetlenmesi oldukça nadirdir, Bilhas- sa bu hâdise birinci ravundda olursa. Bir menajer boksörünü güçlük çe- kerken görür ve müsabakanın deva- mından bir fayda görmezse söngey ortaya atar, fakat Avrupa nizamna- meleri mucibince kendi boksörü yer- de yatarken bu işi yaparsa boksör nakavttan kurtulamaz. Halbuki Ame- rikada dövüş, durdurma, terk veya söngey atma ile muayyen müddetten gvvel biterse nakavt teknik addedilir. Binaenaleyh Şmeling Amerikan ni- zamnamelerine göre teknik nakavtla, Avrupa nizamnamelerine göre dena- kavtla yenilmiştir. Şmeling hastanede Şmelingi sakatlıyan yumruk şu $8- kilde atılmıştır: Cöe Luiz rakibinin ' iplere sıkıştığı bir sırada midesine doğru kısa fakat şiddetli bir kroşe sal- lamıştır, Fakat tam bu sırada Maks Şmeling döndüğünden yumruk böb- reklerinin üzerine isabet etmiştir. Alman boksörü oteline girdikten sonra geceleyin dahili bir emoraji ge- çirmiş ve alelacele hastaneye kaldırı!- mıştır. Doktorların»dediğine bakılırsa amudu fikarisine yâkın bir yerden bir kaburga kemiği kırılan Alman boksörü bir aydan fazla kımıldama- dan hastanede yatacaklır. Küylik bir şampiyon Joe Luizin Alman boksörü üzerin- de elde ettiği bu kısa ve kati galibiyet- ten sonra herkes Zenci boksörün ko- laylıkla şampiyonluk tahtından indi- rilemiyeceğini anlamıştır. Coe ilk defa Şmelinğ karşısında mağlüb olduğu za- man henüz 21 yaşında idi. Ve 18 ay- danberi profesyonel olmuştu. Bu mağ- Tübiyetin üstünden iki sene geçtikten sonra tabii vasıflarına kuvvelli bir teknik de ilâve eden Coe Luiz sanatın- da hakiki bir Virtüoz olmuştur. Artık Cak Dempsey bile iyi zamanlarımda Maks ile Joeyi üstüste yenebilirdim diyememektedir. ve Cak Conson gibi namlı boksörler Coe Luizin büyük bir şampiyon oldu- | ğundan bahsetmekteler ve böyle mü- him bir maçta bu kadar kısa bir ga- libiyet görmediklerini de ilâve etmek- tedirler. Yeni kontratlar Şmelingi yenerek dünya şampiyon- luğunu muhafaza eden Coe Turiz ey- lül ayında Maks Bir ile karşılaşacak- tır. Diğer taraftan Şmeling de iyileşir iyileşmez Zenci boksörle tekrar karşı- laşmak arzusundadır. 45 sid 15 dünya şampiyonu 1892 denberi ağır sıklet dünya şampiyonluğunu kazananlar ; Öl 1892 : i 1897 : 1899 : 1905 : 1906 : 1908 ; 1915 ; 1919 : 1926 : 1930 : 1932 : 1933 : 1934 ; 1935 : 1937 : Bu cedvelde şayan dikkat bir SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 162 Silâh seslerinin arkası gelmediğinden Etem paşa boru ile “Silâh kes!,, emrini verdiriyor Burada askerler bir hafta şenlik | pm ak teklifinde bulundular, Böyle genliklerin ancak harici düşmana ga- | ebe halinde yapılabileceğine kendile- rini ikna etmekte Etem paşa İle İsma- il Kemal bey hayli güçlük çektiler. Bununla beraber askerler memnuni- | yetlerini izhar için silâh boşaltmak- tan menedilemedi. Bu silâh patırdıla- rı arasında Etem paşa İsmaili Kemal beyle beraber meclis binasına girdi. Meclis binası içinde bulunup silâh seslerinden korkan Haleb mebusu Rifat ağa kendini binadan aşağı arsa- ya atmış, kolunu kırmış, vücudünün ölesi, berisi de hurdehaş olmuştu. Rifat ağa sabaha kadar orada bek- emiş, gün açılınca bu halile evine ka- dar kendini sürüklemiştir! Etem pa- $a meclis binasında biraz istirahat. ten sonra Şaralı Rıza paşayı alıp Ca- galoğlunda Hasan Fehmi paşa kona- gına bıraktı; oradan Serasker kapısı- na gitti. İşte ihtilâlin tik salı günü ve salı - çarşamba gecesi böyle geçti. İhtilâlin bu ilk gecesinde evkaf hu- kuk müşavir kalemi kâtiblerinden Nüzhet bey gibi «inkilâb. şerefine şenlik yapanlar görüldü! Etem paşa çarşamba günü alessa- bah Serasker kapısından tekrar Aya- sofya meydanına geldi. Askerin dağıl- mamış olduğunu görünce: — Ben sizin kumandanınızım; ba- banızım. Beni seren arkamdan gel- sin! Diye bir süvari hayvanına binerek Serasker kapısı yolunu tuttu, Asker de arkasına takılıp gitti. Böylelik- le Serasker kapısına varıldı. Fakat hâlâ silâh atılmakta devam ediliyor- du. Etem paşa boru ile (silâh kes!) emrini verdi. Sonra nezaret erkânile birlikte Asi askerleri kışlalarına gön- derdi. Bay Ahmed Bedevinin hatırat not- larında ibtilâlin ilk günü için şu ma- lâmalı gördüm: (31 mart günü Harbiye mektehin- de dersler tatl! edilmişti. Talebe ken- dilerine silâh dağıtılmasını istemişler idise de müdüriyet bunu muvafık bulmamıştı, © gün akşama doğru mekteb önünden geçen askerler (pa- dişahım çok yaşa! Şeriat isteriz!) di- ye bağrışıyorlardı. Birinci kolordu kumandanı Mah- İ mud Muhtar paşa Harbiye talebesi- Bundan başka Cen Taney, Bradok | nin diğer yüksek mektebler talebesile birleşip âsilerin tedibi için gönüllü alayları teşkil edilmesini temin eyle- mek üzere maiyetinden Abdülkadir beyi mektebe göndermiğli. Bu teşebbüsten bir netice çıkmadı. Çünkü Mahmud Muhtar paşa İslan- buldan savuştuğu gibi talebeye bir vec- he tayin edecek, yol gösterecek kimse bulunmamıştı. Âsi askerlere kumanda eden'avcı taburundan Hamdi çavuş da Harbiye mektebine gelerek talebeden yardım istemişti. Hamdi çavuş evvelce mek- tebde cereyan etmiş hâdisenin intika- munı almak için talebeyi tahrik etmek islemiş idise de o da muvaffak ola- mamıştı. O gece arkadaşları yattıktan sonra talebeden üç kişi Trabzonlu Ahmed Bedevi, Prevezeli Celâl, Basralı Ab- dullah mektebden kaçtılar. Mektebli- ler hakkında askerlerin nasıl davran- dıklarını öğrenmiş oldukları için bir evde tedarik ettikleri Feshane mamu- lâtından elbiseler giydiler, Sultanah- mede kadar gittiler. Meydanda sarhoş askerler arabala- rı çeviriyorlar ve içindekilere; — Mektebli misiniz? Diye soruyorlardı. Üç arkadaşa da sordular, Bunlar: — Tophaneli! Cevabını verdiler, Ertesi sabah Ahmed Bedevi Serbes- ti sahibi Mevlânzadeye, gene Harbi- yeden Aksaraylı Kâzım ile bir arka- daşı Murad beye müracaat ettiler. Bu iki İttihad ve Terakki muhalifi gü- nün kahramanlarından görünüyor lardı. Volkan gazetesi Harbiyelilerin aley- hinde yazmıştı, Mevlânzade bunu tas- hih ettirmeği taahhüd ve Abdülhami- din ihtilâl hareketile alâkası görün mediğini beyan etti. Murad bey de buna benzer sözler söyledi. Ahmed Bedevinin sokakta tesadüf eltiği Sa- idülkürdi de meşrutiyetin masuniye- tini temin eyledi!) Hüseyin Hilmi paşa kabinesi kan dökmemek için ihtilâlciler üzerine asker sevkeylemek istememişti. Hal buki ihtilâlciler daha ihtilâl hareke- tinin ilk sabahında bir mebusun, bir mazırın, bir kaç zabitin kanlarını dök- müşlerdi. Bu onlara kâfi bile görünmemişti. Şimdi gemi azıya alarak genç mekteb- Ji zabitleri öldürmeğe başlamışlardı. Yaptıkları tasallutlarda had tanımı” yorlardı. Bir kaç nefer bir zabitin pantalon düğmelerini oçözdürerek sünnetli olup olmadığına emin olmak istemişti! Başkaları sokaklarda aha- den bir çoklarının boyunlarından kravatlarını koparıyorlardı. Bu taarruzlar, tasallutlar Hareket ordusunun İstanbula yaklaştığı 28- mana kadar böyle devam eylemiştir. İttihad ve Terakki cemiyeti orduyu elde ederek ve bir kaç kişinin vücudü- nü ortadan kaldırarak meşrutiyeti nisbetle kolayca ilânettirmişti. Şimdi irtica gene askeri elde edip biraz daha fazla kan dökerek vaziye- te hâkim olabilmişti. Aksiyona karşi reaksiyon! Vakıâ meşrutiyet ilânında harekete geçen İttihadcılar arasında devlet idaresini hemen ele alacak başlar çıkmamıştı. Fakat onların ço- ğu Rumelideki münevver sınıfa men- sub ve hepsi garezsiz, ivazsız hüsnü- niyetle meşbu idiler. Bu vakada ha- rekete geçen mürteciler arasında ise münevver sayılacak kimse yoktu; başbuğları bir çavuştu. Kendilerine yardaklık eden münevverler de şahsi garez, kin, hased, menfaat hislerile hareket ediyorlardı. İttihadı Muhammedi cemiyetinin ruhu ve irtica elebaşısı olan Derviş Vahdetinin ihtilâlin daha ilk günün- de ne yapacağını bilmez, şaşkın bir hale geldiğini Murad beyin (Tatlı emeller ve acı hakikatler) eserinde Enderunlu Lütfi ile divanıharbde muvacehesini haklederken verdiği şu izahattan anlaşılıyor. (31 mart günü akşama doğru En- derunlu Lütfi efendi Mizan idareha- nesine gelir. Telâş içinde: — Sizi biraz tenhaca görebilir mi- yim? Der. İkisi birlikte yandaki tenha odaya geçerler. Enderunlu Lütfi, Mu- rad beye: — Vahdeli efendi eleklerinizden öpüyor. (Ne yapacağımı şaşırdım. Bana lütfen akıl öğretsin. Ne hatlı hareket ittihaz etmek lâzım geleceği- ni söylesin) diye yalvarıyor, diye rica- da bulunur. Murad bey de sert, sert: — O budala ortalığı altüst ettiği sırada nerede idi? Kimden &kıl isti- yordu? O vâkit tutacağı hattı hare- keti kimden sormuş ise şimdi de on- lara müracaat etsin! Cevabını verir, Öleki Murad beyin €&llerine sarılır, yalvarır. Murad bey müteessir olur. Bunun üzerine: — Meşrutiyet, kanunuesasi bu memleketin canıdır, Bugünkü askeri isyan ise o cana saplanmağa müstald bir hançerdir. Vahdeti de şu iki esasi bir lâhza hatırından çikarmıyarak idarei lisan etsin. Belki ettiği haltla- rın cüz'i bir kısmını olsun bu sayede affettirebilir. Nasihatini irad eder, Ama Lütfi efendi gene yakasını bi- Takmaz; ellerine sarılır: — Ben nasihatinizi hakkile tesvir edemiyeceğim. Vahdeti efendi de ba- na inanmıyacaktır. Kendisine muhta- sar olsun bir şey yazsanız.. Ricasında bulunur. Murad bey de bir kâğıdın üzerine kurşun kalem fle (meşrutiyet dairesinde itaati kâmilel askeriyenin temini) ibaresini yazar. Ayrılırlar. ) Nisanın on dördünden itibaren ga” zetelerde kıyamı alkışlıyan, alkışlıyâ” na, idi! Murad bey Mizanda şu sözlerle ih- tilâ) hareketini kendine mal ediyordu: (Arkası var),