ar. ,Yung'un filim çevirmekten vazgeçti- aftünan vakaları Te MEME Va A Fransız hava kuvvetleri kumaridanı generali Vuillemin ve İngiliz Hava Nazırı sir Wood e bildiriliyor. Burka". r ; serikada Heyecan uyandırmıştır, edebilmiştir. Yukarda bu çarpışmadan iki sahne görünüyor. Bolivudun meşhur yıldızı Loretta O Amerikada otomobil şehri olan Detroit'te grev yapmak istiyen amele ile çahış- mak istiyenler arasında kanlı çarpışma olmuş, polis güçlükle sükünu tesis Geçmiş zamanlar: n «Marsilyada bulunan 'Ts yar efendiye iki bin frank verilmi ve hemen İstanbula avdetinin temin edilmesi» hakkında padişahın enirile başkâtipten bir telgrafname gelmişti. Ertesi günü diğer bir telgrafname ile de Tayyar efendinin hareket edip et- mediği soruluyordu. İki gün sonra Tayyar efendi bulundu ve Marsilya başkonsolosumuz Ziya beye müracaat etti. İki bin frangı istedi ve fakat İs- tanbula niçin çağrıldığını Ziya bey anlamağa çalıştığı halde kaçamaklı sözler ile hakikati gizledi. Yalnız iki bin frangı aldı ve ne zaman hareket edeceğini bir kaç saat sonra tekrar gelip bildireceğini söyledi. Vakıâ de- diği saatte geldi. Ama Mösyö (Afon3 Siproveron) namında bir arkadaşın- dan İstanbula götüreceği vesikaları alamadığını bildirip konsolos Ziya beye «bu akşam saat dokuzda (Cafe Univer) e geliniz. Alfons orada bulu- nacaktır. Belki vesikaları size verir» diyip vesikaları aldıktan sonra İstan- . bula hareket edeceğini anlattı. Ziya bey muavini ile beraber saat dokuzda Univer kahvesine gider ve orada dört kişi ile karşılaşır ki bunla- rın biri Tayyar, diğeri Alfons, üçün- cüsü Alfonsun kardeşi, dördüncüsü Hacyan namında bir Ermeni imiş. zi- ya beyin muavini bu Alfonu tanıdı- ğını ve kendisinin aslen İstanbullu bir Yahudi olduğunu ve Marsilyada bir otelde hem kapıcılık ve hem de hususi surette fahişe kadınlara kıla- vuzluk ettiğini Ziya beye gizlice an- latır. Ziya bey kendisine vesikalardan bahsedince «zevceme birinci rütbeden şefkat nişanı verilmezse bu vesikaları teslim edemem» derse de Ziya bey bu teklifin arzı bile kabil olamıyacağını ve yalmz kendisinin başka suretle taltif edileceğini temin ederek vesi- kaları Tayyara teslim ettirir. Ertesi günü Tayyar vapurla yola çıkmayıp şimendiferle Parise geldi, bana müracaat elti. Ve götürdüğü ev- Tak arasında pek mfihim vesikalar olduğunu ve meselâ muhaliflerin Mısırda padişah aleyhinde tanınmış bir müftiden aldıkları fetva bulun- duğunu ve bu fetvayı kullanarak Sul- tan Abdülhamidin halifeliğinin şart- larına riayet etmediğini isbat ile hal'i Yizumunu âlemi islâma karşı ortaya koyacaklarını ve kendisi padişahın aleyhinde çalışanlardan çoğunun sir- larına vâkıf olduğunu ve daha da ola- cağını iddia ettikten sonra padişaha arsedip kendisine tahkikatını ileri götürmesi için Avrupacada vazife verilmesini ve fazla masraftan çeki- nilmemesini temin . etmekliğimi ve kendisinin Rumeli vücuhundan olup sadakat ve ubudiyeti saikasile padi- şahi sevmiyenlerin düşmanı olârak hiz- met ettiğini ve edeceğini ve Avrupa- ca bir vazife verilirse muvaffakıyetin- de şüphesi olmayıp muvaffakıyetleri- nin. şerefi yalnız kendisine değil kıs- men bana da âit olacağını söyledi ve bir çok biribirine uymaz saçma sapan sözler ilâvesile beni elde etmek istedi ise de ben «senin için en hayırlı hare- ket burada durmayıp ve mümkün ise hattâ bugün şimendifere binip hemen İstanbula varmak ve bana söyledikle- rini başkâtip paşaya tekrar edip ala- cağın cevaba uymaktır» dedim Tayyar benden yüz bulmadı, mem- nun olmiyarak ayrıldı, Ertesi gün tren ile hareket ettiğini haber aldım. Bir müddet sonra da Şürayi Devlet âzalığına yerleşmenin yolunu buldu- ğunu ve fakat daha sonra 31 mart va- kasına karışmış olmakla mahküm edilerek İttihad ve Terakki hüküme- ti tarafından salb ve idam edildiğini duydum. Bu işin garib bir ciheti de ketinden iki üç gün sonra başkonso- losumuz Ziya bey bana şu mealde bir mektub yollamıştı: uErmeni Hacyan konsoloshaneye geldi ve bana: Her işi ben yaptığım halde vaidleri gibi beş yüz frangı vermediler. Alfons aldı. Bana da dilenci gibi yalnız elli frank ihsan ettiler» diyerek şikâyetlerle ya- wp yakıldıktan sonra şu sözleri ilâve etti — Ben Atinada bir kumarhanede garsonluk ediyordum: Tayyar ile ora da tanıştım. Deli Yaniyi ku leri kapattığı için m dan çıkarken sulkasd eden patronum- şudur ki Tayyarın Marsilyadan hare. | —— Tayyar efendi ve şerikleri la Tayyarı ve beni de tevkif ettiler, Fakat Tayyarla beraber hatsiz olduğumuz anlaşılınca her ikimizi serbest bıraktılars Tayyar sefarete git- ti.'Ne söylediğini bilmiyorum. Fakat kendisine bir kâç gün sonra İstanbu- la dönmek üzere elçi Rifat beyelli lira verdi, Bu parayi alınca Tayyar İstan- bula değil benimle beraber Marsilya- ya geldi. Vapurda Alfonsun biraderi ile tanışmıştık, Marsilya rıhtımında Alfonsla da tanıştık. Dost olduk. Pa- dişahtan para çekmek üzere kumpas kurduk. Fransizca olarak padişah âleyhinde bâğılmış bir kaç kitabdan birer parça, birer sahife alarak uzun bir makale düzdük. Tayyar Atinada iken Mısirli bir müftü namina uydurulmuş padişah aleyhinde sahte bir fetvanın suretini de ele geçirmişti. Alfonsun elinde bu- lunduğundan ve vermek istemediğin- den size bahsettiği vesikalar ve bun- larla öteden beriden topladığı bir kaç parça türkçe kâğıdlardır» dedi, Salih Münir Çorlu Mütekald büyük elçi Urla hâalkevinde müsamere Urla (Akşam) — İzmirin Urla ka- zasında ikinci okul talebesi, Urla Halkevinde zengin bir müsamere ver- mişlerdir. Küçük yavruların muvaf- fakiyetleri, ebeveyinlerinin ve öğret- menlerinin göğüslerini iftiharla ka- bartmıştır. Yavrular (Küçük şehid) pPiyesini temsil etmişler, çok alkışlan- mışlardır. Dünşlar, rondlar, müzik ve elbiseler çok beğenilmiştir. Yükarıda- ki resimler Bu müsamereye aid inti- balardır. 3600, altı aylığı 1000, Gç ylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lzımdır. Rebiülâhir 13 — Ruzuhuzır 38 & imeak Güneş Üğin İkindi Akşam Yat E. 628 847 43 s4 1200 203 Va. 208 427 12,14 16.14 1941 2143 İdurehane: Babiâli civan Acımusluk So. No,» amini HAA EMRE