SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No, 153 Abdülhamid'ın irticaı körüklemekte parmağı ve el altından görülen işler Yazık ki bu jurnallarda tarih yok. Olsaydı bunların hangi günlerde, han- gi vakıalarla muvazi gittiği daha iyi anlaşılabilecekti. t Bunlar gibi maarif teftiş ve muaye- ne encümeni âzasından Nadiri Fevzi beyin Abdülhnmidin hususi tütün kı- yıcısı Mustafa tarafından takdim edilmiş jurnalları da gene vakadan evvel Abdülhamide İstanbuldaki ce- miyetlerin halini, bu cemiyet men- sublarının fikirleri ve teşebbüsleri, biribirile zıddiyetleri hakkında ma- Jümat vermekteydi. (1) Fakat Nadiri Fevzi bu yazılarında İttihad ve Terakki kadar Ahrarıda hurpalıyor ve Ahrar firkasında (Mev- Jânzade Rifat gibi vücudü vacibüliza- le şerirler Reşad efendinin mürevvici efkârı ve taraftarıdır )diyor. Bu'jurnal İttihad ve Terakki cemi- yetini zahiren Yusuf İzzeddin efendi- ye, Ahrar fırkasını ise cidden Reşat efendiye taraftar göstermekteydi. İttihad ve Terakkiden; Bahaeddin Şakir beyin Yusuf İzzeddin efendiye müntesib olduğu ve onun taraftarlığı- nı etmek için çok para aldığı, islâm cemiyeti seramedanından hoca Hay- ret efendinin Mahmud paşa mahdum- larının hocası olup encümende âza iken azledilmesile sefalete duçar ol- müş bulunduğu ve Mahmud paşanın kendisine ettiği iyilikleri unutmadığı da bu jurnalların mündericatı arasın- da Abdülhamide bildirilmekte idi. Kıyıcı Mustafa da kendiliğinden yazdığı haşiyede: (Bu hainler safderun ahalinin gö- nüllerini bozarak galeyana getirmeğe ve umum ahaliyi zatı akdesi melükâ- nelerinin aleyhine çevirmeğe çalışı- yorlar, Bu hainlerin efkârı batılaları- nı bozmak ve önlerine bir sedi hail çekmek ve bu fenalıkların önünü ak mak için belki efendimizin bir teda- biri şahaneleri olur deyu... Nadiri Fev- zi bey kullarından dün akşam abdi metalüklerine gönderilmiş olan bu 'kâğıdları berayi sadakat hâkipayi şa- hanelerine takdim eyeldiğim maruz- dur efendimiz ferman.) diyor. Rüsumat emaneti istatistik müdür muavini Tevfik beyin şu maruzatı ise vakanın patlak verdiği gecenin saba- hında takdim edilmiş olacaktır: (Estelzübillâh «izacae...» Surel şeri- fesinin sırrına Elhamdülüllâh mazhar olan muazzez mukaddes velinimet biminnetim halifel zam efendimiz hazretlerini tebrik eder ve daha âli muvaffakıyetlere nailiyetleri- ni Cenabı haktan istirham eylerim. Gördünüz mü veliyşi salihin (2) üç ineklerini... Daha velinimet akdesimiz hazret- lerine çok hayırlar vardır. İşte millet, işte asker halifei âzamı- mı istiyor. Bugün millet ağlıyarak pedişahımıza dualar ediyor. Kariben mebusanda halifel âzami- miz hakkında alenen gayrilâyık hare- kâtta bulunanları temizliyecekleri ha- berini şimdi bittahkik anladım. Velinimetimiz efendimiz hazretleri- nin hazreti Allaha bittevekkül sabır- ları ve o odarbüsseyfiyen “devamları tekmil düşmanlara aman dedirtecek- tir elhamdülillâh. Hamiş — Şifahi sözlerim vardır. Pek aceledir. Herhalde görüşmek İs- terim. Fedakâranı millet cemiyeti mües- sislerinin metalibatı: Hukuku Umu- miyedeki doklor saray kapısından geçmemiştir». Asla sarayı bilmez. Ser- besti gazetesinin ve Rifat beyin hiç hükmü kalmıyacaktir. Hukuku Umu- miye gazetesi de aleyhine (hünkâr aleyhine olacak) yazmıyacak, Altmış, yetmiş bin kişilik cemiyeti kendine bendetmiş olacak (hünkâr) Bu defaki vukuat yüzünden bun- dan sonra bu cemiyetin (İttihadı Mu- hammedi cemiyeti olacak) önüne kimse geçemez. Zira millet nazarında cemiyet pek büyük şeref kazandı. Yok, eğer efendimiz başka bendesi- nin (meselâ Nadir ağanın mı?) tatlı Jâkırdılarına inanıp ta bizim hakikat olan maruzatımızı sürüncemede bira- kacak ise bilelim de beyhude yere ken- disini rahatsız etmiyelim.) > Bu jurnallardan başka Tercümanı Hakikat gazetesi de hürriyetin ilânın- dan önce İstanbula gelerek Peşte baş- şehbenderliğine tayin edilmiş olan All Kemal bey tarafından 31 marttan evvel saraya (üç avcı taburundan baş- ka asakiri hassanın ilaati mukarrerdir. Avcı taburlarının ise ahvali hazıranın şeriate muvafık olmadığına dair il- kaat icrasile fikirlerini celb kabil ola- caktır.) Maruzatında bulunduğunu neşrey- Jemişti. Bu jurnal verildiği vakit avcı tabur- larma «ahvali hazıranın şeriate mu- vafık olmadığına dair ilkaat icrasına» başlanmış mıydı? Jurnalın tarihini göremediğimiz için bunu tayin kabil olamıyor. Fakat jurnalın takdiminde bu yolda bir teşebbüse daha girişilme- miş idise avcı taburlarının bu suret- le irtica hareketine kazanılması fik- rini de Abdülhamide ilk defa ilka eden Ali Kemal olduğunu kabul etmek lâ- zımgelir. Bu jurnalları kabul eden Abdülhamidin irticai körüklemekte parmağı olmadığına inanmak nasıl kabil olabilir? O ilk meclisi mebusanı kapatmağa karar verdiği vakit vükelâyı âlet et- miş, ihtiyat tedbiri olarak vükelâ he- yetinden bunun lüzumuna dair bir de mazbata almıştı. Şimdi bu yolda ha- rekete imkân yoktu. İş el altından gö- rülmek icab ediyordu. (Millet Abdülhamidi sültanat ma- kamında bıraktı; Abdülhamid mille- tin ulüyvucenabını gördü. Hem tah- tından, hem hayatından emin bulu- nuyor. Yaşı da İlerilemiştir, Artık ra- hat rahat saltanat makamında key- fine bakmaktan başka şey düşüne- mez.) diyenler herhalde aldanıyorlar- dı. Çünkü bu suretle hareket etmek akıl ve mantığa uygun olurdu. Abdül- hamidin akıl ve mantığına ise evvelâ vehmi ve vesvesesi, sonra hırsı hâkim idi. İlk günlerde fırtınayı atlattıktan sonra ikinci fırka askerlerinin Yıldız- dan uzaklaştırıldığını görmek onda eski vehmi, vesveseyi uyandırmıştı. Kendisinden emin olmadıklarını bil- diği İttihadelların Yusuf İzzeddin efendiye teveccühlerini görüyordu. İttihad ve Terakkiden memnun olmi- yanlar, cemiyetin yıkılmasını istiyen- ler gün geçtikçe çoğalıyordu. Evvelce hakkında ağız açılamıyan cemiyete şimdi gazeteler veriştirip duruyordu ve cemiyet bu hücumlara karşı bir şey yapamıyordu. İttihad ve Terakki hasımlarından olan (Fedakfranı millet) cemiyeti mensubları vakıâ kendisine de hasım idiseler de bunları para ile celbetmek ona müşkül bir şey gibi görünmüyor- | du. Fedakâran cemiyetinden ayrıla- rak Serbesti gazelesini çıkaran Mev- lânzade bu sırada şahsına karşı en şiddetli bir düşman gibi hareket edi- yordu. Serbestinin yazıları onu hayli telâşa düşürmüştü. Yıldız muhitinde bu «müthiş düş- man» aleyhinde ilk düşünülen çare vücudünün izalesi idi. Fakat Serbes- tinin başmuharriri Hasan Fehmi bey sahibinden daha müthiş, hiç yola gel- mez bir düşman değil miydi? Hasan Fehminin katili meydana çıkmamıştır. Bu katlin bir taşla iki kuş vurmak, hem bir düşmandan kur- tulmak, hem İttihad ve Terakkiyi bir katil töhmeti altında birakarak hal- kın büsbütün gözünden düşürmek olacağı, bununla cemiyet düşmanla” rı ayaklandırılabileceği Yıldız aletleri tarafından düşünülmüş olmak hatıra gelmez bir ihtimal değildir. Maddi bir delil olmadığı için bu an- cak bir ihtimal olarak ileri sürülebi- lir. Fakat Yıldızın Ahrar kuvvetinden “(4) Tanin: Numara 260, 24 Mayış 1909 İstanbul — Öğle » Türk musikisi, 1251 Plâkla Türk musikisi, 13430 neşriyatı, 14: SON. Murad (Radyo sathanesinden Nihal ve arkadaşlari © musikisi ve halk şarkıları poru, 20,48: Ömer Rızr tar ca söylev, 21: Klüsik Tü; sololar, pera ve operet par- çaları, 22,50! Son haberler ve ertesi gü- nün programı, 23: SON. Ankara — Öğle naşriyatı: 1230: Karı- şik plâk neşriyatı, 1250: Plâk; Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, 13,15; Dahüt ve harici haberler, Akşam neşriyatı: 1830: Karışık plâk neşriyatı, 1850: Çocuklara masal (Masal Dede), 19,15: Türk musikisi ve halk şar- kılırı (Makbule Çakar, ve arkadaşları), 20: Saal, ayarı ve arabca neşriyat, 20.15: Türk musikisi ve balk şarkıları (a haddin ve arkadaşları), 21: Edebi konuş- ma (Behçet Kemal Çağlar), 21,15; Stüd- yo salon orkestrası: 1 - Giovanni Brusso: Canzonetta, 2 - Brahms: Ungarlsehe Tanze, 3 - Rubinstein: Bal Costumâ, 4 - Lindemann:. Wolgaklange, 22: Ajans ha- berleri, 22,15: Yörinki program ve İstik- MI marşı Avrapa istasyonları Sant 20 de Berlin 2030 salon muzikası — Danzig 20 öperel murikasına deram — Frank. 20,10 plâk neşriyatı — Münih 20,10 man- | dolin, gitara — Brüksel 20 salon muzika- # — Krakau 20 balk muzikasınn de- | vam — Londra 20 mandalin konserine | devam — Lüksembg, 20,10 orkestra — Oslo 20,40 keman — Prag II 200 «Fiüte omhaniğes operası — Riga 20 hafif mu- zikaya devam — Sofya 2045 konser — Rad. Toulouse 20,15 filim ve operet hava- ları. Saat 21 de Berlin 21 akşam konseri — Dentechl.5. 2 dans — Frank. 21 orkestra Hambg. 21 plâk neşriyatı — Künlgsbg. 21 konser — Leipzig 2 konser — Stuttg. 21 «Çingeneler Baronus operet — Viyana ve Kolonya 21 valsler — Bar! 2115 Yu- nanca neşriyat — Brüksel 2130 - 2330 orkestra — Bükreş 21,15 Frelschuiz ope- rası — Helsingt. 21 orkestra — Kopen- bag 2130 Strauss'un eserleri — Lille ve Limoges 2130 konser — M. Ceneri 21 or- kestra — Oslo 21.25 opera ouvertureleri — Rad. Paris 2130 - 2335 orkestra — DE 21 operaya devam — Reval 2105 büyük konser — Sofya 2130 operet hava- ları — Sottens 21,20 orkestra — Stokholm 21,15 keman — Rad. Toulouse 21 salon muzikası, 2130 hafif muzika, Baat Mide Alman istasyonları 1 saat evvelki prog- ramlarına devam — Belgmd 23 orkestra — Brüksel 22 konsere devam — Budap, 22,40 orkesira — Bükreş 22 operaya devam — Plorann 22,19 konser — Lyubliana 22,15 keman — Londra 22,05 hafif muzika — Lüksembg. 22,15 orkestra — Milâno 21,40 hava kuvvetleri konseri Pap operaya devam — Reval 22,25 dans — Roma 22 Siberian operası — Sofya 23 muzika Strabg. 2230 fanfar — Rad. Toulouse hafif muzikaya devam, Saat 23 de Berlin 2330 orkestra — Hambg. 2330 orkestra — Könisebg ve Kolonya 2340 dans — Münih 2340 dans — Stuttg. 2330 dans — Diğer Alman istasyonları Deuisehi. O. tan naklen 2330 gece muzi- kası — Belgrad 23,40 cazband — Bükreş | 23 operaya davam -— Droltviç 23 keman — Florans 23 dans — Helsingt, 23 muzi- ka — Hüvers IE 23 konser — Kopenhag 2325 orkestra — Lyubllana 2325 dans — Lüksombg. 23 konser — Riga 28 dans — | Rorpa 23 operaya devam — Rad. Toulouse 28,15 eğlenceli muzika — Varşora 23 konser. « Saat 24 den itibaren Alman istasyonları 1 saat evvelki prog- ramlarına 1 e kadar devam — Brüksel 24 plâk neşriyatı — Brüksel IE 24 hafif muzika — Budap. 2435 çigan muzikası — Kopenhag 24,15 dans — Lüksembg. 4 damı — ad, Pari 26 an Roma 24 operaya devam — Btutiğ., Prankf, ve Berlin 1 - 4 gece konseri — Diğer Alman istasyonları 1 - 4 Hambg. dan naklen Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli; Hallskârgazi caddesinde şında Nihad Abdullah; Beyoğlu: Kan- - Dairede Güneş, Galata: Topgu- lar caddesinde Sporldis, asımpaşa: Vasıf, Hasköy: Hahcıoğlunda —— Eminönü: ; Agob Alinasyan, Vernecilerde Üniversite, Kürüm DİŞİ KORSAN Tarihı Deniz Yazan: İskender F. Sertelli Göktay Arabistana gönderdiği za- billerden de bir haber alamıyor. Bİ- | zans hakkındaki düşünceleri ve emel- leri haftalar ve aylar geçtikçe sönü- yor, zayifliyordu. İ kaya göndertti. Rus prenslerinin ve grsndüklerinin | yeniden birleşme üsü de Gök- tayın canını sıkıyordu. Şimal Rusyasına akan yardımcı Moğol fırkasından da henüz bir haber yoktu, Göktay burada bulunduğu müd- detçe Bizans tarihini ve Bizanslıları tedkike koyuldu, Moğol kumandanı- nın en çok üzerinde durduğu Jüstin- yanos devri, Göklayın içinde yaşadığı devre çok benziyordu. Göktay, Macar kralını Jüstinya- nosla mukayese ederek, her iki hü- kümdarın yaşayışında bir takım ben- zerlikler gördü, Macar kralının karı- sından başka oyunculardan aldığı fettan bir göğzdesi vardı. Eral Belâ bu kadının elinde oyun- cak gibiydi. Tıpkı Bizans imparalo- ru Jüstinyanos gibi... Jüstinyanos, hilekâr, haris bir hü- kümdardı. İmparator olunca mu- azzam bir siyaset takib etmek iste- di; eski Roma imparstorluğunu tek- rar tesis etmek hulyasına düşmüştü. Bütün kuvvetini bu maksad uğrun- da sarfettiği halde - müvazenesizliği Yüzünden - buna muvaffak olamadı. Jüstinyanos zamanı hem kuvvet ve azamet, hem de zaaf ve meskenet devri idi. İmparator esasen ruhi mü- vazeneden mahrum olduğundan, bü- yük ve siyasi tasavrurlarına bayağı düşünceler karıştırarak bütün sat- vet ve azametini kaybediyor ve en değerli okumandanlarını ezmekten zevk alıyordu. Jüstinyanos gurur ve azamet sahi- bi olmakla beraber, âni tehlikeler ve zorluklar karşısında derhal zayıf ve Acız kalır, kumandanlarına sarılıve- rirdi, Bir müddet sonra Jüstinyanosun hayatına karışan zevcesi «Teodor» hükümet ve kilise işlerine karışarak, imparatorun mevkiini büsbütün hi çe indirmişti. Jüstinyanosun zevcesi bir sirk Oyuncusu iken güzelliği ile impara- toru teshir ederek az zamanda im- paratoriçelik mevkiine yükselmişti. 'Teodora kocasından daha metin ve azimkâr bir kadındı. Bilhassa me- tanet ve iradesile tanınmışlı, İstib- dadı severdi. Kocasını zayıf gördüğü zaman: «— Sen korkaklık gösteriyorsun. Bu mevkide bulunan insanın her şeyden önce cesur olması lâzımdır!» Der ve imparatorun tereddüde karşıladığı meseleyi derhal parmağı- na dolayıp hallederdi. Jüstinyanosun rakipleri de vardı. Bir aralık bunlar Anastasın yeğenini İ imparator ilân etmek istemişler ve şehir içinde bir isyan hazırlamışlar- dı. eNikas ihtilâli diye anılan bu is- yanda imparalor Jüstinyanos kor- kusundan bir gemiye binip kaçmak istemşiti. Jüstinyanos memleketin- den ziyade canını düşünüyordu. İşte böyle bir zamanda imparatoriçe 'Teodora itidal ve müvazenesini kay- 'betmiyerek; «— Siz kaçınız! Bana kaçmak ya- raşmaz. Bir şairin dediği gibi, hü- küdar için en güzel mezar, oturduğu tahtıdır!» Demiş ve büyük tehlikeyi azim ve metaneti sayesinde atlatmıştı. Teo- dora bu hareketile muhitine ve sa- ray mensublarına iyi bir metanet dersi verdi. 'Teodora ruhan müstebid bir ka- dındı. Ahlâki hiçbir meziyeti yoktu. Bunun içindir ki, dalma bayağı ve ahlâk düşkünü kimseleri himaye ederdi. Kendi arzu ve hevesine bo- yun eğmiyen kumandanları ezer ve harblerde telef ettirirdi. «Nika» ihtilâlinde büyük yararlığı görülen kumandanlarından «Belijer»> yakışılkı bir adamdı, İmparatoriçe bu generali kendine bağlamak İste- di. General imparatoriçenin hayva- Romanı Tefrika No, 23 Köktay, Bizans tarihini karıştırırken, Teodora gibi bir sırk oyuncusunun İmparatoriçe olduğunu görmüştu! ni heveslerini tatmin etmek tema yülünü göstermediği için, Teodor kocasının iradesile «Belijer» i Afri» «Belijer» namuslu, azim ve irade sahibi bir kumandandı.. Büyükleri | ne ihanet elmenin günah olduğuns inanmıştı. «İmparatoriçe belki beni tecrübe ediyor!» diyerek arzularına karşı koymuş ve bu süretle Afrikaya sürülmüştü. <Belijer> çarpıştı... Kartacaya girdi; krallığını mahvetti... dallardan istirdad ederek, son Van dal kralını esir alip Kostantiniyeyd getirdi. (534). Moğol kumandanı Göktay bu dev rin tarihini büyük bir merak ve'alie ka ile takib ediyordu. — işte, Macar kralının gözdesile Jüstinyanosun zevcesi Teodora... BİR Afrikada (o Vandal'laris Vandal devirde yaşasalardı, ikisi kradeştif diye iddia edilebilirdi. Diyordu. Kartacayı fetheden bu değerli kur manden, Vandal kralını esir alarak Kostantaniyeye muzaffer döndüğü zaman, artık haris imparatoriçenin kendisini unuttuğunu £ sanıyordu. Halbuki, «Belijerr Kostantaniyeye döner dönmez Teodoranın gizli bir daveti ile karşılaşıyor. Ulularına Sö dik kumandan bu sefer de, kazan dığı şöhreti hayvani bir duygunun geçici esiri olarak kaybetmekten korkuyor: — Benimle istihza etmeyiniz, im paratoriçem! Diyor. Bundan sonra İtalyadaki Ostrxotlara karşı gönde“ riliyor. <Belijer> vaktile sirkte tanıdığı bU oyuncu kızına o zaman da: «— Benim karşımda boyun eğmel Ben güzelliğin esiri olmıyan bir ef* keğim..» demişti. Teodora İmparatoriçö sonra bu sözü hatırlıyor; «— Seni, karşımda iki büklüm oluncaya kadar ezeceğmi!» diyor «Belijer» ikinci davete de menfi cevab verince, bu sefer İtalyayâ sür rülüyor. Jüstinyanos, zevcesile kumandan arasında geçen hadiseden haberdar değildir. «Belijer> İtalyaya hareket ederken, imparator: «— Romayı da sen fethedeceksini Romadan sonra Napoliyi unutma!» Diyor. Belijer büyük bir ordu ve donanma İle yola çıkıyor. Ostrogot” larla karşılaşıyor. harb ediyor... İl» önce Sicilyaya, biraz sonra Napoli ye, daha sonra da Romaya giriyof- (536). «Belijer» in Ostrogotlarla döğüş mesi uzun yıllar devam ediyor, «Be Hjer» «Roma fatihi» ünvanını © dıktan sonra hastalanıyor. oyerin$ başka bir kumandan geliyor. Ostro got krallığı imha edilerek (555) İtak ya bu suretle fethediliyor. BundaB Sonra Şark imparatorluğunun Idar& sine giren İtalya, (Ravene) oturan valii umumi! tarafından idö re olunuyor. Artık Teodoranın «Belijer> e Kaf $i hiç bir ateşi ve temayülü kalm mıştır. Zira aradan geçen uzun lar, Teodoranın saçlarını mış ve «Belijer; ihtiyarlamıştır. * Moğol kumandanı Göktay yanım daki zabite soruyor: — Macar kralı Belânın gözdesi şimdi kaç yaşındadır? — Otuz beş... — İmparatoriçe Teodoranın 489 ları kaç yaşında iken beyazlanıyor. — ENİ beş yaşında iken... — O halde Macar kralının gözü” sinin sahneden çekilmesi için yıl daha beklemek gerek. Zabit güldü: — Belânın yirmi yıl daha Macsf tahtında kalacağını kim temin eğe bilir? Yarın öbür gün yeni prensler de saltanat iddiasına kışacaklar. Çünkü, kral Belâ sali” natı zorla elde etmiştir. olduktan (Arkası var) «Belijet» Afrikayı Van