di 6 gün | > Yugoslav matbuat dairesi nasıl çalışır ve teşkilâtı nedir ? Matbuat idaresi sade gazete işlerile meşgul değil propaganda, turizm, a işleri de buraya bağlıdır Belgrad — Yugoslavyaya aid inti- balarımı bitirmezden evvel bu dost ve müttefik memlekette gördüğümüz bü- yük misafirperverliği kaydetmek iste- rim. Yugoslav matbuat umum müdü- rü B, Lukoviç ile arkadaşları, Yugos- lavyada kaldığımız bir hafta zarfın- da bizi bir saat bile yalnız bırakmadı- lar, vazifemizi ifa etmek için âzami kolaylığı gösterdiler. Belgrad ve civa- rının görülecek yerlerini, Belgradda üz bir zaman kalmamıza rağmen, gez- dirdiler. Bu himmetlerinden dolayı kendile- rine teşekkür etmek bir borçtur. Yugoslav matbuat idaresi, nesavrr olmamkla beraber, bir nezaret kau. geniş teşkilâtı vardır. B, Lukoviç, doğ- rudan doğruya Başvekülete merbuk ve nazır payesini haizdir. - Telefonu Başvekilin santralına bağlıdır. B. Lukoviçi, arkadaşlarla beraber makamında ziyaret ettiğimiz zaman, bize Yugoslav matbuat idaresinin muhtelif şubelerini gezdirdiler. Mat- » buat idaresi, esas itibarile harici ve dahili matbuat için iki büyük şubeye münkasemdir. Her fki şubenin başın- da birer şef bulunur. Bunlar, B. Lu- | koviçin muavinidir. Memleketin dışınde ve içinde muh- #if Tisanlarda çıkan gazeteleri ted- kik için ayrı ayrı masalar vardır, Her masada tedkik edilecek gazetelerin miktar ve ehemmiyetine göre Olsan bilen memurlar kullanılır. Bu me- murlar, okudukları gazetelerde gör- dükleri ehemmiyetli kısımları, renkli kalemlerle işaret, ederler, tercümesini yaparlar, sonra bu parçaları keserek hifzedilmek üzere arşiv kısmına Ve rirler. Şunu da kaydedelim ki, Yugoslavya- da muhtelif lisanlarda çıkan gazete- | leri tedkik eden memurlar, ekalliyet meselelerinde ihtisas sahibi bulunu- yor) gazetelerini okudukları un- sur ve milletlerin menşelerini, âdet ve | ananelerini, siyasi veçhe ve istikamet- lerini mükemmelen bilirler, kendile- rinden her hangi ekalliyet hakkında İstenilecek bir raporu, arşivdeki ku- yudata bakarak ve kendi zati bilgi- lerine de müracaat, ederek, yarım Sâ- at içinde müdellel olarak hazırlarlar. Gazetelerde neşredilecek mühim ma- kaleleri de mafbvat idaresi kaleme alır, Bu itibarla matbuat idaresi dahi- Mi ve harici siyasette hükümetin âdetâ müşaviri vazifesini görür. ! Yugoslav matbuat idaresinin arşiv dairesi de iki kısımdır. Bir kismi Yugoslav matbuat müdürü B. Lukoviçin Avala dağ otelinde Türk gazetecilerine verdiği ziyafetten bir intiba (X işaretli zat B. alelâde gazete maktualarını hıfzeder. Bir kısmı da mahremdir. Arşiv daire- sinin mahrem kısmında, hükümetçe | mahrem tutulması icab eden İstihba- Tat, Yugoslavyada çalışan yerli gaze- tecilerin ve gonebi muhabirlerin hü- viyetlerine, siyasi maksad ve emelle- rine aid mahrem malümat bulunur. Yugoslav matbuat kalemi, her gün yerli ve ecnebi gazetelerde gördüğü ehemmiyetli haberleri dört beş bülten halinde neşrederek alâkadar makama ta tevzi eder. Her gün neşredilen ve mahdud zevata tevzi edilen mahrem bülten bu hesaptan hariçtir. Mahrem bültende gizli tutulması 'cab eden haber ve matbuat idaresinin bu hu- sustaki fikir ve mütalâası mevcud- dur, Dost memlekette, propaganda, tu- İ rizm ve radyo servisleri de doğrudan doğruya matbuat müdiriyeti tarafın- dan idare edilmektedir. Bu işler için | Ayrı servisler ve her servisin başında mütehassıs şefler vardır. Propagan- da ve turizm servislerinin ne büyük işler gördüklerini Belgrada ayak ba- sar basmaz, bize tevzi edilen mükel- 1ef bir şekilde basılı ve resimli bro- İ şür ve kitaplardan anladık. Bu eser- İ lerde, Yugoslavyaya sid her türlü ma- | Iümat ve izahat vardır. Yügoslavya hakkında ihsai mal- MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA... Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ-Nü) Otomobilsiz iki adım yürümezler; böyle münzevi ve şairane Türk kasa- balarında gelip oturmağı akıllarından geçirmezler; yalnız güsteriş için yaşar- Jar; en lüks, en pahalı Avrupa otelie- rinde ömür geçirirlerdi. Bunların hep- sini de zevk için değil, sırf etraflarına caka satmak üzere yaparlardı, Halbuki Atıf bey buraya sessizce gelm kim olduğundan bu küçük yerde kimsenin haberi yok! Bunları düşünerek, delikanlı gülürisedi. Atıf bey tebessümün sebebini sordu. Bir şey düşündünüz galiba, Celâl bey? Evet efendim... Belediye reisi ve "Ticaret Odası reisi sizin buraları şe- reflendirdiğinizi duyunca şimdiye ka- dar nasıl haber almadıklarına şaşa- caklardır. Hallerini gözümün önüne getiriyorum da ona gülümsüyorum. Atıf bey, komik bir vaziyet alarak, kollarım havaya kaldırdı: — Allah rızası için beni ele verme- yin... Ben buraya dinlenmeğe geldim... 'Riç bir şeyle meşgul Olmıyacağım.. Resm! davet ve ticaret meseleleri iste- Tefrika No. 23 miyorum. Sakin bir bayat süreceği- mi zaten Nazan'a vaadetmiştim. — Neden efendim? Fabrikatör, rahatsızlığını, kati bir istirahate ihtiyacı olduğunu uzun uzun anlattı, Ve sonra: — Dört ay rahat etmeğe mecburum. Buranın süküneti hoşumuza gitti. İ Birmüddet kalmak istiyoruz. Maama- fih, sık sık teşrifinizi bekleriz. Sizin gençliğiniz, benim ihtiyarlığımı neşe- lendiriyor. Hem kızım için de İyi bir arkadaş olursunuz, Mutlak bekle. rim, Bu samimi davet delikanlıyı son de- rece memnuf etti. Nasıl oluyordu da bü zengin mühendis a kendisinin arkadaşlık etmesini münasib görüyör- du? Büyük bir etti, — Ne zaman arzu ederseniz mem- nuniyetle gelirim. Kerimeniz hanıme» fendiye arkadaşlık ederim. İşimden ayrılamıyacağım günleri önceden $ize haber veririm ki gezintilerinize mâni sevinçle teklifi | kabul Lukoviçtir) mat toplamak istiyenler, propagan- da servisinin muhasebe kısmından alabilirler, Matbuat idaresinin üst kısmını radyo stüdyosile fotoğraf ser- visi işgal eder. Radyo vasıtasile yapı- lan neşriyat ve verilen haberler, kon- feranslar ve nutuklar matbuat idare- sinin kontrolüne tâbidir. Radyo mü- dürü, bize muhtelif tesisatı gezdirir- ken, spiker meselesine de temas etti ve sesi radyoda iyi aksedecek spiker bulmak müşkülâtından bahsetti. Râd- yo şefine göre her ses, radyo neşriya- ta için iyi gelmez. Onun için Belgrad radyosunda Spikerlik yapanları seç- mek için yüzlerce namzed arasında seçmeler yapılmış, sonunda birkaç spi- ker hizmete alınabilmiştir. Matbuat idaresi fotoğraf işleri için de mütehassıs birçok gençler kulla- niyor. Bunların vazifesi matbuat ida- resinin lüzum göstereceği zevat, he- yet, merasim ve menavırın resimleri- ni çekmektir. Çekilen fotoğraflar, mevzuuna gö- re, dosyalarına konulmakis ve tas- nif edilmektedir. Binaenaleyh aradan birkaç sene geçmiş olsa bile, bir muhabir tarafın- dan her hangi bir merasim için iste- necek resim, eğer matbuat idaresince çektirilmiş bulunursa, suretini teda- Biraz daha konuştuktan sonra, de- Jikanlı müsaade istiyerek kalktı. Atıf bey delikanlıyı pek sevmişti. Onun açık yüzü, zeki bakışlı lâciverd gözleri, kumral saçları, geniş alnı, doğruluk ve vakar ifade eden bütün benliği, cidden pek sempatikti, Hal ve etvarın- da iyi terbiye görmüş bir aile çocuğu manzarası vardı Ancak yirmi dört yaşlarında olan bu delikanlı, çağından büyük bir erkek ciddiyeti arzediyordu. Samimiyetle biribirlerinin ellerini sıkarak ayrıldılar. Bes Nazan daha üç gün yataktan çıka- madı, Ateşi düşmüştü. Fakat bütün vücudünde kırıklık hissolunuyordu, Babası ona, genç zabitin ziyaretin- den bahsetti. Delikanlı her gün ötelei- den kızın sıhhat haberini almağa ge- liyormuş. Nazan kalkar kalkmaz ba. basına: — Aşağıya emir verin de Celâl bey gelirse yukarıya çıkarsınlar. Artık iyi- leştim. Onu kabul ede! ve teşekkür- lerimi şifaheh söyliyebilirim. — Peki, kızım, Ve o akşam genç bahriyeli uğradığı zaman, Atıf beyin yukarıda kendisini beklediğini haber verdiler. Genç kız, tatlı bir tebessümle misafiri kabul etti, Hep birden neşeli neşeli oturup konuştular. Saatler öyle çabuk geçti ki, Misafirleri gittikten sonra, Navan “Sofya mektupları Bulgar tiyatrosu son yıllarda hızlı bir inkişaf gösterdi Bir mevsimde 4li 144 piyes oynandı. Sofya (Akşam) — Bulgaristan- da dram, operet ve opera artistleri «Bulgar artistleri birliği; namile bir- leşmişlerdir. Bulgar artistleri birliğinin 406 âza- sı vardır. Bulgar artistleri birliği, profesyonel bir teşkilâttır. Yalnız Bulgar tiyatrosunu alâkadar eden meselelerle meşgul olur. Bulgar aktörünün ve tiyatrosu- nün maddi vaziyetini ıslah etmek ve bu yolda tiyatrolar için iyi şeraiti te- min etmek için uğraşır. Bulgaristanda tiyatro, umumi bir ihtiyaç şeklini almıştır. Tiyatronun inkişafı da seri adımalrla yürümüş, 4 - 5 senede Bulgar Şehir ve kasaba- larından büşka köylere de girmiştir. Temsil verilecek bina ve sahne bu- lunmıyan küçük köylerde mekteb binalarında temsiller verlimektedir. Bugün Bulgaristanda Filibe, Var- na, Rusçuk ve Burgazda döt büyük trosu vardır. Bunlar, | kendi belediyelerinden başka ayrıca hükümetten de yardım görüyorlar. Sofya, Filibe ve Pile her sene bir kaç ay turne temsiller verirler. Şumnu ve Lom kasabalarındaki büyük Şehir tiyatroları kendi kasa- balarında temsiller verirler. Bundan başka Sofyada Kooperatif ve Odeon namiramda iki operet tiyatrosu ie seyyar bir dram heyeti ve Populâren tentir namında bir temsil teşekkülü mevcuddur. Filibe ve Varna tiyatroları bir kaç senedenberi hükümetten, senede be- şer yüz bin leva yardım görüyorlar. Kalan, şehir, belediye, seyyar ve ope- ret tiyatrolarına Maarif Nezareti ta- rafından, senede umumi olarak 1,000,000 leva yardım yapılıyor. 1936 - 1937 yılında Bulgar tiyatro- ları, #l i Bulgar ve 103 ü tercüme İ olarak 144 piyes oynamışlardır. Sof- yadaki Milli tiyatro, Kooperatif ve Odeon operetleri dahil olmak üzere 9 ayda 3,193 temsil vermişlerdir. Bu temsillerden “elde edilen vari- telif 103 ü tercüme 3193 temsil verildi dat 8,071, 000 levadır. O sene tiyatro- lar, Bulgaristanda 186 kasaba ile 107 köyü ziyaret etmişlerdir. Varidatın üçte ikisi masrafa gitmiş, yüzde otu- zu ârtistlerin maaşlarına harcan- mıştır. Nazırlar heyeti, son toplantısında Bulgaristanda mevcud bütün tiyat- rolara, yardım olmak üzere her biri ne ayrı, ayrı yeni tahsisat ayırmıştır. | Bulgar tiyatrosu, hükümetten, be- İ Jediyelerden ehemmiyetli bir dım görmekte ve halkın içtimai inki- şalında büyük bir rol oynamaktadır. Bulgaristanda dram, opera ve ope- lerinin ücretleri çok ucuz- dur. Bu süyede fakir olanlar bile, ti- yatrolara gidebiliyorlar. Mektebliler için gayet ucuz İemsiller verilmek- çük köylerde hukla ve konferanslar rad: anda köy belediyesi, iy fa mecbur edilmiştir. Belediyelerin köylü namına aldıkları bu radyolar oparlörler v K veya mekteb avlularında iş olan halka her zaman din- " Operası da ihma; cdilmiye- cek bir temsil heyelidir. Opera ar- tistleri sık sık ecnebi merkezlere da- vet edilmekte, konserler vermektedir. Ezcümle Bulgar Operasının sobra- nosu Kata Spındovova, Belgrada da- vet edilmiş ve Belgrad Operasında Toskayı büyük bir muvaffekıvetle temsili etmiştir. Gene Sofya Operasının t Nevyorkta W. A. B. C. oyunund yük - muvaffakıyetler o kazandıktan sonra Nevyork opeve'srından birinde angaje olmuştur. iya Kooperatif operet trupunun primadonnası Mimi Balkanska, bey- nelmliei bir şöhreti haizdir. aaa aa e a rik etan, Tasnif işleri o kadar mükemmeldir. Yugoslav matbuat idaresi, ecnebi mu- habirlere bu kabi! resimleri bedava verir, Çünkü ecnebi gazetelerde Yu- goslavyaya dair neşredilecek her res- mi memleket için en mükemmel bir reklâm addeder ve bü telükkisinde haklıdır. Yugoslavyada sansür yoktur. Fakat bir gazete, neşredeceği her hangi bir yazıdan dolayı, ileride mesul olmak- babasının boynuna sarılarak — Celâl beyi tanıdığımız ne iyi ol- du baba... Bu sakin hayatın seni sık- masından * korkuyordum. Şimdi hiç olmazsa konuşacak bir adam bulduk. — Evet, Celâl çok hoşuma gidiyor. Fevkalâde zeki ve hoş sohbet bir genç... Her görüşümde onu daha ziyade be- geniyorum. Gün geçtikçe, delikanlı ile baba kı- zın arasında derin bir samimiyet uyan- dı. Artık her gün beraber geziyor- Yar, piknikler yapıyorlar; ekseri ak- şam yemeklerini başbaşa yiyorlardı. Genç adam hiç bir zaman o ince terbiyesinin hududları dişina çıkmı- yor, Nazan'a karşı iyi bir arkadaş mu- amelesi yapıyordu. Atıf bey, bu iki genci muhabbetle süzüyor ve biribirlerine ne kadar uy- gun bir çift olduklarını düşünüyordu. Sonra, içini çekerek, kendi mazisini aklından geçiriyor ve acı a01: «— Benimi tatlı, güzel Lâmiam âca- ba ne oldu? Niçin beni aldattı? Mek tuplarıma niçin hiç cevab vermedi?» Delikanlı, arasıra ailesinden bahse» derdi, İzmirde çok sevdiği bir anneci- | varmış. Babası da bahriyeli imiş. Fakat onu hiç tanımiyor. Celâl, üç yaşındayken yetim kalmış Genç kız sordu: birkaç dakika bile sürmez. | tan korkuyorsa, bunu neşrinden ev- vel matbunt idaresine göndererek tedkik ettirebilir. Hükümet, gazeteleri neşrinden ey- vel yazılarını tedkik ettirmeğe icbar etmez. Bir yazıyı neşrinden evvel ted- kik ettirip ettirmemek gazetenin ar- susuna bırakılmıştır. Matbuat idare- sine neşrinden evvel tedkik için gön- derilebilecek yazılar, memleketin mik Mi vahdetine taaltüku bulunmak icab i eder. Ahmed Hilâli — O halde anneniz bu mesleği ir hab etmenizi hiç muvafık görmemiş- tir. Sizi herhalde yanından ayırmak istemezdi — Evet, babamın mesleğimi seçtiği- me çok üzüldü ama, mâni olamadı. Şimdi böyle kendisinden uzak kalın- ca onun çektiği ıztırabı düşünerek mahzun olüyorum doğrusu! Fakat mesleğimi de pek seviyorum... — Arasıra gider, tabii kendisini gö- Türsünüz. — Elbette... Burası İzmire uzak de- ğil.. Kâh otobüsle, kâh vapurla bir iki gün yanına gidiyorum... Orada kalıp dönüyorum. — Zavallıcık, kimbilir yalnız ne ka- dar sıkılır! — Her gün kendisine mektup yaza- rım. Hem annem hiç boşoturmaz, Son derece hamarattır. Babamdan kalan çifliği kendi idare ediyor. — Yaşlı bir hanımefendi için, bü, güç bir iş değil mi? Celâl güldü: — Yaşlı değil... Annem çok gençtir. Ancak kirk üç yaşında... Hem öyle gi zeldit ki ve -© kadar genç durur ki herkes onu ablam sanır Delikanlı, hararetle, muhabbetle ânnesini methediyordu. Nazan, kendi kendine hesâabladı; (Arkası var) ;