21 Mayıs 1938 Yugoslavyada 6 gün ? AKŞAM / Belgrad harpten sonra büsbütün değişti, yeni ve büyük bir şehir oldu Türk gazeteciler Yogoslavya hududundan itibaren çok samimi bir kabulle k arşılaştılar Solda: Prens Mişel'in heykeli, ortada müze ittikaz edilen Prens Pol sarayı, sağda: Zafer timsali Belgrad — Yunanistanda bir buçuk | lı kartları valizlerimize asdıktan son- hafta süren misafiretten sonra Başve- Xil B, Celâl Bayarı karşılamak için Selânikten şimendiferle Belgrada ha Teket ettik. Makedonya valisi, güm- rük muayenesi, döviz kontrolu gibi takyidaftarı kurtarmak için, bize hu- duda kadar bir jandarma yüzbaşısı terfik etmek nezaketinde bulunmuş- tu. Yunan - Yugoslav hududu, Gevgi- liden başlar, Gevgili Selânikten 80 ki- lometre uzaktadır. Gevgili, hudud üze- rinde son Yunan istasyonudur. İki memleket hududunu biribirinden ayırmak için tel örgüler gerilmiş. Tel örgülerinin bir tarafında Yunan ne ferleri, öteki tarafında Yugoslav as- kerieri nöbet bekliyor. Artık Yugoslav toprağındayız. Yu- goslay matbuat umum müdürü B. Lukoviç, bizi karşılamak ve yolda tes- hilât göstermek için hususi kâtibi B. Şaviçi Selâniğe göndermişti. Arasıra Belgrada giden Türk gazetecilerine cidden kardeşçe muamele eden, aza” mi kolaylık gösteren B, Lukoviçin bu cenlelmence hareketinden pek müte- hassis olduk. B, Saviç Sorbonda oku- muş, çok zeki ve sevimli bir genç, Yu- nan hududunu aşdıktan sonra B. Sa- viçin mihmandarlığı başladı. Yugos- lav gümrük memurları, Türk gazete- cileri olduğumuzu öğrenince eşyamı zı açmadılar . Sekiz saat süren bir yolculuktan sonra evvelâ Üskübe iki saat sonra da Nişe vardık. Semplon ekspresi Nişte yol değiştirdiği cihetle, biz de buradan Belgrada giden başka bir trene nak- lettik, ve gece on buçukta Belgrada vardık, Belgrad istasyonunda Türk s50- fareti müsteşarı B. Şefkati ile Yugos- lav meslektaşlarımız bizi bekliyor- lardı. Yugoslav matbuat idaresi, bize Belg- radın en büyük ve lüks oteli olan Sırpski Krali otelinde odalar tahsis Türk gazelecileri Belgrad istasyonunda Yugoslav meslektaşları arasında Ta oşyamızı istasyonda bırakarak oto- mobillerie otele gittik. Biz daha ole- Jin holünde İkon numaralı velizlerimiz, otel egelmiş ve odalarımıza tıakleğii- mişti. Bu intizama doğrusu diyecek yok. Belgrad, 350,000 nüfuslu büyük ve yeni bir şehir... Bütün caddeleri as- falt... Yayaların bir taraftan öbür ta- rafa geçmesi için çirili yerler mevcut- tur, Halk polisin müdahalesine meydan bırakmadan bu çivili yerlerden geçi- yor. Belgrad, bütün mânasile Avrupai bir şehirdir. Umumi harp sonuna ka- dar yüz bin nüfuslu orta derecede bir şehir vaziyetinde iken son on sekiz senede şayanı hayret bir azım ve me todla imar edilmiş, geniş meydanlar, asfalt yollar açılmış, yüksek binalar inşa edilmiştir. Şehir günden güne büyüyor ve inkişaf ediyor. Belgradda nazarı dikkatimi celbeden bir nokta da Alinada olduğu gibi tram- vay ucuzluğudur. Öndeki trmvaya bi- necek olursanız, 2 dinar, arkadaki tramvayla seyahat edecek olursanız, 1 dinar ile şehrin bir ucundan öteki ucuna gidebilirsiniz, İki dinar bizim (paramızla beş kuruş, bir dinar da yüz para eder, Fakat öndeki tramvay- la arkadaki tramvay arasında hiç bir fark yoktur, ikisinin de oturulacak yerleri bizdeki ikinci mevki arabaları gibi tahtadandır. "Yugoslav matbust idaresi, Belgrad- da kalacağımız altı gün için zengin bir gezinti programı hazırlamıştı. Bu program mucibince Belgradın civa- rında görülmeğe değer yerleri geze- cektik. Belgrada muvasalatımızın ©€r- tesi günü, Yugoslav meslektaşlarımı- an refaketile, müze ittihaz edilen prens Pol sarayını gezdik, İtalyanlar, Romalılar zamanında heykeltraşlığın ve ressamlığın inkişafını göstermek için müzelerinde mevcut olan kiy- metli heykelleri ve resimleri buraya getirerek bir sergi tertip etmişlerdi. Bu eserler, kıymet biçilmez sanat şah- mevcut canlılık, renk zenginliği, İfade kudreti, bugünkü güzel sanat eserle- rine parmak ısırtacak derecede ba- rişdir, Müzenin içi mahşeri andırıyor- du. Yüzlerce halk, kapı önünde birik- miş, içeriye girmek için sıra bekliyor- du. Günde sergiyi 4-5 bin kişi ziyaret ediyordu. O günlerde sergi kapana cağı cihetle, ziyaretçilerin adedi bir- kaç misli artmış ve bu yüzden sergi- nin salonlarını gezebilmek şöyle dur- sun duracak bir yer bulmak çok güç- leşmişti. Belgrad halkının bu portre ve heykel sergisini gezmek ve görmek için gösterdiği tehalük güzel sanatla- ra ölan aşkını isbat ediyordu. Halk para ile satın aldığı rehber kitapla Ta bükarak her heykel ve portre önün- de uzun uzun duruyor, kitapta her heykel ve portre için verilen izahatı okuyarak tedkikafta bulunuyordu. Ahmed Hid Atatürk (Baş tarafı 1 inci sahifede) İstasyonda ilbay, tüm komutanı, bütün hükümet erkânı, askeri kıtaat ve memurin, parti ve milM teşekküller mensubları, mektepliler ve caddeleri dolduran binlerce halk tarafından tasvir edilmiyecek derecede büyük ve coşkun gösterilerle istikbal edilmişler- dir. Atatürk huzurlarında yapilan a8 keri kitaatın geçit resmini alâka ile takib buyurmuştur. Ve gördükleri intizam ve disiplinden dolayı komu- tarları tebrik etmişlerdir. Kız ve erkek talebeler geçit resmi- ne iştirak elmiş ve heyecan ve derin sevgisini Ulu Öndere bir kere önha göstermek fırsatını bulmuştur. Atatürk, halkın sürekli ve içten ge- len alkışları arasında kendilerine tah- sis edilen köşkü teşrif buyurmuşlardır. Mersin halkı görülmemiş bir bay- ram ye sevinç içindedir. Otobüs yarışına mâni olmak için kati emirler verildi Belediye talimat ve emirlerine rağ- men otobüslerin birbirlerile yarış ya- par gibi fazla süratle hareket ettik- caktır. Kızılay haftası 1 haziranda başlıyor, herkes Kızılaya üye yazılmalıdır Bahife 7 Halya ile Fransa arasında anlaşma (Baş tarafı 1 inci sahifede) Stampa diyor ki; «Fransa İtalya ile anlaşmak için müzakereye giriş- mek istediği zaman, bütün hataları- na rağmen, nazikâne cevab verdik. Fakat Fransadaki halk cephesi hü- kümeti İki senedenberi İspanya bol- şeviklerile tesis ettiği bağlardan kur- tulamıyorsa bundan biz mesul deği- Viz. Biz kati surette Franko, yani me- deniyet taraldarıyız. Franko, Fran- sanın Barselondaki kızıl hükümetle maddi ve manevi surette müşterek olmasına rağmen galib gelecektir. Fransa ne zamana kadar fena kâğıd üzerine para koyacaktır?» Corrfere della Sera diyor ki; «Fran- 8a, İspanyada kızıllara yardım ettik- çe bu hükümetle olan müzakere iyi bir neticeye iktiran edemez. Fransa nın tuttuğu yol İtalya ile Fransayı birbirine tamamen zd vaziyette bu- lundurmaktadır. Fransanın İspanya- daki gönünülerimizi öldürmek ve İs- panyayı Sovyetleştirmek için bu hü- kümete silâh ve muharib gönderme- si Fransız - İtalyan müzakeresinin neticesi hakkında ümld verici şey de- ğildir.» Avcm kamarasında bir müzakere Londra 20 — Avam kamarasmın dünkü toplantısında amele partisine mensub mebuslardan Vedgvud Ben, B. Mussolininin Cenovada söylediği nutuktan bahsederek demiştir ki; «— Bu nutuk İtalyanın İngiliz - İtalyan anlaşmasını tasdik etmiye- ceğini ispat etmiştir. İspanya ile Fran- sa arasındaki Pirene hududunda Al man kıtalarının bulunduğu şu sıra- da İngilterenin, Frankonun zaferini Fransaya kabul ettirmeğe ve Fransa yı Sovyetlerle ittifaktan vazgeçirt- meğe çalışması tenkid edilecek bir harekettir.» iberai mebuslardan Griffith ise B. Mussolininin nutkundan daha şid- detli bir lisanla bahsetmşitir, Mâliye Nazırı sir John Simon hü- kümet namına bu nutuklara kısa bir cevab vermiştir. Nazır, İngiliz « İlal- yan anlaşmasının bütün dünya te rafından tasvib edilen bir vaziyet ih- das ettiğini söylemiştir, Sir John 8i- mon demiştir ki; «— İngiltere ile İlalya arasında hiç bir zaman 'htilâf mevcud değil di. İhtilâr Milletler Cemiyeti ile İtal- ya arasında idi. İngillere Milletler Cemiyetinin kararlarına göre hare- ket etmiştir. Milletler Cemiyetinin son kararından sonra İngiltere He- beşistanın İtalya tarafından ilhakı- nı tanımakta serbestir. Fakat henüz bunu tanımamıştar. Ve tanımak için bazı şartlar dermeyan etmiştir. Bize gelen malümata göre İtalyan- lar Ispanyaya yeni takviye kıtalar göndermemişler, Trablustaki kuvvet- lerinin de yarısını geri çekmişlerdir. İtalyanlar bundan başka Bari istas- yonu ile yaptıkları propagandaya da nihayet vermişlerdir. Şimdi ademi “müdahale komitesinin mesaisine İş- İlrak etmektedir! Alman gazeteleri ne diyorlar? Berlin 20 — Havas muhabiri bil- diriyor: Alman gazeteleri, B. Musso- Mininin son nutku hakkında maka- leler neşrine devam ediyorlar. Alman gazeteleri diyorlar ki; i <B, Mussolini nutkunda, İtalyanın İngiltere ve Fransa hükkında başka başka düşündüğünü ve arada bir fark gözettiğini anlatmıştır. Roma « Berlin mihverinin kırılacağı hakkın daki düşünceler saçmadır. İtalya va Almanya &rasındaki anlaşma sarsıla» maz. Halbuki Fransa İle İngiltere arasında Çekoslovakya ve İspanya meselelerinde ihtilâf vardır» Esener Zeitung Fransanın İspan» yadaki gönüllülerin geri çekilmesi hakkmdeki İngiliz plânını bozduğu- nu söylüyor ve diyor ki: «İspanyada dahili harbin bitmesi için İngütere, İtalya ve Fransa arasında şarki ve garbi Akdenize aid bir anlaşma ya pilması şarttır. Fransanın tuttuğu yol bunu geciklirmektedir. İtalyan » Fransız konuşmaları nelicesiz kalır- sa İngiltere bunu Fransanm İngiliz Yransız ittifakı zihniyetine sadakat- sizliği suretinde telâkki edecektir.» Güzeteler Fransız - İtalyan müza- keresinin ilerliyememesinden mem- nun görünüyorlar. Hamburger Frer denblât, İtalyan Hariciye O Nazırının Fransız maslahatgüzarını kabul et- mediğini yazıyor, Üç kocalı kadın! İki kocadan boşandığı halde kayıdlara işaret verilmemiş Altıncı hukuk mahkemesine garib bir müracaat vaki olmuştur. Hüâdise şudur: Nefise adında bir kadın bundan on Sekiz sene evvel Hayri adında biri ile evlenmiş ve aradan dokuz ay geçlik- ten sonra Hayriye darılıp evden çık- mıştır. Nefise bir kolayını bularak bekâr kayıdlı bir nüfus tezkeresi çi- duğuna dair bulunan kaydı sildirme- reiştir. Aradan bir müddet geçtikten son- ra Nefisenin ikinci kocası Arif aske- re gitmiştir. Nefise bu boş zaman zarfında gene bir kolayını bulup be- Kâr kayıdlı bir nüfus tezkeresi daha çıkarttırmış ve üçüncü “defa olarak da Ali adında biri ile evlenmiştir, Şimdi Nefisenin eski kocaları olan Hayri ile Arif altıncı hukuk mahke- mesine müracaat ederek Nefise ha len Ali adında biri fle evli olduğu hal de kendi nüfus kayıdlarında kendi tramvay arabası ile şoför Mehmedin idaresindeki taksi İslikidi caddesin- de çarpışmışlar, her ikisi de hasara uğramıştır, Sovyet Rusyada bir tayyare kazası Dört kişi öldü, oniki yaralı var Moskova 20 (A.A.) — Aralarında hava departmanı şefi kâşif Babuşkin olmak üzere dört kişi, 18 mayısta N - 212 tayyaresi, Arkanjel tayyare meydanından hareket ettiği sırada vukua gelen kazada telef olmuştur. Bundan başka on iki de yaralı vardır, Kaza, şu suretle vukua gelmiştir; Motör, durmuş alevler içinde kalmış ve tayyare Dvina nehrine düşerek batmıştır. saporisuz seyahat Vapurdan denize atlıyan yolcu yakalandı l Bir İngiliz vapurunda pasaportsuz seyahat eden bir adam Çanakkalede yakalanmıştır. Hâdise şudür: İngiliz bandıralı İndura vapuru Ka- radenize gitmek üzere Çanakkale bo- ğazından geçerken mutad kontrol ya- pılımıştır. Memurlar gemide meşgul oldukları sırada cankurtaran yelken- lerini takmış olan bir adamın denize atladığını görmüşlerdir. Bu zat deniz- ettiği ve isminin Mahmud oğlu Hasan olduğu öğrenilmiştir. Hasan Portsajt ten Çanakkaleye kadar kaçak olara seyahat etmiş, Çanakkaledeki sıkı kon trol esnasında yakalanmaktan korka» rak eline geçirdiği cankurtaran yelkef« lerini takıp kendini denize atmıştır. Hâdise üzerine tahkikata başlanmığ« tır. İTİZAR Münderecatımızın çokluğu do- layısile ( NANEMOLLA ) tefri-