Çiçekçilik: Bahçelerin duvar kenarlarin- da yetiştirilmeğe elverişli, çok güzel bir çiçek İrisler - Süsenler.. Bahçelerimizde nisan ve mayıs ayların- da, beyaz, mor, kirmizi ve benekli çiçek- ler açan süsenler, iklerinin rında yetişen hoş bir çiçektir. Isish ve tesalüb sayesinde (250 - 300) muhtelif cins süsenler elde edilmiştir. Süsenler açıkta yetiştirmeğe müsalddir. Don tehlikesinden mütesssir olmıyan bir giçektir. Süsenler; soğan veya kalın yumru şek- Wnde kökleri ile yetiştirilir. Müşkülpe- send ölmiyan, bilâkis pek arsız olan ve her toprakta yetişebilen bir çiçektir. Bun- Iranı kökleri ilkbahardan itibaren topra- a dikilirler. Bu mevsimlerde çok güzel çiçekler açalar, bir çoğunun çiçekleri gü- yel kokar. Süsenlerin envaı pek çoktur. 1 — Alman süsenleri; bunların çiçekle- ri pek iri ve pek zarif olur. hemen en güzeli de bunlardır. Bahçenin güneşli, gölgeli hemen her kısmında ye- Bişebilir. Beyaz murl, beyaz kırmızı Tenkli sü- #enler pek makbuldür. Resmimiz beyaz kırmızılı çiçekler açan, Alman süsenlerini göstermektedir. 2 — İngiliz süseni; bunun kökü pek #faktır. Ufak soğancıklar şeklindedir. Çiçekleri ekseriyetle saksılarda yetişti- pilir, yarım metre kadar boylanır. Bunun da yirmiden fazla cinsleri vardır. Bun- Tar en ziyade güneşli yerleri sever. 3 — İspanyol süsenleri; bunların kök- eri yuvarlak. yuvarlaktır, soğana benzer. İngiliz süsenleri gibi çiçek açarlar. İspanyol süsenleri çok güzel kokarlar ve kokusu da pek hoştur. Bunun da aşağı yukarı 1 - 20 nevi vardır. 4 — Japon süsenleri; bunların manza- yası, kokusu da çok güzeldir. Kışın, 80- Buklara mukavemet eder ve en ziyade gölgeli yerlerden hoşlanırlar, Bunları er- ken dikmek lâzımdır. Muhtelif renki Olanları vardır. $ — Bahçelerde parsel kenarına diki- ekleri ?1 Mayıs 1638 — — Sebzecilik: Kırlarda ve bahçelerde bamya ziraati nasıl yapılır? 'Bamyalar; memleketimişin iklim şart- lanna uygun, oldukça hazını kolay oldu- $u için, çok aranılan, sarfedilen, etli ve zeytinyağlı yemekleri, konservesi yapılan kıymetli bir sebzedir. Baymaların yenilen kısmı meyvasdır. Bunlar, ya çiçeği mütenkib, yaş, taze ola- rak sarfedilir ve yahut ta kurutularak, bilâhare kışın etli yemeklerde sartedilir. Diğer yabancı memleketlerde bamya #şemediği cihetle, memleketimizde bab zülen ve nefis bir şeklide yetişen körpe bamyaları, konserve yaparak, konserve halinde Avrupaya sevk ve ihraç etmek kabildir, Şu halde, sebzelerden bamyalarımızı da ihracat maddesi meyanına İthal etmek mümkündür, Bamyaların bellibaşlı envaı şunlardır: Sultan! bamyası, Amasya ve Balıkesir bamyası namile üç kısma ayi- rabiliriz, Sebze olarak en çok sarfedilen Sul- tan! bamyasıdır, ki, bunun eti gevrek, yumuşak ve lezzetlidir. Bu cins bamya çabuk selllozlaşmadığından kıymeti bir bamyadır. Amasya bamyasi; bildiğimiz gibi, mey- vası pek küçük, Amasya cihetlerinde ye- tiştirilen, ipliğe dizildikten sonra kurutü- | rak sarfedilen, bir bamyadır. Balıkesir bamyası; diğer bamyalara nazaran daha büyük şişkince, ye. köşelidir. Çok gevrek ve makbul tir. Yalnız yeşil ve taze olarak sarfedilir, konservesi yapılmaz. Bamyalar soğukta çok korkar, onun için sokuğlar geçmeden dikilmemelldir. Bamyaların sevdiği toprak; kumlu 27 mlkdarda kili, yumuşak topraklardır. Bamya tohumlarının ekme zam; bamyaların tohumları 'Ikbaharda, »! ve mayıs aylarında ekilebi Bizde, bamya ziraatini, siraati namile ikyie ayırabiliriz. Gerek tarla ve gerek bahçe ziraatinde bamya tohumlarının ekileceği toprağın mükemmel denecek bir şekilde, iki üç de- İma sürülerek, tırmıklanarak, hazırlanma- m lâzımdır. Bamıyanın vâsi mikyasta 2i- Faati yapılma zulanmaz, yalnız 2 - 3 defa çapalanması, suyu çapa İle telâfi edilmesi kabildir. Bamya, vâsi ziraatte sıra Üzerine eki- Ur. Bu sıralar Üzerinde 20 - 25 santim mesafelerle çukurlar açılır ve tohumlar 3 - 4 santim derinliğinde toprakla kapa- tılır, Bamya sıraları 40 - 45 santim ara- lıklı olursa kâfidir. Tohumları toprak ta- ında iken ekmelidir. Bamya tohumlarını ekecek adam çapa- mın velle, kendina doğru toprağı çeker ve içerisine 2 - 3 bamya tohumu alar ve tekrar çapanın ucu ile bunu kapatır. Bahçe ziraatinde İse, sulanacağı nazân itibara alınarak, toprak bir takım mak- talara aynlır ve bu maktalar üzerinde çapa ile, nal şeklinde masuralar açılır. Masuralar birer len, zarif çiçekler açan, süsenler vardır. Bundan başka İran süseni namile ta- nınmış ve frezya gibi güzel kokan mekânlar içinde vaktinden evvel açan, süsenler de pek makbuldür. hamile tanınmış ve güzel beyaz, yeşil, iri çiçekler açan süsenler de havuz- lar içinde yetiştirilir, pek makbuldür. Alman, İngiliz süsen tohumları, nisan, hazirana kadar hususi tohum kasaları- na veya bahçelerde yaslıklara ekilirler. Bunların kasalarını kışın sicak yerlere koymak lâzımdır. MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA... Aşk ve macera romanı —— Nakleden: ( (Vâ.Nâ) — Ne yapalım? Bir kaç zaman ki- zar; sonra da barışır. — Ya dargınlığı senelerce sürerse? — Sürerse sürer... O zaman da kıt kanaat, benim kazandığım parayla geçinmeğe çalışırız. Az parayla yaşa- mak gözünü korkutur mu? — Ne münasebet? minle olduk- tan sonra kulübede oturup kuru ek- mek yemeğe razıyım. Biliyorsun ya, zaten ben de ingilizce konuşurum. Belki orada bir iş bulur, sana yardım ederim, — Canım Lâmia'cığım! Hiç böyle şe- ye hacet kalmaz. Ben ikimizi geçindi- Tevek para kazanırım. Babam bana oldukça kredi açtı, Gider gitmez ilk şim bankadan fazla para çekmek ola- caktır. Atide sıkıntıya düşersek bir köşemizde ibtiyat akçemiz olsun! Ne muğlâk şeyler düşünüyorsun! Fakat vallahi babanla aranın açılma- &ina sebeb olacağımdan dolayı çok üzülüyorum. — Merak etme, canim! Hem annem arada... O, vaziyeti benim lehime ida- | ze eder... Babamın öfkesini yatıştıra- 'Tefrika No, 15 cağına eminim, İşte böyle, karşılıklı, istikbal için plânlar hazırlıyorlardı. Ve hiç düşün- müyorlardı ki, hayat fırtınası, İnsan- ların kurduğu hayal binâlarını bir dar- bede yıkabilir, Memduha hanım, o akşam Atıf git- tikten sonra türlü türlü intikam his. lerile sarsıldı. Kalbinde anbean kin ve nefret kaynıyor, taşıyordu. Sevildiğine kani olduğu bu adam tarafından tah- kire uğramağı hiç affedemiyordu. Ona fenalık yapmak fırsatını bulmak için neler feda etmezdi! Fakat hiç ümidi de yoktu. Öfkeyle kendi kendine: #— Ona ne yapabilirim ki?.. Haya- tına dair elimde bir ipucu yok. Fakat tesadüf Memduhaya yardım etti, Raika hanımın uykusu son derece azdı, Ekser geceler kalkar, kahve içer, dolaşırdı. Bu suretle son zamanlarda oğlunun gayet geç vakit eve döndü. Zünü farketti. Gençliğe karşı son dere- ce müsamahakâr olduğu için Atıfın toplantılarda eğlendiğini tahmin ede- kâfidir. Bu açılan m n yanlarına 15 - 20 santim mesafelerle ve birer fide kaziğile açılan deliklere tohumlar atılır ve kazğin, ucile tekrar kapatılır. Her deliğe 2-3 bamya tohumu atılırsa kâfidir. Gerek çapa ile el ve gerek kazıkla gömülen tohumların üzerine birer avuç çürüntü « çürümüş gübre - ve yahut ol- madığı takdirde kum konursa fena ol maz Bu suretle toprak kaymak bağlamaz. Tohumları ekmezden evvel suya kon- ması, 10 12 saat kadar suda kalması, ondan sonra ekilmesi lâzımdır ları intaş edip İk! üç yap- rak olunca hafif bir çapa vurulur. İki Üç tane çıkan sürgünden en kuvvetli diğerleri çıkarılır. Bahçe ziraa- sonra mutlak bolca bir Bamyalar 20 - 25 santim kadar boy- lanınca ikinci bir çapa ve bundan 15 - 20 gün sonra da üçüncü bir çapa vurulur. Bahçe ziraatinde, bamyalar bir iki defa sulanırsa kâfldir. Bamyalar 75 - 30 santim boyları içek açmağa ve dallanmağı ve tane bağ- lams$a başlarlar. Çiçeklerin alt tarafla” nnda bampyalar görünür ve bu zamandan #ibaren toplanımağa başlanır ve soğuklar devam edinceye kadar banıya tarlasında bamya, toplamak mümkündür. Byalar, normal cesametinin ms, hattâ üçte birini alınca toplanmalıdır. Bamyaları daha ziyade üzerlerinde birak- mak doğru değildir. Sertleşir ve bu gibi bamıyaların yemeği de fena olur. Bamya” lar çok bereketli bir nebattır. Bir tarı tan toplanır ve bemen diğer taraftan da çiçek açar Bamyalardan tohum âlmak matlöb ise, bamya fidelerinin alt taraflarında teşek- kül eden bamyalar tohumluk olarak tef- rik edilir ve bunları, sak üzerinde sara pncaya kadar bırakmak lâzımdır. Yalniz pek çok kurumamasına dikkat etmek ieab eder. Aksi takdirde bamyalar açılarak to- humlar yere dökülür. Elde edilen tohumlürı biraz da gölgeli yerlere sererek iyice kuruduktan sonra bunları torbalara koyup rütubeti olmuyan yelerde muhafaza etmelidir. AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı karilerimizin suallerine cevap veriyo (AKŞAM) ım ziraat mütehassısı her nevi ziract bahislerine dair sorulacak suallere cevap verme- ğe hazırdır. Gönderilecek mek- tupların üzerine (Ziraat muhar- riri için) kelimelerinin ilâvesi 14 amdır. Okuyucularımızdan ricamız: On, on beş sunl sorarak, zarf içe- risine bir de pul leffederek mektup- İs cevap istiyen okuyucularımıza, tahriren cevap vetimek imkân hari- cinde olduğu gibi, gazetemiz mari» fetile de sorulacak zirat meselelerin, azami 2-3 den fazla olmamasına dikkat edilmesini Fica ederiz rek ses çıkartımıyordu. Bir gün Memduha hanıma rasladı- ğı zaman gülerek sordu: — Bu son günlerde pek hoş vakit geçiriyorsunuz galiba? - Niçin efendim? — Toplantılarınız sabaha kadar sü- rüyorl Genç kadın hayretle: — Aman efendim! Ne münasebet? Bilhassa iki üç haftadır sıkıntıdan patlıyoruz. Geceleri erkenden tavuk gibi yatıyoruz. Eskiden akşam yemek- lerinden sonra toplanırdık. Birdenbire ne oldu bilmem, artık bu âdet kalktı. Bir dağıldık. Ralka hanımefendi müşfik bir te- bessümle: — Bakın hele bakın... İhtiyarım di- ye benden hakikati gizliyorlar, Atıf'ın eve geldiği saatlere bakılırsa sabah» lara kadar eğlendiğiniz besbelli! Memduha hanım, isyanla; — Vallahi hantmefendi, yok. İhtiyar kadın gülerek: — Canım ben böyle şeyleri ayıkla mam, Gençler elbette eğlenmeli! Maa» mafih mademki benden gizlemek isti- yorsunuz, pek âlâ, Farzedin ki bilmi- haberim Arıcılık: Arıların bu mevsimde verdikleri oğullar nasıl tutulur? Mayıs, baziran ayları arıların oğul verme zamanıdır. Oğul verecek ko- yanlarda bazı alâ- Meselâ: Oğul çık- madan bir gün ev- vel, amele arılar artık valideye yi yecek vermemeğe başladıklarından, bunun üzerine de Yali- de arı yumurtlamağı keser ve kovan İçin- hissedilir, arılarda bir hararet görülür, kovanın harareti çok yükselir, 40 dereceyi geçer. Buna oğul ha- teakib kovan halkmı teşkil eden arılar bir kısmı kovanın bir ke- nara toplanırlar ve hepsi birden koya- nin dışarisına çıkarak uçuşmağa başlar- lar, ki, valide arıda bü son kafileye ilti- hak eder. Böyle kovandan çıkan oğul en yalın yerlere konsr ve bazan pek uzaklara da gidebilirler. Bunun içindir Ki, kovandan oğul çıkarken uzaklara gitmesi için oğulu teşkil eden arılar Üzerine fis- kiye ile maşrapa İle su serpmek çok faydalıdır. Bu suretle oğul hemen en ya- kın yere könan kovanlara, ağaç bir kö- tüğe, veya tahta bir sandığa toplanırlar, Olmadığı takdirde o civarda bulunan k bir dalına konarak resmi- düğü gibi burada toplanırlar, görülür görülmez, bemen, bir bir çarşaf alınıp oğulun altina birisi de bir el ile dalı sallar, an bu bez içerisine silkilir. Eğer bir me! zur yoksa, bu dal yavaşça bir testere ile kesilir ve dal olduğu gibi boş bir kovan üzerine silkilir. Boş kovan içerisine ballı bir iki petek konursa fena olmaz. Arılar derhal buraya kendiliğinden girerler. Tutup kovana konulan oğulları bir kıs- mi dışarıda kalması olabilir, Bunların ko- vana girmesi Için kovanın ağzı kapanır, yalnız ufak bir delik açık bicakılır, ki, di şarıdaki arılar kovan içerisine girsin. Şayet oğul bir sepet içerisine konmuş ve badehü bunun muhteviyatı kovana gikilmiş ise, bunda kalacak araların ko- vana girmesi için sepet bir müddet ko- vanın yanında bırakılır. Fakat az zaman #onra kaldınlır. En İyisi bir kürek ile tütsü yapılarak, arılar buradan kovalanır ve buradan kaçan arılar yanındaki oğul konmuş kovana girerler Oğul tutulurken dikkat edilecek en mühim mesele valide armın da içinde bulunmasıdır. Çünkü, validesi olmıyan arılar tekrar kovandan kaçarlar, Valide an oğulun dalma ortasında bulunur. Alır- ken, tunrken, buna dikkat etmek lâzımdır. Bazan da oğul 5 - 6 metre kadar yük- sek dallara konarlar, O takdirde bir mer- diven ile ağaca çıkılır ve dal da bir çen- gel ile çekilerek oğul sepet içerisine veya bir çarşaf içerisine silkilir ve bu da son- radan boş bir kovana slikilir. m kısmı âzamı kovana girdikten dışarıda kalan arılar da yavaş ya- yaş, koyun sürüsü gibi, kovan içerisine girerler. Oğulların tatulmasında oğulolunun, me- Usanm çok mühim rolü vardır. Oğulu tatmak, arıcıların zezâsına bağlı bir me- #wledir. Mahir olanlar pek çabuk muvaf- fak olurlar. Her ne olursa olsun, bu hi susta oğulotundan istifade etmelidir. Oğul girecek; konacak kovanın, bir kenarına bu otu koymak faydalıdır. Arlar bunun tutulur ve yordu? Toplantıların da olmamasına bakılırsa, delikanlı bu muhitte birisi- le iş pişirmişti! Herhalde bu, Destine'- den başka biri olamazdı! O dul, genç ve sarışın kadın çapkın tablatiiydi. En müthiş rakibesi!.. Arkadaşı olduğu halde: «Erkenden yatağıma giriyo- rum, yatıyorum!» diye onu aldatıyor du. Şimdi Atıf'ın onu tahkir edişini, küçük eve dair kinayeli mânalı sözler söylemesini kendi kendine izah edebi- lirdi: Hep o yılan Destine'nin marifet- | leri! Kimbilir, ikisi birlik olup onunla nasıl alay ediyorlardı! Fakat bu böy- Je devam edemezdi! Onlardan mü- kemmel bir intikam alacaklı! Rezalet ayuka çıkacak derecede dedikoduyu yapacaktı. Öyle bir hal olacaktı ki Raika hanım, Atıf'ı İstanbula yolla” mağna mecbur kalacaktı. Lâkin bunu yapmazdan evvel emin olmak lâzımdı. Geç vakit gizlice Destine hanımın köşkünün karşısına saklandı, Bir evi siper alarak saatlerce orada durdu ve gözetledi. Takat, ne gelen vardı, ne giden! «— Demek bu &kşam birleşmedilerin diyerek evine döndü. Ertesi gece gene ayni saatte bekle- (4, Fakat gene kimseyi göremeyince İçinde bir şüphe uyandı: Acaba biribirlerine başka yerde mi Orman ve süs ağaçları, cinsleri, bunlara N verilecek mesafeler — Üsküdar, B. AN Gürbüz: Boş erazi ya bâhçelere, yol kenarlarına, dikilecek ağaçlarile süs ağaçlarının pek çok vardır. Bunların ne şekilde y tirileceği hakkındı cektir. Bu gibi rile yetiştirilir lere, tahta kasa vey pir dikilirler. Elde edilen fidanlar, ilkbaharda «veya sonbaharda, yerlerine dikilirler. İsimlerin uz bu ağlaçi humları, dikilmezden önee tatbik yatını intabbuk siraütiyeya lur. Ondan sonra yerlerine yahut ta, doğruda: kilirler. Bunlardan elde yen mesafelerie, yerlerine dikilirle yazımızla, bu gibi elns ağaçların ya) sonradan da kilacak mesafey ceğiz Ağacın ismi ve fidanların arasında bırakılacak mesafe Akçe ağacı: Güzel bir ağaçtır 4-6 si: Güzel bir ağaçtır Pek iyi değildir 4 - $ daç: İyi bir orman ağa $ - 6 msetre, Huş: İyi bir orman ağacı 4 - 3 metre. Kâğd Dudu; İyi & - 8 metre, Gürgen: İyi bi dır 5 - 6 metre, K Çiçeği güzel, yaprakları büyük açtır 5 - 6 metre Çitlenbik: İyi, yaprakları güzel bir ağaç- metre, Trabzon hurması: Gözel » ağacıdır 5 - 8 metre, Kal orman ağacıdır 5 - 7 metre Çok iyi bir ağaçtır, gölgesi güzeldir 7 metre, Dişbudak: Güzel bir orman ağacıdır 6 - 7 melre. Ak kavak: Şık bir ağaçtır, manzarası güzeldir 6 - 7 metre, Japon fındığı: Güzel bir ağaçlır 5 - 6 mete re. Meşe: Güzel bir orman ağacıdır 6 - 7 metre. Glâdiçya: Dikenli, yaprakları gü- zel, çit olarak istimal olunan güzel bir ağaçtır 4 » 7 metre. Akasya: İyi, çabuk yetişen güzel bir ağaçtır 6 - İâle ağacı: İyi bir süs ağac re. Söğüd: Güzel, sulak erazide yetişen bir ağaçtır 6 - 7 metre. Maklora; Güzel bir süs ağacıdır 5 - 6 metre. Pay Güzel bir süz ağacıdır 5 - 6 metre. M yer ağacı: Çiçeği kokulu güzel ağaçtır 5 - 6 metre, Sofora: Çok güzel bir bahçe ağacıdır 5 - 6 metre, Ihlamur: Çok güze! bir bahçe ağacıdır 5 - 6 metre Ka- yaağaç: İyi bi re. Erguvan: İş metre, Barı salkım; 2-3 metre, İğde: Güzel bir sğaebir 3-4 metre, Magnolya: Çiçeği kokulu güzel bir ağaçtır 3 - 4 metre. Aliç: Yaprakları gü- zeldir 2 - 3 metre. Demirhindi: Yaprakları gürzidir 3 - 4 metre. kokusunu alarak oraya toplanırlı Oğul arıları, midelerini her ihtimsle Karşı, bal ile doldurduklarından bu arılar © kadar asabi olmazlar; yani insanı sok- mazlar. Maamafih gene İhtiy: mak, İnsanın kendisini gayret etmesi lâzımdır. Bünun oğulu tutacak olanlar, resmimizde görül düğü gibi, ağızlarına bir pipo man çıkarmak Üzere #ik sik çek ve savurmak dir. Bundan başka ellerine meşin birer el- diven, kollarının, paçalarının ağızların da Ip ile bağlamak lâzımdır. Bu gibi noğ- talara dikkat edilecek olursa, hiç bir teh- like yoktur. Esasen, bu İş ile uğraşacak- larıh gayet soğukkanlı olmasını tavsiye ederiz. randevu veriyorlardı? Bu düşüncey- le köşkünün yolunu tutmuştu ki kar- şısında bir erkek gölgesi belirdi. -Avu- kat Mahir Bürhanı tanıyınca — Bu saatte de mi me çıktınız? - diye bağırdı. Erkek, müstehzi bir sesle: — Evet! - dedi, - Sizi gözelliyorum. İki gecedir nöbet beklediğinizi farket- tim, Görüyorum ki intikamım pek çabuk alındı. — Ne demek istiyorsunuz? — Anlamamazlıktarı gelmeyin... Iz- tırab çekmek sırası sizde!,. Memduha öfkeyle bağırdı: — Itırab mı?.. Hah hah hay... Gü- leyim!.. Şimdi Atıf'ın kolları arasın- dan ayrıldım. -—— Aman, ne acemice yalan! Doğru- su ben sizi daha akıllı bilirdim. Bu delikanlının iki yerde birden hazır bü- lunacak derecede cin peri takımından olduğunu bilmiyordum doğrusu! Genç sevgilisile başbaşa iken nasıl olur da ayni nda sizin yanınızda bulu- nur? Şimdiye kadar yaknlamadınız mı onları? Avukatın sözleri arasında kadın €n fazla kamçılıyon «genç» tabiri ok muştu, Demek tahmininde aldanma» Gayri — Hınzır Destine !Ben ona göstere riml - dedi, (Arkası var) |