: 7 derdi. * Kız, o koskocaman adanın tarlala- rını ekip biçen çifçinin kızıydı... Evleri koca bir ormanın içindeydi. Kiz ormanın ağaçları altında oyna- masini çok severdi. En çok sevdiği yer de, küçük bir nehri ikiye bölen adacıktı, Küçük bir kayıkla o adacığa giderdi. Yüzme bil- diği için,suda derin olmadığı için anasile babası ses çıkarmazlardı. Kız, her zaman oyuncaklarını kıran erkek kardeşlerinden kaçarak adacığa giderdi. Kızın bir alay bebeği vardı. Kiki, Popo, Yalo, Maza, Cici... Kızın en çok sevdiği bebeği de Cici idi... Ciciden sonra da en çok sevdiği Miki idi. Miki evlâdlıklarıydı... Bu yavru bir ceylân- dı, Avda anasını babasını vurmuşlar. | dı. Ceylâna adacıkta güzel bir kulübe yapmışlardı. Kız her gün ceylânın yi- yeceğini götürürdü... Ceylân da kızı çok severdi. Üzerine atlar, sarılır, koş- maca oynarlardı. Bazan kız: l — Miki beni yere yuvarlıyacaksın! #5 Bir gün, adaya yeni gelen uşaklar- dan biri kızın babasına vurduğu bir avı getirdi... Kız başını kaldırdı, bir de Korku EŞ aye g2 Si mam, Kediden, fareden, attan, yılandan korkmam ama maymunla keçiden ödüm patlar.. Keçiler bana bir şey yapmadılar, ancak küçükken bir may- mun başıma bir taş attı, Bir de arkadaşım var, bastonlu in- sandan ödü patlıyor. Birinin elinde baston görünce kaçıyor!.. Içkinin masalı Baküs gençken seyahate çıktı. Bir aralık . yoruldu, yeşil bir fidanın ii üstüne oturdu. Bu fidan güzelbir » fidandı. Dikmek 7 A için söktü, bir ku- 1.7” gun kemiğine koydu. Fidan büyüdü, | bir aslanın kemiğine koydu. Fidan d8- | ha büyüyünce bir eşek kemiğine koy- du. Memleketine geldi. Bu fidanın ye- | mişlerini sıktı, suyunu halka içirdi. | Az içince kuş gibi şen ve hafif olur- | lar. Daha içince aslanlaşırlar, ölçüyü | Bir kariimiz ya- ziyor: Ben va purdan kopka- rım, katiyen va- pura korkmadan binemem... Hele kayığa ayak bas- ne görsün?.. Uşağın elinde Miki var... Ağlamağa başladı: — Mikimi öldürdüler!.. Biçare uşak şaşaladı. Ne bilsin, O hayvanı ormanda avlamıştı. Ertesi gün, kız Cici ile dolaşırken yeni gelen uşağın büyük kızı yanına geldi, Ciciyi okşamak istedi, Kız ok- “ satmadı ve bir tokat vurdu... Gece uşağın kızına ateş geldi. Dok- tor baktı, Hiç üzülmemesi lâzımdı... Her dediğine peki denecekti. Yoksa hastalık vahimleşirdi... Annesi başucundan ayrılmıyordu. Ne korkunç bir yüz!.. Hayır. Kurll adalarının en güzel erkeklerinden bi- ridir. Bu güzelliği elde etmek için Ku- rilliler dudaklarını keserler, sonra ke- silen yerleri boyarlar... Bu boya siyah- tır., Güzel dudak mutlaka kırmızı olmaz yal.. Çorba — Karıcığım çok yazık ettini — Neye? « — Çorbaya, — Sebebi?.. — İki tabak pişireceğine on iki ta- bak pişirmeliydin. — Çok mu beğendin? — Hayır, koyduğun tuz miktarı on kaybederlerse eşekleşirler, iki tabağı idare ederdi!.. Olamaz!.. Olamaz!.. Gece kızının bebek diye sayıkladığını duydu... Kızı, çiflik sahibinin kızının elinde gördüğü bebeği istiyordu. Anayı bir düşünce #ldı: —O şımarık kiz acaba bebeğini ver- meğe razı olur mu?.. Başvurdu. Kız reddetti, Cicisinden bir saniye bile ayrılamazdı... Hayır, olamaz, olamaz! .. Ne diye onun Mikisini öldürenin kızına bebeğini verecekti?.. Olamazdı bu!., Ertesi gün kız, uşağın karısının doktora derd yandığını duydu: — Evlâdim ölüyor... Çiflik sahibinin kızının bebeğini istiyor, oda vermiyor. Eğer o bebek evlâdımın koynuna kon- mazsa evlâdım ölecek.. — Neden... Affetmiyor mu babası- ni... Allah bile büyük günahları affe- der... Çifçinin kızı bu sözleri duyunca acıdı, hemen eve döndü, bebeğini âl- dı, götürüp hasta kıza verdi: — Al sana Ciciyi getirdim, Bütün bütün senin olsun... Hasta gözlerini açtı, bebeği aldı. rex Ertesi gün hasta iyileşmişti. Daha ertesi gün uşak, bir yavru ceylân ya- kaladı, kıza hediye etti, Çocuklara yasak Sinemayı -hü- i kümet çocuklara | yasak etti. Çocuk- lar ancak terbiye edici, öğretici #- limler (o seyrede- cekler. Amerikada da- ha ileri gidildi. Küçük çocukların sinema artisti ol- maları menedilecek, Artık sinemalar- da Şirley Tampl gibi küçük artistler görülmiyecek... Amerika hükümeti, ön altı yaşından evvel bir çocuğun stüdyolarda ışıldak önünde çalışma- sını sıhhate zararlı buluyor. Herkesin bir eğlencesi Herkesin ken- j dine göre bir eğ- lencesi o yardır. Kimi < bahçesile meşgul olur, ki- mi kahvede otu- rur, kimi çalışır, kimi okur, kimi yazar, Fransada da bir lokomotif makinis. 14, izinli olduğu günler, büyükçe bir yapma tren çeker. Bunu bahçesinde çeker sanmayınız, yollarda bu oyun- cağını çeke çeke dolaşır. 1,8, 6, ım «makbul bir ağaç» 7,5, 4üm «kafa, 6, 2, 1, im «müsabakas 6,8, 3, 4 üm «asker havasıdır. 1 inciye: 10 lira 2 nciye! 5 lira. 3 üncüye: 3 lira, 4 üncüye 2 lira, 5 inciye; 1 Mira, Bir âlimin elinde sinema, göze gö“ rünmiyenleri göze gösteren bir âlet oluyor. Meselâ mik- robları bize göste- riyor, Sinema sayesin- de balıkların, yen- geçlerle istakozla- rın, midyelerin de- niz dibinde nasil yaşadıkları filme alındı. “ Deniz dibinde sinema çekmek isti. yen adam bir dalgıç esvabile iniyor ve etrafını yani suyun dibini görüyor. Deniz dibinin manzarası harikulâ- de güzeldir. Meşhur bir Amerikalı res- sam, denizin dibine inmiş ve gördüğü manzaranın resmini yapmıştı... Resim yaptığı kâğıd sudan müteessir olm yan bir kâğıddı. Ayni şeyi bir İngiliz ressamı da yap- mıştır, Fakat bu iki artisti takib eden olmadı. Arkalarında bıraktıkları do- kümanlar da pek mükemmel değildir, Şimdi sinemâ sayesinde herkes de- nizlerin dibinde neler olup bittiğini görüp ânlıyor. ı Deniz dibinde bir balıkla bir istako- zun mücadelesi hayli heyecanlıdır, Yengeç, kendisini yiyen hayvanlar- dan korunmak için kıskaçlarile sırti- na taşlar yığar ve altına saklanır. Hele bir kayalıkta salkım salkım sarkan karedeslerin manzarasına do- yum olmaz. Bir damla su bütün bir âlemdir, Bir damla suda kaynaşan, biribirlerile çe- kişen, biribirlerine hücum eden mik- inanın d Yeryüzünün en büyük çanıdır. Osa- ka civarındadır. Ağırlığı 114 tondur. Boyu 8. kutru 5 metredir. Demirin ka- lınlığı 55 santimetredir. Fotoğraf marifeti Fotografçılık sanayii çok ilerledi. Son zamanlarda en süratli hareket eden şeylerin bile resmini alıyorlar, Resmimizde, bir tenekeyi delip g€- çen bir kurşunun resmini görüyorsu- Duz, Kurşunun ârkasında bıraktığı göl- geler, hava tomurcuklarıdır, Suyu Adüâm bir kaşık aldı, yüzünü buruş- turdu, garsonu çağırdı: — Ben tavuk suyu istemiştim, bu getirdiğin nedir?.. — Tavuk suyu kalmamıştı, ona ya- 75 kariimize de kolonya, kravat, mendil, top, perger takımı, defter, kurşunkalem, kitap gibi muhtelif hediye- kın bir şey olsun diye yumurtaları ler verilecektir. kaynattığımız suyu getirdimi., Fenni sinemanın harikası, göze gö- rünmiyen şeyleri bize göstermesidir... Son zamanlarda, yeni icad edilen bir adesi İle, ruzgârın hareketi de fil me çekiliyor. oğrudur Garip huylar Otel sahiblerile garsonları hatıra- larını yazsalar hayli garib huy- lar meydana çi- kar. Bir yolcu, otel- deki odasına girer girmez cebinden pusla çıkarır. Pusla yalnız denizde, vapurlarda işe yarar demeyiniz. Bu yolcu yatağı şimale karşı olmazsa yatamaz. Bir kibrit tüccarı, yangın körku- sundan muhakkak birinci katta yatar ve yatarken beline bir ip sarar, Bir kadın odasına girip hizmet edecek garsonların elleri eldivenli olsun is ter. Sfenks nedir? Sfenks dört şe- yin sembolüdür: Bilmenin, isteme- nin, cesaret et- menin ve susma — 2 nın, Bunun için Sfenksin başı ve göğsü kadındır. Bilmek (zekâ) vücudü boğadır. İste- mek (kuvvetli olmak) ayakları aslan- dır. (Cesaret etmek) kanatları vardır, susmak (maksadı zamanına kadar meydana çıkarmamasını bilmek.) Yenisi Eve geldiği zaman çocuğun üstü yırtık pırtıktı, Babası baktı: — Oğlum bu ne hai, dedi, ne oldu elbisene... Sana yeni bir elbise almak lâzım gelecek.. Çocuk güldü: — Bubir şey mi baba, korkarım komşu kendine yeni bir çocuk almak mecburiyetinde kalacak.. mi Son arzu Doktor hastayı muayeneden sonra: — Açık konuşalım, dedi, siz aklı başında bir insansınız; hayatınızdan ümid kalmadı. Son bir isteğiniz, bir arzunuz var mt?., — Var. — Nedir? — Başka bir dokter.,,.