m — AKSAMDAN AKŞAMAx Uyuyamıyan adama dair... Vaktile bir kere bahsedilmişti; gaze- temiz de yazmıştı; fakat Fransız mec- mualarından biri mevzuu yeniden ta- seleyince, bizim bütün matbuat da, dünkü nüshalarda, 22 senedenberi Uyumıyan mahud adamdan, Budapeş- teli Pol Krenden sütun sütun dem vurdu: Leh cephesinde patlıyan bir mer- minin parçası - 15 haziran 1915 de - başına isabet etmiş... O zaman bu za- mandır, dimağda her ne bozukluk ol- muşsa, gözüne bir damla uyku girmi- yormuş, Tedavisine imkân yok. İlim müesseseleri cesedine, canbazhaneler dirisine para veriyorlarsa da, Kren hiç birini kabul etmiyor. Esasen bü- Tosunda çalışabilmekte; evinde kitab okuyabilmektedir... Ölemiyor; çocuk- Her şeyi tabii; yalnız uy» Rüyet hassasına zarar olmaması için günde iki saat kadar Bözlerini kapayıp uzanıyor. Uyanık Vücud daima faaliyet sarfettiğinden fazla kaloriye ihtiyaç duyuyor: Yirmi dört saatte sekiz kere yemek yiyor... Ben kendi hesabıma az uyuyanlara Bıpta ederim, Meselâ meşhur İtalyan siyasisi Kavur ve Napoleon Bonapart günde dört saat uyurlarmış diye oku- muştum da imrenmiştim: «Demek Yirmi saatleri kendilerine kalıyor! Ne | mutlu! demiştim. Fakat hiç yamıyan bu adama mmek kabil mi? Onu bir nevi aliil Sayıyoruz. Çünkü bizden başka... Sade bizden değil, bütün ziruhlardan, bü- tn mahlüklardan başka... Nebatlar, kışın yapraklarını dökerler; geceleyin başka türlü teneffüs ederler... Ayılar kışın ine çekilir yılanlar uyuşur; ve kurtlar kuşlar, geceleyin gündüze kı- Yasla başka bir hayat tarzı sürerler... Halbuki bir o, Budapeşte şehrinde bir tek zavallı, bütün ânatın hesabı ken- disinden sorulacak bir bekçi gibi, nö- betçi gibi aydınlığı ve karanlığı pür t bekliyor! Bazıları derdli oldukları zaman uyu- Yamazlar, Halbuki ben, derhal bir uy- kuya dalarım ve sinirlerim kuvvetlen- MİŞ, yarı yarıya teselli bulmuş bir hal- de ertesi sahah uyanırım, Onun için, Mazarımda, uyku, büyük bir halâskâr- dır, Krene bilhassa bu cihetten acıyo” Tüm, Bir kitapta okumuştum: İnsan iki türlü hayat yaşarmış. Biri uykuda, öbürü uyanıklıkta... Uykudaki haya- İH da müstakil bir ömürmüş. Ancak, bu âlemdekini o âlemde müphem ha- tırlar, bu âlemde de o âlemdekini rü- YA sanırmış, Rüyanın mahiyeti buy- maz Ve esasen iki dünya arasında de- Tuni bir münasebet mevcutmuş... Tetelsüf! Tasavvuf! Ne isterseniz deyiniz... Wakat güzel bir tahayyül er halde... Ve uyumak gibi, rüyada öm bir şeydir.. Ömrün tuzu biberi er... Her uyku bir istasyondur, İner- SiniZ, meçhulünüz olan bir diyarın ba- manzaralarını seyrettikten sonra, Bene hayat seyahatine devam... Hal. buki uykusuz bir hayat, hiç bir durak- ta tevakkuf etmeksizin mânasız bir devriâlem; 22 sene böyle yaşamış... Biz bu müd- det zarimda yedi, yedi buçuk seneyi “uyarak geçirdik... Bir bakıma o, ka- #ançlı... Fakat hayır!... İnsanların ve ükların öteki kısmına benzeme- Mek fena... Velevki bu benzeyişte bir a ilâhlık çeşmisi olsa bile, Böyle Zanç yerinde dursun! (VA-NÜ) Belediye muhasebe müdürü Ankaraya gitti Belediye muhasebe müdürü B. Ke- Mal Ankaraya gitmiştir. B, Kemal An- belediyenin vize işleri etrafın- da divanı muhasebata malâmat vere- Sek ve 937 bütçesine şehir meclisince etti münskale kararlarını tasdik irmek için Dahiliye Vekâletile te- Mas edecektir. İtfaiye okulunda ikinci devre i imtihanları Stanbul itfaiye okulunun ikinci © imtihanlarına başlanmıştır. tihanlar hazlranın beşinde hitam. ” ii Bu devrede, yirmi ikisi Ve altısı âmir olmak üzere yir- hes talebe vardır. Bebek - Istinye Emirgânda geniş bir meydan açılacak Bebek ile İstinye arasında yapıl ması kararlaştırılan asfalt yolun koş- #1 yapılmıştır. Dört yüz bin Mraya mal olacak bu yol, 25 mayısta talibi- ne ihale edilecektir. Yolun inşasına başlanmadan evvel yol üzerine tesa- düf eden binalardan bir kısmı istim- lâk edilecektir. Yolun Emirgâna tesadâf eden kıs- mında geniş bir meydan yapılacak, . Emirgân rıhtımı üzerinde bulunan Emirgân muvakkıthanesile muvak- kıthane civarındaki binalar istimlâk edilecektir. Meydanın ne suretle tan- zim edileceğine dair ayrıca bir proje yapılmasına başlanmıştır. Margarin yağı İ Talimatname hazirandan itibaren tatbik edilecek Margarin yağı imali için şehir mec- Usinden kabul edilen talimatname hazirandan itibaren tatbik sahasına konulacaktır. Belediye bu talimatnameyi tatbik etmekle beraber diğer yağ imalâtha- nelerini de dalmi surette kontrol ai- tına alacak, bu suretle margarin ta- limatnamesinde tasrih cdilen marga- rin yağı evsafı haricinde karışık yağ yapmamalarını temin edecektir. Floryada yeni bir gazino yapılacak Belediye, Floryada yeni bir gazino inşa etmeğe karar vermiş ve keşif projesi hazırlanmıştır. Gazino 49 bin liraya malolacaktır. Bu ay İçinde mü- nakasaya konarak ihale edilecektir. Gazinonun bu seneki plâj mevsimine yetiştirilmesine çalışılacaktır. Bir çocuk pencereden tepeüstü düştü, yaralanarak öldü Tophane civarında oturan Asafın altı yaşındaki kızı Kâmran dün evin üçüncü katındaki açık pencere önün- de oynarken sokağa bakmak istemiş ve müvazenesini kaybederek tepeüstü kaldırıma düşüp başından yaralan- mıştır. Küçük Kâmran derhal çocuk hastanesine kaldırılmışsa da biraz sonra ölmüştür. Adliye doktoru B. Enver Karan tarafından cesed mua- yene edilmiş ve gömülmesine ruhsat verilmiştir. Feci kaza etrafında müd- delumumilik tahkikat yapıyor. Bir hırsız 35 ay hapse mahküm oldu Bakırköy civarmda muhtelif köy- lerde hırsızlıklar yapan Hasan adın- da bir sabıkalı asliye odördüncüceza mahkemesinde muhakeme edildi. Ha- san on beşten fazla evi soymuş ve çal- dığı malların bir kısmını da Şükrü a- dında birine satmıştı. Şükrü de bu suçtan maznun olarak mahkemede bulunuyordu. Muhakeme meticesin- de suçları sabit olduğundan Hasanın otuz beş ay hapsine, Şükrünün de hırsızlık malı satın almak suçundan üç gün hapsine karar verildi. 15 şişe şampanya aşirmiş Beyoğlunda İsviçre klübünün bo- durumunda çalışan Nikola adında bir sabıkalı orada klüb ardiyesinin ka- pısına anahtar uydurarak on beş şi- şe şampanya aşırmış fakat çıkarken yakalanmıştır. Dün asliye dördüncüceza mahke mesinde yapılan muhakeme netice- sinde Nikolanın suçu sabit olduğun- dan yirmi bir ay hapsine karar veril miştir. Bir sarhoşun yaptıkları Niyazi isminde biri, evvelki gece son derece sarhoş olarak İstiklâl cad- desinde bir mahallebicinin $, polis tarafından yakalanan; Haklı şikâyetler Kasimpaşanın bir mahal lesinde susuzluk Bahhaf Muslihiddin mahallesinde Al Kabuli caddesinde $ numarada otu- Tan R. Turan yanıyor; Bizler Kasımpaşada Sahhaf Muslihiddin mahallesi ahalisin- deniz. İki defadır mahalle çeşme- si için müracaat ettiğimiz halda femennimiz sular idaresince na- garı itibara alınmıyor. Susuzluk- tan kıvranıyoruz. Temizliğimize icab ettiği derecede bakamıyoruz. Halbuki geçenlerde mahalle- mizde bir lekelihümma vakası çıktı, Belediye 200 kişiyi hama- ma gönderdi. doktorlardan öğ- rendik ki sirayeti önlemek üzere 500 Wra sarfedilmiş. Bir tek kimsenin hastalanma- sı üzerine 500 lira sarjedileceğine 3000 nüfuslu bir mahallenin is- tifade edeceği çeşme vaktile ya- pılsa da bu gibi mülessif hâdiseler kökünden hallounsa daha iyi değil mi? Şişlide İskele sokağının hali Şişlide Perihan sokağında Yılmaz apartmanı sahibi bay Sadettin Sayar şu salırları yazıyor ; «Tramvay istasyonuna gitmek için yegâne yolumuz olan İskele sokağından geçmek mecburiyetin- deyiz. Dizlerimize kadar çamur- lara saplanıyoruz. Çünkü bu 80- kağın yüz metrelik kısmı ezelden beri yapılmamıştır. Topraktır ve kışın çamur, yazın tozdur. Oto mobiller bile «Makasımı kıra- mam!» diye girmiyor. Bari arna- vud kaldırımı döşense ve bir lâim- ba konulsa...» NOT: Karilerimizin diğer şikâyet ve di- ekleri 12 nel sahifemizdedir. Bir manitacı Adamcağızın paralarını alıp yerine kâğıd komuşlar Dün Sultanahmed birinci sulhceza mahkemesinde Vehbi adında birinin sorgusu yapılmıştır. Tahkikat evrakı- na nazaran Vehbi Unkapanı civarın- cılık suretile dolandırmıştır. Davacı Aslan ifadesinde vakayı şöyle anlat- mıştar: — kapıda birinden yatak çar- şafı vesaire satın alarak bir paket yar pıp Unkapanına gitmek üzere yola çıktım. Yangın yerlerinden geçerken yolumu şaşırdım, bir adam beni bir sokağa saptırdı. Bu sokaktan gider- ken arkadan koşa koşa bir delikanir geldi ve yakama yapışarak; «ben bu- rada paramı düşürdüm. Her hâlde bulmuş olacaksın. Senin üzerini arı- yacağım.» dedi. Ben, cebimde bir kâ- ğıda sarılı olarak deste ile paraları- baktıktan sonra kendi parası olmaldı- ını söyliyerek iade etti, Elimdeki eş- ya paketini de didikleyip aradıktan cebime sokup para paketini çıkardı- ğım zaman paketin içinde paraları- min yerinde âdi kâğıd parçaları sa- rdı olduğunu gördüm. Derhal polise müracaat ettim ve gösterilen sabıka- lı resimleri içinden yolda benim Üze- rimi arıyan Vehbiyi tanıdım, Parala- rımi slan bu adamdır, Vehbi suçu tamamile inkâr ederek dedi ki: — Bay hâkim. Yalan söylüyor. Ben o gün kapalıçarıda çalıştığım dükkândan hiç ayrılmadım. Benim sabıkam vardır. Dört defa hapishane- de yattım. Bir vaka olduğu zaman polisler hemen beni yakalıyorlar, Şimdi bu mahkemeden çıkar çıkmaz gene gideceğim yer karakoldur. Hâkim B. Rüştü, Vehbiyi ikamet- güha rapten serbes bırakti ve mahke- Feci bir hâdise Bir çocuğun attığı taş bir ihtiyarı öldürdü Bakırköyüne tabi Mahmudbey kö- yünde sekiz yaşında yaramaz bir ço- cuğun attığı bir taş ile feci bir ölüm vakası olmuştur: Köy halkından Osmanın sekiz ya- şındaki oğlu Mümin, sokakta oynar- ken öteye beriye taş atmağa başla- mış, bu sırada sokaktan geçmekte olan Bulgaristan muhacirlerinden 95 yaşmda Hamza ismindeki bir ihtiyar çocuğun attığı taşla başından yara- lanmış ve derhal ölmüştür. Jandarma işe el koymuş, fakat Mü- minin 930 tevellütlü olması yüzünden cezai ehliyeti olmadığı anlaşılmıştır. İhtiyar Hamzanım cesedi morga kal- dırılmış ve hâdise etrafında tahkika- ta başlanmıştır. Koyun hırsızları Üç suçlu kabahatı biribirine atıyor Süleymaniye civarında Ömer ve Musa, adlarında iki kişiye ald bir a- hırın kapısının kilidini kırarak on bir koyun çalan Yahya, Kâmil, Etem ve hırsızlık Koyunları bilerek satın ai- maktan maznun kasap Kâmilin mu- hakemlerine dün üçüncüceza mah- kemesinde bakılmıştır. Maznunlardan Etem suçu tamami le inkâr etti. Diğer suçlu Yahya şun- ları söyledi: — Bu hırsızlıkta Etemin kabahati yoktur, Koyunları Kâmil ile ikimiz çaldık. Ahıra beraber girdik. Kâmil kilidi kırdı, koyunları çıkardık. Bun- ları başka bir yere götürdük. Ben kahvede Kâmili bekledim. Kâmil geldiği zaman bana on lira verdi. Bir kaç gün sonra hırsızlık meyda- na çıkınca Kâmil bana geldi ve «E- tem sabıkalıdır. Bu suçu onun Üze rine atarsak polisler onu yakalarlar, biz de kurtuluruz.» dedi. Kâmil, arkadaşı Yahyanın bu ifa- desini kabul etmedi ve: Bu adam yalan söylüyor. Hırsızlı- ğı Yahya ile Etem yapmışlardır. Bun- ları ben polise haber verdim. Şimdi bana iftira ediyorlar. dedi. Kasap Kâmil de hırsızlık koyunları satın al- mak suçunu inkâr etti. Şahidlerin çağrılması için muhakeme başka gü- ne bırakıldı. Çantayı aşırıp giderken yakalandı Şehremininde oturan bayan Fat ma, Beyoğlunda bir sinemanın balko- nunda otururken içinde beş lira para ile bir saati bulunan çantasını yanın- daki koltuğa koymuş, bir arahk Koço isminde biri, çantayı aşırıp savuşur- ken yakalanmıştır. Bir arabacı kalb sektesinden öldü Çarşıkapıda arabacılık eden Halid, dün sokakta arabasının içinde ölü ola- Tak bulunmuştur, Cesed belediye dok- toru tarafından muayene edilmiş, kalb sektesinden öldüğü tesbit olun- muştur, Bir tramvay bir otomobile çarptı ' Şoför Hamidin idaresindeki taksi, 'Taksimden Harbiyeye gitmekte iken arkasından gelen vatman Niyazinin idaresindeki tramvay otomobile çarp- mış, hasara uğramıştır. Vatman hak- kında icab eden muamele yapılmak- tadır. Şakadan güreşirlerken birisi bacağını kırdı Şişlide oturan Haydar ve Mustafa isimlerinde iki arkadaş şaka tarzında güreşmekteler iken Mustafa bir aralık şiddetle yere düşmüş ve bacağı kırıl- muştar. — Zabıta; Mustufayı tedavi altına al- yar 1938 AKŞAM Sahife 3 ŞEHİR HABERLERİ ISTANBUL HAYATI Hıdırellezin teşrifil Hele şükür, aylardanberi sakız gibi geveliye geveliye beklediğimiz hıdırel- leze de kavuştuk. Yani takvim ağzile, rTuzukasım çıktı, ruzuhuzır girdi, Haz- retin girişi de pek debdebeli oldu. Si caktan rahatsız olmasın diye tepesine, kurşuni bulut yığınlarından şemsiye- ler açıldı. Tozdan topraktan mütees- sir olmaması için göklerin arazozları saatlerce her tarafı suladılar, Karlı dağların tepelerinden sallanan yelpa zeler baharın ılık kokulu havasını te- izlediler. Bizim tüylerimizi dik lendiren soğuk, rütubetli rüzgâr ara- snda hıdırellez hazretleri sallana sal temiyordu, Ve lâkin onun bu tevazu» una rağmen İstanbul halkı gene ka- dirşinaslığını gösterdi, Cuma günü hazretin ilk istasyon olarak ayak bas- tığı Kâğıdhane çayırında epeyce me- rasim yapıldı. Sabahleyin sine sine yağan yağmur altında Kâğıdhanenin gedikli ziyaret- çileri kahve renkli gruplar kayıklarla, vapurlarla akın ettiler, Klarnet, düm- belek, akordeon sesleri Haliç sahilleri- münasebetsizliğini görünce sinirleri bozulan Kâğıdhane meraklıları öğle- ye kadar terter tepindiler. Saat on iki- ye doğru bulutlar parçalanıp güneş gülümseyince muradlarına erdiler, Zaten hazır bulunan sepetler, paket. ler koltuklandı. Soğuk rüzgâra aldırış bile etmediler, İnad da bir muraddır, diye niyetlerini yerine getirdiler. Hür- riyet tepesinden inen kara yolcularile, köprüden hareket eden vapur, mavna * yolcuları Kâğıdhane deresinde hirleş- tiler. Geceden öğleye kadar ıslanan çayırlar bataklık haline gelmişti. Di- kenli yamaçların çakılları üzerine ha- sırlar, battaniyeler serildi. Ocaklar kuruldu. Bir köşede dümbelekler tın- gırdıyor, ölede bir zurna cıyak cıyak haykırıyor, beride gramofonün yanık mededleri inliyor, Kebab dumanları arasından nâralar duyuluyor: — Yaşaaaa, gözünü sevdiğim. Ağzın dilin var olsun, Zurnacı coştukça dümbelekçi de ho- yecanlanıyor, hanendenin ağzı kulak- larına kadar açılıyordu. Üşüdüler, titreştiler fakat sözlerini yerine getirdiler, günü gününe eğlen celerini yaptılar, Lâkin, iş bu kadarla bitti sanmayın ha, Thdırellez hazretle- rinin asıl teşrif merasimi bugüne te- hir edildi. Bugünkü büyük eğlence tafsilâtını da başka bir yazımda an- latacağım. Cemal Refik ——— Jiletle kadının yüzünü yara- lıyan 14 aya mahküm oldu Beyoğlunda Sabahat adında bir Ömeşii e.