ingiliz - italyan itilSifi ve Mısır Mısırda hâkim parti iken son inti- hapta tefrika ve hezimete uğrıyan Vefdin lideri Nahas paşa İngiliz - İtal- yan anlaşması Mısırın zararına oldu- ğunu ve istiklâline dokunduğunu be- yan etmişli. Fakat gerek Mısır hükü- retl erkânı gerek diplomatları bu- nun doğru olmadığını isbat etmekte- dirler, Romadaki Mısır sefiri Nilin suları- nı temin eden başlıca tabii depo Ta- na gölü meselesinin tamamile Mısı- rım menfaatine uygun olarak halle- dildiğini beyan etmiştir. İtalya bu gölün sularını başka tarafa akıtamı- yacak ve Mısırı susuz bırakamıyacak- tar. Bundan başka Mısır ve Sudan ile bu memleketi her tarafdan sarmış olan İtalyan inüstemlekeleri arasın- daki ticari ve Iktisadi münnasebat tan- zim edilmiştir. Bu suretle Mısırın sa- hilden uzaktaki geniş ve zengin yer- leri tecrid edilmiş bir vaziyetten kur- tulmuştur. Romadaki müzâkereler esnasında Mısıra taallük eden İş ve meseleler hak- kında Mısır hükümelinin rey ve mü- talâası alınarak kararlar verilmiş- tir, Romadaki Msır sefiri Mustafa Essidık bey müzakerelerin cereyanın- dan İtalya hükümeti tarafından mun tazam bir surette haberdar edildiği gibi Kahiredeki İngiliz sefiri Mar Başvekilini daim& haberdar tutmuş- tur. Süveyş kanalına ald beyanname kanalın geçtiği arazinin meşru sahibi bulunmak itibarile İngiltere ve İtal ya hükümetleri tarafından ayrı ayrı Mısır hükümetine resmen bildirilmiş- tir. İtalya ile Mısır arasındaki iyi kom- şuluk müshedesinin ekâedilmesine İngiltere kendisine aidiyeti bulunma- dığından müdahale ve iştirak elme- miştir. Kılavuz vazifesini gören Yunus balığı Yeni Zeland'da Napsier limanında iki metre boyunda bir Yunus balığı yaşıyor. Bu balık bir vapur limandan çıkarken ona refakat ediyor, limana gi | Zının bu kılavuzluğu yeni bir hâdise | Terken de vapuru geri getiriyor. Yunus balığın keyfi vapurlardan eşyayı alıp karaya çıkarmak üzere sefer yapan mavnalara arkadaşlık etmektir, Yunu- Sun vazifesini görmek hususunda gös- terdiği ciddiyet emsalsızdır. Çünkü hiç bir mavnayı yalnız başına birakmaz, evvelâ kılavuz gemiyi yapura kadar götürür, ondan sonra gelip diğer mav- Farkında değil! Bu sene kânunusanide İngilterenin Bradford şehrinde Frank Reddilhyu is- mindeki Yün kralı öldü. Bu ai bıraktığı servet bir milyon İngiliz rasından fazladır, Frank'ın vâsiyetna- mesine nazaran karısı senelik tahsisat, almakla iktifa edecek, bütün servet sekiz yaşındaki kızına kalacaktır. Ba- yan Reddilhyu kızının büyük bir ser- vete sahip olduğunu gizlemek ve an- cak bu büyüyüp paranın ne olduğunu bilecek çağa geldikten sonra zengin ol- duğunu ifşa etmek niyetindedir. Onun İçin kız dünyanın en zengin çocukla- rından biri olduğundan bihaber, be- beklerile oynamakta ve mektebe de- vâm etmektedir. Kızın muallimesine #€rveti hakkında bayan Rut Reddih- Yu'ya hiç birşey söylememesi tenbih edilmiştir. Fakat muallime sırrın uzun müddet gizli kalabileceğini zannetmi- yormuş, . Hallo, Hallol. burası Napolyonun son senelerin! yaşadı- ği Sent Helen adası yeniden carla- Myor. İngiltere orada bir liman kur- mak ve bir de radyo istasyonu tesis etmek istiyor. Bu projenin tatbiki es- | Napolyönur | meşhur kayasını berhavd etmek lâ- | masında Şaalteessilf zimgelecektir. Malüm olduğu gibi Napolyon o kayanın üstüne çıkarak bütün gün denizi farassud ederdi. Pakat Sent Helen adasından Napol- yon hatırasının büsbütün. silinmeme- 8i için İngiltere hükümeli Napo'yo- naları alır. Bu esnada daima en önde yürür, mavnaların kendisine arkadan refakat ettiklerini ister, Yunus balı- değildir, Bundan senelerce evvel gene bir Yunus balığı «Uzun kanalıdan ge- çen her vapura refakat ediyordu, Ye- ni Zeland parlâmentosu bu balık hak- kında bir kanun çıkarmış ve onu bi- mayesi altına almıştı. Kendisine «Yek» ismi verilmiş olan bu balık tarihte ka- nuni himayeye mazhar olmuş olan yegâne balıktır. Fillerin iş saati Her Hind mabedinde birkaç fil de vardır. Bu fillerin | lerde semavi vazifeler görmek ise de bazen onlara bir ücret mukabilinde diğer işler de gördürülür, yük taşıtalır. Hindistanda insun kadar, hattâ daha fazla füe de ehemmiyet verildiği için amelenin iş saatleri tesbit olunurken evvelâ fillerden başlanmıştır, Yeni iş talimatnamesine nazaran bir fil her beş saatte bir kere istirahat etmek hakkı- na maliktir. Hakikaten, filler yolda yük taşırlarken gong çalar çalmaz, hor- tumlarındaki eşyayı yere bırakarak İs- tirahata koyulurlar, İstirahat bittikten sonra gene gonk çalınca kendiliklerin- den eşyayı hortumlarına sararak yü- rümeğe başlarlar, İş talimatnamesi mucibince bir fl bu suretle günde 12 saatleri ziyade çalıştırılamıyacaktır. Bir de günde on milden fazla yol yürü- tülmiyecektir. Napolyon istasyonu nun oturduğu evi muhafaza etmeğe karar vermiştir. Radyo istasyonu bu evde kurulacaktır. Asıl istasyon evin civarında inşa olunacak, Pakat stüd- yo Napolyonun oturmuş olduğu eve yerleştirileceklir. Halkın arzisunu na- zür: dikkate alan İngütere hükümeti yeni radyo istasyonuna Napolycn 1s- tasyonu ismini vermeği karar altına almıştır. O halde fezadan geler sez- iire yakında «Halo, Hallo! Burası Napolyon. radyo islasyonu!u sedaşı da karışacaktır. El arabaları tipi Sırt ve sırık hamallığının lâğvın- dan sonra belediye esnafla ticaretha- Melerin kullanacakları el arabaları- mın yeknasak olması için bir el ara- bası tipi tesbit etmişti. Fakat bü ara” bâların maliyet fiatleri etrafında ba- Zi şikâyetler ileri sürülmüştü. Daimi €ncümen bu husustaki tedkiklerin Şehir meclisi tarafından da müzake- resini muvafık görmüştür. Şehir mec- lisinden alınacak karardan sonra yö- Mi el arabaları tipleri kati surette tes- bit. edilecektir. Bir sarhoş mahkemeye verildi Fatihte oturan Mustafa isminde bi- Tİ, Son derece sarhoş olarak sokakta dolaşırken polisler tarafından yakalan- Miş, mahkemeye verilmiştir. Süpürge sopasile dayak Perihan isminde bir kadın zabıtaya müracaat ederek, Kasımpaşada bir kahvede çalışan Hüseyin isminde biri tarafından süpürge sopasile yüzünden yaralandığını iddia etmiştir. Polis Hü- seyini yakalıyarak mahkemeye ver- miştir, Meşhur Opera Lirik şantözü OLGA SOMOGYI Yunan operası tenoru BAKEA Ve Tenor YUNKA NOVOTNİ'de Mo, KEMAL orkestrası iştirakile vazifesi o mabed- | Yıldızların esrarile uğraşan- lar Londrada bir konferans akdettiler | Dünya münec- cimleri ilmi nücu- ma aid üçüne konferansı İngil- terenin Harrogate şehrinde akdetti- ler, Geçen cumar- tesi öğlede: ara İngiltere rlerinin halkı kırlara ve köylere akın akın dağılırken yıldızla- rın vaziyet ve hareketlerinden türlü türlü mânalar çıkarmakta mütehas- sıs 200 kadar erkek ve kadın mezkür şehrin Teosofikal salonunda toplan- mışlardır, Konferans dört gün sürecektir. Mevzuu modern zamana nazaran gâ- Tip ve köhne göründüğünden bütün İngiliz matbuatı bu acib konferans ile yakından alâkadar olmakta ve sütun sütun yazılar ve EM neşret- mektedirler. Yıldızların banbeılsamza ile gaze- tecilerin yaptıkları mülâkatlar derin bir merak uyandırmaktadır, Konfe- ransın başlıca hatiblerinden biri bu- Tunan EFdinburglu Mister Pagon her müneccim gibi kendisinin de tenasü- he imani olduğunu söylemiştir. Bu kız dünyaya gölmezden evvel nasıl hayat geçirdiğini bile keşfeylediği- ni anlatmıştır. Kanaatine göre dünya- ya evvelki gelişlerinden birinde İtal- yada artist olarak yaşamıştır. Bunu italyancayı az zaman içinde ana dili gibi kolaylıkla ve bir defa işit- mek ile öğrendiğinden anlamıştır. Konferansa iştirak edenlerin en yaşlısı Mister Buş isminde seksen İki yaşında ihtiyar bir İngilizdir. Kırk senedenberi ilmi nücumun esrarı İle uğraşıyormuş. Konferansın maksadını şu suretle izah etmiştir: «Burada toplananlar bildiklerini bir araya koyup bunun üzerinde görüşe- Korto konseri İstanbul Konservatuvar orkestrasının muvaffakıyeti Bay Alfred Kerle Dün gece Şehir operet tiyatrosunda büyük sanatkâr Alfred Kortonun, İs- tanbul belediyesi konservatuar O£- kestrasının refakatile verdiği konser büyük bir muvaffakıyetle sona erdi. Senelerdenberi yüksek musikiye has- ret kalan İstanbul halkı tiyatroyu hıncahınç doldurmuştu. Betofenin, üvertürü, Şumanın, Şöpenin konser- toları derin bir vecd içinde dinlendi ve çok alkışlandı. Halkımız, beynel- milel musikişinasa lâyık olduğu tak- diri candan gelen hamlelerle izhar et- ti, Büyük piyano üstadına relakat eden İstanbul belediyesi konservatuar orkestrasının muvaffakıyeti do cid. den takdire şayandır. Konserden sonra İstanbul beledi- yesi Tokatliyan salonlarında büyük üstad Alfred Korto şerefine bir gece ziyafeti verdi. Ziyafette belediye, mat- buat, ve konservatuar erkânı vardı, Tenasühe imanı olan bir kadın murahhas dünyaya bundan evvelki gelişinde İtalyada artist olarak yaşadığını iddia etmiş ve bunu italyancayı çabucak öğrenmesinden anlamış imiş. ve düşün dir, Zamanı- ilim ve fen süratle ilerliyor. İle edikçe ilmi nücumun da ehem- miyeti artıyor. Bu ilim yeni bir şey, vasati bir bilgi değildir, Eski zamanlarda her ilim ve mari- fet gibi ilmi nücum erbabı takibata uğramış ve son zamanlarda istihzaya maruz kalmıştır. Fakat binlerce hâdise bu ilme Kârşi hürmeti arttırmış bulunuyor. Meselâ eski İngiliz başvekili Gladston İrlan daya muhtariyet verilmesine aid meş- hür Home Rule kanun lâyihasını par- Jâmentaya tevdi ederken ilmi nücum- dan haberdar bulunan dostları bunu bir gün tehir eylemesini söylemişlerdi. Çünkü o gün yıldızların vaziyeti ka- nun lâyihasınm muvaffakıyet kazan- masına müsaid bulunmadığını bili- yorlardı. Bunun Üzerine başvekil kanun lâ yihasının ilk kıraetinin tehir edilme- sini parlâmentodan istemişti. Sebebi sorulduğu zaman feleki vaziyet uğur- lu görünmediğini resmen beyan eyle- mişti, Eğer Insanların yıldı hakkında müneccimler kadar bilgileri olsa her işte daha mesud olurlar, Bunu kendi hayatımda bir çok defa tecrübe ettim, Hangi bir teşebbüsümü yudızların müsaid olmuyan bir günün- de yapmışsam mutlaka muvaffakıyet- sizliğe uğramışımdır, Semavi ecramın tesir ve nüfuzunu kontrol edemeyiz, Lâkin hiç olmazsa bunları kendi harekâtımıza rehber Baba, oğul, torun arasındaki gibi birbirinin sulbinden gelen- ler arasındeki kısımlığa usul ve furu hısımlığı derler. Bir baba oğ- Tunun usulü, bir oğul babasının furuu olduğuna göre yukarıya doğru çıkılınca usul hısımlığı aşa- ğıya inilince furu m asınılığı mev- zubahs olur, bi müşterek bir sulbien gelenler arasındaki hısımlık ise civar hi sımlığıdır. Şu halde hem usul ve furu hısımlığı hem de civar hısım- lığı her ikisi de kan hısımlığıdır. Medeni kanunun sihri hısımlık Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulü kanunlarının sebep hisım- lığı tabir ettiği diğer bir nevi hi- sımlık da vardır ki bu da evlenme neticesi husule gelir. Bi: kadınla bir erkek yekdiğerile evlenince herbirinin kan hısımları diğeri- nin aynı derecede sıhri hısımı olur, yani, kocanın kan hısımları kari- nın sıhri hisimları olur, bilmuka- bele karının kan hısımları da ko- canın sihri hısımları olur, Burada dikkat edilecek nokta- lar vardır: Biri, kocanın veya ka” rının yalnız kan husınclarının öte- kinin sıhri hısımları olmasıdır. Meselâ, kocanın eniştesi karmın sihri hısımı olmaz, çünkü o yaban- cı adam kocanın kan hısımı değii- dir. Eniştesi kocaya kız kardeşi va- sıtasile sihri hısım olmuştur. Hal- buki evlenme neticesi husule ge len hısımlık, yukarıda söylediği. KANSIZLI benizsizlik icin yeşâne deva kanl ib; Ea msntahin etibba tarafmdan tertip edilmiştir. Kanun Bilgileri Hısımlar tutabiliriz.» Konferansın müzakere ruzna- mesindeki oOmev- zulardan başlıca- ları şunlardır: 1 — İlmi nücum ve hastalıklar. 2 — Ulümu nücum ve misli tedavi (Homopothle) 3 — İlmi nücum ve şairler, — 4 — Cehennem İlâhı Pluto. i $— Festivallerin ilmi nücuma va- sayılan , Tan menşei, see Londranın büyük gazetelerinden bi- ri bu konferansa dair neşrettiği baş- makalede diyor ki: İngilterede toplanan âlimane konferansların arasında mü- neccimler toplantısı da az parlak de- ğildir. İki yüz yıldız mütehassısı yıl- dızların semavi ecramin en küçüklerin- den biri bulunan seyyaremiz üzerin- de yapmakta olduğu tesirleri ciddi ve ilmi suretle münakaşa edeceklerdir. 5000 senelik eski bir bilgi olan nü- cum ilmi bu yeni konferans ile taze- lenmiş oluyor, Bu alâka İngiltereye münhasır değildir. İki sene evvel i- mi münecelmlerin beynelmilel kon- federasyonu Almanyada Düseldrofda toplanmıştı. Ayni zamanda birinci İn- giliz müneccimler konferansı da top- lanmıştı, Bugün telsiz mevcelerinin bütün dünyaya haber, söz ve musiki neşre- den harikası yüz sene evvel kimsenin havsalasına sığmazdı, Bundan yüz sene sonra çok uzaktaki semavi ecra- mın (kozmik) şuaları kürei arzın $6- kenesinin üzerinde mütemadiyen te- sir yaptığı anlaşıldığı zaman telsiz mevcelerinin keşfi kadar hayret uyan- dıracaktır.u — F, miz gibi, kârının yalnız kan hi sımlarının kocaya sıhri hısım ol- ması ve bilmukabele kocanın yal nız kan hısımlarının karıya sihri “hasım olması neticesini husule ge- tirmiştir. İkinci nokta hısımlığın hudu- dur, Kocanın kan hısımları karı- nın sihri hısımı, karının kan hi- sımları kocanın sihri hısımı olur, iste o kadar. Yoksa karının kan hısımları kocanın kan hısımları- na bu evlenme neticesi hiç bir su- yetle hısım olmaz. Üçüncü nokta evlenmenin zava- Mile sıhri hısımlığın ortadan kalk- masıdır. Ölüm veya boşanma gi- bi bir sebeple evlenme zail olsa bile sıhri hısımlık bâki kalır. Hısımlığın derecesini bilmek;bir çok işlerde pek mühimdir. Meselâ miras veya nafaka veya şahitlik işlerinde. Bu dereceler nesillerin, yani batınların adedi ile taayyün eder. Her batın, yani baba ile oğul, bir derece itibar olunur, Müşterek sülbden gelenlerin derecesini he- saplamak için yukarıya doğru sa- yılp müşterek sulbü bulduktan sonra aşağıya doğru sayılır, Mese- lâ iki kardeş arasındaki derece bir bir kardeşten müşterek babaya bir, ve babadan öteki kardeşe bir ol- mak üzere cemaniki derecedir. Yani bir kardeş öteki kardeşin ikinci derecede hısımıdır, Aynı he- sapla bir kimsenin amcasının oğ- Ju onun dördüncü derecede husi- mıdır, Avukat: Emcet Ağış Nörasteni, zaliyet ve Chlorose elisi. SIROP DESCHENS, PARIS rulman iski la NİİNRİMEE ik DALA dimmer baik