9 Niran 1938 AKŞAM AKŞAMDAN AKSAMA. a EE Ağaç aşkı “Dal kırılmasın diye eteği-| nizi kesin ! Parası benden!,, Bakın, bir vakıfnamede ne yazılmış: «sŞayed bu korulukta birinin elbi- sesi ağaca takılırsa, olmaya ki dal örselensin! Bedeli verilerek, elbisenin eteği kesilmeli, ağac incitihmemelidir. e Cansızı canlının fevkinde sayan ne selim bir fikir! Bunu yazan muharrir: — Gördünüz mü ağaç aşkını!... Ne-; rede şimdi?... - diyor. Ve bunu da, bir Ankara gazelesin- de yazıyor! Halbuki, merkezimizin ağaç husu- sundaki ahlâkı bambaşkadır, O şehir- de nesillerce yeşillik hasreti çekilmiş» Ür; bir ağacın bilmem kaç liraya mal olduğunu herkes. duymuştur; yüksek duvarlar mania leşkil etmediğinden ferdlere mahsus arazideki ağaçlar ayni zamanda umumun malı im # tibamı vermiştir. Buna rağmen, işte Ankaralılar bile, hemşehrilerinin ağa- ca karşı hürmetini, muhabbetini kâfi görmüyorlar, Ya biz ne diyelim? Biz İstanbullular ve diğer şehirliler, diğer kasabalılar... Bizler ki, yolun iki ucu- na gözcü koyup dal budak salmış le- vend gibi gövdeleri kendi evimizin önünden deviririz.. Metrük bir ko- ruluğun etrafındaki duvar yıkıldı mi, balta bedest dalarız içeriye... e Yalnız bizde değil, Avrupada da iğ iin edilmez hakikatlerden sa- — İnsan ihtiyarlayınca bahçeye merak sarar... Şunu bunu eker, top- Takla oynar. Acaba bu heves ihtiyarlık alâmeti midir? İnsanlar çağlarının ilerleyip kara toprağa gömülmelerinin yaklaş- tığını hissettikçe, bu sakil siyah kül- geden Şu lâtif güllerin, karanfillerin fışkırdığını bittecrübe görmek ve te- selli bulmak ma istiyorlar: — İşte ben bu çiçek haline ikılâp edeceğim! - diye korkularını yatıştır- mak emeline mi kapahıyorlar? aparlımansız ve bahçeli de- Vizlerin evlâdları... "Tabiat ortasında Seçen çocukluklarını hatırlıyorlar; te- kaüidlüğe erişip boş kalır kalmaz, bir toprak bulunca çapala ha çapa- Ie... Ve biz, bunu ihtiyarlama alâmeti sanıyoruz. BAK Bir dalga tasavvur edin: Alçahıyor, Piçahyor... İşte nesilden nesile ağaç Pca böyle sukut etmiştir. Fakat alçalmanm bir haddi vardır. Te- reddi ettiği nesli bizimki olsun... Şu vakifnamenin azıldığı şairane ve mübarek deve doğru yavaş yavaş | Kasaplık koyunlar Dün de Cehyan- dan sekiz vagon koyun geldi Belediye ile kasaplar şirketi tara- fından müştereken mübayas edilen koyunlardan dün de Ceyhan ve ha- valisinden sekiz vagon gelmiştir. Bu- gün de on vagon gelmesi bekleniyor. İ Üç gün sonra 20 vagon daha gelecek- tir. Bu suretle muntazam sevkıyat ile | İstanbulun et ihtiyacı istihlâkten | fazla temin edilecektir. | Bu sevkıyat İle ayaktan - satılan koyun fiatleri hayli nisbetle düşecek- tir. Bu itibarla gelecek haftadan iti- baren ek fiallerinin düşeceği muhak- kak görülüyor. Rezalet çıkaran iki sarhoş Sultanahmedde oturan Faik ve Ke- | nan isimlerinde iki kişi sarhoş olarak rezalet çıkardıklarından polisçe ya- | kalanmışlar ve mahkemeye verilmiş- l “Biri iliği Taçlar diğeri de korkudan ölmüş Haminin ve Nadidenin cesedleri morga kaldırıldı Küçükpazarda Yayuzsinan mahal- lesinde olüran Hami adında kırk beş yaşlarında bir adam bundan iki gün evvel kastalanmış, bir doktora mua- yene olarak ilâç almıştır. Hilmi bu ilâçları içtikten bir müd- det sonra büsbütün fenalaşmış ve öl- müştür, Haminin ailesi müddeiumu- miliğe müracaat ederek Haminin, İç- tiği ilâçtan zehirlenerek öldüğünü iddia etmiştir. Vaka müddelumumiliğe bildirilmiş, adliye doktoru B. Enver Karan tare- fından muayene edilen cesed morga kaldırılmıştır. Haminin, ilâçtan değil, kalb hasta- ığından ölmesi ihtimali kuvvetlidir. Tahkikat devam ediyor. Nadire niçin öldü? Bir kaç gün evvel Kantarcılar ci- yarında Nadire adında bir kadın, kom» şusu bir kadınla kavga etmiş ve ha- karete uğramıştır. Bu kavgadan biraz sonra da Nadirenin beş yaşındaki kı- zı Nadide hastalanmıştır. Küçük Na- dide hastaneye kaldırılmış ve dün sâ- bah ölmüştür. Nadire müddetumumiliğe müra- caatla çocuğunun, komşusu tarafın- dan çıkarılan kavgada korkarak has- talandığını ve bu hastalığın ölümüne sebeb olduğunu iddia etmiştir. Adüye doktoru tarafından yapılan sebebinin tesbiti için cesed morga kaldırılmıştar. tah- kikata devam ediyor. Türk - Yugoslav ticaret anlaşması “ Yugoslavya ile aramızda akdedilen ticaret anlaşması müddeti 1937 bi- rincikânunda hitam bulmuştu. Yeni bir anlaşma yapılması hakkındaki görüşmelere yakında başlanacaktır. Görüşmelere iştirak edecek olan Yu- Haklı şikâyetler Yolcu arabası mı, vat- man talim arabası mı? Dün tramvayla Beyoğlundan İstan- bul cihetine inerken garib bir vazi- Yete şahid oldum. Tramvayımız cad- delerden ekseriya ağır ağır gidiyor, iki de bir «zınk. diye duruyor, sonra birden hzlanıyordu. Herkesi sinirlen- diren bu gayri tabilliğin sebebini an- lamak için ön sahanlığa çıktığım #aman tramvayı iki vatmanın idare etmekte olduğunu hayretle gördüm, Bunlardan biri acemi İdi, öteki ise ona vatmanlık dersi vermekle mef- guldü. Kalabalık yerlerde, dönsmeç- lerde, yokuşlarda ne yapmak lâzım geldiğini mesleğe yeni girmiş arka- daşına öğretiyor, ars sıra «koyver, çek, bağla, kese emirlerile ve bazen da frenlerin başına geçmek suretile noksanları tamamlamağa “çalışıyordu. ükür yolda bir kaza olmadı amma ben sahanlıkta epi heyecan geçirdim. İçerideki (o yolcuların se - gene çok şükür - bu dersten haber- Jeri yoktu. Fakat tramvay şirketinin kalabalık bir şehrin Taksimle Eminönü gibi bem geliş gidişi farla, bem tehlikeli mıntakaları çok bir yolu üstünde va zifeye yeni alacağı memurlarına vaf- manlık dersi vermesi doğru madur? Bindiğimiz tramvaylar yolcu arabası mi yoksa vatman talim arabası mi- dır? Usta vatmanların bile sık sık kaza yaptıkları bu şehirde acemi vatman- İsra tramvay teslim etmek değer bir kayıdsızlıktır. Bu müşahede» min halkın menfaati namına nizde neşrini rica ederim. Bahriye mütekaitlerinden 2 Asaf Camilere su Kırkçeşme suları kesilen vakıf müesseselerine beda- va terkos suyu verilecek Kırkçeşme sularının kesilmesinden sonra camilere evkaf müesseselerine bedava terkos suyu verilmesi (o hak- kında evkafın yaptığı müracaai, dev- let şürası heyeti umumiyesince ted- kik edilerek Karara bağlanmıştır. Bu karara göre belediye, Kırkçeşme su- yunun kesildiği bütün dini mebaniye ve evkaf müesseselerine hiç bir ücret almaksızın su verecektir. Karar bele- diyeye tebliğ edilmiş, ancak kararın | kilise gibi (o ekalliyet müesseselerine şamil olup olmadığı anlaşılmak üze- re keyfiyet Vekâletten sorulmuştur. Cümhuriyet gazetesi aleyhi- ne açılan hakaret davasına dünde bakıldı « Cümhuriyet gazetesinde yapılan neşriyatla kendisine hakaret edildiği- ni ileri sürerek bayan Sabiha Zekeriya tarafından Cümhuriyet gazetesi aley- hine açılan hakaret davasına dün 25- iye ikinci ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Bu celsede Cümhuriyet ga- zelesinin vekili yazılı müdafaasın mahkemeye vermiş ve şifahen de İza- hat vererek demiştir ki: — Dava mevzuu olan ve güâzelede biribirini takib eden bu yazıların bir kül halinde tedkik edilmesi lâzımdır. Bu tedkik neticesinde yazıların ilmi bir münakaşa mahiyetinde oldukları we bunlarda bir hakaret kasdı bulun- madığı anlaşılacaktır. Esasen bayan Babihâ Zekeriya tarafından Tan ga- zetesinde yazdığı yazılar tedkik edi. lirse bu yazılarla da bize hakaret edil- ŞEHİR HABERLERİ Bekçi ücretleri Vermiyenlerden icraen tahsil edilecek Ötedenberi halkla bekçiler arasın- da bekçi aylığı meselesinden ihtilâf çıkar, bazı kimseler de bu aylığı ver- mekten imtina ederlerdi. Bekçi aylıkları için son kabul edi- len usul, mahalle mümessilleri Lara- fından her ev için muayyen bir üc- ret takdiridir. Fakat bu takdir edilen ücretin de bazılarınca verilmediği an- laşıldığından yeni bir karar verilmiş» tir. Bu karara göre, mahalle bekçileri her ayın haftasına kadar mümessil- leree takdir edilmiş olan ücretlerini istiyecekler, alamadıkları takdirde vermiyenlerin bir listesini yaparak nahiye baş komiserliklerine verecek- lerdir, Bu şekilde bekçi aylığı vermek- ten imtina edenlerden icraen tahsik edilecektir. Arkadaşının sandıgından 200 lira çalmış Bakırköy belediye odacısı Necibin daha bazı hırsız- lıklar yaptığı da anlaşıldı Bakırköy belediye dalresinde oda- cılık yapan Necib adında biri dün hır- sızlık suçundan adliyeye teslim edil- miştir. Tahkikat evrakına nazaran Necib, beraber yattığı arkadaşı Halidin san- dığını açarak içinden iki yüz lira çal- mış, Halidin müracaatı üzerine Ne- cib yakalanarak tahkikata başlan- muştur. Tahkikat derinleştirilince Necibin, belediye dairesinin bir odasında mah- fuz bulunan, Bakırköy belediyesine aid bir çok halı seccadeleri de muhte- Yf zamanlarda odadan o çalıp sattığı anlaşılmıştır. Necib hakkında gerek belediyenin halılarını çalmak ve gerekse arkada- şının iki yüz lirasını sirkat suçların- dan evrak tanzim olunarak adiiye- ye teslim edilmiştir. Sultanahmed birinci sulh ceza mah- kemesinde yapılan sorgu neticesinde Necib tevkif edilerek tevkifhaneye gönderilmiştir. Arsaya 2alüz Şi doğmı uş bir çocuk bekçisi yeni doğmuş bir çocuk sesi İşitmiş ve arsaya girdiği zaman kun- dakla terkedilmiş bir yavru ile karşi- Jaşmıştır. Bekçi yavruyu karakola götürmüş, kundağı açılınca bir kâğıd bulunmuştur. Bu kâğıdda çocuğun üç aylık oldu- ğu, Hasan ismi konduğu yazılıdır. Polis, çocuğu terkedenin hüviyetini tespite uğraşmaktadır. SOHBET: Dağınık sözler z Mer güzel eser bizi, sanatin mahiye tini, imkânlarını, bütün meselelerini tekrar düşünmeğe sevkeder. Eski ka- naatlerimizi muhakkak sarsar, değiş tirir veya genişletir demiyorum; bilâ- kis onları kuvvetlendirdiği, hatta da ralttığı olabilir; fakat onları daima canlandırır, münakaşa masanın Üze- rine atar, Gerçi bazı eserler karşısında: «Gü- zel» demek veyâ hayran olmakla ikti. fa edip sr'ları yeniden mevzuubahis mıyan, bizdeki sanat tellerini ihtizaz ettiremiyen eserler... Bir çok kimseler vardır ki sanati Sevdikleri halde hiç bir eseri kendi kendileri ile dahi münakaşa etmezler;