“- 7 Mart 1938 AKŞAM Bahife $ AKŞAMDA.N AKŞAMA, Nezleye, gripe dair , Başım ağrıyor, kırıklığın var. Neg Ye! Ne fena şey... Aklıma meşhur biz Milyonerin sözü geldi: — Bir emelim kaldı: Nezle olma- Mak! Bunu bana temin edene bü- Yük bir mükâfat verirdim. Düşünün: Bu gat, muharrir ol Madığı halde böyle söylüyor. Halbuki le, münhasıran okafasile çalışan- rin en büyük düşmanıdır. Fransız Muharrirlerinden Lul Lafzarus'ün bir yazısını kesip saklamıştım. Bakın gripi nasıl anlatıyor: «Gözlerimi açıyorum. Perdeleri de- len bir alaca karanlık kısa bir za Man sonra kalkmam lâzımgeldiğini bana ihtar ediyor, Lâkin niçin bu sa- bah bir türlü davranamıyorum? Tekrar uyumağa çabaladım amma, 0 da nafile! Bir şey bana mütema- diyen rahatsızlık veriyor. Bir zil çal dı; aksi sadası başımın içinden hiç Ayrılmıyor. Ah, işte! Neye uğradığı Mu anladım: Yatağımın başı ucunda bir acuzenin oturduğunu hissetmek- İeyim. O acuze ki, her sene sekiz gün kadar evime kendi kendini davet £der, Kendisine diyorum ki: ik sehin olurum. Fanilâ üstüne fa- hilâ giyer, aba terliklerimi ayağıma geçiririm. Boynuma bir şal sarar s6- hi sobanın başına götürürüm. Nef- ret ettiğin ne varsa, masamın üstü- nü onlarla doldururum: Kaynar su, limon, ispirto ile dolu koskocaman bir şişe, Sonra haplar. Ve nihayet Aleksandr Düma'nın eserleri, «Grip! Bu sene bilhassa inatçı mi davranacaksın? «Umumiyetle ilk gün fazla müte- hammilsindir: Altı hap, altı adet kon- yaklı çay ve Üç Silâhşurlar. İkinci gün Canın sıkılmağa başlar. Gene altı hap ve altı konyaklı çay yuttuğum için beni muahazeye başlarsın. Yirmi Se- re Sonrada sinirine dokunur, çün- kü benim hoşuma gidiyordur. Sen, bilhassa kendinle uğraşmalarını İs- tersin. Fakat bilhassa üçüncü gü- nün sonunda yahut dördüncü gü- nün başlangıcında hiddetlenirsin; Eider gibi yaparsın. Biten ilâçlarımın, yerine de yenilerini aldırtmışımdır. Bana dersin ki: «Haydi oradan, alko- Tik! Senin gibi heriflere tahammülüm Yoktur!» «Fakat bilhassa kızdığın Seni tamamile unutmuş olmamdır.» Bir hastalık, hastanın kafasından Şikıp giderse, uzuvlarında da kak maz! Grip, bu' sözlerimi tasdik eder: — Evet, ben, bana çok ehemmiyet Verenlerden — ayrılmam. Az ehemmi- Yet verenlerle az uğraşırım, Bana al dırmıyanların ise yanlarına yaklaş- mam, — Senden kurtulmak için ne yap- Malı? — Kış sporu! Tohumlarımi atama- dığım dağların taze havası sağlam- dır. Lâkin burada, kalabâlik ve ak Şak râkımlı şehirlerde termometre Sılıra yaklaşmca, doktorlar ve ecza- cılar diş üstü gelerek ben acuzeye Yeşekkürler ederler. Yukarıda bahsettiğim milyoner gi- bi pek büyük mükâfat veremezdim Anma, ey nezle, ben de senden be- Şanmak için, mutallikaya verilmesi mutad kanuni bir nafaka derecesin- de, yazı ücretimden bir hisse ayırır dim! Maalmemnuniye! (V& - Nü) Kartal, Pendik Şehir civarındaki köyler içinde imar plânı yapılacak Belediye hududu haricinde olan ve şehrin sayfiyesi sayılan bazı köylerin imarı için mahalli belediyeleri teşeb- büste bulunmuşlardır. Meselâ Kartal, Pendik, Yakacık belediyeleri kendi mıntakaları için birer imar plânı ha- zırlamağa karar vermişlerdir. Bu be- lediyelerin mali vaziyetleri geniş mik- yasta imar işlerini tahakkuk ettirme- ğe imkân vermediğinden vilâyet büt- çesinden yardım yapılması münasip görülmüştür. Bunun için 1938 vilâyet bülçesinde imar için 16 bin liralık bir tahsisat kabul edilmiştir. Bu tahsisatın bir kısmı plân hazırlama masrafları- ni karşıliyacaktır. Mülhakat beledi- yeleri bu sene yalniz plânlarını hazır- yacaklar, ancak gelecek seneler, bu imar plânını tatbik etmeğe başlıya- caklardır. Fakat Yollar ve Yapılar kanunun- da yapılmasına lüzum görülen son tadiller hükümetçe tasvib edilir ve Mecliste kanun! bir mahiyet alırsa o zaman nüfusu on binden aşağı olan belediyeler, imar plânı yapmıyacak- lardır. İstanbul mülhakatı içinde on binden aşağı olan belediyeler de geniş mikyasta imar plânı yapmıyacaklar- dır, Ancak Kartal, Pendik, Yakacık gi- bi, İstanbul belediye, hududuna dahli olmamakla beraber, şehrin bir mütem- mimi telâkki edilen sayfiye yerlerinin de imarı zaruri görülmektedir. Tahmin edildiğine göre B. Proste Üsküdar, Kadıköy ve Adalar da dahil olduğu halde, şehrin imar plânını ha- zırladıktan sonra yeni bir mukavele ile Pendik, Kartal ve Yakacığında imarı için bir proje hazırlıyabaktır. Çöp iskelesi Haliçten başka tarafta münasip bir yer aranıyor Yeni Belediye bütçesine konan tah- sisata göre, Beyoğlu tarafında oldu- | Şu gi, İstanbul semtinin de çöpleri denize dökülecektir. Bu maksadla İs- tanbulun muhtelif sahillerinde çöp İ#- keleleri tesis edilecektir. Bundan baş- ka Azapkapıda bulunan çöp İskelesi de, yeni köprünün inşası münasebe- tile buradan kaldırılacaktır. Bu iske- lenin Galataya yakın bir yer de yapılması düşünülmüşse de şehir plânına göre, Haliç sa nayi muntakasina tahsis edile ceğinden ve Galatadan itibaren Süt- lüceye kadar geniş bir cadde açıla” cağndan bu cadde üzerinde bir çöp iskelesi bulunması muvafık görülme- miştir. Yeni iskele için münasip bir yer araniyor. Bir sütçü beygiri yolda birini yaraladı Karagümrükte sütçü Yusuf bey- girile Fatihten geçmekte iken Musta- fa adında birine çarparak ağir Suret- te yaralanmasına sebeb olmuştur, Eyüp belediyesi Bütçe tasdik edildikten sonra işe başlıyacak « Kısmen Beyoğlu, kısmen Fatih kâ- aalarından ayrılan nahiye ve köylerin birleşmesile teşekkül eden Eyüp kaza- İ sında geçen senedenberi kaymakamı İ ık teşkilâtı faniiyete geçtiği halde, İ Belediye işleri Fatih kazası tarafından idare edilmekte idi. Eyüpte de bir Be- leldiye teşkili için halkın reyine müra- caat edilmiş ve halkın reyi Belediye | teşkili lehinde neticelendiği için, Be- İ lediye teşkiline karar verilmişti. 1938 Belediye bütçesinde Eyüp Be- lediyesi teşkilâtı için bir fas ayr- mıştır. Bütçe kabul ve tasdik edildik- ten sonra Eyüpte de bir Belediye teş- i kil edilecektir. Haklı şikâyetler Mahallelerimizi temiz tutmanın çaresi Kabataş'ta en işlek yollar bile Sultan Mahmud zamanındanberi tamir görmemiştir. Haydi diyelim ki, İstanbulun plânı tatbik edildi- di nisbette her yerde umumi bir ferahlama olacak; ümrana kavu- şacağız. Fakat bir de temizlik ci- heti var ki, Kabataş halkı,sokak- larda buna katiyen riayet edilme- mesinden son derece müştekidir- ler. Meselâ, atılmış bir teneke, bir tek eski pabuç, haftalarca sokak ortasında durur, Bir mavi kâğıt, yanında da yırtık bir kese kâğıdı dün geçerken dikkatinizi celbet- mişti; bugün ayni yerdeler; yarın da orada kalacaklardır. Şayet halkta: «— Belediyeye tanzijat parası temizlemek veriyoruz. Bunları < hakl daki onun vazifesidir!» fikri olmasay- | | Ke > aki dı, şüphesiz, mahalleli, kendi ara- ül EEE ei ilscik sında teşkilâtlanarak, bir komün meydana getirecektir. Her evden bir, yahut iki genç ayda bir kere filân, komün hizmelinde fahri surette çalışacak, umuma taallük eden işleri yapacaktı ve o zaman şüphesiz ki, mahalle şimdikinden kat kat temiz olacaktı «Öyleyse, Belediyenin mevcu- diyeti zarar veriyor!» denemez. Fakat «Merkesi belediye ile ko- mün teşkilâtını ayni zamanda ya- şatmak mümkün olamaz m?» fikri kendiliğinden doğar. İşte imar edilen İstanbulun is- tikbali için düşünülecek bir me- sele daha... Yoksa, bugün mahellelerimiz pek metrüktür, pek pistir. Bunun” da bir sebebi, Belediyenin kâfi de- recede gelirden mahrum bulun- ması ise, diğer sebebi de, teşkilât moksanımızdır; halkla Belediye- nin el ele verememiş olmasıdır. Yenileşen İstanbulda bunu te- min etmeli; inu el birliğini yarat- mah... M.Y. İ Şehirde yapılacak bina inşaatının mimarlarla yalnız inşaat mühendisi İ diplomasını haiz olanlara tahsisi için İ Mimarlar birliğinden bir mümessilin de iştirakile hazırlanan talimatname, Şehir meclisinin nisan devresinde müzakere ve kabul edilecektir. i Şehir plânının tatbikins başlanaca- | Bı şu sırada şehirde yapılacak inşaa- | ta kalfaların başlı başına müdahalesi doğru görülmediğinden, mimarlar bi- İ na inşaatındafı bizzat mesul olacak- lardır. İki tramvay kazası Vatman Mehmed Alinin idaresin- deki tramvay Beyoğlunda Yılmaz adında bir çocuğa çarpmış, yaralan» masına sebeb olmuştur. Aget isminde bir ermeni kadını, Taksimde bir tramvayın süâdmesine uğramış, tehlikeli surette yaralanmış- İ tar. Yaralılar kaldırılmış- lardır. Çakmak taşları Taksimde bir evde 39200 Kardeşini yaraladı £ kesak sakmak taşı bulundu Zabıta mühim bir çakmak taşı ka- çakçılığı işini meydana çıkarmıştır: Abdülkerim ve Sald isimlerinde iki Taksimde oturdukları bir ev- de bir hayli çakmak taşı bulundur. Ekmek sepetindeki ekmeği bir türlü paylaşamamışlar duklarını haber alan zabıta memur- Balatta oturan 18 yaşında Muhlis ve 15 yaşında Mazhar adında iki kar- deş ekmek sepetindeki ekmeği bir türlü paylaşamamışlar, bu yüzden kavgaya tutuşmuşlardır. Bu sırada Muhlis eline bir bıçak ge- çirmiş, Mazharın üzerine atılarak gelişi güzel vücudünün muhtelif yerlerine saplamıştır. Mazhar, kân- lar içinde bir tarafa yıkılıp kalınca, Muhlis işin fecaatini anlamış, kanlı bıçağını pencereden fırlatıp atmış, Kendisi de sokak kapısını çekerek sa- vuşup gitmiştir. Gürültüyü, feryad ve Istimdadı du- yan komşular, polisi haberdar etmiş- lerdir. Birçok yerlerinden yara almış bulunan Mazhar tedavi altına alın- Abdülkerim ile Sald haklarında lâ- am gelen tahkikat evrakı tanzim olunduktan sonra mahkemeye veril- mişlerdir. İki kiracı arasında kavga Üsküdarda bir evde kiracı olarak oturan bayan Bedia ile Salme arasın- da kavga çıkmıştır. Salmenin ailesi U > Tramvay arabaları yavaş yavaş Yeni ekil alıyor bay Amca... — Ya nasıl olmalı, yataklı mı, lo- kantalı mı?... —e İSTANBUL HAYATI Sıra onunmuş | Acele bir iş için Bebekten Üsküda- ra geçmek icap elti, İskele gişesine yaklaşırken düdükler öttü, demir par- maklıklar kapandı, vapur uzaklaştı. İkinci vapurun çok geç geleceğini söy- lediler. İskele kenarında düşünüp du- rurken kıyıya sırlanmış sandalların birinden yaşlı bir adam seslendi: — Bayım, vapur geç gelir, Üsküda- ra gideceksen gel, kayıkla götüreyim, Çabuk gideriz. Deniz sakindi. Hava da pek soğuk değildi. İşimin aceleliği büsbütün ce- saretimi arttırdı. Sandala yaklaşırken bir de kadın peyda oldu. O da Üsküda: soruyor, biz de konuşmak mecbüriye- tinde kalıyorduk. Bu konuşmadan memnun olmüyor da değildim. 'Tehli- iğ mm aman a