14 Şubet 1938 » İsYarım adamlar» başlığı altında, bugünden itibaren neşredilecek olan Kesimli hikâyeler, Cemal Nadir'in on Bene evvel yazdığı bir yazı serisidir. Karikatürist Cemal Nadir'in şahsında bir de muharir Cemal Nadir tebarüz ettiren bu yazılar muharririn o sene- Jerdeki duygularının mahsulüdür. Bugünkü karikatürist Cemal Nadir Bsatırlar arasına yalnız karikatür ilâ- Ve etmekle iktifa ediyor.) “Merakla okunacak eserler arasında Bül Vernin romanlarını, Arsen Lüpe- Min maceralarını sayarlar, makta güçlük çekmez. Meselâ ay başlarında lüle lüle kay- mak, paket paket yağ, kutu kutu re- Şelle alış verişe başlıyan müdür mua- Yininin ay sonlarında dirhem dirhem Peynir, damla damla yağ ile hesabı kapayışı hayli hisseli bir kıssadır!.. Defterin matlub hanesinde (A.) nın Beçen aya ait 33 lira 3 kuruş hesabın- dân kalan 29 lira bakiye, açıkgöz bir Müşterinin en güzel ve en veciz bir ta- rifidir! Haftanın muayyen günlerinde (B.) Din hesabına yazılan yarım kilo biskül, İki yüz eli gram bonbon, bir kutu çay, bir kutu gramofon iğnesi ve bir paket Yenice ile bir paket hanım sigarası ye- di günde bir tekrarlanan çaylı dans- Jarın en açık hikâyesidir!.. GR, aaklamıya Yarar. «Eğer onlarda kş, SYinet varsa ben öldükten sonra Ya çi Bn, lerimi içine sarıp sarmaladı- a kundak olmalarındadır!.ır YARIM ADAMLAR Yazan ve resimlerini yapan: Cemal Nadir Bununla beraber not defterlerimin | değeri hakkında duyduğum bu tevec- cüh pek ömürsüz olurdu. Onlara ver- diğim ehemmiyet, eski seyriisefer ni- zamları gibi, hemen doğar, hemen ölürdü!.. Çok kereler, onların benden kala- cak miras, yahut sanihalarımın vata- nı olduklarını unutur, yırtar, atar- İ hâlâ yaşıyabilen not defterlerimi ka- rıştırırken elime bir yığın portre etü- dü geçti. Kimisi yazı, kimisi çizgi ile başlanmış ve hattâ bir kısmı bitirilme- miş bir sürü portre!., Bunların ara- sında Nurullah Ata gibi mesleği ile şahsiyeti ara. bi bir türlü hedefini bulmıyan Ya. rım Adamları bu notlar arasından çı- karıp yazmayı düşündüm. Hayatta bir baltaya sap olamıyan bu dâhi namzedleri hiç değilse birer hikâye mevzuu olsunlar, dedim!.. İşte bir tanesi: (İlk hikâye yarın) 12 şapka davaya sebeb cıya 12 şapka ısmarlamıştı. Naziler iş başına gelince sosyal demokratları taz- yike başladığından Bernhard bütün emvalini bırakarak kizile birlikte Pa- sine müracaatla 12 şapkanın parasını istemiştir. Kadın: «Ailemizin bütün emvalini hükümet zaptetti. Şimdi işsiz. bir artistim. Bu sebeple (para vere mem.» cevabını vermiştir. Doyçe Bank kızın babasına baş vur- muş, ondan dared cevabı almıştır. yegâne miras oluşlarında ve- | Bunun üzerine Paris ticaret mahkeme- sine müracaat etmiştir. Fakat mahke- me bu davayı görmeğe salâhiyeti olma- dığını bildirmiştir. Bunun üzerine hu- KEŞAM Mareşal Blomberg'ın kayınvalidesi Damadının istifa ettiğine inanmıyor Bir İngiliz gazetesinin muhabiri mareşal Blombergin kaymvalidesini ziyaret ederek kızile mareşalin evlen- mesinden dolayı Almanyada buhran çıktığımı ve buna karşı ne diyeceğini sormuştur. Kadın kapısının arka zin- cirini açmadan kapı aralığından bak- mış ve şu cevabı vermiştir: — Hiç zannetmem ki öyle olsun... Harbiye nazırı halka mensub olan kız- ia evlenirse bunda ne mahzur olabi- Elli bir yaşında olan bayan Gruhn aldığı talimat mucibince kapının zin- cirini açmamıştır. damadı fildmareşal von Blombergin kızile evlendiğinden dolayı istifaya mecbur edildiği gazete- ci tarafından kendisine haber verilin- ciye kadar kadının hâdiseden hiç ma- lümatı yoktu. Onun için evvelâ hiç inanmak istememiş ve: — «Boşuna yalan söylemeyiniz.de- miş. Ben her gün kızımdan mektup alıyorum. Rahat rahat balaymı geçi- riyor. Bir şey olsaydı Alman gazetele- ri yazardı ve yahut radyoda neşrolu- nurdu.» Alman gazeteleri hâdise hakkında biç bir şey yazmadıkları için bayan Gruhn böyle düşünmekte haklı idi. Mareşal Kız o zaman ziraat nezaretinde dak- tiloluk yapıyordu. Sonra hastalandığı için dağ sporu yapınak üzere tebdili tarihten üç sene evvel vefat etmişti. Orada hasıl olan dostluk işte evliliğe ve mareşalin istifasına kadar vardi. Capri adasındaki bir otelde balayı- nı geçiren von Blomberg ile refikası hiç bir şeyden haberdar değillermiş muanın bilmecelerini halle çalışıyor- du. İtalyan hafi teşkilâtına mensub eşhas tarafından tarâssud altında bu- lundurulduklarının farkında, bile değil- Verdi. siyasi bir oluyor Matmazel Steffa Bernhard kuk mahkemesine bâş vurulmuştur. Doyçe Bank'ın avukatı diyor ki: B. Bernhard ve kızının emvalinin hükü- met tarafından zaptedilmesi hususi eş- hasın zarara uğramasını mucip ola» maz. Şapkacı alacağını hükümete ciro etmiştir. Matmazel Bernhard 12 şap- kanın parasmı vermelidir.» Eski sosyal demokrat liderile kızının menaftini meşhur avukatlardan Henry Torrâs müdafaa edecektir. 12 şapka faturası münasebetle siyasi bir dava ortaya çıkacağı anlaşılıyor, ESRARENGİZ KERVAN Yazan: Arif C, Denker Sahite T Tefrika No, 83. Bir gün Istirahattan sonra iki p> hep birden Hasan beyi aramağa çıkar- sınız. Güldost ile Merton hapishanede ge- çirdikleri son iki gün zarfında polisle- rin ve hademenin neden değiştirildiği- nive hususile Ah-Singin ne suretle askeri kumandanı araya sokarak va- uşağın refakatinde yola çıktılar “hareketleri e şimdi yatıp uyuyunuz. dedi. Verdiği emir üzerine ayvanda iki yer yatağı yapıldı. İki firari o kaba döşekler üze- rine uzanır uzanmaz derin bir uyku- ya daldılar, Öğleden sonra uyandıkları zaman saat dört olmuştu. Hacı Mehmed İsa onlara mükemmel yemekler hazırlat- mıştı. Karınları fena halde acıkmış olan Güldost ile Merton evvelâ kuv- vetli bir et suyu içtikten sonra kabur- dak denilen soğanlı et yahnisinden, hamur işi mantıdan, koyun ve tavuk etile pişirilmiş, üzerine fıstık üzüm, ayva parçaları serpilmiş nefis pilâv- dan, meyva suyu çırpılarak hazırla” olmuşlar. Onlarla beraber ayni odada kim varsa hepsi havaya uçmuş. Tao- tay bu vaziyetten dolayı çok memnun İmiş. Rakibi olan askeri kumandanın da çalışmaktır. dedi. Akşam ü Güldostla Mertonun her şey hazırdı. Hacı Mehmed İsanın yanlarına verdiği iki uşağın refakatinde yola çıktılar, Ka- ranlıkta üzerleri kavak dallarile örtü- lü şoselerden geçerek Kaşgardan uzak- laştılar. Artık Ah-Sing ve Japon cnsu- su kendilerini kovalıyamazdı. (Arkası var) | |