& N * 7 b, p r.7 rere” wa - o... ya 14 Şubat 1938 — — AKŞAM “Bir yastıkta kocayınız..., buna bayıldım, aman ne güzel söz! (Baş larafı 9 uncu sahifede) — Gece klübüne gitmezsiniz; ba- Iolarda görünmediğini söyleniyor. Tiyatrolarda (size pek ras gelinmi- yor. Nasıl eğleniyorsunuz?.. — Tatillerimizde karı koca deniz kenarına gideriz. Sabahtan akşama kadar balık tutarız. yazın sonlarında gene balık tutar- ken sandalın kenarından biraz fazla eğilmişim. Tam bu esnada yanımız- dan müthiş süratle bir motör geçti. Sandal devrilince kendimi dalgalar | arasında buldum. Etriftan yelişti- ler. Ben de yüzmek bilirim, denizden Çıktım. Fakat sahile çıkınca da be hi tanıdılar. Fotograf çekenler, re- sim imzalatmak istiyenler... Halbu- ki ben müthiş bir vaziyetteyim. Artist olmasaydı... — Evinizde bazan şarkı söyler mi- siniz? — Hiç bir zaman... Filimlerimde çalışırken © kadar çok şarki söyle- Tim ki evime gidince susarak dinle- nirim... En bü zevklerimden biri de edebiyattır. Edebiyata bayılırım. Hele romana, şiire... Kendi keyfi- me bazı yazı tecrübeleri de yaptım. Fakat pek muvaffak olamadım, — Artist olmasaydınız ne olurdu- müz? — Hikâyeci olmağı isterdim... Kuv- vetli bir gazeteci olmak ta çok gü- zel bir şey... Amma mütemadiyen gezmek, dolaşmak şartile... Fakat bunların da üstünde bir şey var: Ev kadınlığı... Artist olmasaydım ken- dimi yalnız evime verirdim. Gayet güzel yemekler pişirirdim. Küçüklü- ğümdenberi rüyam zaten ev kadını olmaktı. Fakat hayat ve tesadüfler yolumu değiştirdi. Hâlâ bile mutfa- ön girip şöyle güzel bir çorba pi- şirmesine bayılırım... — Niçin çorba?.. .Meselâ neden rosto filân değil? — Çorbayı çok severim de ondan... Bilhassa sebze çorbasını... Patatesli, bezelyeli, fasulyeli sebze çorbasını. ,Zaten ekseri göctler bir çorba ve bir | komposto içip romanımı elime alı- rım. Yavaş yataş uykum gelir. ya- tar, uyurum. Meşhur artist zaman zaman ko- casından hayranlıkla bahsediyordu. — Bir yastıkta kocayınız, dedim. Bu türkçe bir tabirdir. — Buna bayıldım, aman ne güzel | Böz. Bir aralık gözlerim kaşlarına iliş- | ti. Hollywood yıldızları arasında kaş- Yarını kökünden kazımamış ilk sine- ma artistine raslıyordum. Bir prova sahnesi 'Tam bu esnada rejisör ezile büzü- le yanımıza geldi. Başka bir sahne- « Nin provasına başlıyacaklarmış. Bu sahnede artist şarkı söyliyecekmiş. Halbuki güzel yıldızın filim çevrilir. ken, işi olmıyanlardan başkaları ya- nında katiyen © şöYki söylemediğini İşitmiştim. Hattâ o şarkı söylerken bu sahnede rolü olmıyan öteki ak- törleri bile yanından uzüklaştırırlar- mış. Bunun için herkesle bir faali- yet başladı. İşi ve rolü olmıyanlar kalkıp gidiyorlardı. Ben de kalkma- ğa davrandım. Fakat 0 tatlı bir gü- Yüşler - İşiniz yoksa olurunuz... Baka- hm bu yeni şarkıyı beğenecek mi- siniz? dedi. *l Oturdum. Şarkının provaları baş- Yadı. Sesi pek nefisti. Yanıma dön- düğü zaman: — Başınız ağrıdı, değil mi? Şarkı Pek uzundu... Amma ne baş ağrısı... Geceli gün- düzlü böyle baş ağrısına razıyım ben... Bu sırada kâğıdlarımın âra- Sından İstanbuldan gelmiş bir mek- tubun' zarfı düşmüştü. Zarfın üs tünde 12 buçuk kuruşluk <Fürkiye Postaları - Entente Bafkanigue» pu- Yu vardı. - Merakla aldı: — Bakınız bu pulunuzu görme Miştim, Pek hoşuma gitti... Hemen zarfın kenarını koparıp pu- kendisine yerdim. Pek memnun Oldu. — Türkiyeye dönecek misiniz? “eği — Tebil... diye cevap verdim. — O halde yeni pullarınız çıkınca â gönderirsiniz... Vakla bana ora- Sormayınız. Bu | ! İ başladı. dan mektuplar geliyor amma... Ba- zan kongreler ve saire dolayısile bir kaç günlük pullar çıkiyor, Bu 9z za- man için kullanılan pullar ayni 7zâ- manda nadide de addediliyor... — Emredersiniz... dedim. Buldu- gum pulları size gönderirim... Resim çekiliyor Bu esnada stüdyonun filim ope- ratörleri yanımıza yaklaşmışlardı; biri yıldıza söz söylemeğe cesaret etti: — Ne kadar zamandanberi gâze- tecilerle görüşmüyordunuz,' perhizi bozdunuz... Bu hadiseyi tesbit ede- lim. Yanyana, beraber resminizi çe- kelim... dediler. Artist: — Öyleyse şöyle duralım... diye- rek iskemlesini biraz daha yanıma çekti. Artık kalkıyordu, O sevimli bir gülümseme ile: — Nerede oturuyorsunuz?.. dedi. Cevap verdim: — Foliywood'da,.. Highland'da... — Öyle ise komşuyuz... Eğer 10 dakika daha beklerseniz sizi otomo- bilimle götürürüm. Bu sıcakta baş- ka türlü gidilmez... Hollywood'u gö- rTüyor musunuz? Bazan durup du- Türken böyle bir iki gün cehennem gibi sıcak basar... 10 daliks daha | bekliyeceksiniz değil mi? — Tabii... Fakat sizi rahatsız et- miyeyim:.. — Yok canım... diyerek uzaklaş- ti. Son derece nazik bir kadın diyo- rum y Hakikaten 10 dakika son- 4. yüzündeki koyu' Kiremit rengi makiyajı temizlemiş döndü. Ünifor- | malı kuzguni arap bir şoför arka- sında yürüyordu, Şoför gârip bir şi- ve İle: —Arabanız hazır ledi... dedi. ! Meğer şoförün ayiardanberi di | reksiyona el sürdüğü pek nadirmiş... Amerikada şimdi «kara tayyaresi> denilen muazzam, gayet şık bir oto- mobiliri öntndeyiz. Şoföriçeri gir- di. Jeannet Mac Donald direksiyo- nun başına oturdu. Ben de yanına... Otomobil hareket edince: — Bakalım radyoda ne Yar?.. âi- yerek bir düğme çevirdi. Bir rumba otomobilin içinde tan tan Öötmeğe Artist düğmeyi hızla çevirdi; — Aman bu modern musiki... — Sevmiyor musunuz? Ben ne modern musikiyi, ne de fütürist resmi severim... i Hakikaten onun her şeyinde'ro- mantik bir Kurunuvusta genç ka- dını var. Aşka kuvvetle inanan, çok roman okuyan, sigara İçmiyen, caz- bandı sevmiyen, hülyalı gözlü bir eski zaman güzeli... Bu psnada-asıl stüdyo binalarının arasından geçiyorduk. Bana gözlerile bir daire gösterdi: — Zavallı Jan Harlov'un. apartı manı... Soyunma odası....Rase Mary filiminde -genç Hindilinin sevgilisini çağıran bir şarkı vardır. Bilmeni ha- tırlar mısınız? Onu son derece 66- verdi. Ne garip tesadüf... Bir gün: «Bu şarkıyı o kadar seviyorum ki öl- düğüm zaman arkamdan bunu söy- le.> demişti. Biz o zaman bu söze güldük. Çünkü le o kadar bir- birinden uzaktılar ki... Fakat ne acı ki hakikaten onun bu çok sev- diği şarkıyı genç ölüsünün arkasın- dan ağlıyarak söyledim... Şimdi kalabalık sokaklara gelmiş- tik. Derhal gözlerine siyah bir göz- lük taktı. Anladım ki sokakta tami- maktan çekiniyor. Dünyanın en meşhur yıldızı ve ayni zamanda en nazik kadını beni oturduğum sokağın köşesine kadar getirdi. Kendisi de biraz ilerimizde- ki sokakta oturuyordu. Otomobilini tekrar hareket ettirirken: — Türk okuyucularına benden se lâm yazınız... dedi. Hikmet Feridun Es - ni Notre Dame de Sion mektebinde konferans 15 Şubat, salı günü saat on altı buçuk- ta mebus bayan Nakiye tarafından «Ço- cuk Terbiyesi» mevzuu üzerinde bir kon- ferans verilecektir. bin eski talebesile aileleri ye mek- teple alâkası olanlar bu konferansa da- vetlidirler; Hariçten iştirâk etmek istiyen kimselerin evvelce mektep idaresine mü- Tacaniları rica olunur. Galatada Tünelin önü genişletilecek (Baş tarafı 1 inci sahifede) Şirket, Vekâlelin tebliği üzerine ye- ni binanın inşası için bir proje hazır- lamış ve tasdik edilmek üzere Beledi- yeye vermiştir, Fakat Belediye bu pro- jeye itiraz etmiştir. Belediye, binanın yapılacağı sokağın genişliğine göre, Yapı ve Yollar kanunundaki esaslara nazaran burada üç katlı bir bina yar Pılamıyacağını ileri sürmüş, projeyi tasdik etmemişti. Bunun üzerine hem Belediye, hem şirket Nafia Vekâletine müracaat etmişlerdi. Belediyenin mütalâasma göre, Şir- ketin mukavele mucibince yapacağı üç katlı bina için caddenin genişlet mesi lâzımdır. Bunun için de Tünelin Galata tarafındaki şimdiki medhali- nin önünde bulunan sıra dükkânlar. dan ibaret adanın istimlâki icab eder, Fakat şirketin inşaya mecbur olduğu bir bina için Belediyenin böyle bir is- timlâk bedeli vermeğe bir moeburi- yeti yoktur. Şirket, Yapı ve Yollar kâ- nununun neşrinden evvel. bu binayı inşa etmiş olsaydı böyle bir mecburi» yete ihtiyaç kalmıyacaktı. Vaktinde taahhüdünü ifa etmiyen şirketin böy- le bir külfete katlanması zaruridir. Şirket bu mütalâaya itiraz etmiş- tir. Vaziyeti tedkik eden Nafla Vekâ- leti, mütalâasını Belediyeye bildirmiş- tir, Vekâlet, Belediyenin yapacağı is- timlâk işi için şirketin Belediyeye yirmi beş bin lira vermesini ve bu sü- İ retle Belediyenin de burada istimlâk yapmasını muvafık görmüştür. Esasen şehir plânı mucibince, Tü- nelin Galata cihetinde bulunan cad- de ile Galatadan Azapkapısına giden Mahmudiye caddesi, Karaköy meyda- nının açılması münasebetile birleşti- rilerek genişletilecektir. Bu sebeple Belediye Tünel binasının yapılma- $ını kolaylaştırmak için Nafia Vekâ- letinin mütalââsını kabul edecektir. Belediye, Vekâletin işarı hakkında tedkikatta bulunmaktadır. Kati karar verilince Belediye şirketten yirmi beş. bin lira alacak ve dörhal şirketin Ga- lata tarafındaki medhalinin “önünde bulunün âdânin istimlâkine başlıya- caktır; İstimlâk işi bittikten sonra "Tünelin yeni binasınm. üç katlı pro- jesi de Belediye tarafından tasdik edi- lecektir, Avusturya Başveki- li, Hariciye Nazırı 'Hitlerle görüştüler (Baş tarafı birinci sahifede) B. Mussolininin rolü Lonâra 12 (A.A) — Akşam gâze- teleri Berchtesgaden mülâkatile fev- | kalâde meşgul olmakta ve bu mülâ- katın hâzırlanmasında Mussolininin mühim bir rol oynadığını yâazmakta- dır, Star gazetesine göre, Mussolini, Roma - Berlin mihverinin - kirılma- sına mâni olmak için bazı tavsiyeler mukabilinde Almanyanın Avusturya- ya karşı hiç bir harekette bulunmı- yacağı garantisini temin etmek iste- miştir. Evening Standard diyor ki: Almanya, Avusturya hükümetine müracaat ederek 11 temmuz 1936 an- Jaşmasinın tatbik şekli iyileşmediği takdirde mezkür anlaşmayı feshede- ceğini bildirmiştir. Bu mesele hakkında bir görüşme nin münasip olup olmadığı hakkında fikrine müracaat olunan Mussolini, Avusturyaya böyle bir mülâkatı şid- detle tavsiye etmiştir. Mussolininin istediği Almanya - Avusturya müna- | sebetlerini müstakar kılmak ve Avus- turyanın bugünkü rejimini tarsın eylemektir. Mussolini dün akşam Viyana ile yaptığı uzun bir telefon mükâlemesinde Şuşnig kabinesine nazi taraftarları unsurlar almaya ikna etmiş ve Hitler nezdindede ll temmuz 36 anlaşmasını feshetmemek için tavassutta bulunmuştur. Orta Avrupadaki tesir Prag 13 — Alman - Avusturya ko- nuşması burada hayret uyandırma- mıştır, Bu konuşmanın 936 Alman - Avusturya itilâfında bugünkü vâzi- yete göre bazı değişiklik yapmak için olduğu zannediliyor, Budapeşte 13 Siyasi mâhafll Alman - Avusturya konuşmasından memnundur. Avusturyanın istiklâli- nin kuvvetlenmesinin Macar istiklâ- Mini kuvvetlendireceği söyleniyor, Ma- Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Osmanbeyde Şark Merkez, Taksim: - İstiklâl caddesinde Kemal Bebul, Besoğlu: “Tünelde Malkoviç, Yüksekkaldırımda Vinkopulo, Oulata Topçular caddesinde Merkez, Kasım- Paşa Vamf Hasköy: Haheoğlunda Hüsnü Onar, Fatih: Barbut, Eminönü Büleyman Receb, Kumkapı: Belkis, Samatya: * Bmilyadi, Küçükpazar; Paşabahçe zaneler her geve açıktır. Müthiş Sırt Ağrıları Fakat, bu meşhur yakılar, bütün iztiraplara nihayet verir. esnasında bir uzanmak Bay . Lyazıyor: * saniye serfinda saçtığı sıhhi sr- caklığı OTOMATİK. BİR” MASA gi ağrıyan yerin etrafina yaş teskin ve tün ağrıları defeder, yalcın ağrıyan mafsalların izale Asap Lumbago, Siyatik vöya İthabı dahi ALLOOCK yakını safi ve balâtında Mmüsessir bif derüdir. ALIOOGK “yükıstinm”terkibinde Capsi. gam, İrankiemese, Niye ve ire gib kıymetli maddeler vardır.