O / ERNİE Sahife 8 AKŞAM, Yeniinsanl uzun boylu oluyorlarmış Dört nesil sonra dünyada kısa boylu insan kalmıyacakmış Beşeriyet fidan boya ve balık etine doğru gidiyor, istatistikler. bugünkü insanların 50 sene evelkilerden tam 6 santim uzun olduğunu haber veriyorlar Salda iki metrelik bir İnsanlar arasında bir çok cihetler- den farklar bulunduğu gibi boylarile ağırlıklarının da birbirlerine müsavi olmaması, yani kiminin uzayıp, kimi- nin kışa kalması pek eski zamanlar- danberi ortaya bir uzunluk, kısalık meselesinin çıkmasına sebeb olmuş- tur. Kısa boylular daima uzun boya hasret çekerler, uzunlar ise hallerin- den memnun görünürler. Gerçi uzun veya kısa boy nisbi bir şeydir, Meselâ en kısa boylu insam 1,80 olan bir memlekette 1,5 metrelik bir adam enikonu'kısa boylu sayılır s2 da bu zat cüceler diyarında ko- layca servi boylu addedilebilir. Netekim çocukken cüceler diyarına yaptığı seyahati heyecanla okuduğu- muz Güliver 1,60 den üzun bir adam değildi. Fakat'bu miktarı onun 'par- mMâk boylu insancıklar arasında mi- nare boylu bir dev addedilmesine mâ- ni olmadı, Halbuki boyu İle cücler di- yarında şöhret salan Güliver bizim için kısa boylu bir adamcağızdır. Uzun boylu insanlar kısa boylu insanlar Bügün yer yüzündeki insanların boy vasatileri gözden geçirilecek o nsanların Ame ana çıkar. Asyalı ı ziyade kısa boyludurlar. Av» rupalıla, Amerikanır beraber ununla millet far stermektedirler. Meselâ şimalli cenublulardan daha uzundurlar Bize gelince, Türkler bütün dünya- da orta boylu insanlar kateğor dahildirler. Haklkalen bizde pek uzun boylu adamlar nazarı dikkati celbe- decek kadar fazla olmadığı gibi cü- celer de nadiren tesadüf edilecek ka: dar azdır. -Boylarımız ; aşağı yukarı 1,60 ile 1,80 arasında tehalüf'eder, İnsanlar uzuyorlar mı? Son zamanlarda insan boyları üze- Tinde derin tedkiklerde bulunan bazı antropoloğlar bugün yer yüzünde yasayan insanların umümiyetle geç- Avrupadı Bİ SEKME iğiişi nesilden farKedilecek G2 ; Kemlsr yeni neslin eskilere nazaran İngiliz polisi, sağda iki metreyi çoktan mış oldukları ve dünyada mevcut kı- s& boylu adamların gün geçtikçe azaldıkları neticesine “varmışlardır. Bu hususta ileri sürülen fikirler de gittikçe ehemmiyet okesbetmektedir. Çünkü insan boyları üzerinde yapılan araştırmalar bugün ciddi istatistik- lere dayanan malümat, müşahadeler | ve mukayeselerle itimad edilebilecek” | bir vaziyete gelmiştir. Meselâ Amerikada üniversiteye yar zilan gençlerin boyları ölçülmüş, bun- ların ana veya babaları üniversiteye girerken ne boyda oldukları tedkik edilmiş ve yapılan mukayese netice- sinde yeni neslin eskilerden vasati olarak beş sentimetre uzun oldukları hattâ ağırlıkları arasında da genç ne- sil lehine 8 Kilogram fark bulunduğu tesbit edilmiştir. Ayni mukayeseler Almanyadada Orada, bilhassa küçük yaştaki çocukların uzama vaziyetleri Üzerinde yapılan istatistikler çok şa- yanı dikkattır lâ Almanyada ilk mekteplerde ol yaşındaki erkek çocukların boyları 1924 sesesin- de vasati olarak 108,7 santimetre İken 1932 senesinde yapılan istikler- de bu va in 114,9 a çıktığı görür müştür. Çocukların ağırlık vasatileri de 192 kilogramdan 20,4 kilograma kız çocuklar üzerinde yapılan eselerde ayni neticeyi vermiştir. ) aki çocuklar arasında ya- pılan İstatistiklerden elde edilen ra- hissedilecek derecede uzamağa müs- id olduklarını göstermektedir. Ço- cüklar bü yaşla sekiz sene evvelkiler- den vasati olarak 6 santim daha uzün ve dört kilo daha ağırdırlar, İ Harb sonrası nesli Almanyada 1924 senesinden sonra. | yapılan ve yukarıkı neticeleri veren istatistikler bir noktadan da çürütül meğe çalışılarak deniliyor ki: «1932 senesinde elde edilen vasatilerin böy- le birdenbire yükselmesine aldanma- malı, bunlar hârp bittikten sonra ye- tişen nesildir. Evvelkiler sıkıntı için- “de-büyümtüşlerdi. Halbuki harp son- aşan Rumen boksör rası nesilleri sulh devrinde dünyaya geldiler. Daha müsaid şarait altinda beslenmek imkânını buldular, vücut- ca inkişaf etmeleri de tabiidir.» Fakat istatistikler buna da cevab vermişler, insanlığın sol 50 sene zar- fında gösterdiği boyatma temayülün- de harbin bir tesiri olmadığını isbat etmişlerdir. Çünkü ayni istatistikler harp görmemiş, sıkıntı çekmemiş milletlerde de yapıldığı zaman ayni neticeyi veriyorlar, Bu arada Hollan- dada 1863 senesi ile 1921 de 23 yaşın- daki erkekler arasında * vasat? boy farkının sonuncdular lehine 6 santimi iduğu, İsveç, Norveç, Danimarka ve İsviçrede de 4,5 süntimi” geçtiği görülüyor. Bir Amerikalı âlimin müşahedeleri Bu mevxu etrafında bir çok tedkik- ler yapmış olan Amerikalı antropoloji âlimi Bowles bilhassa şahsi müşaha- delerine istinaden vardığı neticelere dayansirak insan neslinin gittikçe uzadığını ve dört beş nesil sanra dün yada kısa boylu adam kalmıyacağını katiyetle iddia etmektedir. Amerikah âlim şimdiye kadar 200 ailenin eski ve yeni uzuvları arasında mükayeseler yapmış, 481 baba oğula 5T1 ana kızın boylarını ölçmüş ve ne- ticede boyların erkeklerde vasati ola- rak 3,5, Kadınlarda ise 3 santimetre arttığını tesbit etmiştir. Banı resmi istatistiklere inanmak lâzım gelirse cinsi beşerin yavaş ya- vaş bugün çok özlenen ideal tipe, yanl fidanboya ve balıketine pek yakın bir üâtide kavuşacağını muhakkak addet- | mek icab ediyor. Âlimlerin söylediği gibi eğer haki- i katen dört nesil sonra dünyada bu- | gün Kıse dediğimiz kadın ve erkök- ler. kalmıyacaksa kısa boyluların kimseye kabahat bulmıya hakları olmadığı akla geliyor. Çünkü onlar beşeriyetin uzun boya doğru gittiği bu günleri beklemeden dünyaya er- ken gelivermiş olmakla en büyük ha» tayi işlemiş ölüyorlar. Ne acelesi var- dı sanki seat şagi ar eskilerdendaha Vaktile, Pete- Fsborg sanat ma» hafilinin tapın- dığı meşhur ve güzel artist Su- zanne Munte Paw riste büyük bir sefalet içinde bir hastane köşesine de ölmüştür, Çarlık zama- nında Tisca pi- yesinin üçüncü kısmı bittiği za man halk bu pi- yeste baş rolü oy- nıyan artisti çılgınca alkışlamış, bü- #yün tiyatro halkı, takdirkârlığını iz- | har etmek için ayağa kalkmış idi. Rusya Çarı ikinci Nikola bile, sahne nin yakınındaki birinci locadan ayak- ta büyük artisti alkışlıyordu. Velha- sil artist Suzanne Munte Rusyada en yüksek şöhret payesine yükselmişti. 1897 senesinde artist, kendisi takip ediliyor zannederek Petersburgdan ayrılmak istediği zaman, valide impa- | raloriçe kendisini saraya davel ede- rek: — Rica ederim, bizi terketmeyiniz, diye yalvarmış, artist te şu cevabı vermişti: — Madam, bir insanın oturduğu evin kapıcısile arası bozulursa evi terketmesi lâzımdır, Zira sonunda ka- pıcı haklı çıkar, Artist Rusyadan ayrılmış, Amerika. da dahil olduğu halde cihan turnesine | Suzanne Munte Kastamonuya bu sene ilk kar yağdı Kastamonu dağlarından karlı bir manzara 16 Kânunusani 1938 - Büyük bir artist sefalet içinde öldü Bir zamanlar elmaslara garkolan Suzanne Muntenin acıklı hayatı çıkmış, sonr tekrar Rusyaya Gön- müş, Rusya grandükleri şerefine bir ziyafet vermişlerdi. Sofarada artistin sağ tarafında grandük Aleksi, Tunda da grandük Nikola oturmus- lardı. Zi kola ay tini eline alarak davet ta bulunmuştur — Baylar, bayanlar! Sevgili mu- hibbemiz Suzanr den ve kopa , demiş, il so dükün Kalpağı, altınlar, kıy Jar ve mücevherlerle dolmuştu. Sovyet ihtilâlinde Rusyadan Par muhtelif tiyetrolard. nâamış, fakat artık yıldızı sönmüştü. Bundan üç ay evvel fakir, zayıf, pek mürde bir kadın Darülâceze hastane- sine başvurarak kabul edilmesini is- temiş, müracaat memuru, kendisine bir kâğıt uzatarak: Şunu doldurunuz da sizi Kabul edelim, diye cevap vermiştir. Yetmiş yaşında, sefalet içinde kalan bu kadın, bütün servetini har vurup | harman savurmuş, yardımını istemek için kendisine başvuranları, hiçbir zaman reddetmemiş, sefalete düşün- ce de feci vsiziyetini tanıdıklarından ve dostlarından saklamış, sonunda da Darülâceze hastanesine » başvurarak orada kimsesiz can vermiştir. Zama- nında pek meşhur bir artist olan an- nesi de ayni âkıbete uğramıştır. Kastamonu (Akşam) — Kışın başlangıcındanberi ilk defa Kastamonuya kar düşmüştür. Düşen kârın miktarı kasaba dahilinde 10 santimden fazladır. Hgaz ve İnebolü yolu üzerine fazlaca kar düşmüşse de münakalât durmamış- tır. Posta muntazam gelip gitmektedir, İzmir (Akşam) — Karşıyaka sağırlar, körler ve dilsizler e müessesesinde anormal çocukların memlekete ve kendilerine nafi birer uzuv halinde yetiştiril. melerine büyük bir dikkat ve gayretle çalışılmaktadır. Körlerden mürekkep or- Kestra Halkevinde bir konser vermiş, halkm heyecan dolu alkışlarım toplamış- tar, Konserde bulunan halk, anormal yavruların muvaffakıyetle yetiştirilmeleri münasebetile müessesenin idare ve tedris heyetlerini takdir etmistir. Yukarı» sİdaki sahne, talihsiz yavruların konserlerine aid bir intilhadır. ». -«