AK B. Sabur Sami ve Recai Nüzhetin açtıkları davalara devam edildi “(Baş taralı birinci sahifede) — Bu yalılar, davacının iddia etti- TA gibi hakaret ve kendisine husumet kasâlle yazılmamıştır. Belediyede gö- rülen ve takip mevzuu olan bir yolsuz- luk münasebetile yazılmıştır. Yazılar birçok nüshalarda devam etmiştir. Ben, davacınm şahsi davssına yeni vakıf oldum. Bu hususta cevap vere- bilmek içiri buna tekaddüm eden neş- riyatı da yeniden tedkik etmem lâ- sımdır. Bunun için mühel verilmesini istiyorum. Müdafaamda da söyliyeceğim veçhile Ermeni mezarlığı ve olobüs işlerinde ve diğer hazı işlerde görülen yolsuz- Yuklar münasebetile menfaati umu- miye namına neşriyat yaptım, Neşri- yâtı durdurmak rcaksadile Avni Bu- yer ve Recai Nüzhet taraflarmdan tezvirat yapıldı, tecavüze uğradım. İstidlâlern yazılmış olan yazılarda Sa bur Saminin şahsı Kasdedilmemiştir. Ortaya koyduğumuz yolsuzluklar da tahkik edilmektedir. “ Neşriyat müdürü Sabri Salim'de yazılarda kimsenin şahsına hakaret olmadığını söyledi, Davacı vekili tevhid istiyor Bundan sonra davacı vekili Sadi Riza söz alarak: — Okunan İddianamenin tarihi 21 birincikânun 937 dir, 29 birinci- kânun 937 tarihinde 17, 18, 20, 24 ta- rihli Tan gazetelerinde vaki neşriyat- tan dolayı müddelumumilik makamı, bizim davalarımıza iştiraken bir dava açmış ve bizim açtığımız üç sahsi da- va da bununla birleştirilmiştir. Bu dava mahkemeye tevdi edilmiş bulu- nuyor. Bugünkü davamızla diğer da- vamızın tevhiden görülmesini istiyo- rum, dedi, Dava mevzuu olan gazete Ahmed Emin Yalmana gösterildi ve; — Yan benimdir, dedi. Bunun üzerine avukst Sadi Riza, Ahmed Emin Yalmanın Tan gazetesi #ahip ve başmuharrirliğinden maada peşriyat müdürlüğü sıfatını da hgiz bulunup bulunmadığını sordurdu. Ahmed Emin Yalman — Katiyen neşriyat müdürü sıfatım yoktur, dedi, Vekili Nazmi Nuri de cevap verebil- mek İçin mühel istediğini bildirdi. Bir münakaşa İddia makamı — Deva vüzuhla ikg- me edilmiş ve maddeler tasrih edil- miştir. Ortada ayrıca bir dava ve ha- dise mevcud değildir. Binaenaleyh mühel itasına mahal yoktur. Sadi Riza — B. Ahmed Eminin elin- de gazete gibi bir silâh var. Neşriyatla mütemadiyen bize hücum edebiliyor, dedi. Nazmi Nuri — Sizin elinizde de ko- cümen arzuhaller var. Her gün bir ta- Besini mahkemeye verip dava açabilir- siniz, cevabını verdi. Mahkeme, müzakereden sonra, da- Aile Yazan: Guy de Maupassant Patron pek sevinmiş göründü, gü- | elini gösterili sıkmıştı. Jümsiyerek: — Beğendim dedi, çok beğendim. Bözünüzde duruyorsunuz. Forestier, sonra bana ver de bir gözden geçire- yim. Forestier hemen atıldı: — Hacet yok bay Walter, işi öğren- sin diye makaleyi beraber yazdık. Ya- ni iyi O anda merkez fırkasının sola mütemayil. mebuslarından (birinin, uzun boylu zayıf bir bayın dağıt tığı kâğıdları alan direktör, baştan süvma: »Öyleyse mükemmel: diye bir söz savurdu. Forestler yeni bir parti- ye başlamasına engel oldu, kulağına iğildi: «Söz verdinizdi, Duroyu, Ma- ramotnun yerine alacaktınız. Mara- motna verilen parayı verdirip çalış- tarayım mı? — Kabul, ne istersen yap. B, Walter oyuna başlarken, Fores- tier arkadaşının koluna girdi, Duroyu âdeta süreklercesine dışarı çıkardı. Norbert de Varenne başını kaldır- mamış, Duroyu sanki görmemiş, ta- rımanıştı. Jacgues Rival ise, işten ötü- Tü kendine güvenilir iyi bir arkadaş olduğunu herkese anlatmak ister gibi Tefrika: No. 14 | | na muhali! hareket etmişsiniz. Buna | gat yapılıp yapılmadığından haberdar vacı Sabur Sami tarafından Ahmed Emin Yalman ve Sabri Salim âleyhle- | rine başka bir dava açılıp açılmadığı- nın ve açılmışse mahiyetinin müddei- umumilikten sorulmasına karar vere- rek muhakemeyi bu ayın 18 inci per- şembe günü saat 16 ya bıraktı, » Recai Nüzhetin ikinci davası 'Tan gazetesinde otobüs meselesi et rafında yazılan yazlarda kendisine hakaret edildiği iddiasile Recai Nüzhet Baban tarafından Ahmed Emin Yal- man ve neşriyat müdürü B, Sabri Sa- lim aleyhlerine açılan ikinci hakaret davasına dün birinci ceza mahkeme- sinde devam edildi. Saat altı buçukta açılan celsede Re- | cai Nüzhet Baban, Ahmed Emin Yal- man, Sabri Salim ve avukatları Nazmi Nuri hazır bulundular. Davacı ve suçluların üsulen hüviyet- Teri tesbit edildikten sonra -müddelu- mumiliğin 21 birincikânun 937 tarih- Hiddianamesi ve Recai Nüzhet Baba- nın şahsi arzuhali okundu. Ahmed Emin Yalman, reisin sualine cevap vererek dedi ki: — Bu mevzua dâir olan neşriyat bir kül teşkil etmektedir. Buna saik olan sebep davacıya hakaret değildir, Bil- âkis davacı, Avni Bayer isminde birini Alet ederek benim namus ve haysiye- time tecavüz etmiştir. Bundan dolayı ben de onlar aleyhine dava açtım. Da- vam, hazırlık tahkikatı safhasında- dır, dedi. Reis sordu: — Müddeiumumiliğin iddianamesi- ne nazaran, siz, aleyhinizde dava açıl- dığı ve size tebliğ edildiği halde neşri- yata devam suretile Matbuat kanunu- ne diyeceksiniz? , Akmed Emin Yalman şu cevabı verdi: — Matbuat kanununun 40 iner mad- | desi, muhakeme safahatı hakkındaki neşriyata aiddir. Ben, menfaati umu- miye namına, gördüğüm yolsuzluklar etrafında neşriyata devam ettim. Bu yazılar yazlıdığı sırada bana tebliğat yapılıp yapılmadığının farkında deği- lim. Yazılarımda gazeteci lisanile bir hâdise tasvir edilmiştir. Avni Bayer ve! Recai Nüzhet Baban aleyhlerine cü- rüm tasnli ve hakaret davaları açtım. Çünkü onlar, beni lekelemek istemişler ve taarruzda bulunmuşlardır. Sabri Salim de uzun müddettenberi rahatsiz olarak evde yattığı için tebli- olmadığını ve Ahmed Emin Yalmanın müdafaasına iştirak ettiğini söyledi. Recai Nüzhetin iddiası Bundan sonra Recâi Nüzhet kalktı ve şu sözleri söyledi: Dava arzuhalımda davamı İzah elmiştim. Ahmed Emin Yalman bu ya- mların bir kül teşkil ettiğini ve benim için hakaret kasdı olmadığını söylüyor. Dostu Bekleme odasından geçerlerken bü- tün gözler onlara dikilince, Forestier, sesini bekliyenlerin hepsine duyura- cak kadar yükselterek kadınlardan en gencine: — Direktör bütçe üyelerinden iki kişi ile görüşüyor, sizi biraz sonra ça- İ davanın da birinci davamla birleşti- dazete tedkik edilirse baştan aşağıya | kadar hakaret dolu olduğu görülür. Beni, ismimle, resmimle, silemle teşhir etti. Kendisi haysiyetinden bah- sederken diğer bir vatandaşın haysi- yetini hiç düşünmemiştir. Ahmed Emin bu neşriyatında oBaşvekile dayandığını ima etmek istemiştir. Fa- kat bilâhare Başvekil tarafından çağı- rılarak bu hareketinden dolayı ihtar Ye tevbihe maruz kalmış, hükümetin, €ski devam eden hükümet olduğu ve değişmiş bir vaziyet bulunmadığı ân- Jatılmıştır. Ahmed Eminin bu yazıla- Tı ne maksadia yazdıklarını bütün de- Jillerile izah edeceğim. Bunun için bu xilmesini istiyorura. Ahmed Eminin cevabı Bunun üzerine Ahmed Emin Yalman söz aldı ve şu cevabı verdi. | — Bir noktayı cevapsız bırakamıya- cağım. Davacı, benim Başvekil B. Ce- Mil Bayara dayanmak iddiasında ve imasında bulunduğumu söyledi. Ben yazılarımda ne kimseye dayandım, ne de dayandığımı en uzak bir şekilde ima ettim, Ben, yolsuzluklara karşı neşriyatı gazeteciliğin tabii vazifesi sa- yıyorum. Bunu harp zamanında de- vamlı surette harp sulistimallerine karşı yaptım. Dayanacağım hiçbir ta- ; raf yoktu, sırf vazife hissile, her şeyl göze alarak yazı yazdım. Bütarekede değirmeneilik yolsuzluğu ve diğer fe- nalıklara karşı yine her şeyi göze ala- rak yazı yazdım ve bu yüzden Külah- yaya nefyedildim. Recai Nüzhetin bahsettiği makaleye gelince, bu neşriyalla hiçbir alâkası yoktur. Sırf rasyonalizasyon progra- mına sid bir şeydir. Celâl Bayarın bu- na dair bir sözü çok asil ve necip his- lerle dolu olduğundan, bu hisleri oku- yucularıma da duyurmak arzusunda bulundum, Müddeiumuminin talebi Bundan sonra iddia makamını işgal eden B. Hakkı Şükrü şu iddiâyı ser- detti: — Evvelce talik edilen dava evra- kmde Ahmed Emin Yalman suçlu ol- duğu gibi, bu davada da suçludur; ve hâdiseler ayni mahiyettetidr. Davalar arasında irtibat vardır, Davaların bir- leştirilmesini ve Ahmed Emin Yalma- nın müdafaa hakkında ve kanuni va- sıflara göre talep eltiği ve ayrıca açmış olduğu hakaret davasının mevcud olup olmadığı evvelce müddelumumilikten sorulmuş olduğundan, tekrar sorulma- sına lüzum olmadığna karar verilme- sini istiyorum, Bu sırada Ahmed Emin Yalmanın vekili Nazmi Nuri söz aldı ve: — Davacı Recai Nüzhet Baban, şah- si arzuhalinde 'Tan gazetesinin 19/7/ 93'7 tarihindeki neşriyatından bahset- miştir. Halbuki müddelumumiliğin iddianamesinde gazete tarikleri baş- kadır. barâttan, son- i tim polisin resmen ra da ci altından gizli verdiği haberler- dir. Bunun ne demek olduğunu öğren- mek istiyorsan Saint-Potin'e başvur, bu işi o iyi bilir - dört - Salnt - Potin şim- di buradaysa ne âlâ, yoksa yarın ko- nuşursun. Karşında ağız yapanların fıracak, dedi. Bunu söyler söylemez, mühim ve acele işi olan, sanki hemen çekilmesi lâzım gelen bir telğrafı çekmekte ge- cikirse felâkete sebebiyet verecek bir adam hizile yürüyüp geçti. Yazı odasına girdiler; girer girmez Forestler soluk almadan bilbokesini kaptı, oynamağa başladı; bir yandan puanlarını sayıyor, bir yandan da, sözlerine sayılarının ara payını vere- rek Duroyla konuşuyordu: — İşte oldu. Buraya her gün üçte geleceksin. Öğleden sonraları, akşam- ları, sabahları gideceğin yerleri sana söylerim - bir - ilk iş sana emniyet bi- rinci şübe müdürüne bir tavsiye mök- tubu yazmak olacak - iki - bu mektu- bu götürünce tabii birinci şube mes murlarından birile konuşacaksın, esas- U haberleri almak hususunda onunla anlaşırsın — üç - bu haberlerden kas- | — sekiz. > yedi - şuna buna salınna da synca yirmi para verirler “ “meyen Saniyen: Şahsi dava arzuhalinde Ahmed Emin Yalmanın ismi tasrih eği. lerek aleyhine şahsi dava açılmamış» tır. Yalnız neşriyat müdürü Sabri Se- Him aleyhine dava açılmıştır, dedi, Davacı Recai Nüzhet Baban şu mu- kabelede bulundu: — Arzuhalimdeki gazele tarihi sehi- ven yanlış yazılmıştır. Dava işine ge- Mince, o nüshada aleyhimde yazılan ya- ada Ahmed Emin Yalmanın imzasını görmediğim için yalnız neşriyat mü- dürünün aleyhine dava açmışımdır. Bu yazının da Ahmed Emin Yalman tarafından yazıldığını mahkemede öğ- rendim. Yarın bir arzuhal daha yaza- Tak onun aleyhinde de dava açarım. Bunu müteakip iddia makamı şu iddianameyi serdetti: — Hakaret fiiline matuf olarak ika- me olunan dava, şahsi davadır, Ahmed Emin Yalman aleyhine dava ikame edilmediği, arzuhalden ve davacı nın mahkemedeki beyanatından anla- gılıyor. Bu vaziyet karşısında, Ceza muhâkemeleri (usulü - kanununun 253 üncü maddesine göre, Ahmed Emin Yalman aleyhinde bu cihetten duruş- manm tatiline karar verilmesini iste- rim, Mahkerhenin kararı Mahkeme, müzakereye çekildi ve sa- at yediyi çeyrek geçe tekrar celse açıl- dı. Recai Nüzhet Baban tarafından Ahmed Emin Yalman âleyhine dava açılmamış olduğundan, bilâhare şikâ- yetname verildiği takdirde usulen ica- bına göre hareket edilmek üzere Ah- med Emin Yalman hakkında hakaret suçundan dolayı duruşmanın tatiline, ve, aleyhlerine açılıp müddetumumilik. tarafından kendilerine tebiiğat yapıl- dığı halde neşriyata dövam etmek su- retile Matbuat kanununa muhalif ha- reketten dolayı haklarında * açılmış olan âmme davasından gerek Ahmed Emin Yalman ve gerekse Sabri Salim haklarında duruşmanın devamına ve davlarım tevhidi bususunun bilâhare düşünülmesine' karar verilerek muha- kemenin bu ayın on sekizinci perşem- be günü saat on altıya bırakıldığı bil- dirildi, Valde hanında yeniden tedki- kat yapılacak Vilâyet Hıfzıssıhha meclisi dün va- li muavini B. Hüdainin reisliği altın- da içtima etmiştir. Dünkü toplantı- da Belediye Sıhhiye müdürlüğü tara- fından gayrı sıhhi olduğu için tahli- yesine lüzum görülen Valide hanının vaziyeti tedkik edilmiştir. Hanın bir- çok sahibi olduğundan, bu karam hanın sahiplerinden her birine tebliğ edilmesi lâzım gelirken, tebliğ edil- mediği anlaşılmıştır, Meclis, mahallinde yeniden tedki- kat yapılmasına lüzum görmüştür. Bu son tedkikin neticeşine güre Mec- Jisin diğer bir içtimamda yeni bir ka- rar verilecektir. Bunları sayıp döktükten sonra oyu- nuna daldı ve ağır ağır saymağa ko- yuldu: Dokuz - on - on bir - on iki - on üç. On dördüncüyü yapmadı kü- für etti; — Allahın belâsı on üç!,. On üç de- nen nesneden hayır görmedim gitti. Mutlaka herhangi bir ayın on üçünde öleceğim. İşini bitiren o muharrirlerden biri, otuz beşlik olmasına rağmen çocuk görünen ufak tefek biri, dolaptan bir bilboke aldı; odaya giren başka bir kaç muharrir de biribiri ardı sıra ken- di oyuncaklarını dolaptan çıkardılar, Altı kişi olmuşlardı; sırtlarını duvara yermiş oynuyorlardı. Aralarında. maç başlayınca, masa başında yazı yazan iki muharrir işlerini bırakıp hakem oldu. On bir puanla Forestler kazandı. Yenilen çocuk görünüşlü ufak tefek muharrir hademeyi çağırdı, bira 18- marladı: Dokuz bock dedi. Biralar ge- ! ledursun, gene oyuna koyuldular. Duroy yeni kapıyoldaşlarile bir bira içtikten sonra arkadaşına sordu: — İş verecek misin? © Forestier; — Bugünlük iş yok, dedi. İstiyor- san git. — Ya ma... ma,.. makalemiz... gece dizilecek mü?., «— Evet, sen meşgul ölma; ben Bu 14 Kânunusani 1938 Norveç vapuru Kefalet göstermesi için 10 gün limanımızda kalacak Dün limanımıza gelen İrania Norveç gemisi Köstence limanında Yekta vapuru- nu batıran Norveç bandıralı İranya vapuruhun evvelki gece gelerek Hay- darpaşa önünde demirlediğini yazmış- tik. Geminin Köstencedeki acentesi 15,000 İngiliz lirası kefalet göstermiş- tir.“Yekta vapurunun sahibi İstanbu- Ja çektiği telgrafta bu kefaletin 'Tür- kiyede gösterilmesini istemiştir. Bu- nun Üzerine İranya vapurunun İstan- bulduki acentesi de keyfiyeti merke- ze bildirmiştir. Benzin ve gaz yüklü olan Norveç vapurunun kefalet göstermek üzere 10 gün limanımızda kâlması hakkın- da icradan karar alınmış va keyfiyet dün kaptana bildirilmiştir. Kaptan transit geçmeğe mecbur olduğunu ve fakat bu karara karşı beklemekten başka çare kalmadığını söylemiştir. Gemiye bir muhafaza ve bir polis mâ- muru konmuştur. Hâdise Türk sula- rında cereyan etmediği için kaptanın mesuliyeti hakkında tahkikata lüzum görülmemiştir. Dün görüştüğümüz İranya vapuru suvarisi B. Robi hadise hakkında, şun- ları söylemiştir; — Müsademeden sonra Romanya hükümeti gemiye haciz koydu. Fakat biz hamulemizi aldığımız için bir an evvel memleketimize avdet etmek mecburiyetinde bulunuyorduk. Burü- da da tevkif edilmemiz üzerine acen- te vasıtasile keyfiyeti Norvece bildir» dik. Oradan talimat bekliyoruz. Ben muhakemenin Londradaki beynelmi- Jel hakem komitesinde görülmesinde *srar ediyorum, Müsademe bir kâza- dan ibarettir. Buna müteessirim.> Ecnebi ve azlık mekteplerin- deki müdür muavinleri Ecnebi ve s#zlık mekteplerine Türk müdür muavinleri tayin edildiğinden bu mekteplerde talebeye verilecek şa- hadetname ve tasdikname işleri bun- dan sonra Maarif müdürlüğü tarafın- dan idare edilmiyecek, doğrudan doğ- ruya Türk müdür muavini tarafın- dan tasdik edilecektir. Ayni zamanda bu mekteplerin muadili olan mek- teplerle münasebetleri de yine mü- dür muavinleri tarafından tanzim edir lecektir, lere bakarım. Yarınkini yazıp gene üçle getir, Duroy, henüz adlarını bile bilmedik» lerinin elini sıktı, o canım merdiven- leri. gazeteciliğe okırk yıldan teş ne imiş gibi, neşeli neşeli İndi, —4— Yazısını gazetede görmek İsteği öy- Jesine göz yumdurmuyordu ki, Geor- ges Duroy rahat uyuyamadı. Şafakla beraber kalktı; daha meydanda gaze- te satıcıları yokken sokaklarda dolaş- mağ başladı. La Vie Française'in kendi mahalle- sinden evvel Saint - Lazare istasyonu- na gönderildiğini bildiğinden oraya gitti, Gene de erken gitmişti; kaldı- rımlarde, dolaştı. , Satıcınm gelip cam barakasını aç“ tığını gördü, başında, katlanmış ko- caman kâğıd yığınları taşıyan bir adam gözüne İlişti Hemen koştu: Figaro - le Gil - Blas, le Gauleis, YEvânement gazetelerile, gündüzleri çıkan daha başka bir iki gazete idi. La Vie Française yoktu. İçine kurd düştü: «Bir avcı neferi» nin Afrika hatıralarını» ya öbür güne bıraktılarsa; olur a, ya tam dizileceği sırada makale B, Walterin hoşuna gite medise?.a si talan, ii 48.5 510 rkası var)