13 Ocak 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

13 Ocak 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mele Silmek sahife 6 AKŞAM iti 13 Kânunusani 1938 —a izmir havalisinde su baskını Evvelden alınan tedbirler sayesinde nüfusça ve hayvanca zayiat pek azdır Me e ş Ça son zamanda görülen seylâp, bi. bassa mahsul bakımından zararlı ol muştur. Nüfusça mühim saylat yok- ur, Bergamada Bakır çayı suları ihti- © bir köylü kadını, Manisada da Ge- | Manisa kazası dahilinde Menemen hududuna yakın bir yerde beş köyü sü basmış, köylüler epi korku geçirmiş- lerdir, Fakat şimdi sular çekildiği için su baskınına uğrıyan eski ve yeni Har- mandalı, Bedir, Veziroğlu, Menemen kazasının Musabey ve Çavuşlar köyle- Tİ halkı, artık köylerine dönmüşler, iş va güçlerile meşgul olmağa başlamışlar. dır, Bu köylerde en çok zarar gören kümes hayvanları olmuştur, Köylüler, evlerindeki eşyalarını yüksek yerlere koymak suretile eşyalarının da zarara uğramasına mâni olmuşlardır. Su bas- kını münssebetile civar köylere iltica eden bu köyler ahalisi, bir hafta ka- dar kendi köylerine dönememişlerdir. Asil tehlike, Menemen ovasında Ge- diz nehrinin Seyrek köyü civarında Set önündeki köylerde belirmişti, Çünkü yaniması ve yıkılması takdirinde ova daki köylerin. bilhassa Kumtepe kö- yünün su altında kalması muhakkak- tı. Köylüler, bu sedi yazdan takviye ve tahkim ettikleri için çok şiddetli su tazyikine rağmen sed yıkılmamıştır. Tire kazası ile Torbalı kazası arasın- da Cellâd gölünün kurutulması ve kü- çük Menderes yatağının temizlenmesi ve ıslahı için müteahhid tarafından u- zun zamandanberi açılmakta olan bü- yük kanallar mühim zararlara uğra- mıştır. Muhtemel bir seylâba karşı açıl- miş olan ihtiyat kanal, müteaddid yer- lerinden yarılmış, buradan taşan su- lar, bu kanal civarındaki diğer kanalla- rı da kısmen hasara uğratmıştır. Hattâ, bu mühim tesisatın tamamen hasara uğramasından endişeye düşen müteah- hid, küçük Menderes sularını eski ya- tağına çevirmek istemiş, bunun için a- mele tedarik etmiş ve Tire kaymakam- ağına da müracaatle bulunmuşsa da bunun çok tehlikeli neticeler doğura- kam müsaade etmemiştir. İzmir - Ti- Te şosesi üzerindeki Rahmanlar köp- rüsü fazla suların hücumundan teh- likeli vaziyete düşmüştür. Bu köprü tamir edilecektir. Tirenin Akarca ova- 8ı, taşan sulardan balçık deryasi halin- dedir. Mahsuller, bilhassa baklalar zâ- Tar görmüştür. Uzun süren yağmurlardan sonra müthiş soğuklar da başlamış ve Tire- de bir ihtiyarla 14 yaşında bir çocuk donmak suretile ölmüşlerdir. Ödemişte Adakide şosesi kısmen ha- Tap olmuş, Bergamada da İzmir - Ber- gama şosesinin 30 metrelik kısmı ha- sara uğramıştır. Hava, gene yağmurlu ve bazan karlı devam etmektedir, Yağ- murlar sürekli olursa Egede yeniden seylâp tehlikesi baş gösterebilir. an al in Hocapaşa maliye tahsil şubesi Guy de Maupassant Bayan Forestler, her şeyi ifade eden müphem birimaileomuz silkerek göz kırptı: — Şimal hattında enspektör dedi, ayda bir hafta Pariste kalıyor. Karısı buna «mecburi hizmet «hafta angar- yası» «bir haftalık bayrams diyor! Biraz daha tanırsanız ne kadar zarif, sevimli kadın olduğunu anlarsınız. Bir gün ona gitsenize. Durayun aklından kalkip gitmek geçmiyordu artık; bep burada kala- .cakmış, kendi evindeymiş gibi geliyor. du. Fakat kapı usulca açıldı, içeriye uzun boylu bir bay girdi. Odada bir erkek görünce duraladı. Bayan Forestier biran bozuldu, son- ra, omuz başlarından kulaklarına ka- dar hafif kızararak, her zamanki se- sile: — Buyrunuz dedi, Size Charles'ın eski arkadaşı, müstakbel gazeteci bay Georges Duroyu takdim ederim. Sonra, sesine başka bir shenk vere- rek tanıttı” — En iyi ve en samimi dostlarımız- dan Vaudrec kontu. İki adam, biribirlerinin güz bebek- Aile Dostu Tefrika No, 13 nün sebebini araştırarak | diyen gözlerinin önüne geliyordu. 'Temel atma resminde bir enstantane Sirkecide Şahinpaşa oteli yanında eski bir medrese arsasında Hocupaşt Maliye tahsil şubesinin temel atma merasimi dün saat 11 de Defterdar E. Kâ- gm İle Defterdarlık erkânı huzurunda yapılmıştır, Yeni bina tahakkuk ve Lah- sil şubelerini ihtiva edecek ve altı ay içinde bitirilecektir. lerine bakarak selimlaştılar, hemen izin istedi. Oturması için ısrar etmediler, Te- şekkür, minnet gibi bir kaç kelime ge- veledi, genç kadının elini sıktı, salon | adamlarının soğuk ve ciddi tavrını bırakmıyan yeni gelenin önünde tek- rar iğildi ve sanki minasebetsizlik yapmış, bir pot kırmış gibi afallıya- rak çıktı. Kendini sokakta bulunca içinde bir hüzün, bir rahatsızlık hisselli; kendi- ni ele vermiyen bir elemin belirsiz te- #iri peşini bırakmıyordu. Teessürü- 'üyor,bul: miyor, ancak ihtiyarlığa yüz tulmuş saçlarına ak düşmüş, kendinden emin, çok zengin bir adam tavrı ile hem sa- kin hem de küstah görünüşlü Vaud- rec kontunun çatık suratı mütema- Duroy Neden olduğunu pek bilmiyordu ama, bu adam onu bayan Forestiernin yanında görünce kızmıştı galiba. Üçe kadar hiç bir işi yoktu; henüz öğle bile olmamıştı. Cebinde altı frank eli santim kalmıştı: Çorbacıda ye- mek yedi. Sonra bulvarda gezindi; tam üçte, In Vie Françaisein reklâm İ de görülen sunllik akıyordu, bir nevi için yapılan merdivenlerinden çıkt Hademelerden birine sordu: | — Bay Walteri görebilir miyim? Adam kalabalık bekleme odasını gösterdi; — Direklör müzakerede, biraz bek- leyiniz. Odada ağır başlı, yaka fikleri hi- şanlı, kerli terli insanlar; şöylece gi- yinmiş, gömlekleri gözden saklı, gırt- | laklarına kadar düğmelenmiş redin- gotlarının önlerindeki lekeler harita- yı andıran adamlar vardı. Bunların arasına üç te kadın karışmıştı. Bun- Jarden biri güzel, güler yüzlü, boyu- lıydı; kokota benziyordu; yanındaki kadının yüzü korkunçtu, o da adam- Akıllı boyanmıştı, üstünden eski pü: külük, alelümum aktris emeklilerin- kekremiş aşk kokusu, turşusu kurul- muş sahte gençlik gibi bir şey... Üçüncü kadın siyahlar giymiş, | teselli bulmaz bir dul tavrı ile bir kö- geye büzülmüştü. Duroy onu sadaka #stemeğe gelmiş bir kadin farzetti, Yirmi dakikadanberi beklediği hal de kimseyi çağırdıkları yoktu. Aklına başka bir şey geldi, hademeyi buldu: — Bay Walter saat Üçte randevu vermişti, dedi, siz hele bir bakınız bay Yorestier burade mı? Arkadaşımdır. Haftalık piyasa Piyasada geçen haftaya nisbetle fazla faaliyet var Piyasada geçen haftaya nisbetle bir ferahlık hissedilmektedir. Geçen hafta, yazdılımız gibi, yılbaşı faali- yetinden sonra, piyasaya garip bir durgunluk çökmüştü. Fakat bu dur- gunluk son günlerde yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Bu haftanın en mübim meselele- rinden biride, Türkiye - Romanya arasında aylardan beri devam eden #icaret anlaşmasının neticesidir. An- laşmaya göre Türkiye ihrecatına karşı geniş bir ufuk daha açılmak- tadır, İktisad Vekâleti müsteşarı B, Falk Kurdoğlu'nun ticaret odası salonunda verdiği izahattan bu ne tice çıkmaktadır. Pek ümid verici mahiyette olan bu izahat, kendisini dimiyen ihracat (o tacirlerini Oçok memnun etmiştir. Bilhassa pamuk, pirinç, zeytinyağı için Romanyaya mühim mikdarda ihracsl yapılaca- gından bahsedilmiştir. Fakat henüz Romanyaya pirinç ihracatı başlama» dan "evvel, piyasada pirinç üzerine | hayli muameleler olmuştur. İhracat | tacirleri, piyasadan ihracat yapmak | maksadlle pirinç toplamışlardır. Bu- nun neticesi olarak piyasada pirinç fiatleri artmıştır. Türkiye - Almanya arasındaki anlaşma vormal şekilde tatbik edilmektedir. Fakst ihracat tacirleri Alınan taleblerine © karşı pek ihtiyatkâr davranmaktadırlar. Türkiye - Çekoslovakya arasında, Ankarada yeni bir anlaşma yapıl mıştır. Bugünlerde imza edilecektir. İhracat tacirleri arasmda Çekoslo- vakya ile anlaşmayı bekliyenler çok- tu. Bilhassa çorap, trikotaj mücsse- selerl iplik getirmek için çok müş- külân çekiyorlardı. Yakında Türkiye - Amerika ara” sında yeni bir ticaret anlaşması ya- pılacaklır. İhracat maddelerimiz Hububat maddeleri — Buğday ih- racalı en ziyade Mersin limanı vası- taslie yapılmaktadır, İstanbul lima- rından ufak partiler halinde #hra- cata devam edilmektedir. Arpa için yeniden talepler başla- mıştır. İtalyadan, Fransadan yeni ta- lepler vardır. Piyasada ihraç edilecek çavdar pek azdır. Yulaf üzerine de İngilteredn İalep- ler devam etmektedir. Fakat bu ta- lepler mikdar | itibarile pek azdır. Son günlerde, İtalya ve İngiltereden kuşyemi Üzerine ufak partiler ha- linde istekler olmuşlur, Yaş ve kuru meyvalar Kuru meyva piyasası, mevsimi geç- miş addolumabilir, bu mevsimden sonra fındık, kuru üzüm, incir, ce- Uzun bir doridordan geçti, geniş ye- gil bir masa başında dört kişinin yazı yazdığı büyük bir salona geldi. Forestler, şöminenin önünde dur- muş, sigara içerek bilboke oynuyor- du. (*) Bu oyunun ustasıydı, top mü- temadiyen sivri çomağın ucuna sap- ier sayıyordu: — wYir- üç, yirmi dört, yirmi Duroy devam etti: Yirmi slti... Arkadaşı oyunu bırakmadan başını kaldırdı: — Vay geldin mi?.. Dün üstüste tam elli yedi puvan yaptım. Burada yalnız Saint-Potin benden daha usta. Pat- ronla görüştün mü? Şu baba hindi Norbertin bilboke oynaması da görü- lecek şeydir. Topu yutacakmış gibi ağzını açıyor. Muharrirlerden biri; — Hey Foretier dedi, çam tahtasın- dan yapılmış satılık bir tene var, çok güzel. İspanya kraliçesininmiş diyor« | lar, altmış #rank. Pahalı da değli, Forestier sordu; .— Nerede? — We otuz yedinci pu- vanı kaybedince bir dolap açtı; Duroy, | Soğuk viz üzerine pek az mikdarda satışlar yapılmaktadır. Son zamanlarda Ma- latya kayısısı için Suriyeden, Mısır- dan istekler vardır. Yaş meyvalara gelince, Alman fir- malarınm Cehup limanlarından olan talebleri devam etmektedir. Almnya nın 200 bin sandıklan fazla portakal alacağından obahsedilmektedir. Bu sehe Rizenin portakallarına geçen seneki kadar talip yoktur. Elma satışlarına gelince, Amasya elmaları mikdar itibarile pek azdır. Manavlarda 50 kuruşa kadar satı maktadır. Fakat böyle olmakla be raber 7 buçuk kuruşa kadar elma yardır. Türkiyede nevi itibarile çok elma bulunmaktadır. Fakat bunla- rm arasında nevijleri itiberile çek kötü elmalara tesadüf edilmekledir. Tatsız kötü elmalar en ziyade Suri- yeden — islenilmekledir. — Mısırdan Amasya ve Niğde elması taleb edil- mektedir. Rizenin ekşi elmaları da Alman piyasasında rağbet görmek- tedir, Yağ, yumurta fiatleri Trabzon yağının toptan kilosu 95 iş Bu fiate satılan yağlar, Trabzondan gelen taze yağlardır. hava depolarında o bekliyen yağların kilosu 85 kuruştur. Karade- niz limanlarından pek az yağ gel mektedir. Her hafta gelen yağın mikdarı 30 - 40 tenekeyi tecavüz et- miyor. Alâkadarların söylediğine gö- re, Trabzonda da az mal vardır. Ha. valar müsald olmadığı için, Karstan da Trabzona yağ gelmiyor. Bu şersit altında yağın daha ziyade pahalılaş- mak ihtimalleri pek çoktur, Halbuki yaz mevsiminde Trabzon yağı 62 kuruştu, yağı bu fiatten alıp, soğuk hava depolarında — biriktiren tüccar şimdi ayni malı 85 kuruşa estıyor. Arada fark pek büyüktür. Bunu ile- riye sürdüğümüz zaman, soğuk hava depolarının birkaç ay için bir tene- keden 30 kuruş para alındığından bahzedilmektedir. Zeylinyağı fiatleri de yavaş yavaş ir. Asmaallındaki bükkal- eytinyağımı, 50 kuruşa kadar satıyorlar, fakat mahalle bakkalla- rındaki zeytinyağ İallerinin üzerin- de hâlâ «60: diye rakkam var. Zeytinyağı ucuzladığı halde, sabun İlatlerinde hâlâ bir fark yoktur. Bu- rındaki zeytinyağı fiatlerine göre bir kilo sabunun 22 kuruşa kadar satıl ması lâzım gelir, halbuki toptan fk at 25 kuruştur. Yumurta fialleri daha siyade düş- müştür. Çünkü ihracat tamamile durmuştur. — HM. A, nında, dedi. İstersen yarın getireyim. — Getir bakalım. Eğer sahiden gü- zelse alırım; bilbokenin fazlası olmaz, Sonra Duroya döndü: — Haydi gel. seni patrona götüre- yim, yoksa ukşamın yedisine kadar burada pineklersin... Bekleme odasından geçtiler, ayni | adamlar, ayni yerde oturuyordu. Genç İkadınla #htiyar aktris Forestieryi görül görmez yerlerinden fırladılar. Fores tler onları pencerenin köşesine çekti; Duroy yavaş sesle konuşmalarına rağ- men, Foresliernin ikisile de senli ben- 4 konuştuğunu duydu. Sonra bir ka- pının iki kanadını itip direktörün ya- mına girdiler. Bir santtenberi devam eden müxzg- kere bir ekarte partisiydi. Forestier oyuna açıkan gidenlerin ellerini sık- tı, bekledi. B. Valter partiyi kazanm- ca takdim etti: — Arkadaşım Duroy, Direktör, gözlükerinin Üstünden Duroyu süzdü: — Makaleyi getirdiniz mi? Bugün tam günüdür, Morel davasile beraber çıkar, Duroy, dörde bükülmüş kâğıdan cebinden çıkardı; — Hazır, dedi, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: