DSU | 4 Geçen 1937 senesinde olup biten * gelen hâdiselere insanın inanmıyaca- İ ğı geliyor. Halbuki hepsi hakikattir, SİYASI ICMAL: Romanyadaki değişiklik ' Orta Avrupanın olduğu kadar Şar- | Mt Avrupanın ve Balkanların da çok mühim bir devleti bulunan Roman- | yada son seçimde demokrasi tarajta- n partilere bir ekseriyet temin edeme- mesi üzerine Yahudi düşmanı mili hiristiyanların deri Goganın hükü- metin başına gelmesi Avrupa politi- Kasını bir türlü sükünet bulamıya- cak bir surette dalgalandırmıştır. Almanya, İtlaya ve Japonya süm- resi bu tebeddülü kendi lehlerine gayet büyük bir kazanç teli ettiler. Ro Mmanyanın askeri milttefiği Lehistan We Yugoslavya da bu tebeddülü büyük bir memnuniyet ile karşıladılar. Çün- Kü Romanyanın her hangi suretle Sov- yellerle dost olmasına artık imkân kalmamıştır, Romanyanın demokrasi rejimini muhafaza eden dost ve müttefikleri İse vaziyetin ne olacağını ve hiç ok Mazsa eski harici polilikasina kendi #ararlarına bir değişikik olup olmiya- cağını öğrenmek istiyorlar. Yeni Ro- © 1937 de neler oldu? geylerden bizim sütunumuzu alâka- dar edenleri aşağıda toplıyarak meş- rediyoruz. Bu bir sene zarfındu vukua bik bir çokları arasından en garibleri- hi seçtik. EN GARİB ŞAKA Buna en garib değil, daha doğrusu en kaba şaka #emek lâzım gelirdi. Çünkü şaka diye yapılan oyun iki ki- | Şinin ölümile neticelendi. Şakacı diye geçinen bir adam Macaristan ce- Dub hududuna yakın bir yerde; Gador kasabasında düğün eğlenceleri yapı: lırken kesilen domuzlardan birinin karnını barutla doldurdu. Macar âde- ti veçhile domuz - kazığa geçirilerek üteşin üzerinde çevrilmeğe başlandığı zaman barut patladı. Düğün halkı , biribirine girdi ve maatteessüf bu ka- ba şaka !ki kişinin ölümüne sebeb ol- du. EN GARİB BAHİS 1937 senesinde bir çok bahislere gi- Fişildi. Bunların içinde en garibi Çe- koslovakyanın Ostrovo şehrinde artist | Heuby'nin giriştiği bahistir. Bu adam | bir sürahi birayı yiyeceğini iddia etti. İçeveğini demiyoruz, yiyeceğini diyo- Tuz. Çünkü Hiruby yalnız sürahinin Lüzumundan fazla iyi koca! Kadınların, sadakatsizlik Y den kocülurma söylemedik Jâf ve kafalarına fırlatmadık eşya bırak- mâdıkları sık sık iştilen hâdise lerdendir. Fakat bir kadıniii, hem de bir protestan rahibinin karısı olan bir kadınim Kocası çok sadık ve çok fa- Zileli olduğundan dolayı" evinden dı- Şatıya firladıği herhalde şirndiye dar vukua gelmemiştir. Bu kadar $ dakate ve fazilete dayanam: dm hâkimin huzuruna çıkarak Şanmayı taleb etmiştir. Kadının hid- detten köpürerek boşanma sebeb- lerini anlattığı esnada hâkimin Şaşı na hayret etmemek Jâzım gelir. Amerikan kanunları mahke- Mmelerin “böyle bir vaka ile -karşılaşa- sağını hatıra getirmediği için hâkim barışmayı teklitten başka bir şöy ya” Pamamıştır. © Koca, istikbalde fazilet dizginlerini biraz çekmeyi vaadetlik- ten sonra karısı barışmağa rüzi ol- muştur. Gık demede İngilterenin Weymouth şehri civa- rında kliçüük bir köyde tiki genç ağız” | larından bir kelime bile çıkmadan Evlen;nişlerdir. Çünkü gerek nişanlı kız, mis. Luiza ( Nolley, © gerekse nişanlı “ erkek, misler (o Fröderik Çörçül, * ikisi de sağır ve dilsiz ola” Tük doğmuşlardır. Küsenin rahibi bu İzdivaç için hususi merasim yapmağa mecinir olmuş ve evlenmek istiyen Şift ne konuşabildiğinden ve me söy- leneni işittiğinden kendilerine evlen- manya Hariciye Nazırı Cenevreye gir derken Praga uğrayıp Romanyanım hariet politikası hakkındaki düşün- celerini anlattı: Romanya Küçük ie 1âf ile teması muhajaza edecektir. Sırf Macaristanın eski yerlerini is- tirdad etmesine karşı bir ittifak olan Küçü ttiülâf Çekoslovakyada Brotis- lava konferansında imzası bulunan, her devlet, Macaristena iaallâk ei medikçe, harici politikannda serbes bırakılmıştır. Romanya, Lehistan e askeri ittifakını sağlamlaştırdığı gi- bt İtalya ve Almanya ile de sıkı anlaş- ma yapmakta, serbes bulunuyor. Romankadaki yeni rejimin mahi- yeti ne olduğunu herkes bir türlü ta- rif ve tefsir edememektedir. Kral Ka- ral bir İngiliz gazetesine verdiği mü- Iâkatta bunu audoritaire yani Alman- ya ve İtalyadaki rejimlerin esası gibi mutlak (otorite ve bir elden ve toptan idare bulunduğunu beyan et- miştir. içindeki birayı içmeyi değil, sürahiyi de parçalayıp mideye indireceğini söyli- yerek bahse girişti, Artist birayı içtik- İen sonra sürahiyi parçaladı ve cam parçalarını birer birer yuttu. Bahsi kazandı ama, ameliyat olmuk üzere | kendisinin hastaneye kaldırılması lâ- zim geldi. EN GARİB KOLLEKSİYON 1937 de mevcud olduğu işitilen en garib — kolleksiyon (o Avustralyanın Adalaide şehrinde oturan mensucat fabrikatörü Richard Petersin kollek- siyonudur. Bu adam çoktanberi eski kaputları topluyor, Şimdiye kadar yedi yüzden fuzla kaput biriktirmiş tir. Peters bu kolleksiyonile pek ifti- har etmekte ve kaputların adedini arttırmağa çok gayret etmektedir. Koleksiyonun en kıymetli parçasını altın yaldızlı bir kaput teşkil etmekte dir. Garib kolleksiyoncunun iddiasına göre bu altın yaldızlı kaput Firayun- lar devrinden kalma imiş. EN GARİB KEKLÂM Geçen senenin en gurib reklânını Berlinde bir sigorta şirketi icad elmiş- tir, Halkı hayat sigortasma alıştırmak maksadile Berlin şehrinin muhtelif yerlerine yapıştırılan bu reklâmda İ aşağıdaki şeyler yazılı bulunuyordu: «Bay Şulze öldü, karısı güldü, çün- | kü kocası sigortalıydı! o Aşk yüzünden vahşet Nevyork civarında Asbury parkında geçen gün emsalsiz bir vaziyet arze- den bir cinayet işlenmiştir. 26 yaşın- daki Franko : 22 yaşındaki sevgilisi Antuanetle otomobil içinde parktan geçerken sevgilisine «benile evlene- cek misindu diye sormuş, kız hayır c€- yabını verince Frunko büyük bir de- mir parçasile “şiddetle kızı başına yurmuştur. Başı yarılan güzel kız der- hal otomobilin içine yuvarlanmıştır. Bunun üzerine Franko kendisile ev- İenip evlenmiyeceğini kıza tekrar sor- muş, cevap alamayınca demir parça- anı kızın kafasına vurmağa başla- mıştır. Kız bu aralık kendine gelerek otombbilden dışarıya fırlamış ve kaç- mağ başlamıştır. Fakat Franko oto- möbilile ona yetişmiş, kıza çarparak onu yere düşürmüş, otomobille çiğne- miş, geri dönerek” tekrar ve tekrar çiğnemiş, kızı parça parça etmiştir. Bütün bu hüdise bir kaç saniye zar- fında olup bittiği için kızın imdadına yetişmeğe vakit kalmamıştır. n evlenenler.. mek isteyip istemediklerini işaretle sormağa ve onlardan işaretle muva- fakat cevabı almağa karar vermiştir. Garibi şudur ki gelinin refakatine verilen kızlardan birisi de sağır ve dilsizdi. süküt içinde geçen nikâh muamelesi esnasında. güveyinin an- nesi evlenen çiftin o garib haline ta- hammül edemiyerek ağlamağa baş lamış ve; «Bakmağa <> dayanamıyo- rum, dayanamıyorum!» diye bağıra- rak ktiseden dışarıya fırlamışlar. İ verenin politikasına İtalyanlar Ingilizleri neden sevmiyorlar ve İngiltereye düşman gözile bakıyorlar? Vaktile İngilte- renin ve İngilizle- rin en büyük ve sa- mimi dostu olan İtayanlar neden birdenbire can düş- manı oldular?.. İtal- ya, birkaç sene ev- veline kadar İngil dalma çok bağlı ve sadik bir devlet ola- rak tanınmıştı. Bugünkü vaziyet ise tabantabana zid bulunuyor. İtalyanla- rın İngiltereden ve İngilizlerden nefret etmelerinin sebepleri maruf İngiliz mü. tefekkirleri tarafından araştırılmakta- dır. Meşhur gazeteci Frank Owen bu mddiyeti şu suretle izah ediyor: Alölâde İtalyanların İngiltereden nefret etmelerine İnsan akıl erdiremez. Seyyar satıcı, çalgıcı, ötelci, Lombar- diyanın fabrika amelesi ve Sicilyanın sabırlı çifçisi İngillereyi nasl hakir görebilir?. Fakat B, Mussolini «Bütün İtalyan milleti İngiltereden nefret ediyor» de- dikten sonra buna inanmak zaruridir. Çünkü B. Mussolini bunu dedikten sonra bütün İtalyan matbuatı, radyo neşriyatı ve faşist hatipleri hep birden şu sözleri Lekrat ediyorlar; «İngiltere İtalyaya düşmandır! İn- giltere İtalyadan korkuyor! İngiltere tereddi etmiştir!. İtalyanlar İngiltere- den nefret ediniz? Bu talimata umum İtalyanlar itaat ediyorlar, Çünkü yarın bu emrin aksi- ne İngillereye bizim dostomuz diye ba- kınız denilecek olursa buna da itaat edeceklerdir. İtalyanlar herşeyden ev- İ vel İtalyanın vahdelini temin için Avus- turyalılara karşı harp ettilderi zaman İngiliz milletinin gösterdiği dostluğu ve Garibaldıyı hatırlarlar. Umumi harpte İtalyanlar Almanlara karşı harp ederken İngiltere kendile- rinin müttefiki idi. Binaenaleyh İtal- yada efkârı umumiye İngiliz dostu- dur. Yalnız B. Mussolini ve faşist par- tisi İngiltereye kin beslemektedir. Bun- da tamamen hâklıdırlar, Çünkü biz bunların boğazlarını kesmeğe teşebbüs etmiş idik. 1935 senesi ilkbaharmda İngiltere, Yaşıyanları ölmüş gösterenler Dava bitti, beş kişi mahküm oldu Yâşıyan kimseleri ölmüş gibi göste- rerek Üniyon Sigorta şirketini dolan- dırmağa kalkışmaktan mazmun Onnük ile Şemseddin, doktor Ansaf, doktor Lean, İzmaro, kocası Dimitri, Kara- bet, Sigorta şirketi “rhemurlarmdan Voçino ve Didarın muhakemeleri dün asliye dördüncü ceza mahkemesinde bitirilm r Muhakeme neticesinde suçları sabit görülen Onnik bir buçuk sene on beş gün, İzmaronun bir sene kocası Dimit- rinin üç ay, doktor Leonun 22 gün, doktor Asafın on beş gün hapislerine, Şemseddin, Karabet ve Voçinonun suçları sabit olmadığından beraetle- rine, diğer suçlu Didar ölmüş bulun- duğundan hakkındaki takibatın su- kutuna kârar verilmiştir. Doktor Asat ta 65 yaşını ikmal etmiş olduğundan cezası tecil edilmiştir. Teknik okulu mezunlari konsresi Merkezi Ankarada bulunan (Nafia Fen mektebi mezunları birliği) nin be- şihel Korigresi Ankura' belediye salo- nunda yapılmıştır. Rümamedeki mevcut maddelerin müzakeresi bitirildikten sonra yeni idare heyeti seçilmeğe başlanmış ve: Başkanlığa: Mazhar Güven, genel sek: relerliğe, Riza Özbek, azalıklara: Tah- sin Dinçey, Hayri Yunt, Kemal Çakin, mebus Güvenç, Seyfi Gürçey seçilmiş- ur. Fransa ve İtalya Stresada - konferans akdetmişlerdi. Herşey yolunda gidiyor- dü, Üç devlet Almanyanın ileri gitme- sine fren koymak hususunda mutabık kalmışlardı. Söylendiğine göre Strösa'da B, Mus- solini, o zaman İngiltere Başvekili bu- lunan Ramsay Makdonald'a İtalyanın Habeşislanın hakkından gelmek iste- diğini açıkça söylemiştir. Fakat eski İngiliz başvekili hoşlanmadığı sözleri pek çabuk unuttuğundar İtsiyan baş- vekilinin sözlerine aldırış etmemiştir. Stresa'daki Fransız delegesi Başve- kil B. Laval, B. Mussolininin Habeşis- tan hekkındaki kararım unutmamıştı. B. Laval İtalyanın emeli tahakkuk et- mesi için elinden geldiği kadar yardım- da bulunmuştur, 1935 senesi sonbaharında B. Musso- lini imparator Halle Selasie-ile hesabı nı görmeğe artık hazır bulunuyordu. Teşrinievvelin ikisinde İtalyan lejyon- ları Eritre hududuna tahsşşüd etmiş oldukları noktulardan Mareb nehrini geçerek Habeş toprağına girdiler. İngiliz nazırları hemen Cenevreye koştular ve Milletler cemiyeti azası devletleri İtalyanın aleyhine bir safa dizdielr. Mütecaviz sayılan İtalyaya karşı zecri tedbirlerin tatbiki kararını aldılar, İngilterenin büyük zırhlılarını Süveyş kanalı civarında topladılar. Norveç ve Estonya gibi küçük hükü- metler mütecaviz ve müstevli İtalyayı hararetle taraftar gö- ründükleri halde Fransa birşey yapmak istemediğine şüphe bırakmadı. Eğer İn- giltere İtalyan ordularının can dama» rı bulunan Süveyş kanalını kapatsay- dı B. Mussolini ihtimal İngilizlere kar- $ı harp ederdi. Zecri tedbirlerin ilk te- siri İtalyayı Habeş seferini biran evvel Ikmale sevketinek oldu. İtalyanlar bom: ba ve zehirli gaz kullanarak all ayda İKTİSADİ MESELELER Siyah ekmek Geçinlerde bir diş doktoru, diş has- talıklarından bahsederken, beyaz ek- mek yiyen şehirlerde diş bastalıkları- ra çok tesadüf edildiğini söylüyordu. Filvaki mısır, cavdar “ekmeği yiyen köylüler arasında diş hastalıkları pek nadirdir, Bilhassa mısır yiyen köylüle- rin dişleri bembeyazdır.Ömürlerinde diş hastalığı çekmemişlerdir. Bu gibi müşahedelere istinad ederek, diş dok- torunun sözlerini kolay kolay redde- demeyiz. Diş hastalıklarının yalnız be- yaz ekmek yiyenler arasında fazla ol- duğu hakkındaki iddiayı cerhetmek de elimizde değildir. Çünkü teknik bilgi- ye ihtiyaç vardır, Siyah ekmeğin dişlere bir fidesi ol- masa bile, herhalde daha ucuza satıl- masını isteriz. Bilhassa kokulu çavdar ekmekleri sabah kahvaltılarında, beyaz ekmeğe daima tercih edilebilir, Böyle olduğu halde, siyah ekmek memleke- mizde pasta gibi lüks bir yiyecek maddesi kadar pahalıdır. Çavdar ek- meğinin kilosu 20 kuruştur. Neden? Tanınmış bir İngiliz mütefekkiri bu suale cevap veriyor ve: “İngiltere İtalyanın blöflerine kulak asmayıp biraz daha metanet gösterirse “İtalyanlar İngilizleri neden bu kadar seviyorlar?,, diye sormak lâzım gelecek, diyor Çavdar pahalı bir madde değildir. Top- tan kilosu 4,5-5 kuruşa kadar satılır. Bazan buğday fiatinden daha aşağı bi- le düşer. Çavdar bu kadar ucuza sa- tldığı halde. Çavdardan yapılan ek- meğin 20 kuruşa satılmasındaki hik- met nedir? Bunu bir türlü anlıyamıyo- Tuz. Ekseriyelle satılan çavdar ekmekleri - | mahlüttur. Çavdarların içine arpa unu, kepek karıştırıldığı vakidir. Çavdar ek- meğini sevenler, halis çavdar ekmeği- ne 20 kuruş verirken «pahalıdır» diye şikâyet bile etmiyeceklerdir.' Fakat den geliyor. Habeş seferinden evvel de servet inenabil azdı, Buna 150 milyon İngiliz lirası tahmin olunan Habeş s8- feri masarifi inzimam etmiştir. Harp sanayii ticareti müteessir etmiştir, Eo- nebiler ve bahusus Amerikalılar para vermiyorlar. Mussolininin İngilizlere kızmasının bir sebebi de İspanya macerasına mü- zaheret etmemekliğimizdir. Akdenizde Yrankonun tahtelbahirlerini faaliyet- ten menetmekliğimiz ona Teruelden ziyade ağır gelmiştir. B. Mussolininin İngiltereden nefret eylemesinin bir sebebi de Sezarlar Ro- tasavvurudur. Akdeniz yeni Roma im- paratorluğunun eski .imparatorlukta olduğu gibi bir dahilii gölü olacaktır. Bu tasavvuruna karşı Üç engel var- dır. Biri İngilteredir. İngilizler Akde- nizin bir serbes koridor olmasını isti- yorlar, İkinci engel Fransadır. Fevkalâde ahvalde şimali Afrikadan Fransaya as- ker getirmekte serbes bulunmasını is- tiyor. Üçüncü engel Almanyadır. Bu dev- Kız kardeşe bırakılan çocuk Mahkeme takibat yapıla- mıyacağına karar verdi Geçenlerde Plumi adında bir kadın. mahkemeye müracaatle kendisi hiz- metçilik yapacağı için ücret mukar bilinde bakmak üzere kız kardeşi Emelyanın yanına bıraktığı çocuğu Aleksandrın, Emelya tarafından ki- lisede yeniden vaftiz ettirilerek kendi çocuğu diye zapteylediğini ve Emel- yanın kocası Civaninin de bu suça İş- tirak ettiğini iddia etmiş ve kız karde- şi Emelya ile Kocası Civani aleyhle- rine ceza mahkemesinde bir dava aç- muşta, Dün ikinci ceza mahkemesinde bu dava bitirilmiştir. Mahkeme, her ne kadar Emelya ile tirerek zaptettikleri iddia edilmişse de bu suçu af kanunundan evvel işle miş olduklarından ve suç ta af kanu- nunun şümulü dahiline giren suçlar- dan olduğundan, bu iki suçlu haklar rında bu suçtan dolayı takibat icrası- na mahal olmadığına karar verdi. Davacı Plumi, çocuğunun Emelya- dan alınarak kendisine teslim edilme- si için şimdi hukuk mahkemesine mü- racaat edecektir. piyasada halis çavdar ekmeği bile bul- mak kabil değildir. Bizde en güzel çav- dar çıktığı halde, en kötü ve mahlüt çavdar ekmeğini pahalıya yiyoruz. MA