18 Kânunüevvel 1937 AKŞAMDAN AKŞAMA. | Dul kocalara maaş © ve kadınla erkeğin müsavatı| Kadınlarla erkeklerin tam müsa- vatına adım adım ilerliyoruz. Dün gece geç vakit gelen Ankara telefon haberleri arasında dikkate şayan şöyle bir havadis var: «Ölen erkek memurların zevceleri simdiye kadar nasıl dul maaşı alıyot- larsa, vefat eden memur bayanların muayyen şeralti haiz kocalarına da ayni suretle dul maaşı bağlanacak” Yüiş.» İşte bir hakkaniyet ki, şüphesiz dünya matbuatını bizden bir kere daha takdirle bahsettirecektir. Demek, ilerde: «— Karımdan kalan aylıkin geçi nip gidiyorum. Ben âciz bir erke dim!» diyen, değneğine dayanmış ih- tiyarlara rastlıyacağız. : Bazı işsiz güesüz erkekler de şöyle düşünebilecekler: — O kadar aradım; zengin bir ka dın bulamadım. Fakat altmışına yaklaşmış bir mütekaid memur İle (güzelliğine, çirkinliğine bakmadan) evlenirsem, onun teknüğd maaşı, be nim de bir evim var, Başımızı sokar, geçinip gideriz. Eh yarın öbürgün Karım gözünü kaparsa hem bana, hem çocuklarımıza bir dünyalık ka- lir... (Ah, pardon! Çocukları olamaz #sâhi! İşte tabiatin bir adaletsizliği! Yüzıklar olsun şu tabiaate ki cemiyet kadar olamıyor!) Aklıma birşey geldi: Rusyada bir tabilyat hocamiz var“ tı, İnkilâbın zuhurunda Bolşevikler aleyhine hareketlere iştirak ettiği için yeni rejimde üç sene kadariş bulamamış. Bu müddet zarfında ka- risı işe gitmiş; o da evde yemek pişi- Tİp bulaşık yıkamış; çocuklara bak- miş. Bizde de böyle karısına güyenenler çoğalacak mı dersiniz?.. Bu kanın Memur bayanların evlenmesini da- ha kolaylaştıracaktır şüphesiz... Ek- sr kocalar şimdi karılarmı memuri- yellen çıkarıyorlar. Bu kanun onla- Ta da «Ne olur ne olmaziz detirte- ©ök, bu yersiz hareketlerine mani olacaktır, Bakın kaç faydası var. #. lâtife bertaraf, hakkaniyet mü- kemmel... Söylediğim gibi, yüzde yüz nisbetinde erkek - kadın müsavatıma doğru ciddi adımlar atıyoruz. Bu münasebetle okarilerimden is mini neşrettirmek istemiyen bir ba- yandan aldığım bir şikliyet mektu bunu hatırladım. Diyor ki: «Bizde kanun evli kadının ikâmei- gühıni kocasının ikametgâhmin ay- mi sayar. Boşanma davalarında da böyle addediyor. Kocanın bulun duğu yerde davanın açılması macbu- Yİ tutuluyor. Bu yüzden de kadınla- nim pek çok hukuku kaybolmaktadır. »Düşünmeli değil mi ki, aralarında dava açılacak derecede ihtilâj hasıl olan karı - kocalar, ekseriyetle artık bir evde oturamaz vaziyete düşmüş- lerdir. Karısını boşamak istiyen birini ta- Miyorum ki kadıncağızı İzmirde borg içinde ve parasız bıraktı. Üstelik «Pe- şimden gelirsen. şöyle ederim, böyle ederim!» diye tehditler de savurdu. Sonra kendisi kalkarak Karadenizin ta ötesine giti. Sözüm ona bir €v açıp bir de ticarete girişti. Seyahatin en güç olduğu bir mevsimde de kadını yanına güya davet edip arkasından da Motosikletler 3 ay içinde ses çıkarmıyacak hale getirilecekler Otomobil motörlerinin gürültü çi- karmıyacak tesisat ile techiz edilme- leri hakkındaki karardan sonra mo- tosiklet motörlerinden çıkan gürültü nün de şehrin sükünunu bozduğu görülmüş, bunlar için de üç aylık bir mühlet . verilmiştir. Üç ay sonra motosikletlerine gürültü çıkarmıya» cak tertibat yaptırmıyanların çalış- malarına müsaade edilmiyecektir, Araba ve vapurlarda döşe- meler kumaştan olmiyacak Taksi otomobillerile (o vapurlarda bulunan döşemelerin kadife ve ku- maştan olmaması hakkındaki kara- rın tatbikine bu ay sonunda başla- nacaktır, Belediye, bu kararla iktifa etmemiş, binek arabalarındaki döşemelerin de aynı cins eşyadan olmalarına karar vermiştir. Tasarruf haftası Dün de mekteplerde müsamereler yapıldı Tasarruf haftası bu akşam bitiyor, Dün de mekteplerde talebelere yemiş dağıtılmış, hali vakti yerinde olan ailelerin çocukları fakir mekteb ar- kadaşlarına meyva ikram etmişler. dir. Erenköy Kiz lisesinde dün akşam tasarruf haftası münasebetile bir süare verilmiştir. Haftanın son günü olan bu akşam bay Selâmi Sedes «Mill iktisad ve tasarruf cemiyeti- nin gayesiz mevzulu bir konferans verecektir, Vitrin müsabakası için jüri âzaları dün akşam bir toplantı yapmış ve gece de şehri dolaşarak vitrinlere .not vermişlerdir. Kazananlar jüri Azalarının bugün yapacağı toplantı sonunda belli olacaktır. AEAREMABASIREDASADA AAA AANAASASSLII ii gelmiyor diye dava açtı. Kadın bu yabancı muhitte gidemediğinden ve kendini müdafaa edemediğinden ka- bahatli çıktı, Halbuki mesele şuydu. Bu erkek, ecnebi bir kadını seviyor. Wazifeşi icabı onunla evlenemediği için bir kaç sene evvel bu tasvir ettiğim 2a- vallıyı aldı, Pakat vaktaki tekaüdl- gü geldi, şimdi karısını boşayıp ecne- bi sevyilisile evlenecek... Zevcesi, bik tün bunları isbat edebilir. Ancak kw muldanacak mecal nerede? Kadınları bu kadar düşünen hü kümetimizin bu (sevcin ikametgâhı- na tabi olmak) keyfiyetini de göz önünde bulundurmasını ve kanünda kadını himaye edecek (değişiklikler yapmasını dileriz.» ... müsavatına doğru gittiği için bu gibi pürüzlerin de ayıklanacağında şüp- he yoktur! Bunlarm hepsi olacak, korkma hemişire, hepsi olacak! * (VA-Nü) AKŞAM Haklı şikâyetler Istanbulun Anadolu ya- kasında kömür buhranı nı mümkün olduğu nisbette karşi- lamalarmı Havagam (şirketine tebliğ etmiştir. ... AKŞAM ; Bu buharnın önüne geçecek iki yol var: Birincisi karşı taraf- ta bir sömikok şubesi açmak. İkincisi de o zamana kadar karşı yakadan vaki olanak siparişleri; deniz nakliye ücreti alınmadan İstanbul tarafmdan temin et- mek, Hırsız çocuklar Üç beygiri aşırarak kaçarken yakalandılâr Bakırköy jandarmaları; ikisi on Üç, biri on dört yaşında olan üç hay- van hırsızını yakalamıştır. Şeref, İb- rehim ve Osman adlarındaki bu ço--| Cuklar, dün sabah erkenden Küçük- pazara sebze hâli önüne gelmişler ve buranın sabahları mutad kalabalığı arasına (o karışmışlardır. Bu sırada sebze tacirleri, hayvanlarla mallarını hâle getirmişlerdi. Sebzeler, hayvan- lardan indirilerek hâl içine alındığı bir anda, bu üç çocuk birer kenara bağlanmış olan üç beygirin “iplerini çözerek yedeklerine almışlar ve usu- letle savuşmuşlardır. Üç çocuk, hayvanları çaldıktan son- Ta biraz ileride sırtlarına atlamışlar, Saraçhane, Fatih, Edirnekapı tariki- le kale dışarısına çıkmışlar ve bura- İmei da Bâkırköye doğru yols çıkmış- Osman, Şeret ve İbrahim Bakırköy civarından geçerlerken bir anda dev- riye dolaşan jandarmalar bunların vaziyetlerinden şüphelenerek durdur. muşlar ve kendilerini sorguya çek- mişlerdir. Çocuklar, biraz karışık s0. Tülan sunller karşısında şaşalamış- lar ve az sonra suçlarını itiraf etmiş- lerdir. Jandarmalar; üç çocuğu mah- füzen polise göndermişler, beygirler sahiplerine iade edilmiş, çocuklar hakkında da kanun! takibata girişii- miştir. Bay Amcaya göre... Taksim - Harbiye | Caddenin ortasın- da çiçek bahçesi yapılacak Harbiyeden Taksime kadar uzanan cadde ortasının bir çiçek bahçesi haline konması kararlaştırılmıştır, Bu saha kazdırılmaktadır. Bu mü- nasebetle kurumuş bazı ağaçların yerine yenileri dikilecektir. Hava vaziyeti Dün memleketin ekser taraflarında hava açık geçmiştir. Yalnız Erzurum havalisi sisli idi. Rüzgür cenuptan hafif esmiştir. Dün İstanbulda hava kısmen bulutlu idi Hava tazyiki 757,3, sıcaklık en az 9,5, en çok 18,9 derece idi, Otomobil kazaları çoğaldı Dün de genç bir kadın ağır surette yaralandı Galatada Hendek caddesinde bir apartımanda oturan Katine isminde bir kadın Doğruyoldan geçmekte iken bir otomobilin sadmesine uğrıyarak muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Şoför vakayı müteskib kaçtığı için aranmaktadır. / Evvelki geceki kaza Evvelki gece Pangaltı civarında feci bir otomobil kazası olduğunu dün kaydetmiştik. Kazayı müteakib vefat etmiş olduğu için hüviyeti anlaşıla- mıyan kadın hakkında yapılan tah- kikat neticelenmiştir. Bu; Karagüm- rükte Keçecilerde oturan bayan Hil- miyedir. Bayan Hilmiye Halâskârgazi caddesinde 1 No. lı apartımanda otu- ran kızımı görmek için gece oraya gitmiş ve Etfal hastanesi önündeki durakta tramvaydan inerek cadde- nin bir tarafından öbür tarafına gep mek istemiştir. İşte bu siradadır ki şoför Afifin otomobili süratle Şişli tarafından gel- miş ve bayan Hilmiydyi altına alar rak biraz sürüklemiştir. Şoför Arif, otomobili bilâhare durdurarak yara- ayı içeri alıp hastaneye götürmek üzere iken Hilmiye yolda ölmüştür. Sahife 3 SOHBET: La Fontaine Bu günlerde La Fontaine okuyo. rum. Çocukluğumda Karga ile Tilki, Kurd ile Kuzu Kıssalarını ezberledi. Zim gündenberi o şağiri sever, kitaby. ni arasıra açarım. Fakat bu seferki e sihri yeniden duyarım. Kabil mi? her arzunun bir sonu olma ması kabil mi? Elbette bende bu La Fontaine açlığı da - tatmin edilmiş her arzunun sonundaki vahilik hissi. ni bırakarak - dinecek; fakat ne ua- rar var? o melâli avutacak bir yeni muhabbet de yine elbette doğar.) La Fontaine'de, hemen hemen her- kesin çocukluğundan beri duyup öğ renmediği kıssa yok gibidir; o halde tasvir eden, bir hissi bir mısrağın içi. parçalarından bah- sedilir; bunlar o kadar çok değil. Ger. çi bazı mısrağları, beyitleri birer ata « sözü gibi ayırabiliyor, fakat asıl zevk onlarda da değil, Bütün o parçalar biribirlerine kilitlenmiş gibi; belki hiç bir manzümede, La Fontaine'in kıs- sâlarında olduğu kadar, bütünlük ha- Mi yoktur. Kafiye, vezin elbette ona da Türumsuz şeyler söyletiyor; fakat bunların pek dikkat etmeden farkına varılmıyor. Yasılı önün münzümele. rini okurken insanda, parçalanmaz, bir tek satırı çıkarılırsa büyüsü ka- çacak bir bütün karşısında olduğu hissi geliyor; ; bunun için de o man- E3 iş li HU Til i EEE ii li ipli lil BI ii il