stem tebliğ neşredildi mesine gösterdikleri müşlerek alâka- yı kaydetmekle memnun kalmışlardır. İspanya anlaşmazlığınadan ve Akdeniz. şeraitinden doğan vaziyet heyeti umu- miyesile tedkik edilmiştir. Bütün güç- lüklere rağmen İspanya hattındaki ademi müdahale siyasetinin tamamile doğru çıkmış olduğu ve anlaşmazlığın enternasyonal akislerini anlatmağa yardım eylediği müşahede olunmuş ve siyasete bütün müessiriyetini vermek için iki hükümetin gayretlerinde de- yam etmesi kararlaştırılmıştır. İngiliz ve Fransız nazırları, vahame- tini kabul eyledikleri Uzak Şark vazi- yetini de tedkik eylemişlerdir. Nazırlar, hukuk ve menafii siyanet etmek ve dünyanın bu kısmına ald enternasyo- nal muahedelerdeki taahhüdlerini ifa eylelmek için ayni vaziyette bulunan diğer devletlerle iş birliği yapmağa ha- zır olduklarını müşahede hususunda mutabık kalmışlardır. Fransız ve İngiliz nazırları bundan sonra karşılıklı bir emniyet zihniyeti ile her iki memleketi de alâkadar eden enternasyonal meselelerin diğer safha- Jarını da gözden geçirmişlerdir. Enternasyonal iş birliği hakkında te- yid eylemekten hiçbir zaman fariğ ol- madıkları düşüncelerinden ayrılma- mak suretile nazırlar, hükümetlerinin serbes ve sulhperver müzakereler usu- lü ile gerginliğin umumi bir İzalesine varmak müşterek eseri yolunda bütün memleketlerle iş birliği yapmak arzu- (Baş tarafı 1 inci sahifede) Hyemem. Yarım (bugün) neşredilecek tebliği bekleyiniz.» | Gazeteciler Delbostan da beyanatta | bulunmasını rica etmişlerdir. Halbu- ki Delbos beyanatta bulunmamıştır. Maamafih öğrenildiğine göre, İngiliz ve Fransız Nazırları, müstemlekât işi- nin tedkikini başka bir zamana bırak- makta mutabık kalmışlardır. Zira bu meseleye İngiltereden başka Belçika ile Japonya da alâkadardır. Orta Av- rTupa meselesine gelince, sıkı bir müza- kereden sonra Avusturya ile Çekoslo- vakyanın tam istiklâlinin muhafaza edilmesi lüzumu tasdik edilmiştir. Bundan başka İngiltere ile Fransa- nın diğer her hangi bir memleketle mü- nâsebetlerine zarar vermeksizin Ber- Yin - Roma mihverile Paris - Londra mihveri arasında bir mukarenet tesi- sine çalışılması icab ettiği tasdik olun- | muştur. Milletler cemiyetinin ıslahı, İspanya ve Uzak Şark meseleleri bugün görü: şülecektir. Resmi tebliğ Londra 30 (A.A.) — İngiliz - Fran- sz görüşmeleri neticesinde aşağıdaki resmi tebliğ neşredilmiştir: 29 ve 30 teşrinisanide Londrada ika- metleri esnasında B. Chautemps, Del- bos, İngiltere Başvekili, Hariciye Na- urı ve İngiliz kabinesinin diğer muh- telif âzasile müteaddid görüşmelerde bulunmuşlardır, sunu teyid eylemişlerdir. Halifax, Fransız nazırlarına yakında Fransız nazırları Parise Almanyada yaptığı görüşmelerini an- hareket ettiler latmıştır. B. Chautemps ve Delbos, lord Halifax'ın hususi ve gayrı resmi mahi- yeti dolayısile derhal bir netice çıkına- sı beklenmiyen ziyaretinin beynelmi- lel sultefehhüm sebeplerini bertaraf etmeği istihdaf eylediğini ve havayı iyi- leştirecek mahiyette o bulunduğunu N “müşahede eylemekle memnun olmuş- lardır, Avrupa umumi meseleleri, gerginli- ği izale ümldleri ve sülâhsızlanma ihti- malleri tedkik edilmiştir. Bu mühim meselenin tedkikinde İn- giliz - Fransız Nazırları, Fransa ile Bir- leşik kraliyet arasındaki münasebetle- rin çok mesud evsafını teşkili eden r hattı hareket ve noktai nazar birliği- nin yeni bürhanlarını bulmuşlardır. j Nazırlar, müstemleke meselesinin bütün cephelerden iptidai tedkikini | yapmışlardır, Nazırlar, meselenin yal- niz olarak ele alınamıyacağını ve diğer taraftan birçok diğer devletleri de alâ- kadar eylediğin! müşahede etmişlerdir. Bu hususta daha derin bir tedkik lü- zumu kabul edilmiştir. Pransız nazırları, İngiliz meslektaş- Jarımin, B. Delbos'un yakinda Merkezi ve Şarki Avrupanın muhtelif memle- ketlerine yapacağı ziyaretten bahset- mişlerdir. Nazırlar her iki hükümetin Avrupanın bu kısmında sükünun ida- Londra 30 (A.A.) — Chautemps ve Delbos, saat 16,30 da Parise hareket etmişlerdir. Çekoslovakya memnun | Prag 30 (A.A.) — Fransız Başvekil B. Chautempsm dün akşamki be- yangı, Çekoslovak diplomasi maha- filinde büyük bir memnuniyet tevlid etmiştir. Bu mahafii, Londra müza- kerelerinin netayicinden Pragda hiç kimsenin şüphe etmediğini söylüyor. Fransız gazeteleri ne diyor? Paris 30 — Partsinax, Echo de Paris gazetesinde yazdığı bir makalede di- yor ki: «İngiliz ve Fransız Başvekil- lerinin şu suale cevab vermeleri icab ederdi: Lord Halifaxın Berlin seyahati ile açılan yola devam etmeli midir? İngi- liz ve Fransiz Nazırları bu suale ne evet ve ne de hayır cevabını vermiş- lerdir.» Matin de diyor ki: «Lord Halifax tarafından başlanmış olan müzakere- ye devam edilmesi, iktisadi, siyasi ve müstenileke noktasından bütün me- selelerin bütün alâkadar devletlerin iş“ tirakile halledilmesi temenniye şaşan olduğu müttefikan tasdik edilmiştir.» Oeuvre gazetesi de şu mütalâayı yürütüyor: «İngiltere, orta Avrupa- GÖNÜL HINCI Yazan: Perihan Parla I Şimdi; kısa bir zaman içinde tanı- gp anlaştığım bu merd erkekten bek- lemediğim bir anda vaki olan teklif beni şaşırtmıştı. Hayat ne beklenilmiyen tesadüfle rin ve ne umulmıyan tahavvüllerin esiri idi! Bundan on on bir sene evvel bu dürüst ve samimi sual karşısında kalsaydım hiç şüphe yok ki bu ka- ranlık bağ yolları saadet meşalelerim- Je aydınlanan bir cennet bahçesi olur- du.. Ne yazık ki senelerimi kendine bir 'Tefrika No. 19 Nihayet titriyen sesimi kendim zor tanıyorum: — Beni affet Cehdi.. bugüne kadar hakikati sakladığım için çok muzta- ribim. Fakat korktum.. talihsiz haya- tımın ilk ve son şifasını da kaybet- mekten korktum. Beraber geçen gün- — Sus.Banu! Sus! Bu kadar muzta- rib olmana talinmmül edemiyorum. Benden şimdiye kadar sakladığın ha- kikate vâkıfım.. başka birine aitsin ; l li | esir gibi bağlıyan kuvvet buğün karşı | değil mi? karşıya bulunduğum saadete de mâni — Evet! olmaktan geri kalmiyor. — Onu seviyor musun? Bir hiç hazana yaklaşan | — İlk nişanlandığımız zamanlar gençliğimin son günlerinde bir şifa | evet! Fakat bugün bütün mevcudiye- memba sevincile bağlandığım insa- | timle nefret ediyorum. na bütün ıztırabımı dökmek için yanı- — Ben de buna kani olduğum, - kı- yorum. sa bir zaman dâ olsa - ruhunu, yaradı- Muhakememin arka arkaya sıraladı. | Jışını gayet iyi anladığım için bugün ğı bir çok sebeplerle, bana benliğimi | hayatımızı birleştirmemizi rica etmek iade edecek, şahsiyetime kavuştura- | cesaretinde bulundum. Kaç senedir cak olan o bağı silkip atarak, sevdi- 2, ğim insana tâbi olmanın imkânsız. İklarıni anlatmak için söze nereden İngiliz-Fransız konuşması EŞ “Hatay dâvası behemehal hallolunacaktır (Baş tarafı : uci sahifede) bilâkis mecburidir, Manda idaresi bu ilk mecburiyetini yerine getirmemek, hattâ bu hâdiseyi silâh kuvvetile ya- sak etmek suretile Milletler Cemiyeti kararından çıkan fik teahhtidünü boz- muştur, Milletler Cemiyeti konseyi, da- ha ilk adımda kararını yerine getirme- yen Fransaya ne diyecek, bilmiyoruz, inakat Türkiye Hatay meselesinde tam bir hareket serbestisi elde etmiş sayı- Ur. Cenevredeki müzakerelere iştirâk etmiş olan Fransız ricali ve mütehas- sısları pek âlâ bilirler ki yeni rejimin, Manda idaresile telifi mümkün olduğu nisbette tatbik olunacağı kaydını ko- yan komisyon, Fransanın Hatayda bu yeni idareyi tedricen, adım adım tat- bik edeceğini, halkı bu yeni müstakil idareye tam bir şekilde ve az zamanda eriştirmek için bir nevi mürebbilik va- zifesi göreceğini kaydetmişti. Eğer Fransız idaresi, yeni rejimin tatbike başlandığını ilân etmeyi dahi -Millet- ler Cemiyetinin sarih kararma Tağ- en- Manda idaresile telif edemiyor- sa, o zaman Konsey kararını - tatbik için ilk şart Fransız idaresinin he- men şimdiden Hataydan tamamen çe- kilmesi olur, Hatayın yeni idare şekline girmesi için Milletler Cemiyeti Fransaya vazi- fe verdi. Türkiye bu vazifenin yapıla- cağına inandı. Hatay bu sayede, tedri- cen, az zamanda istiklâline sahip ola- caktı. İlk adımda aksi sabit oldu. Ba- sit bir milli sevinç hâdisesini, Hatayda Fransız idaresi bu kanlı manzaraya büründürürse, yarin intihap ve saire gibi karışık işlerde neler yapılacağıni kestiremeyiz. 'Türk efkârı heyecandadır. Bu heye- canı, Cümhuriyet hükümetine ve bu milli dâvaya ehemmiyet verdiğini her fırsatta izhar eden büyük Şefe sarsıl- maz itimadı teskin ediyor. Hatay dâvası behemehal halledile- cektir. Necmeddin Sadak amman da asla cebir ve kuvvet kullanmıyacğ- ğını taahhüd ederse, Almanyanın siyasetini istediği gibi tedvirden me- nedilmemesini Fransanın kabul et- mesini istiyordu. Her halde İngiliz - Alman ve İngiliz - İtalyan müzake- yeleri yakında başlıyacak gibi görün- miyor.> Epogue gazeteslde şu fikri yürü- tüyor: «Londra mülâkatlarından iyi bir intiba sızıyor. İngilterenin ittifak ve doslluklarımızı feda etmeğe lüzum göstermesinden körkuluyordu. Şimdi bu cihetten emin ve müsterihiz. İn- giltere, başka milletlerin hayati men- faatleri bahasına bir sulh istemiyor.» Jour gazetesi de diyor ki: «Tehlike bertaraf edilmiştir. Öyle görünüyor ki bu defa Fransız Nazırları maziden daha azimkâr davranmışlar ve gayri melhuz Hadiselerle dolu müzakerelere sürüklenmeğe razı olmamışlardır.» anliyamiyörum? Sehelerdenberi benim bile sebebini anlıyamadığım bu suale verecek cevap bulamıyor, gözlerimden durmadan yuvarlanan yaşları titriyen parmak- larımla kurutmağa çalışıyordum... — Banu emin ol ki bu dakika seni her zamankinden çok takdir ediyor ve seviyorum: Bu kadar güzel ve iyi bir kızın on sene gaddar ve insafsız hisle- re tâbi olarak beklemesi, bekliyebil- mesi ne kudretli bir karakter sahibi olduğuna delildir, Tanımadığım o in- sana lânet etmekten de kendimi ala- mıyorum. mak ve beraber mesud olmakta ben hiç bir mâni görmüyorum. Artık üzüntülerin sona ersin.. resmi forma- Hteler biter bitmez seninle derhal İs- viçreye hareket ederiz. — Söz veriyorsun değil mi Banu? Benimle evleneceksin değil mi çocu- — Beni sevmiyor musun Banu? — Seviyorum, hem pek çok.. yalnız düşünmelisin ki bugün yalnız kendim için değil, bütün ömrünü bana vak- fetmiş bir ihtiyar kadın için yaşıyo- rum, Bu vaziyet dahilinde onu bera- ber götürmemize imkân yok. Burada, b e Gl, :a kısa bir zamanda Ne ise Banu. bunların hepsini unut-. Kâğıdhane deresi taştı (Baş tarafı nci sahifede) Bundan başka Kâğıdhane köyünde bazı evlerle hükümete ald altı bina su altında kalmıştır. Bu binalar bo- şaltılmıştır. Kâğıdhane köyünün jan- darma karakolu ile köyenid bazi ahırlar da su altında kalmıştır. Dün öğleye doğru yağmur biraz ha- fiflediği için öğleden sonra saat 13 den itibaren suyun seviyesi biraz düş- müştür. Ancak yağmur tekrar şiddet- lenirse Kâğıdhane köyünün daha cid- di bir tehlike karşısında kalacağın- dan korkuluyor, Böyle bir tehlikenin önünü almak için - yağmur durmazsa - köyün ta- mamen tahliye edilmesi ihtimali var- dır. Dün Beyoğlu kaymakamı B. Daniş yanında Beyoğlu başmühendisi B, Şevket ve Şişli nahiye müdürü olduğu halde Kâğıdhaneye gitmişler, sellerin tahribatını gözden geçirerek alınacak tedbirler etrafında tedkikat yapmış- » tır, Sellerin şiddetine ve Kâğıdhanö deresinin taşmasına rağmen insanca züylat yoktur. Yapılan tedkikata göre Çağlıyan kasrı önündeki benddede gözlerin sellerin getirdiği kum ve çakıllarla dolması derenin taşmasına ve Kâğıd- hane köyünün bir kısmı ile buradaki arazinin su altında kalmasına sebeb olmuştur. Sular biraz inerse bendde- ki gözlerin açılması temin edilecek- tir, Bir ev yıkılmak tehlikesi gösterdi Dün Beyoğlunda eski ve köhne bir evin yıkılmak tehlikesi gösterdiği gö- rülmüştür. Bina sahipleri aranmış ve mal sahiplerinin Boğaziçinde bir yer- de oldukları anlaşılmıştır. Ev boşal. tılmıştır. Bostanlarda vaziyet Yağmurun fazlalığı bostanlar için de zararlı olmuştur. Bir çok bostan- ları su basarak ekinleri bozduğu gibi fazla yağmurdan bezı ekinler de çü- rümeğe başlamıştır. Geçende ekilen bezelyalardan bir kısmı çürüm Karadenizde fırtına Karadenizde fırtına devam ediyor. Dün Boğazdan ancak altı vapur çi kabilmiştir. Ankara vapuru dün do- kuz saat teehhürle gelmiştir. Fırtına Akdenizde de şiddetlidir. Hava vaziyeti >ketimizin hemen her tara- fında hava kapalıdır. Trakya, Kocaeli, Ege mıntakalarile orts Anadoluya yer yer yağmur yağmaktadır, Bazı yer- lere de kar yağıyor. Edimeden sonra dün Çorluya da kar yağmıştır. İstanbulda dün termometre en yu- karı 6, en aştığı 4 derece idi. 24 saat zarfında bir metremurabbama, 9 ki- Jogram yağmur yağmıştır. Barometre 763,3 dür. gider.. sonra daha mühimmi Enis o kadar muhteris ve egoist bir insandır ki saadetimize darbe vurmaması İm kân haricindedir ve bu hislere Mağlüb olarak en feci cinayeti işliyecek ka- dar cesurdur da. ve hepsinden mü- | himmi her ne kadar haklı olursam olayım bu hareketi vicdanımla katiy- yen kabili telif bulamam, Zaten bu şekilde mesud olmamıza da imkân göremiyorum. Vicdan azabile saadet yanyana gidebilir mi? Bunu yapamam Cehdi yapamam. Düşündüklerimi an- latmak çok güç ve uzun. yalnız şu kadar söyliyeyim ki: Senli ilk ve son sevdiğim yegüne insan -telâkki ede- cek, bu hislerle hatırlıyacak ve baş- tan başa talihsizliklerle dolu bir öm- rün ümid ışığı olarak seni anacağım.. en muztarib ve bedbaht zamanlarım- da seni düşünerek avunacağım. Fakat bir daha biribirimizi görmemek üze- re ayrılacağız. Bu mutlak böyle ola- cak Cehdi.. her şeye rağmen hayatımı» mı birleştirmiyeceğiz.. eğer beni daha fazla muztarib etmek istemezsen ka- rarımı derhal kabul edersin, Zavallı sevgilim beni ikna için çok uğraştı, çok şeyler söyledi. Fakat ne- ticede kararımda ne kadar musir ol- duğumu anlayınca, fikrimi kabulden başka çare bulamadı: — Peki Banu, Madeniki birleşmemi- 1 Kânunucvvet 1087 KADIN KÖŞESİ Spor mantosu Klasik biçimde kruaze spor manto- su, Kumaşı kahve rekli ve bejli dia“ gonaldandır. Düğmeler kahve rengi kadifedir. Eşarpı da ayni kadifeden-- dir, EEE Er Yaşlı kadınlar gençleşecek Bunun için küçük bir ameliyat kâfi gelecekmiş Viyanalı meşhur kadın profesörü Novak kadınlardaki hormonlar hak- kında yapılan tetkikata dair geçen gün Viyanada mühim bir konferans vermiştir, Profesör Novrak'ın iddiası- na bakılacak olursa ana rahminde çocuğu büyüten hormonun tabil kadı- nın beyninde bir kiraz çekirdeği kadar büyük olan bir çıkıntıdır. Bu nokta kadın için her şeydir, kadını kadın o- larak yaşatan yerdir. Rahimde çocu- gun büyümesi için lâzım olan hormon» ların mıkdarmı da orası temin ve âyar eder. Hormonlar hakkındaki tetkikat bu dereceye kadar ilerledikten sonra kö- dın hormonunun suni olarak elde e- dilmesine de çalışılmış, bunlara mu- vaffak olunmuştur.. Bir ameliyat ne- ticesinde kadınlık hislerini kaybeden 28 yaşında genç bir kadına suni ka- dın hormonu aşısı yapılarak kadınlı- ğı iade edilebilmiştir. Bundan da an- laşılacağı veçhile kadınların gençleş- tirilmesi için lâzım olan eksir, kadın hormonu, artık bir hakikat şeklini al- mıştır. Yalnız şimdilik, bu hormon umumi tatbik sahasına geçilecek ka- dar fazla mıkdarda istihsal edilemi- yor. Fakat buna da bir iki sene zarfın- da muvaffak olunacağı ümid ediliyor, Voronof aşısı ile erkekler gençleşti- rilmesi temin edilmiş oluyor. başka çare yok. Fakat şunu da derhal ilâve edeyim ki: Bütün hayatımda yal- nuz seni düşünerek ve seni severek yar şıyacağım ve bir sene, beş sene, on'se- ne sonra da olsa beni çağırdığın gün şu andaki hislerimle ve belki daha derin bir iştiyakla koşup geleceğim, Her an senden bir haber bekliyerek, kararını değiştireceğini ümid ederek yaşıyacağım.... Sesi titriyor, ağlar gibi, hıçkırır gis bi konuşuyordu... Bu kadar muztarib olduğumu, bu derece azab çektiğimi hatırlamıyorum. Ondan nasıl ayrıldım, nasıl eve gel- dim hiç bilmiyorum. Yalnız son sözlerimiz şunlar oldu: .— Banu yarın son bir defa gelmez misin? — Çok mu istiyorsun? — Pek çok.. herhalde gel Banu, © — O halde yarın üçte beni buralar« rüya gibi silik bir iz bıratı. Karanlık- lara daldım. Kanıyan kalbimi dindi mek, ıztırabı herkesten saklamak için bir yaralı kuş gibi saatlerce gecenin gessizliğinden şifa aradım, — Nişanlınızın Almanyadan &vde- tinde sizi Cehdile beraber gördüğünü söylemiştiniz. Maktul bu tesadütü na- Tesir leme gr ve