Wiliam Powel ile mülâkat Jean Harlow yalnız güzel bir kadın değil, çok samimi bir arkadaştı..., “Keşke servetimi, şöhretimi kaybetseydim. Bunlar tekrar elde edilebilirdi. Paris (O(Hususi (muhabirimiz. den) — Willam Powel, Amerikan si- nemasının en meşhur yıldızlarından biridir. Bu artisti küçük roller yap- tığı zamandanberi tanırım. Holliyui- ta ikamet ettiğim esnalarda henüz pek küçük roller yapardı. Bir gün hatırlıyorum, Paramount stüdyoları- na gitmiştim. Bebe Danlelsin bir fi mi çeviriliyordu. Bu filmde, Wilam Powelin de bir rolü vardı. O zaman- lar Bebe. Danlels baş yıldızlardandı. Film hariçte çevriliyordu. Süje bir arap süjesi olduğundan Bebe Daniels arap kadını kıyafetine girmişti. Wi- Mam Powel başında sarık arkasında beyaz börnos ile bir arap rolünü ya- pıyordu Burol safdil bir arabın aşkı idi. Bebe Daniels bir Avrupalı ile sevi- şiyor. Willam Powel de Bebeyi &se- viyordu. Tabii genç kadın o kadar gülünç bir adamın muhabbetine karşılık vermiyor. Fakat onunla alay etmekten de kendini alamıyordu. Hi- kâyenin, sonunda Bebe .Danielsin âşığı ile kaçtığını işiten (o Wilim Powelin kederinden kendini yere atıp sarığı marığı bir tarafa yuvarlanı- yordu. İşte o gün bu sahne çevrili- yordu. - Her şey hazır, sahne vazii emir veriyor: — Dinleyin, diyor, şimdi sen ap- tal bir adamsın sevdiğin kadın âşı- gile kaçmış, sana bu havadisi veri- yorlar, sen de kederinden yere yu- varlanıyorsun amma öyle bir keder ki akıllı adamlarda olmıyan, bude- Ja adamlara mahsus gülünç bir ke- der ve gülünç bir surette yere düşe- ceksin, biz hepimiz gülüşmekten çat- ıyacağız, Eğer gülmezsek muvaffak olamadığına alâmettir. Sahne çevrilmeğe başlıyor, Willam Powel bir düşüyor, iki düşüyor, sah- neler tekrarlanıyor, kimse gülmüyor. Bahne vaziinin canı sıkılıyor: — Canım diyor, sen çocukluğun- da hiç düşmedin mi? Çocukların mu- hakemeleri mütekâmil olmadığı için gülünç düşerler. Bir çocuk düşmesi- ni taklid et. ı Sahne gene tekrarlanıyor, amma İ Jean Harlow ve Willam Powel kimsenin ümidi yok. Çünkü William Powelin düşüp kalkmaktan her ta- rafı acımış, bütün gülünç halini kay- betmiş. Sahne vazii abus bir çehre ile, tekrar başlamak emrini veriyor. Bebe Daniels, başka artistler, figü- ranlar da seyrediyorlar. Wiliam Powel kendini yere atıyor, birdenbire sıçrıyor, tekrar düşüyor, ve bu dü- şüş o kadar gülünç oluyor ki bir- denbire sinirler gevşiyor bir kahka- hadır kopuyor. Herkesten fazla filmi sahneye koyan gülüyor ve hemen kalkıp: — Aferin Wil, çok güzel düştün, diyor. Wiliam Powel de cevaben: — Sizin düştüğünüz yere de sivri bir taş koysam siz de gülünç olursu- nuz, diyor. Bunu işitince herkes tekrar gül meğe başlıyor. Meğer zavali Wil tesadüfen topraktaki sivri bir taşın Üstüne öyle bir hizla düşmüş ki ca- nin acısından havaya sıçramış, tek- rar düşmüş, kalçasını tuta tuta kal kıyor. Sahne vazii memnu: — Hay Allah şu taştan razı ol- sun, Bazan böyle hüsnü tesadüfler de olmasa vay başımıza, diyor. William Powelin canı yandı, hiç bu sözün altında kâlır mı? — Gelecek sahnede bir kasırga temsil edeceğiz. OO zaman İnşallah hakiki bir yıldırım düşer de yalnız ben değil, siz de müteessir olursu- nuz, diye cevap veriyor. Sahne vazli karşılık olarak: — Hayal kuruyorsun Wil, diyor, : burası Kaliforniya, burada taş bu- | lunur amma yıldırım düşmez. Birdenbire herkesin gözü maki- neye çevriliyor, Meğer operatör kur- nazın biri imiş, Manivelâsını durdur- mamış, filmi çevirmekte devam et- miş. Wiliam Powelin kalçasını tuta tuta kalkmasını, sahne vazii ile mü- nakaşlarını, hepsini filme almış. Bu- nu görünce artık kimde can kalır, bir kahkaha tufanıdır kopuyor. Sah- ne vâzu gülmekten yerlerde yatıyor, ayni zamanda da operatöre; — Gudvork, Cak, bundandais tifade ederiz, diye söyleniyordu. Fakat ölen bir daha geriye gelmez... ik Wiliam Poweli, Pariste Beşinci Jorj otelinde gördüm,. Artist Amerika da zarafetile ve; aşk maceraları ile meşhurdur. Amerikada moda lânse eder, Av- rupada bile onun giyindiği gibi gi- yinen erkekler pek çoktur. Son se- nelerde yıldızın yüzünde yorgunluk alâmetleri hasıl olmuştur. Esasen çok genç olmıyan bu yıldız Jean Harlowun ölümüne çok keder etti- dinden taravetini oldukça kaybet- miştir, Karakteri İngilizlere çok ben- zer. Etvarı soğuk olmakla beraber gayet terbiyeli ve naziktir. Bir kaç havai söz teatisinden sonra Fransa- nın meşhur olan bazı içkilerinden de ikram etmek istedi. Kendisine teşek- kür ettim. İçki içmediğimi, fakat buna mukabil kıymettar sözlerinin en büyük ikram yerine geçeceğini söyledim ve sual sormağa başladım: — Avrupaya gelmekten maksadı- nız nedir? — Avrupaya kederimi üzere geldim. — Gazetelerde gördüğüme göre her ne kadar bahsedilmesini arzu etmiyorsanız da tekrarlamağa cesa- ret ediyorum. Jean /Harlowun ölü- mü değil mi? Willam Powelin yüzünde birden- bire derin bir meyusiyet hasıl oldü ve göz'eri yaşardı: — Evet, dedi, maetteessüf kede- rim bu... Keşki boşka şey olsaydı. Servetimi- kaybetmiş olsaydım, şöh- retimi kaybetmiş olsaydım. Bunla” nn hepsi tekrar elde edilebilir, fa- kat ölen bir daha geri gelmez. Zan- nediyorum ki bu kadına karşı his settiğim derin teessür hiç bir zaman azalmıyacak. | Kendisini yalnız gü- zel bir kadin diye değil, ayni zaman- da peksevimli ve pek samimi bir arkadaş diye seviyordum. Kollarımın arasında öldü, o hatırayı ömrüm ol duğu kadar unutamıyacağım, Yıldızın kederli düşüncelere dal dığı görünce lâkırdıyı değiştirdim. (Wililam Powelin sinema (yıldızla- rının. faaliyeti, kadınlar, aşk ve sai- ve hakkındaki beyanatını diğer mek- tubumda' bildireceğim.) B.0. dağıtmak Bazılarında pek çok, bazılarında hiç yok! Sahife (Fazla tüyleri aldırmak ve saçsız başlara yeniden Yapılan bir hesaba göre Amerikada hergün Amerikan erkeklerinin traş ettirdikleri sakal kıllarının boyu 50,000 mil uzunluğunda imiş, Amerikan ka- dınlarının vücudlerinden aldırdıkları fazla tüylerin ağırlığı da tonlara ba- iğ oluyormuş. Hergün saç ilâçlarile uğulan saçsız başların satıh mesahası yüzlerce hektar tutuyormuş. Velhasıl fazla vücud tüylerini çıkarmak ve ek- sik olan baş saçlarını yerine getirmeğe çalışmak için hergün binlerce berber kadın veya erkek meşgul oluyormuş. Bir erkeğin vücudünde vasati ola- rak 350,000 kıl vardır. Bunun 110,000i başındadır. Kadınların saç miktarları erkeklerden daha fazladır. Sarışınların | saçları eşmerlerden çoktur. Kurmuzı saçlların saç miktarı en azdır. Takri- ben 90,000 kadardır, halbuki sarışın- | larınki 140,000 adedine kadar çıkar. Meşhur Çin duvarını inşa eden Çin generalı saç fırçasını icad edeliden be- ri saç tuvaleti için - ve saç uzaması için birçok mucidler asırlardanberi tür-| Tü türlü âletler ve ilâçlar icad-etmişler- dir. Son icadlar arasında yukarıdaki resime görüldüğü gibi bir balmumu vardır. Bu balmumu deri üzerinden soyulurken Kılları da beraber alıp çi- saç gelmesini temin etmek için sarfedilen gayretler diye ortaya attıkları bu kıl balmumu bizim âda'yı hatırlatıyor. Diğer yeni bir icad da «telsiz, cere- yansız ondülüsiyon makinesidir.» De- vamlı ondülâsyon için kullanılan Alet- lerden artık saatlerce kadınların tepe- sinden aşağıya sallanan teller kalk- mışlar; Elektrikle kılların imhası usulü de yeni şekiller almıştır. Bu yeni âlet hiç ıstırap verdirmeden kılların köklerini mahvetmektedir. Bu yeni âlet o kadar küçüktür ki her kadın ondan bir tane tedarik ederek evine alabilmektedir. Yukarıdaki resimlerde sağda küçük bir akümülâtörden kuvvet alan kü- çük kıl makinesinin evde bizzat kadın- Jar tarafından Kıl çıkarmak için nasıl kullanıldığını görüyorsunuz. Solda kıl çıkaran yeni bir icad görünüyor. Bal- mumuna benziyen bu madde ateşte biraz ısıtılıyor, yumuşadıktan sonra cil din üzerine kaplanıyor ve soğuduktan sonra tüylerle beraber sökülüp çıkarı- hyor, Aşağıda berber dükkânlarında kullanılan ve kılları mahvetmeğe mah- sus olan elektrik âleti görünüyor. Tel- İlere bağlı olan gayet ince iğneler kulla- rın köklerine getiriliyor. Cereyan gayet hafif olduğundan Insan onu hiç bis- setmiyor. Kılların kökleri öldürülüyor. Bu esnâda kadının s0! eli bir su kabının içinde duruyor, bileğine bir elektrod bağlıdır, Bundan maksad cereyan için yerle lâzım olan irtibatı temin etmek- karıyor. Ainerikalıların yeni icad tir. m —— ——m——— —ş—ğ—ğ—ğşğ. m ma izmir itfaiye gfradı İzmir (Akşam) — İzmir itfaiyesi çesine konulan tahsisatla itfaiye için bir çok modern vesait daha alınacaktır, İtfaiye merkezinde yıllık bir toplantı yapılmış, itfaiye efradının muhtelif bil- gileri tartılmıştır. nın yıllık toplantısı takviye edilmiştir. Bu yıl belediye büt- Fransızca kursunda ders takib eden itfaiye efradı, hayli muvaffakıyetler göstermişlerdir. Zehirli gaz kursunu takib etmek itfaiye efra- dı için mecburidir. Yukarıdaki resimde İzmir itfaiye efradı yıllık toplantıların» da görünüyar, i ra ii