23 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

23 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM şi amman 1937 ME sndalı suikasd meselesi Yazan Idısı kadar mühim değil Hi ete ömre li sanı ı9 2 | “ Bahşışı bol ver ... Malçıkı tekrar bulduğuma il ; Suikasd yokmuş, komünist kıyamı olursa ona ii Me ir RE | Talmz Kul ki büyük tüci hmedin maksadi bir fırsat bula- iğ karşı Milkabele için geçrik yapılmış çi yat iinde ann mal. | ak o kadir yakama. Ad | gizli bir cemiyet meydana — i Fakat hancı cevap verirken ihti- | lemekte iken merdivenlerin gıcırtısın- bir kaç gün evvel tel aber verdi. İbtida bu cemi- yetin bir ihtiâı hazırladığı ve çok büyük teşkilât yaptığı söyleniyordu. Halbuki son gelen telgraflar vaziyeti büsbütün başka bir tarzda gösteri yor. Bu telgraflara göre gizli cemiyet, Fransad& bir komünist kıyamı olur #a ona karşı mukabele için kurul- muştur. Şimdiye kadar tevkif edilen- Jer sekiz on kişiden #barettir. Mesele- nin mahsus büyütüldüğü iddia edi- diyor. Dün gelen telgraflar şunlardır; Paris 22 — Ahiren Fransada mey- dana çıkarılan gizli cemiyetin muh» temel bir komünist kıyamına karşı derhal silâhla mukabele etmek mak- #aâlle kurulduğu anlaşılmaktadır, Şimdiye kadar tevkif edilenlerin is- ticvabı devam ediyor, Dün Paris civarında yapılan yeni araştırmalarda 880 el bombası, 9 mitralyöz ve birçok mühimmat mey- dana çıkarılmıştır. Paris 22 — Fransız sağ cenah gür zeteleri, kukuletalılar cemiyeti meso- Jesinin müretteb olduğunun günden güne meydana çıktığını son yirmi dört saat zarfında Fransada yapık miş olan araştırmaların pek zaif ne ticeler verdiğini yazıyor. Sağ cenah gazetelerine göre kuku- ietalılar cemiyeti meselesi, sağ cenah fırkaları taralndan haber verilmiş olan geniş bir komünist suikasdın- dan efkârı umumiyenin nazarı dik- kalini başka bir tarafa çevirmek gar yesine matuftur. Kont de Pari'in alâkasi var mı? Paris 22'-—— Dük de Gulse'in oğlu olup Fransa tahtında hak iddia eden Kont de Paris'nin bulunduğu Cenev- Te ile Paris arasında son zamanlarda, şüpheli eşhasın mekik dokudukları İsviçre hudud muhalazasının hazarı dikkatini celbetmiştir. Gizlice yapi- lan tahkikat, Fransada Kralcılık ta- raftarları (o murahhaslarının genç prensle esrarengiz mülâkatlar yap- tıkları ve Fransada bir isyan hare- keti hazırlandığını tesbit etmiştir. Fransa hükümetinin talebi üzerine İsviçre hükümeti Kont de Paris'yi İsviçreden hudud haricine çıkarma ğa karar vermiştir. Cenevre 22 (AA) — muhabirinden: Kont de Paris, her zamanki gibi İsviçrededir, Kendisinin yaveri ve Fransız sosyal fırkasını idare etmek» te olan albayın kardeşi Pierre dela Rocgue, Kontun geçenlerde Prag'da ve Roma'da yaptığı gibi taraftarları- Havas ajansı nl kabul etmek üzere Versoix'e gitti- “ ginl bu telâkinin siyasi bir mahiye- ti olmadığını, Kontun bu toplantı ile Fransadaki son tevkifler arasında bir münasebet görülmesine şaşlığını miştir. Kont de Paris, yarın Cenevre'yi terketmek niyetindedir, İsviçre polisi, bilâkis Versoik top- lantısınm siyasi bir mahiyette oldu- ğu mütaleasındadır, İlk araştırmalar Son posla İle gelen Paris gazeteleri, Fransada keşfedilen suikast şebekesi etralında yapılmakta olan tahkikat Paris - Solr gazetesine göre sulkast şebekesinin genişliği günden güne büyüyor. Zabıtayı bu şebekenin izi üzerine sevkeden hâdise, şebekeye da- hil olan Jakobiez namında biri tara» fından sokağa düşürülmüş olan Pa- rabellum tabancaları kurşunlarıdır. Vakıd zabıta, bazı cemiyetlerin Fran- sada teşkilât yaptıklarını, silâh ve mühimmat depoları tesiş ettiklerini çoktan sezmişti. Fakat teşkilâtın ma- hiyeli ve depoların nerelerde kuruldu- ğu bilinmiyordu. Sokağa Parabellum ezin yakalanması, zabıtanın, şebekeyi meydana çıkarmasını kolaylaştırmış Gizli bir telefon şebekesi tır, Şimdiye kadar yapılan tahkikata, rağmen bu şebekenin asıl şefleri kim- ler olduğu,bu teşkilât vedepo- lar için sarfedilen bir çok paraların nerelerden tedarik edildiği henüz öğ- renilememiştir. Şimdiye kadar yaka- lananlar, şebekede tâli bir rol oynıyan şahıslardan ibarettir. Asil şefler he- nüz ne teşhis ve ne de tevkif edilmiş- lerdir. Yakalanan suikastçiler, bü hu- susta malümatları bulunmadığını be- yan ediyorlar ve bilseler bile söyleme- mekte ısrar ediyorlar. Maamafih sui- kast şebekesi şeflerinin evvelce Blum kabinesi tarafından lâğvedilmiş olan sağ cenah cemiyetlerine mensup Ol- dukları muhakkaktır, Esasen bu müfrit sağ cenahçılar faaliyetini pek gevşek buldukları bu daha Tâğvedilmeden yakından tarassud etmekle beraber, elinde mücrümiyetlerini müsbit sarih deliller bulunmadığı cihetle, aleyhle- rine kanuni bir takibe henüz girişme- miştir. Fransız zabıtasının aydmlatmağa çalıştığı noktalardan biri de bu sui- kasd şebekesinin smaksad ve gayesi ne olduğunu tesbit etmektir. Silâhları, bombaları, gizli kumanda karargâhla- rı ile meydana çıkarılnmş olan bu şe- bekenin gayesi ne olduğu şimdilik ka- tiyetle tesbit edilmemiştir. Bu gaye- nin *henüz malâm bulunmamasına rağmen meydana çıkarılan mühim- matn, silâhların bolluğundan ve has- tanelerden sulikasicilerin siyasi bir maksatla cebir ve şiddel hareketine hazırlandıklarına şüphe yoktur. Fa- kat bu nokta henüz katiyetle tesbit edilmediği için şimdiki halde yakalan nanlara karşı İsnad edilen cürüm, memnu silâh muhafaza etmek ve bir silâhlar nakledilirken haydüd cemiyeti kurmaktır, Fransız zabıtası şimdiye kadar 38 yerde araştırma yapmış, 150 tahkikat ve araşlırma ernri vermiştir. Gizli şe- bekeye mensubiyetleri kati surette tahakkuk eden sekiz kişi tevkif edil miştir. Bunlar arâsında da bir kadın vardır, Pariste Jean Beausir caddesinde, bir nakliyat evinde gizli bir silâh de- posu daha bulunmuştur. Bu gizli si- lâh ve mühimmat deposuna, iki ka- paklı gizli bir dolaptan giriliyordu. Bu depoda her birinde otuz ikişer el bombası bulunan 44 sandık bomba, 7 av tüfeği, 3 Alman mavzeri, İtal- yan markalı 11 silâh, Alman markalı 5 mitralyöz, ve 9 milimetrelik binler- Ce flşek, bir çok askeri techizat ve sar ire bulunmuştur. Fransız zabıtası gerek Pariste ve gerek vilâyetlerde gizli radyo merkez- lerini şiddetle araştırmaktadır. » Bu gizli radyo merkezlerinin bilhassa as- keri limanlar ve tayyare karargülları civarında kurulmuş oldukları, yay- dıkları mevcelerden anlaşılmıştır. Mister -Simpson tekrar evlendi B. Simpson ve zevcesi Ernest Simpson geçen gün Amerikada Mary Kirk Raffey isminde bir sosye- te kadınile evlenmiştir. Bayan Raffey mister Simpson'a bugün vaklile Windsor Düşesi olan eski karısını tanıt mış olan kadındır. Yeni kari koca bir müddet Amerikada seyahat ettikten sonra Londraya gideceklerdir. İzdivaç merasimi Fairfieldde yapıl mıştır. Yeni bayan Simpson siyah kadifeden bir seyahat elbisesi giymiş- ti. Nikâhda karı koca ikisi de 41 ya- şında olduklarını söylemişlerdir, Bel- Ki-madam Simpson bundan bir hafta evvel eski kocası Raffeyden - boşan- muştı, Yeni madam Sinpsonla bugünkü Windsor Düşesi çocukluklarından be- ri arkadaşdırlar, Mister Simpson bu üçüncü katısını Southamptan'da tata mıştır. yatlı davranıyor ve kendisinin de bil- mediğini ileriye sürüyordu. Yalnız 'Taotay'ı bol bol medhediyordu. Çün- kü Ahmedi bir casus zannediyor ve Çin valisi hakkında neler düşündü. günü iskandil etmek üzere bu casu- sun hana gönderilmiş olduğunu zan- nediyordu. Onun için, hancı mübahaseyi baş- ka bir mevzua çevirmek istedi ve birdenbire Ahmede şunu sordu: — Sen şark tarafından geldiğini söylüyordun. O taraflarda deve fiat- leri nasıl? Burada flatler şimdi çok arttı. Çünkü bahar geldiği için garp- ten beklenilen bir çok eşya şarka ta- şınmağa hazırlanıyor. Bülün hayvan- lar elden çıkarıldı, satıldı. Ahmed Abud cevap verdi: — Ben Tokta Hanım uşağıyım ve yalnız avcılıkla meşgul olurum. Onun için deve piyasasını fildn hiç bilmem. Ahmed bu cevabı verdikten sonra birdenbire hatırına bir şey gelmiş gi- bi davranarak şu sözleri de ilâve etti: — İşitliğime göre Turfandan gel mekte olan bir kervan garbe doğru gidiyormuş, Bu kervanın develeri av- dette kullanılamaz mı? Deveci derhal merak içinde sordu: — Öyle mi? Buruya büyük bir-ker- van mı geliyor? — Herhalde öyle olacak, Çünkü bu- nu bana buradan fki üç gün uzakta yolda ras geldiğim bir tüccar söyledi, O tüccar kendi arabasile seyahat edi- yordu. Onun için benden evvel bura- ya gelmiş olacaktır. Ahmedin attığı bu yalan üzerine hancı kendi kendine mırıldandı: — O halde Hang - Faonun yaytığı işlere akıl erdiremiyorum. N Ahmed Abud heyecanını meydana vurmadan sordu: — Neyi anlıyamıyorsun? Hang-Fao da kim? — Hâang-Fao buranın en zengin tüc- carlarından biridir. Bugün bana bir haber gönderdi. Kiralanabilecek deve- lerin adedini kendisine bildirmemi is- tedi, Fakat, bu iş o kadar acele değil- miş, Herhalde onun da bahsettiğin kervandan malümatı olsa gerek! Bu aralık Ahmed Abud biraz evvel yaklaştı. Fakat önünden geçen Çinli başını yere iğdiği için geniş kenarlı oldu. dr Bunun üzerine Ahmed tekrar yeri- ne oturdu ve lâkayd bir tavır takma- rak: — Şimdi önümüzden geçen kibar Çinliyi tanıyor musun? diye hancıya sordu. bu eğlencede numaralar yapacaklar. miş. Fung yukarıya çıkmadan evvel bana uğradı. Bunları anlattı. Doğru mu, yanlış mı bilmiyorum. Ahmed kendisini hayrete düşüren ziyaretin sebebini hancıdan mekle aldığı izahata bir türlü inan- mak istemiyordu. Sorulmadan verilen O izahatın altında bir sır saklı olaca- ğanı tahmin ediyordu, — Demek ki o kadınlar burada da- ha bir müddet kalacaklar, öyle mi? diye hancıya sorunca banci mânalı bir surette sırıtarak cevap verdi: — Ah - Sing onları ne kadar alıko- yarsa o kadar kalacaklardır! Bu aralık hana küçük bir kervan geldiği için hancı onu karşılamak üze- ro yerinden kalktı, Ahmed de hancı- nın yanından ayrıldı. “Galeriye çıktı ve oradan doğru odasına gitti. İçeri. ye girdiği zaman bohçasından bir ki- dan birisinin yukarıya çıkmakta ol- duğunu gördü. Bu adam galeriye ayak basınca Rus okadınlarının oOda- sına doğru yürüdü. Kapının önünde durdu. Seslenince kapı açıldı. İçeri- den dışarıya vuran lâmba ziyası sâye- sinde bu adamın kadınların uşakla- rından birisi olduğ'unu anladı. Kapı tekrar kapandığı zaman kü- çücük bir Çin köpeğinin dışarıya fır- ladığını gördü. Asyada her zengin ka- dın, kucakta taşınan bu köpeklerden bir tanesine sahiptir. Ahmed Abud o iki Rus kadının da böyle bir köpekle- ri olduğunu bir gün evvel görmemişti, İhtimal ki köpek sepetlerden birinin içinde bulunuyordu. Ahmed Abud o anda hemen karâri- nı verdi, Köpeği mutlaka yakalamalı, sahibesine geri götürmeli ve bu fır- sattan istifade ederek ricasını söyle- meli idi. Bu aralık Ahmed avluda ya- nan fenerlerden birinin biran için ka- rarıp açıldığını gördü. Kendisi ile fe- ner arasına giren şeyin küçük köpek olduğunu anlamakta güçlük çekmedi, Köpek galerinin nihayetine doğru git- moişti. Ahmed hemen yerinden kalktı. Kö- peği ürkütmemek için yavaş yavaş © tarafa doğru yürüdü. Küçük köpek, gösterdiği cesaretten dolayı zaten şaş- kın bir hale geldiğinden, Ahmed onu kolaylıkla yakalamağa muvaffak ol- du. Ondan sonra tekrar odasına döne- dll dadı ik beki meğe başladı, Ahmed kadınlar yalnız- ken odalarına gitmek istiyordu. Çün- kü okutacağı evrakın başkaları tara- fından görülmesini doğru bulmuyor- du. Yarım saat sonra uşak elinde ye- mek tepsisi olduğu halde dışarıya çık- t1. Uşak henüz merdivenden aşağıya inmişken iki kadın kapıyı açarak; — Malçık, Malçık... diye seslenme- başladılar. Ahmedin kucağında oturan küçük köpek kulak kabarttı ve Ahmedin elin« den fırlıyarak isminin çağrıldığı tara- fa koşmak istedi. Ahmed hemen kal- karak kadınların odasına doğru ileri- ledi, — Köpeğinizi mi arıyorsunuz, iştel diyerek hayvancağızı onlara doğru uzattı. Kadınlar; — Nerede buldunuz? Nerede idi? Ne hibinin kim olduğunu bilmiyordum. Köpeğinizi çağırdığınızı işitince işte, size getirdim, içeriye'de sana bir bahşiş vereyim! Ahmed Abud kadınların arkasından odaya girdi, kapıyı kapadı ve bir uşak vaziyetinde kapının arkasında durdu. Kadınların kısa boylusu köpeği aldı, sedirin üzerine oturdu ve onunla"oy- namağa başladı. Uzun boylu kadın isa, yan odaya girdi, elinde bir iki ufaklık Para olduğu halde geri geldi, paraları Ahmede verdi, l — Teşekkür ederim, Barinya, dedi, Size küçük bir hizmette bulunduğum» dan dolayı memnun oldum, Fakat be- nim de sizden bir ricam var. Bilmem müsaade eder misiniz, © © Sonya diye hitab edilen kadın he- men sordu:

Bu sayıdan diğer sayfalar: