23 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

23 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biri Yunanistanda diğer Romanyaan olmak Üzere iki takım geliyor Yunan A, E.K: takımı cumârtesi ve pazar günleri Rumen Triklor takımı da bayramda maçlar yapacak Güneş ve Fenerbahçe Klüblerimiz Yunanistandan A. E. K takımının bu hafta iki maç için şehrimize getirtmek- tedirler. Bu Yunan takımı Atinanın en kuvvetli ekiplerinden biri olup Yu- nanistana hicret eden İstanbullu rumların klübüdür. A. E. K cumarte- si günü Güneşle pazar günü de Fener- bahçe ile karşılaşacaktır. — Her iki maç da Taksim stadında ya- pıacaktır, A. E. K İstanbula ilk dafa olarak gelmektedir. Fenerbahçe ve Güneş klüpleri bu haftaki lig maçları- nın geri bırakılması için lâzım gelen teşebbüsatta bulunmuşlardır. Bun- dan başka gayri federe klüblerden Pera - Şişli kombinezonunda Roman- yadan Triklor takımını şeker bayra- mında üç maç için davet etmiştir. Triklor Rumen liginde en iyi vaziyette olan takımlardan biridir. Bayramın birinci günü yani gelecek hafta cu- martesi günü Rumen takımı ilk ma- çını Şişli ve ikinci maçını da ertesi gü- nü Pera ile yapacaktır. Salı günü ya- pılacak olan üçüncü maçı da Galata- saray oynıyacaktır. İzmir lig maçlarının ikinci haftasında Alsancak (Altay) Demirsporu 10 - 1, Doğanspor (Göztepe) Yamanlarsporu (K.S. K.) 2 - 1, Ateşspor (İzmirspor) Üçoku (Altınordu) 1 - O yendiler İzmir (AA) — Lig maçlarına bu- gün de devam edildi, Havanın çok gü- zel, maçların çok mühim olmasına rağmen sahada çok az Seyirci vardı. İlk maç Hgin en kuvvetlilerinden Alsancak (sabık Altay) takımileen zayıflarından biri olan Demirspor ara- sında yapıld, Demirsporun birinci devrede attığı yegâne gole mukabil Alsancak üçü birinci, yedisi ikinci devrede olmak üzere 10 golle muka- bele ederek maçı 10-1 kazandı. Bundan sonra Doğanspor (sabık Göztepe) ile Yamanlarspor o (sabık Karşıyaka) takımlarının katşılaşması daha büyük bir alâka ile seyredildi. Maç baştan sona kadar mütevazin bir şekilde cereyan ettikten sonra Do- ğansporun son dakikada, penaltıdan yaptığı golle 2-1 onun lehine netice- lendi, Son maç günün en mühim müsaba- kası idi, Bunda Üçok ismini almış olan (sabık Altınordu) ile İzmirspor na- mını Ateşspora kalbetmiş olan eski maruf takım karşılaşıyordu. Başlan- gıçta büyük bir enerji sarfeden Ateş, ilk dakikalarda Üçok kalesini tehdid etmeğe başladı. Nitekim üst üste yap- tığı akanların birisinde oyunun ilk go- lünü kaydederek devreyi bu şekilde, yani 1-0 galip vaziyette bitirdi, İkinci devreye, aynı enerji ile baş- lamak sırası Üçoka gelmişti. Bunun neticesi olarak soldan bir akınla da ha ilk dakikada beraberlik, ve az son- ra İkinci ve üçüncü golleri kaydet- mekte gecikmedi, Bu suretle galib vaziyetten mağlâp vaziyete geçen Ateşliler yılmadan oy- nıyorlar, ve vaziyeti kurtarmağa ça- Mışıyorlardı. Bu didişme esnasında ikin- ci sayılarını da bir ceza vuruşundan kaybedince oyun birden bire çok he- yecanlı bir şekil aldı. İki taraf da sık sık gol vaziyetlerine geçiyorlar, fakat bunlardan istifade edemiyorlardı. Ni- hayet daha tecrübeli oyunculardan mürekkeb olan Üçok, seri bir inişle dördüncü golu da Ateş ağlarına taka- rak maçı 4-2 galibiyetle bitirdi. Geçen sene bir araya gelmek için isimlerini terketmeğe mecbur kalmış olan İzmir klüblerinin bu sene eski mevcudiyetlerine avdet ettikleri hal- de o güzelim isimlerini gene feda et- meleri, yalnız maçların ehemmiyetle takip edilebilmeleri noktasından ol- sun, çok garip neticeler vermektedir. Bir Altay, bir Altınordu, bir Göztepe bütün Türkiye dahilinde şöhret sa- hibi klüpleriken bir Alsancağın ken- disini tanıtması şüphesiz senelere te- vakkuf edecektir. Bu haftaki neticeler Tahminlerimiz tamamile tahakkuk etti 18 teşrinlevvel perşembe günkü (Akşam)ı bir daha gözden geçirecek olursanız orada: Galatasirayla Beşiktaşın, İstanbul- &porla 'Topkapınmı berabere kalacakla- rı; Fenerbahçenin Beykozu, . Vefanın Süleymaniyeyi Güneşin Eyübü yene- cekleri tahmin edildiğini görürsünüz. Pazar günkü maçlar tamamile bu tahminlerimize uygun neticelerle bitti. Ayni yazımız şöyle bitiyordu: «Bu hattaki maçlar neticesinde ise tasnifin şu şekli alacağım zan ve tah- min ediyoruz: 1 — Fenerbahçe, Galatasaray ve Vefa $ puan 4 — Beşiktaş 7 puan 5 — Beykoz ve Güneş 6 puan 7 — İstanbulspor 5 puan 8 — Eyüp, Süleymaniye ve Topkapı 4 puan, «Bu tahminlerimizde ne dereceye kadar yanıldığımızı bu haftaki maçlar belli edecektir.» Okuyucularımız tasnif cedvelini yu- karıdaki satırlarımızla mukayese eder- lerse hiç yanılmadığımızı takdir eder- ler. Nasıl oynadılar? - Pazar günkü mühim maçta iki taraf oyuncularının nasıl oynadıklarını tam numara on üzerinden aşağıdaki nu- maralardan takdir edebilirsiniz: Beşiktaş Galatasaray Mehmed Al 5 Hızır 7 Hıristo 5 Salim T Hüsnü 6 Suavi 6 Feyzi 6 İbrahim 6 Bülend 5 Eşfak 6 Rifat 6 Fazl 5 Ridvan 6 Necdet 7 Muzaffer 6 Süleyman 4 Hakkı 8 Bülend 7 Şeref 9 Haşim 9 7 Danyal 5 A.B. Ankarada | da ligi maçları Muhafızgücü Ankaragücü- Bulgaristanda spor ıslahati İnü 4 - 2 ve Harbiye, Gü- Sofya 17 (Akşam) — Bulgar Mas- rif Nezareti namına getirilen maruf Alman spor ve beden terbiyesi müte- hassısı Dr. Kari Dim, iki aydan beri Bulgaristanda yaptığı spor ve beden terbiyesi tetkikatı neticesinde plânını hazırlayıp Maarif Nezaretine vermiş- tir. Bu plâna göre, Bulgaristanda spor ve beden terbiyesi ıslah edilecektir. İşinin bitmesi dolayısile Dr. Karl Dim, buradan tayyare ile Yunanista- na gitmiştir. Dönüşte bir hafta sonra tekrar Sofyaya uğrıyarak plânının Ankara atlı spor klübü amatör gençleri arasında yapılan müsabakada bi- rinci, ikinel, üçüncü dördüncü gelenler Başvekil ve MU Müdafaa vekili ile bir arada, aşağıda yarış bitmek üzere iken, vençsporu 6 - 2 yendiler Ankara (AA) — dır ki bugün için çekinilecek bir kuv- vet olduğunu göstermiştir. Diğeri Mu- hafızgücüdür. O da bir kaç senelik hafif bir tevakkuf devresi geçirdikten sonra ciddi ümidler verecek şekilde kendini toplamış ve bugünkü maçta Ankara şampiyonunu 4-2 yenmek gi- bi bir muvaffakiyet de göstermiştir. Bu iki takım bu sene milli küme nam- zetliğini Ankaragücüne ve Gençler- birliğine karşı adım adım müdafaa e- decek ve kimbilir belki de onların ye- rini alacaklardır. Bu küçük mukadde- meden sonr& yapılan maçları hulâsa» tan anlatabiliriz. Muhafız ile Ankaragücü arasın- daki ilk maç birinci devresinde çok sıkı bir şekilde cereyan etti, Derhal söyliyelim ki Hamdiden ve bilhassa takımın bel kemiği vazifesini gören Semihden mahrum olarak ortaya çi- kan Ankaragücü bu devreyi, Enveri de kaybederek on kişi kalmasına rağ- men, çok sıkı bücumlarla geçirdiği halde Muhafızın (35 inci dakikada penaltıdan yaptığı gole mukabele e- demiyerek 1-0 mağlüp bitirdi. İkinci devrede Muhafız 17 nci ile 20 nci dakika arasında üstüste 2 gol daha çıkardı. Fakat Ankaragüç- Iüler de evvelâ penaltıdan bir ve onu müteakip Musanın ayağı ile ikinci golü yaptılar. Vaziyet 3-2 olduktan sonra Ankaragücü için biraz ümid görünür gibi oldu ise de Muhafızgü- cü son dakikada bir sayı daha kay- dederek sahadan 4-2 galip vaziyette geklidi. N Bundan sonra yapılan Harbiye - Güvençspor maçı birinci devrede 2-2 beraberlikle bitmişken çok üstün oyun çıkaran Harbiye dört gol daha yap- mıştır. Bü suretle ikinci devre 6-2 Har- biye lehine neticelendi. Receb paşanın böyle ölümü şayi | olunca sarayda zehirlenmiş olduğu | hakkında umumi bir şüphe hasıl ol- İ muştu. O gece birinci kolordu kumandanı Mahmud Muhtar paşa nâşı Harbiye nezaretinde odada kilit altında sak- Tadı. Receb paşa allesince vaki olan müracaat üzerine hükümetçe otopsi ameliyesi yapılmak muvafık görüldü. Harbiye ve zaptiye nezaretlerinin ve sarayım müslim, gayrimüslim ta- bipleri istinaf müddelumümisi Nee- meddin Molla huzurunda Mushaf ve İncil üzerine yemin ettiler. Karantina meclisi âzasından İngiliz delegesi doktor Clemovv, İtalyan delegesi dok- tor Zeri, Taksim Fransız hastanesi operatörü doktor Lacombe, İngiliz hastanesi baştabibi doktor Mae-Lean, Alman hastanesi operatörü doktor Kamburoğlu paşa dahi muayenede hazır bulundular, Heyet zehirlenme- ye dair hiç bir emare bulmadı. Receb paşanın ölümü İstanbul için umumi bir matem halini aldı. Hele üstündeki gömleğin yamalı olduğu duyulunca teessür son derecede arttı, Kanuni Sultan Süleymanın kabri Üzerinden alınmış bir örtü ile kapla- nan tabutun top arabası üstünde nak- Hi tamim edilmişti Meşihat buna katiyyen muhalefet etti! Bu askeri ihtiram eserinden vazgeçilmek lâzım geldi! Bütün dükkânlar kapandı; her ta- rafta bayraklar yarıya indirildi. Har- biye nezaretinden nâşın defnedileceği Sultan Mahmud türbesine kadar ce- naze alayına iki alay süvari, piyade taburları, Harbiye mektebi talebesi, bütün yüksek mektepler talebesi di- zilmişti, 3 Sadrazam Kâmil paşa, geyhislim Cemaleddin efendi, Misir Hidivi, Kös- tenceden henüz İstanbula gelmiş olan | Gazi Ahmed Muhtar paşa, bütün vü- | kelâ, müşürler, erkân askeriye, dev- let ricali alayda hazır bulundular. Abdülhamid namına müşür Şakir paşa alaya iştirak etti. İngiliz, Rus elçileri, Almanya ataşa- militeri, diğer sefaretlerin mümessil- leri, mali müesseseler direktörleri, pa- yitahtın bütün müslim, gayrimüslim tüccarı, ruhani reisler de bu mukte- dir, çalışkan, hamiyetli, hürriyetper- ver askere son ihtiram vecibesini ifa- ya geldiler. Kırmızı, beyaz şeritlerle sarılı çiçek kuronlarile hareket eden bu cenaze alayının şimdiye kadar İs- tanbulda misli görülmemişti. Meşrütiyet günlerinde yüksek bir asker için tertib edilen bu debdebeli cenaze alayı istibdad günlerinde Pi- levne kahramanı Gazi Osman paşa için hazırlanan sade ve mütevazı ce- naze âlayından ne kadar farklı idil İki alay arasında yalnız bir noktada fark görülmüyordu; Milletin kalbi ve samimi tazim ve hürmet duygularını göstermesinde, Hattâ bu noktada Osman paşa he- sabına bir falkıyet bile vardı denilebi- lir. Çünkü Abdülhamid İstanbulda halkın Receb paşadan ziyade tanıdığı ve sevdiği Pilevne kahramani için bu duygularını izhar etmesine meydan vermemek istemişti; fakat muvaffak olamamıştı. İstanbula kadar meçhul bir şahsi- yet gibi nakledilen cenazenin kim ol- duğunu anlıyanlar alaya candan ve her tehlikeye rağmen iştirake şitab etmişlerdi. Receb paşanın cenaze ala- yında ise bu «sürgünler babası» için herkes serbes, serbes teessürünü, yel- sini ifade edebiliyordu. beyle beraber sadrazamı karşısında bulundurmuştu. Halkın padişahı görmesine hall ol- masın diye etraftaki ağaçlar kesilmiş- ti. Ahalinin izdihamı o dereceye var- mıştı, ki padişah arabasına yol açmak- ta pek müşkülât çekilmişti, Eski bir #tiyada tevfikar bügün de padişaha bir çok arzaheller takdim olundu. Bu yersiz müraraatierden SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercü Tetrika | Receb paşaya yapılan büyük istikbal ve az sonra cenaze merasimi e, iktibas hakkı mahfuzdur No. 46 artık fayda o ye r bu ciheti latmağa çalışıyorlardı. Fakat bu tav- #iyelerin tesiri olamıyordu. Avrupadaki ahrarın, memleket da- hilindeki menfilerin birer, ikişer İs- tanbula gelmeleri halk nümayişleri- nin devamına sebebiyet veriyordu. Bunlar için parlak istikbal merasimi tertib ediliyordu. Bu merasimin en şa- şaalılanı yazdığımız gibi Receb paşa ile Ahmed Rıza, Sabahaddin beyler, müşür Fuad paşa hakkında vaki ol- muştu. Ermeniler de Minas Çiraz efen- di için böyle bir istikbal hazırlamış- Jardı, Bu karşılamalar esnasında deniz yüzü kayıklar, romorkörlerle dolu- yordu. İstanbulda bu nümayişlere İş- tirak bir hamiyet vazifesi sayılıyordu. Fakat bu gitgide öyle ibzal edilmiş- ti, ki yanlış yere yapılanlar, ahlâksız- lıklarından dolayı sürülenlerden mü- cahidler gibi karşılananlar bile ol- muştu! Ahmed Rıza bey teşrinievvelin on altısında İstanbula gelmiş, hürriyet- perverlik yolunda şöhretile mütenasip tezahürlerle karşılanmıştı, Fakat prens Sabahaddin beyin ba- bası damad Mahmud paşanın İstan- bula getirilen nâşı için yapılan istik- hal bundan çok parlak olmuştu. Mah- mud paşanın cenaze alayı İstanbul için büyük bir «hürriyet hâdisesi» şeklini almıştı. Sabahaddin bey daha Avrupada bu- lunduğu günlerde memleket dahllin- de kendi prensiplerini neşir ve tamim için teşkilât yapmak istemiş, sütkar- deşi B. Fazlıyı İzmire, doktor B. Ni- had Reşad ile Murad beyi - Menteşe mebusu B. Halilin kardeşi - İstanbu- la göndermişti. (1) B. Fazlı uğradığı Atinadan Rodoslu Şevket, Mahir Said, yüzbaşı Tevfik, Pariste bulunan Avni Kema! beyleri de İzmire davet etmişti. Atinada iken Celâleddin Arif bey ve Mısırlı prens Celâl ile görüşerek ve maksadı anlata- rak üçü birlikte İzmire hareket etmiş- lerdi. İzmirde indikleri Kremer otelinde halkı bir toplantıya davet eylemişler- di. Bu toplantıda ademi metkeziyet prensipleri izah olunacaktı. Bu sırada doktor Nazım, Edib Ser- vet, Rosinyol Hüsnü beyler sekiz, on kadar zabit ile içtima yerine gelmiş- lerdi, Doktor Nazım (İzmirde İttihad ve 'Terakkiden başka cemiyet yaşıyamaz) diye hatibe ilk vapurla gitmesini tav- siye eylemişti, B, Fazlının; — Ben memlekette istibdadın yıkıl- dığını zannederek gelmiştim. Ben Abdülhamide boyun eğmedim. Sana biç eğemem! Diye verdiği şiddetli cevap üzerine büyük bir arbede çıkmak ihtimali ha- sıl olmuştu. Araya girenler, hususile İzmirde nüluz sahibi olup İttihad ve “Terakki cemiyetine intisab etmiş olan Sabahaddin beyin hocası Kadınhanlı Emin elendi buna meydan bırukmaâ- mışlardı. İnkılâbın ilk ayı içinde Mısırdan beş, altı yüz kadar vatandaş bir Ro- manya vapurile İstanbula dönerken mübeyyiç nutuklarla karşılanmış, Haklarında büyük hürmet ve sevgi tazahürleri yapılmıştı. İlk mebusan intihabında Ankara mebusluğuna seçilen Mahir Sald bey de bu yolcular arasındaydı. İzmirde görüştüğü eski arkadaşı Fazlı bey uğradığı muameleyi kendisine anla- tırken: — Yaşasınlar iyi ama, işin içyüzü fcnal Meşrutiyet ve hürriyeti anlıyan yok! diye telehhüflerde bulunmuştu. Mahir Said bey bir kaç arkadaşile beraber İstanbul yolculuğundan vaz- geçmiş, ailesini görmek için İzmirden Ankaraya - gilmeğe karar vermişti. (Arkası var) Ci) Ahmed Bedevinin notlarından, « Gazete Saman BSSSASYE EBŞEFESEJİ SHYSHPE TeokasizaTsEsEi Mos ve diger

Bu sayıdan diğer sayfalar: