AKŞAM Sahife 7 ann isi Yeşil Bursada Bir dolaşma Marmaranın cenubundaki koyunlar niçin ve nasıl cins değiştiriyor ? 150 kilo ağırlığında bir koç 9,5 kilo yün veriyor. — Köylü, Merinos cinsini Di ku ET milletlerin iktisad tarihi ted- #dilince, mensucat sanayiinin en car görülür. Yani, evvelâ İşe başlanır, daha muğ- a lin diğer Şubeler arkadan inkişaf ! 1 ye bsücat deyince de, yün, en esas l kısın olarak akla gelir. Bir, bu oyunlarının verdikleri yün bir koyun başına verim noktasın- tai, >< de cis itibarile- bizimkilere Bili tek ddiaya nazaran gene bizim mem- e çıkmış, fakat şimdi nesli biZ- mamış olan bir koyun cinsi İs- Jaya gitmiş, oradan Orta Avrupa- sz o işlar. Yüncülük için emsal si a bu koyurllara «merinos» din- Yorlar, di SÖZ; «merinos, cinsini tavsif hu- VİA dillere destan olmuştur: tir ge is yünü ipek gibi ince ve lâ- hüm İdir. İpek, merinosa yakın bir tikte ve Tetafettedir. i ... Beli koçları azami 60-70 kilo 1a0.ta, , erİnos koçlarının tartısı ika,» hattâ bazan 150 kiloya kadar Kitre > Hincola k koyunları 50 kilodur; me- mii dir. yenii damızlık diye getirilen koçla, <abey harasında gördüğüm kil, ,, Sasında senede döküz buçuk dr verenler olmuştur. Yapa- > kilosu 1,5 lira ettiğine nazaran, Dereyi seki yünile, adi koçun merinos koyunu da yılda 5 kilo Bir m ia rinos koçunun dünya piya- da fiatı: 300 Türk tirasıdır. Esila, kocaman Bursanın en dikkate şayan bu binası Ulu camiydi. Şimdi, © daha uzaktan bakınca ondan Yada Misli azametli yeni bir yapının | Bürütg, Yeşliikler arasında belirdiği Mik yapı Bu, merinos yününden ip- devlete “En mahsus fabrikadır ki, henüz Mllyonlara mal olmuş, fakağ Bu Şeh Tet ve İkerilbe kabilinden işliyor; hay- Fabri, , poelikte iplikler büküyor. m e, ince, tablidir ki bol bol ham İçin, ye, Etiyaç hissedecek... Onun e) abey harası şimdiden fa- Yele Keçi, z TAYA biri | iki Alman mütehassısı vuzla koyunun zaten — bulunmadığı için, bu, tabit doğ. PN eğildir. Köylülere, bu, izah edi iştir. Bensen koyunlarını aşilatanlar Bi Gördükleri için rağbet art 85 baytarlık 33 Sihhiye memüru k DE Sürekte Merinos aşılamak üzere . * geçirmişlerdir. Bunlar, ben Kara e arasındayken civarda aşılama Pmakla meğguldüler. vaziyette, havalide 50900 ya- merinos vardır. Bu sene bu 5000 olması bekleniyor. Bir v kilo yapağıya ihtiyaç olduğu 50,000 koyunumuzun bu cinse in- etmesi lazımdır. m kan “dedin 1 Milyon çin 2: kal ... Merinosun etini yedik. Kıvırcık ka- 4 değilse de'ona yakın bir ne- tir. Hele raramamtardan, dağ- dört yüz Bra, biri il Çim evvelâ domuz karışığı sandı fakai sonra hakikati anladı # ıçlardan iyidir. Bunların damızlık olanların ağılları- ni merinos çifliği müdürü bay Rıfkı Göktan'la ve mütehassıslarından Ba- ron von Cetto ile ve bay Kolçakovski ile birlikte gezdik. Koyunların tüyleri cidden görülecek ve şaşılacak bir sıklık- tadır. Fakat asıl sürüler, yedi gün yol Bursadaki Merinos fabrikasından umumi bir görünüş Ty se | yürüyerek Uludağa yaylâmağa çık. mışlar. 'Türk sanayii, ham maddesile, fab- rikasile, çok plânlı, çok esaslı surette doğuyor. Her yapılan işte flerisi düşü nülüyor. Bir Merinos meselesinin ted- kiki bunu göstermektedir. Yürük p sile “Ittihad ve Terakki ,, Tetrika No. 171 Suikasdlar ve entrikalar nin son devirlerinde Yazan: Müstafa RagıbEs-atlı Artık, bütün tertibat hazırlanmıştı paşalar o akşam kaçacaklardı.. Nasıl kaçtılar? Talât paşa, kongrede meşhur nut» kunu söylediklen ve başlıca meşulün kendi olduğunu ileri sürdükten sonra bir müddet yapılan münakaşalara seyirci kalmış ve birinci celse tatil edildiği zaman daha meşruliyetten evvel eski”dostu ve «İttihad ve Terak- ki» nin en eski ve en idealist mensuplarından biri olan Selânik eşrafından İhsan Namik beyi bir ke- nara çökerek: — İhsan, bu akşam sana geleceğim. "Yabarıcı bir misafir, kimse filân olma- sıni. Dedi. Talât paşa bundan sonra kongre- de fazla durmamış, kimsenin fazari dikkatini cölbetmeksizin sessizce Ççe- kilip gitmişti. Esasen o gün öğleden sonra yapılan toplantı, sabahı celsesi kadar kalabalık olmadığından ikinci celseye iştirak etmiyenler sırasında Talât paşa ile bazı ileri gelen İttihatçı-! ların bulunmaması, fırkaya yeni bir | şekil vermek ve yahud «İttihad ve “Terakkisnin vaziyetini tarihe mal et- mek gibi fikirlerin hararetle müns- kaşa 1 sırada pek de o kadar na- zarı dikkati celbetmemişti. Esasen hemen biç kimse Talât paşanın artık Türkiyeden ayrılmağa karar verdiği- ni tahmin etmiyordu. Hattâ bizzat İh- san Namık bey de'Talât paşanın ken- disine o akşam “misafir geleceğini söylemesine Tağmeh, paşanın kaçmak hususunda bir karar verdiğinden ha- berdar değildi, Ancâk ahval ve hâdiseleri derinden derine tecessüs ederek herşeyden bir mâna çikarmağa çalışanler, Talât pa- şanın artık bütün salâhiyetlerini Kkon- greye bırakarak bir kenara çeklime- ğe karar verdiğini söylemesini pek mâ- nidar bulmuşlardı? Bundan sonra Ta- Jât paşa ne yapacaktı?. Ne İle meş- Kul olacaktı? Fitveten Yaal olar husu- uzun bir mazinin verdi- fi misallere göre sabık sadrazamın büsbütün atıl ve vukvata seyirci bir halde kalacağını kabul etmek güçtü. O hâlde Talât paşa ne yapacaktı? Pa- şanın son Sözlerini dinliyenlerin dima- ğında bu, bir istifham ükdesi halin- de yaşıyordu. Artık o akşam gideceklerdi Talât paşa, (Merkezi umumi) den ayrıldıktan sonre doğruca Enver pa- şanın yalısına gilti. Ve Enver paşaya kongrede söylediği sözleri ve geçen münakaşaları anlattıktan sonra iki gün evvel harp senelerinde (Osmanlı karargâhı umumisi) nde erkânı harbi- #ihad ve Terakki>ye yeni bir şekil ve- recek surtte kongreye bir istikamet vermeden memleketten gitmek iste- EMİŞ, rine gelmiş, kongre toplanmış, <İtti- had ve Terakki> hideri son siyasi vasi- yarra epin Binaenaleyh artık, hattâ mahzurlu idi. Çünkü mütareke imza edildiğine ve Çanakkaledeki tor- piller de toplanmağa başladığına gö- Te, birkaç gün sonra İtilâf devletleri- nin donanıma ve sair kuvvetleri İstan- bul gelecekler, bunların ilk intikam hedefini kendileri teşkil sedecekler- di. Binaenaleyh, bütün hazırlıklar da tamamlandığına göre o akşam hemen İstanbulu hep birlikte bırakıp gide- bilirlerdi, d& memur ettiği polis ve inzibat me- murlarını el altından elde etmek ve bunları kendi lehlerine harekete sev- ketmekten ibaretti, Zaten bu da pek güç değildi. (1) Enver paşa, Talât paşa ile birlikte hereket etmek istiyor Talât ve Enver paşalar, kaçacakla- rı saat nerede birleşeceklerini karar- laştırdılar. Cemal paşa, son günlerde Talât paşaya karşı çok muğber oldu- Zu için sabık sadrazama emniyeti kal- mamıştı. Bunu Enver paşa bildiği gi- bi Talât paşa da hissetmişti. Binaen- üleyh yapılan tertibattan Cemal pa- şayı Enver paşa haberdar edecek, ha- zırlanmasını söyliyecekti, Ancak, Al- manların hazırlıyacakları vesaitin sa- at kaçta tamamlanacağı henüz belli değildi. Bunu Enver paşa, Bronzart paşadan öğrenecek ve bilâhare hem Cemal paşaya, hem de Talât paşaya bildirecekti Bununla beraber Enver paşa, Talât pa» şanın kendisile beraber Cemal paşayı İs- tanbuldan çıkardıktan sonra son da- kikada şehiyle kalacağı hakkındaki dedikodulardan kuşkulandığı için, Ta- lât paşa ile birlikte sahilden ayrılmak istemişti. Ancak Enver paşa, bu hu- sustüki endişesini ve muhatıbına kar- şı emniyetsizliğini hissettirmeksizin, "Talât paşa ile yaptığı mükâlemede bu ciheti temin etmişti, Talât paşa, Enver paşanın yalısın- dan ayrıldıktan sonr& Enver paşa doğ- rTuca Boyacıköyüne gitti ve Cemal pa- şaya Talât paşa İle yaptığı temasların neticesini ve artık © akşam İstanbul. dan ayrilacaklarını söyledi. Cemal pa- şa bu tertibata itiraz etmemişti. An- cak Enver paşaya: — Biz gidiyoruz sınma, paraca ne yapacağız?. Dedi. Enver paşa, Odesadan sonra Kafkasyaya gidecekleri için Yusuf İzzet paşa kolordusunda bulunan pa» radan şimdilik istifade edebilecekleri- ni söyledi ve: — Sonra bunun hesabını millete ve- ririz! dedi. Ve hangi saatte hareket edeceklerini bilâhare kendisine bildi- receğini söyleyerek CemâT paşaya ve- da ederek ayrıldı. Cemal paşa, ziyaretçilerine şüphe vermemişti Enver paşa, Cemal paşanın yanın- dan çıkıp gittikten biraz sonra sabık Bahriye Nazırını oldukça kalabalık bir misafir zümresi ziyarete geldi. Esa» sen Cemal paşa, kabinenin istifasile evine çekildiği gündenberi bu ziyaret- çilerden mahrum kalmamıştı: Öteden. beri kendisinden mânen, maddeten yar. dım gören memleketin bir kısım mü- nevverleri, muharrirleri Cemal paşaya hemen .hergün ziyaret ediyorlar, pa- şanım müstakbel faaliyeti etrafinda binbir tavsiyede Ce- mal paşa da bittabi 'Talât ve Enver paşalarla beraber memleketi terket- meğe karar verdiklerinden bu zairle- gayet tabll ve vaziyetinde hiç bir deği- şiklik yokmuş gibi görüşüyor, muhar taplarına hiç birşey hissettirmiyordu. Hattâ o gün yarım saat eyvel, Enver paşa gelip de artik her türlü tertibe» tın tamamlandığını kendisine bildir. diği halde o, o günkü ziyaretçilerine kendilerile artık son defa olarak gö-